Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





d) Estağfirullah 10 страница



4  Maide 55.

5  C. Sağ î r 1/47, Cemaat namazı ile alakalı hadisler iç in bak. Et Tac 1/249­261.


 

 

Eğ er biz Rabbimizin “Ey iman edenler! Ancak ö zü, sö zü ve iş i dosdoğ ru olan

mü minlerle beraber olunuz. ”6 ş eklindeki emrini uygularsak gü cü mü z artar. Et- kimiz ç oğ alı r. Mü esseselerimiz geliş ir. Ortaklı kları mı z nitelik kazanı r.

Bilgiye yö nelmez ve birliğ imizi oluş turup geliş tirmezsek Mü slü manca ya- ş ayamayı z. Bunun neticesi de dü nyada aş ağ ı lanma, â hirette de azaba uğ rama- dı r.

Cuma Mesajı mı zı â yetlerle bitiriyorum:

[“(Ey î man Edenler! ) Eğ er siz (ö ğ renerek ve ç evresinde birleş erek) Allah’ı n dini­

ne bağ lanı rsanı z Allah size yardı m, eder. Ayakları nı zı pekiş tirir; size dayanma gü ­

cü verir. ”

“Allah da size yardı m ederse size ü stü n ve galip gelecek hiç bir gü ç yoktur... ” “Hem gü zel akı bet; Cennetler de gerç ek mü minlerindir. ”]7

 

757

 

6  Tevbe, 119.

7  Muhammed 7; Â li İ mran 160; Kasas 83.


 

 

Hakk’a Ç ağ ı rmak ve Batı ldan Sakı ndı rmak Vazifemizdir

 

 


 

758


İ slâ m, Allah’ı n biz insanlar iç in seç tiğ i ve razı olduğ u Din’dir. Bu yü ce di-

ne inananları n sorumlu kı lı ndı kları bir gö rev de bu dinin Kur’â n ve Sü nnet’le aç ı klanan bildirileri, emirleri ve yasakları nı etkili anlatı mlarla insanlara duyur- maktı r/teblî ğ etmektir.

Kur’â n bu gö revimizi Hayr’a ç ağ ı rmak, Marû f’u e ve Mü nker’i nehy etmek olarak ö zetlemektedir. 1

Hayı r İ slâ m’dı r. Marû f, İ slâ m Dini’nin ve ortak aklı n gü zel bulup gerektirdikle­

ridir. Mü nker ise İ slâ m’ı n ve ortak aklı n ç irkin bulup sakı ndı rdı kları dı r.

Marufu emretmek onu doğ rudan veya dolaylı olarak gerç ekleş tirmek/ger- ç ekleş tirmeye ç alı ş maktı r. Mü nker’i nehyetmek ise onu bizzat veya sö zlü ola- rak gidermektir. Bu yapı lamı yora ona ve uygulayı cı ları na karş ı kalben nefret oluş turmak/strateji geliş tirmektir. İ slâ m Dini’nin emirlerini ve yasakları nı du- yurup ö ğ retmeyi de iç erdiğ i iç in biz bu ü ç lü gö reve İ slâ mi kaynaklardan hare- ketle Hakka Ç ağ ı rmak ve Batı ldan Sakı ndı rmak diyoruz.

“Hakk’a ç ağ ı rmak ve Batı l’dan sakı ndı rmak” yü celer yü cesi bir vazifedir.

Ç ü nkü o peygamberlik gö revidir.

Ş anı bü yü k olan Allah bizleri yü celtmek iç in peygamberlik gö revinin ö zü - nü teş kil eden Hakk’a ç ağ ı rmak ve Batı ldan sakı ndı rmak ile bizleri de vazife- lendirmiş tir. Ayrı ca aramı zda aklî ve ilmî delillerle her seviyedeki insanları ik-

na ve irş ad edebilecek ve yalnı z Hakk’a ç ağ ı rmak ve Batı l’lardan sakı ndı rmak-

la vazifeli olacak bir topluluğ un bulunması nı da emir buyurmuş tur.

Bu gö rev hiç bir toplulukta ve hiç bir sebeple asla ihmal edilemez.

 

 

1  Al­i İ mran 104, 110.


 

 


Ö zellikle ö ğ retim/eğ itim kurumları nda, yazı lı ve gö rsel medyada, yö ne-

tim ve yargı da İ slâ m’la ç atı ş an batı lları n alabildiğ ine sergilendiğ i ve hukuk dü - zeni ile korunmak istendiğ i laik toplumlarda bu gö revin gereğ ince yapı lası ge- rekir. Muhatabı mı z da İ slâ m’a inanan ve inanmayan bü tü n insanlardı r.

