Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





d) Estağfirullah 8 страница



neticinin yö netimi altı nda bulunuyorken farziyetine inanmayarak veya kı lı nması nı ö nemsemeyerek cuma namazı nı kı lmazsa, Allah onun hayatı na dü zen, yaş ayı ş ı na huzur vermesin ve iş lerini bereketli kı lması n.

Ç ok iyi biliniz ki Cuma namazı nı kı lmayan kiş inin tö vbe etmedikç e Allah ka­ tı nda kabul olunur namazı da zekâ tı da, orucu da, haccı da yoktur. Onun (diğ er) ha­ yı rları da kabul olunmaz. ”7

 

735

 

 

7  S. İ bn­ü Mâ ce, Hadis No: 1081.


 

 

Kurban

 

 


 

736


Yü ce Allah bü tü n yeryü zü varlı kları nı biz insanlar iç in yaratmı ş tı r. Bize

verilen nimetlerin bir bö lü mü nü genelde hayvanlar, ö zelde ise ot yiyen kü ç ü k ve bü yü k baş hayvanlar oluş turmaktadı r.

Bü tü n nimetler ş ü kü r gerektirdiğ i gibi ö rneğ in sı rtları ndan sü tlerinden, derilerinden ve etlerinden yararlandı ğ ı mı z; ilmî ç alı ş maları mı zda ve sanatsal faaliyetlerimizde faydalandı ğ ı mı z hayvanlar da nimet olarak ş ü krü gerektirir. Onlar iç in zekâ t ve ö dü nç vererek ş ü kredebileceğ imiz gibi onlardan kurban keserek de ş ü kredebiliriz. Bunun iç indir ki Rabbimiz ilâ hî ş erî atlerde rı zası iç in kurban kesilmesini kendisine ş ü kü r/ibadet yolu olarak meş rulaş tı rmı ş tı r. 1

Kur’â n’ı n ş ü kü r gö revi olarak kesilmesini ö ğ ü tlediğ i kurbanı n İ slâ m Di- nindeki ö nemini Peygamberimiz ş ö yle aç ı klar;

“İ nsan kurban bayramı gü nlerinde Allah katı nda kurban kesmekten daha se­

vimli bir amel­ibâ det yapmadı ve de yapamaz.

Kurbanları nı z, Kı yamet Gü nü nde boynuzları, tı rnakları ve kı lları ile Allah’ı n huzuruna gelecek.

Ç ok iyi biliniz ki Kurbanları nı zı n kanı yere dü ş meden kurban ibadetiniz Allah

(katı nda varacağ ı ) mekâ na yü kselir. ”

“Sizin iç in kurbanları nı zı n her bir kı lı ve her bir tü yü iç in bir birim sevap vardı r. ”2

Mü minler!

Peygamberimizi sö zleriyle ö nemini aç ı klamaya ç alı ş tı ğ ı mı z mü barek bir ibâ det olan ve sosyal adalet duyguları nı fiilen geliş tiren Kurban, Hz. İ brahim

 

 

1  Yasin 71; Hac 34.

2  İ. Mâ ce, Hn. 3126; Mü sned 4/368.


 

 


ve Yü ce Peygamberimiz Hz. Muhammed’den intikal edegelmiş bir ş ü kü r va-

zifemizdir.

Bu ş ü kü r gö revini isteyen her kes yapabilir. Sevabı nı da alı r. Ancak, ya- pı lmaması nda ö tü rü sorumluluk altı na girecekler bu gö revi yapabilecek malî gü cü olanlardı r.

-Allah ş anı nı ve bağ lı ları nı artı rsı n- Sevgili Peygamberimiz bu gerç eğ i ş ö y- lece aç ı klar:

“Malî gü cü olup da Kurban kesmeyen kiş i bizim Camiimize yaklaş ması n. ”3

Bu durumda ihtiyaç ları nı karş ı layabilen, borcu olmayan ve de hayvanla- rı n nisabı olan 40 koyun veya 30 inek ya da 5 deve alabilecek değ erde paraya veya ticaret malı na malik olan kiş i kurban kesmelidir.