Mü minler!

Hakk’a ç ağ ı rmak ve Batı ldan sakı ndı rmak gö revimizi ö ncelikle aile ve ak- raba fertlerimiz ü zerinde yoğ unlaş tı rmakla vazifeliyiz.

Ç ü nkü Rabbimiz ş ö yle emir buyurmuş tur. Tahrim Sû resi  yet 6:

“Ey İ man Edenler! Yakacağ ı insanlar ve taş ar olan Ateş ’ten nefislerinizi ve ai­

le fertlerinizi koruyunuz... ”

Ş uara Sû resi  yet 214:

“Ö ncelik ve ö zellikle akrabanı (Cennet ile mü jdeleyip Cehennem azabı

ile korkut. ”

Aile ve akraba fertlerinin inanç, bilgi, ş uur, yaş ayı ş ve karakter durumları -

nı daha iyi bilebileceğ imiz ve daha verimli bir ç ağ rı da bulunabileceğ imiz iç in onlara ö ncelik vermemiz emredilmiş tir. Ancak diğ er toplum fertlerine karş ı ir- ş ad vazifemizi ifa etmemiz de kaç ı nı lmaz bir gö rev olarak yü klenmiş tir.

Rabbimiz, ş ö yle buyuruyor:

[“Rabbinin yoluna aklî ve ilmî delillerle ve gü zel ö ğ ü tlerle ç ağ ı r... ” “Ö ğ ü t ver. Ç ü nkü ö ğ ü t mü minlere yarar sağ lar. ”]2

Mü minler!

Allah’ı n ve Peygamberinin emirlerine ve yasakları na gö re yaş amaya ç ağ rı - mı z muhatapları mı z tarafı ndan kabul edilsin veya -edilmesin bizler bu vazife- mizi sü rdü rmekle mü kellefiz.

Mü kellefiz, ç ü nkü:

a) Allahtan ü mit kesmek haramdı r.

b) Usulü ne uygun olarak sevdirici bir dil ve ş efkatli bir gö nü lle ç ı kar dü - ş ü ncesi taş ı maksı zı n tekrarlanacak davetin kabul edilme ihtimali vardı r.

 

2  Nah 125; Zâ riyat 55.


 

759


 

 


 

760


c) Kabul edilmese de biz vazifemizi yapmı ş Rabbimize karş ı sunacağ ı mı z

mazeretimizi hazı rlamı ş oluruz. Bö ylece imansı zlı ğ ı, ibâ detsizliğ i ve ahlâ ksı zlı ğ ı sebebiyle ceza gö recekler arası ndan ç ı kmı ş ve bu bü yü k gö revi yapmayanları n uğ rayacağ ı azaptan korunmuş oluruz. 3

Ş ü phesiz her ferd kendi inanç ları ve amellerinden mesuldü r. Biz baş ka- ları nı n değ il, baş kaları nı Hakk’a ç ağ ı rı p Batı ldan sakı ndı rmama gü nahı nı n ce- zası nı ç ekeceğ iz.

Peygamberimiz bu gerç eğ i ş ö yle aç ı klı yor:

“Canı m egemenliğ i altı nda bulunan Allah’a yemin ederim. Sizler İ slâ m’ı n tem­

sil ettiğ i Hakka mutlaka ç ağ ı rmalı, onun bildirdiğ i Batı ldan da mutlaka sakı ndı r­

malı sı nı z.

Yok eğ er bö yle yapmazsanı z Allah kı sa bir sü re geç meden ü zerinize azabı nı sa­ lar. (Siyasî, iktisadî, ahlâ kî felâ ketler ve tabiî â fetler ş eklinde değ iş ik tü rden azaplar geldikten) sonra O’na duâ edersiniz ama duâ nı z kabul edilmez. ”4

Mü minler!

Allah’a ve O’nun dü zeni İ slâ m’a; bir diğ er anlatı mla Hakka ç ağ rı nı n ya- pı lmadı ğ ı bir cemiyette hayatı n Batı l’ı n egemenliğ inde kalacağ ı ş ü phesizdir.

Akı n akı n inanç sı zlı ğ a, sö mü rü ye ve ş ehvetlere dalan fertlerin kâ firlik ve zulü m bataklı ğ ı nda batarken bizi de batı racağ ı ş ü phesizdir.

Fiili ö rneklerini artı k en ciddî Mü slü man ailelerin nesillerinde bile apaç ı k gö rebildiğ imiz bu batı ş ı n muhtemel olduğ unu ve tek kurtarı cı ç aresini Pey- gamberimiz bir ö rnekle bize ş ö yle aç ı klı yor:

“Emirleri ve yasakları nı uygulayarak Allah’ı n sı nı rları nı koruyanlarla bu sı ­ nı rları aş anlar bindikleri geminin ü st ve alt katları iç in kura ç eken, bö ylece bir kı smı geminin ü st katı na ve bir kı smı da alt katı na yerleş en bir topluluk gibidir.

Bunlardan alt kattakiler su almak istedikleri zaman ü st kattakilerin yanı ndan geç erlerdi. Onları rahatsı z ettikleri iç in araları nda ş ö yle konuş urlar:

­ Artı k biz, bize ait olan alt katta bir delik aç sak da su ihtiyacı mı zı buradan karş ı layarak ü st kattakileri rahatsı z etmesek.

Ş imdi ü st kattakiler, altkattakileri kararları nı uygulamada kendi baş ları na bı ­

 

 

3  Yusuf 87; Tâ hâ 44; Araf 164­165.

4  Riyazü s­Salihî n Babü n Fil­Emri bil­ma’rû fi...


 

 


rakcak olsalar, birlikte boğ ulup giderler. Ama ellerine yapı ş ı p onları engelleyecek

olsalar, kendileri kurtulacakları gibi onları da kurtaracaklar. ”5

Mü minler!

Bu hutbemizin/mesajı mı zı n muhatabı olan siz mü minler Kur’â n ve Sü n- net â limleri değ ilsiniz. Ancak Hakka ç ağ ı rı p Batı ldan sakı ndı rmak iç in İ slâ m’ı bü tü n gü zellikleri ile bilmemiz gerekmez.

Bildiklerimiz vazife yapmamı z iç in yeterdir. Zira her birimiz Allah’a, Me- leklere, Peygamberlere, Â hiret Gü nü ’ne, Cennet ve Cehennem’e ve bü tü n var- lı kları n Allah’ı n dü zenlediğ i kader programı iç inde yer aldı ğ ı na iman etmenin gerekli olduğ unu biliyoruz.

İ ç imizde namazı n, orucun, zekâ tı n, haccı n, adaletin, ana-babaya itaatin, akraba ve komş ulara ikramı n, ö zde, sö zde ve iş te dosdoğ ru olmanı n farz gö - revlerimiz olduğ unu bilmeyenimiz yoktur.

Zulmü n, iç kinin, kumarı n, zinanı n, yalanı n, gı ybetin, hasedin, bencilli- ğ in, insanları kü ç ü msemenin ve ahlâ ksı zları desteklemenin haramlı ğ ı nı da du- yarak olsun ö ğ renemeyenimiz yoktur. Varsa acilen ö ğ renmelidir.

Bilgimiz ö lç ü sü nde â limiz ve tebliğ le yü kü mlü yü z.

Allah’ı n Rahmeti ve Cenneti ile Hakka ç ağ ı rmak, kahrı ve Cehennemi ile

Batı ldan sakı ndı rmak vazifesi bizi bekliyor.

Peygamberimiz bizleri ş ö ylece teş vik edip mü jdeliyor:

[“Bir tek insanı n senin vası tanla İ slâ m’a yö nelerek onu yaş amaya baş laması se­

nin iç in dü nyadan ve dü nyanı n iç indeki nimetlere sahip olmaktan daha hayı rlı dı r. ”

“(Ey mü minler! Durmadan ö ğ renerek yaş ayarak ve tebliğ ederek) Allah’ı kul­

ları na sevdiriniz ki Allah da sizi sevsin. ”]6

Hutbemizi Asr Sû resinin anlamı nı sunarak bitiriyorum:

“Akı p giden zamana andolsun.

(İ slâ m Dini’ne) iman edenler, bu dinin emirleri ve yasakları na uyarak hayı rlı iş ler yapanlar ve bir de Hak olan İ slâ m Dinine gö re yaş amayı ve bu yaş ayı ş ü zerin­

de sabı r gö stermeyi birbirlerine ö ğ ü tleyenler (yok mu? )

(İ ş te Rablerinin rı zası na ve Cennet’ine erecek bu bahtiyarlar dı ş ı nda) bü tü n in­

sanlar zarar iç indedirler. ”

 

 

5  Riyazü s­Salihî n Babü n Fil­Emri bil­ma’rû fi...

6  Sahih­i Mü slim ve Ter. M. Sofuoğ lu 5/30; S. Sağ î r 1/146.


 

761


 

 

Hakkı  Tebliğ de Usulü mü z Ne Olmalı dı r?

 

 


 

762


İ slâ m, Allah’ı n yarattı ğ ı insanlar iç in seç tiğ i Hak Din’dir. Bü tü n Peygam-

berlerin ortak teblî ğ i olan bu dinin son Peygamberi Hz. Muhammed, son Ki- tab’ı da onunla gö nderilen Kur’â n-ı Kerî m’dir.

Dü nya ve  hiret mutluluğ una gö tü rü cü bu Yü ce Din’e inananları n bir va- zifesi de onun Kur’â n’la aç ı klanan bildirileri, emirleri ve yasakları nı aile ve ak- raba fertlerinden baş lamak ü zere bü tü n toplum fertlerine teblî ğ etmektir.

Bu vazifeyi yü klenmeksizin Allah’ı n rahmetine eri-ş en olgun bir mü min olmak mü mkü n değ ildir.

Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“Mü min erkekler ve mü ’min kadı nlar birbirlerinin velî leridir; temsil ve tasar­ ruf yetkisi verilebilir dostları ve yardı mcı ları dı r. Onlar Hakkı emreder, Batı l’dan sa­ kı ndı rı rlar... ”1

Hak’a ç ağ ı rmak ve Batı ldan sakı ndı rmak imanı n gerektirdiğ i bir vazife ol- duğ u iç indir ki Peygamberimiz mü minlerden bu gö revle ilgili olarak biat (sö z) alı rdı.

“Ashab-ı Kiramdan Cerî r İ bn-ü Abdullah ş ö yle diyor:

- Ben, namaz kı lı p zekâ t vereceğ ime ve bü tü n mü minlere karş ı samimi ve nasi­

hatç i olacağ ı ma dair Hz. Peygambere biat ettim. ”2

İ slâ m Dini’ne inanan her bir mü minin bilmesi gereken iman esasları yla, ilâ hî emirleri ve yasakları bilmek, bu vazifeye baş lanı lması iç in kâ fi sebeptir. Pek tabî idir ki her bir mü min bilgisi ö lç ü sü nde teblî ğ yapacaktı r.

 

 

1  Tevbe 71.

2  M. Mesâ bî h Hn. 4967; R. Salihin B. Finnasî hati.


 

 


Tebliğ edilmesi zarurî olan ilk gerç ekler İ slâ m Dini’nin iman esasları dı r.

Evet, Allah’a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Â hiret Gü nü ’ne, Cen­ net’e, Cehennem’e ve bü tü n varlı kları n Allah’ı n koyduğ u Kader ve Kaza prog- ramı iç ersinde bulunduğ una iman ve bu imanı n gereğ i olarak Kur’â n’ı n Ha- yat Nizâ mı ve Hz. Muhammed’in Hayat Ö nderi edinilmesi hakikati tebliğ edi- lecek ana esaslardı r.

Bu iman esasları tebliğ edildikten sonra namaz, oruç, zekâ t, hac ve adalet gibi ilâ hî emirler bildirilecektir. Ayrı ca da zulü m, faiz, iç ki, zina ve yalan gibi haramlar aç ı klanacaktı r.

Ö ncelikle tebliğ edilip ö ğ retilecek bu gerç eklerden sonra da İ slâ m’ı ince- likleriyle  bilen  â limler  tarafı ndan,  derinliğ ine  ö ğ renmek  isteyenlere  İ slâ m’ı n sosyal adalet aile, mî ras ve ticaret hukuku kuralları gibi konular ö ğ retilecektir.

a) Hakka ç ağ ı rı p Batı ldan sakı ndı racak kiş iler ancak bildiğ i ve aç ı klama- sı nı yapabileceğ i hususları tebliğ etmelidirler.

Bilmediklerimizi anlatmaya kalkı ş mak muhatapları mı zı Hakk’a yö nelte- mez. Bunun iç indir ki Rabbimiz, “Bilmediğ in ş eyin ardı na dü ş me... ” buyuruyor.

b) Hakka ç ağ ı ran ve Batı ldan sakı ndı ran kiş iler amelli olmalı dı r.

Rabbimiz, “Ey İ man Edenler! Niç in yapmadı kları nı zı sö ylü yorsunuz? ”3 buyu- rarak amelsiz davetç ileri yermektedir.

İ liş kilerini kâ firlerle kurup geliş tirenlerin “mü minlerle beraber olun” de- mesi, namaz kı lmayanları n “namaza ç ağ rı sı ” zina edenlerin “namustan” sö z et- mesi ciddiye alı nabilir mi?

Amelsiz davetç iler fayda yerine zarar verirler.

Bu  sebeple  onlar  mü kâ fat  almak  ş ö yle  dursun  azab  gö receklerdir.  Pey- gamberimiz bu gerç eğ i ş ö yle aç ı klı yor:

“Kı yamet  Gü nü ’nde  muhakeme  edilip  Cehennem’e  atı lan  kiş i  Cehennem’de, merkeplerin değ irmen ç evresinde dolaş tı kları gibi dı ş arı ya dö kü len bağ ı rsakları et­ rafı nda dö nü p durur.

Baş ı na toplanan Cehennemlikler ona sorarlar:

­ Ey Kiş i! Nedir bu halin? Sen bizi Hakk’a ç ağ ı ran, Batı l’dan sakı ndı ran bir

adam değ il miydin? Cehennem’de ne arı yorsun?

 

3  Saf 2.


 

763


 

 


 

764


O da ş ö yle cevap verir:

 

­ Evet, ben Allah’ı n ve Peygamberinin emirlerini yapmaya ç ağ ı rı rdı m. Fakat kendim yapmazdı m. Sizi haramlardan sakı ndı rı rdı m. Ama sakı ndı rdı kları mı ken­ dim yapardı m. ”4

Muhterem Mü minler!

 

c) İ nsanları insan egemenliğ inin zulmü nden Allah ve Peygamber hâ kimi- yetinin adaletine ç ağ ı ranlar, ç ağ rı ları nı ç ı karları na â let etmemelidir.

Mü min yalnı zca Allah’ı n rı zası nı amaç lamalı dı r.

 

Peygamberlerin her biri Hakk’a ç ağ ı rdı kları toplumlara daima ş ö yle de- miş lerdir:

“Ben sizi Allah’a imana ve ibadete ç ağ ı rı rken sizden bir ü cret istemiyorum. Be­

nim ü cretimi/mü kâ fatı mı. Alemlerin Rabbi olan Allah verecektir. ”5

 

Bu  sebeple  yalnı zca  parasal  yardı m  almak,  ü n  edinmek,  toplumsal  ko- numuzu geliş tirmek ve seç ilmek gibi gayelerle va’z etmek, konferans vermek, medyasal  programlar  yapmak, değ iş ik  kü ltü rel  etkinliklere  katı lmak  İ slâ m’ı ş ahsı mı zda kü ç ü ltü r. Amaç edinilmemesi koş uluyla gerekli durumlarda kat-

kı alı nabilir.

 

d) İ nsanlara Allah’ı n dininden gerç ekler aktaracak olan mü minler, muha- tapları na anlayı ş lı ve ş efkatli olmalı dı r.

Rabbimiz, Peygamberimize, “... Eğ er sen ç evrendeki insanlara katı kalpli ol­

saydı n onlar dağ ı lı p giderlerdi... ”6 buyuruyor.

 

Katı lı k ü rkü tü r. Bu nedenle ş efkatli olmak, kaba bir tebliğ tavrı yla değ il, ince bir telkin edası yla ve de sevdirici bir dille tebliğ yapmak lâ zı mdı r.

Hz. Allah, Musa ve Harun Peygamberlere “... Firavuna yumuş ak bir dille sö yleyin... ”7 buyurmuş tur.

Rabbimiz,  Peygamberimiz  ve  O’nun  ş ahsı nda  biz  mü minlere  de  ş ö yle emir buyurmuş tur:

 

4  M. Mesâ bî h Hn. 5139.

5  Ş uara 109, 127, 145.

6  Al-i İ mran 159.

7  Tâ hâ 44.


 

 


“... Gerç eğ i kabul etmek istemeseler de, sen onlara ö ğ ü t ver. Nefislerine hoş ge­

lecek aç ı k ve gü zel sö zler sö yle. ”8

 

Bu mü kellefiyetimizden ö tü rü dü r ki Peygamberimiz bize usul ö ğ reterek ş ö yle buyurmuş tur:

“Kolaylaş tı rı nı z, zorlaş tı rmayı nı z. Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz. ”9

 

e) İ nsanları Hakk’a yö neltecek kiş iler sabı rlı da olmalı, teblî ğ lerini zaman zaman ve değ iş ik usullerle bunaltmadan tekrarlamalı dı r.

Ayrı ca tevazuu elden bı rakmamalı, Hakk’a ç ağ ı rı rken Kur’â n ayetleriyle Allah’ı n rahmeti ve Cennetini mü jdelemeli, Batı l sö z, iş ve davranı ş lardan sa- kı ndı rı rken de Allah’ı n gazabı ve Cehennemi ile korkutmalı dı r.

f) Â hiret saadetimize sebep olacak bu mü barek gö rev yapı lı rken muha- tapları mı zı n seviyesi de dikkate alı nmalı dı r. Zira Peygamberimiz:

“(Rabbimiz  tarafı ndan)  insanlara  aklî  seviyelerine  gö re  konuş makla  emro­

lunduk. ”10 buyurmuş tur.

 

Bundan ö tü rü dü zeyli kiş ilere aklî ve ilmî deliller getirilerek, halk sı nı fla- rı na da gü zel ö ğ ü tler verilerek teblî ğ yapı lmalı dı r.

Tartı ş macı muhataplara da zamana ve mekâ na gö re en gü zel usullerle kar- ş ı lı k verilmeli, onları n ş ahsiyetlerine ve inandı kları batı lları na hü cum edilme- melidir. Rabbimiz bu mevzuda ş ö yle buyuruyor:

“Allah’ı n yanı sı ra putlara ve putlaş tı rdı kları ş ahı slara ve sistemlere tapar/istek­

te bulunur kiş ilere sö vmeyin ki onlar da bilgisizce tecavü z ederek Allah’a sö vmesin­

ler... ”11

 

Muhterem Mü minler!

 

Hakk’a ç ağ ı rmak ve Batı l’dan sakı ndı rmak vazifemizde pek tabii esas olan sö zle tebliğ dir.

Ancak  bizzat  muhatap  edinerek  sö zle  î fa  edebileceğ imiz  bu  gö revimizi muhtelif imkâ nları farklı ş ekillerde kullanarak da yapabiliriz.

 

8  Nisa 63.

9  M. Mesâ bî h Hn. 3722; C. Sağ î r 2/205.

10  Keş fü l-Hafâ Hn. 592.

11  En’am 108.


 

765


 

 


 

766


Ö zetle ifade edersek:

İ ş gö rü ş meleri, dostluk, hastalı k ve baş sağ lı ğ ı ziyaretleri, komş uluk ve ar- kadaş lı k mü nasebetleri, ö zel ev sohbetleri, va’z, seminer, konferans ve medya programları sö zlü teblî ğ vesî leleri olarak değ erlendirilebilir.

Mektup ve tebrikler, gazete ve mecmua makaleleri, broş ü r ve kitaplar ya- zı lı teblî ğ araç ları olarak kullanı labilir.

Dü ğ ü nlerde, yı llı k reklâ m eş antiyonları nda, ticarî iliş kilerde yararlı kitap- lar, iç eriğ i faydalı bantlar hediye etme, â yet ve hadî s anlamları yazı lı afiş ler bastı rı p gö rü lü r yerlere asma ve benzerleri de fiilî tebliğ imkâ nları olarak dev- reye sokulabilir.

Mü minler!

Hakk’a ç ağ ı rma ve Batı ldan sakı ndı rma vazifemizi î fa ederken olumsuz davranı ş lara muhatap olabiliriz. Ö zellikle etkili ç ağ rı ları mı z cezaî soruş turma- lara neden ve mağ duriyetimize sebep olabilir.

Bü yü k sevaplar bü yü k fedakâ rlı klar gerektireceğ i iç in biz vazifemize de- vam edeceğ iz.

Hutbemizi â yetlerle bitiriyorum:

“…İ man edenlerden, Hakk’ı ve merhameti ö ğ ü tleyenlerden olanlar bereket sa­

hipleridir. ”

“Amel kitapları sağ tarafları ndan verilen bereketli kiş iler ise sevilen bir hayatı n iç inde yü ksek Cennet’tedirler. ”12

 

 

12  Beled 17­18; Hakka 21­22.


 

 

Ali Rı za Demircan

 

B Ü T Ü N  E S E R L E R İ

 

 


1. İ slâ m Nizâ mı

 

2. İ slâ mî Kimliğ imizi Korumak

 

3. Allah’ı n Resû lü ’nden Hayat Dersleri

 

4. İ slâ m’a Gö re Cinsel Hayat

 

5. Cuma Mesajları

 

6. Hac ve Umre Yü celiğ e Ç ağ rı dı r


 

767


 

768



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.