Kurban ibadetine karş ı ç ı kı lan devrimizde Kurban kesmeyi yü rekten ar- zulamalı yı z. Arzular da Kurban kesemezsek, kesmiş gibi sevap alı rı z. Bunda ş ü phemiz olması n.

Ç ü nkü Peygamberimiz bizleri ş ö yle mü jdelemektedir:

“... Bir kiş i bir hayı r yapmayı ister de maddî ve manevî imkâ nsı zlı klar sebebiyle yapamazsa, Allah o kiş iyi istediğ i hayrı yapmı ş gibi mü kâ fatlandı rı r. ”4

Mü minler!

“Kurban, beş yaş ı nı yitirmiş deveden, iki yaş ı nı ikmal etmiş sı ğ ı rdan; bir yaş ı nı tamamlamı ş koyun ve keç iden olur. Koyun ve keç i bir kiş iden; deve ve sı ğ ı r, -en fazla- yedi kiş iden kurban olur. Ancak, o yedi kiş inin kurban niye- tinde ittifakları ş arttı r. Kurban edilecek hayvanlar, vü cutç a sağ lam; gü rbü z ve arı zası z olmalı dı r. Bir veya iki gö zü olmayan kö r; boynuzu, kulağ ı kö kü nden veya yarı sı ndan fazla kopmuş; diş lerinin ç oğ u dö kü lmü ş; kesilecek yere ka- dar yü rü yemeyen topal; sü rü yü takip edemeyecek derecede zayı f hayvanlar- dan kurban olmaz. Uyuz vesaire gibi hastalı klar dolayı sı yla bir deri bir kemik kalmı ş hayvanlardan da kurban caiz değ ildir.

Kurbanlar,  sağ lam  alı nı p  elimizde  arı zalanmı ş  bulunursa  zenginler  iç in baş ka bir hayvan almak lâ zı mdı r. Hayvanı değ iş tirmeye gü cü yetmeyen fakir- lere, ellerindeki arı zalı kurban kâ fidir. ”5

 

3  a. g. e. Hadis No: 3123.

4  Riyâ zus-Salihin Hn. 12.

5  A. Ş eref Gü zelyazı cı, Mü ’minlere Hutbeler, 1/343.


 

737


 

 


 

738


Kurbanla ilgili olarak ö zetle sunduğ umuz ve bilmemiz gereken bu bilgile-

rin yanı sı ra aş ağ ı daki malumatı vermeyi de gerekli gö rü yoruz.

a) Bayram namazı mı zı kı ldı ktan sonra baş kaca bir iş yapmadan, kabir zi- yaretinde dahî bulunmadan kurbanı mı zı kesmeliyiz. Zira Peygamberimiz bö y-

le yapmı ş ve yapı lması nı da emretmiş tir. 6

b) Kurban kesecekler mâ lî durumları na gö re kurban kesmelidirler.

Bir sı ğ ı rı tek baş ı na kurban edebilecek malî gü cü olan mü minler daha faz-

la sadaka ve hediye verip daha ç ok sevap almak iç in yalnı z baş ları na kesme-

yi tercih etmelidirler.

Kü ç ü kbaş hayvanları n veya yedi ortağ a kadar bü yü k baş hayvanları n kur- ban edilir olması bü tü n mü minlerin veya nisab miktarı malî gü ce yeni ulaş mı ş mü minlerin kurban kesebilmeleri iç indir.

Peygamberimiz bu gerç eğ i aç ı klamak ve malî gü cü yü ksek olanları İ slâ m

Dini’nin ö zü ne yö nlendirmek iç in ş ö yle buyurmuş tur.

“Kurbanları nı zı bü yü kç e/bü yü k baş hayvanlardan alı p kesiniz. Zira onlar sizi

Cehennem kö prü sü Sı rat’tan geç irerek (Cennete ulaş tı racak) bineklerinizdir. ”7

c) Gelenekleş en İ slâ mî usulü mü z, kurban etlerinin ü ç te birini fakirlere, ü ç te birini komş ulara verip kalan ü ç te birini de ailemize ayı rmaktı r.

Ancak yı l boyunca ailece doyacak kadar et alamayanları mı zı n bü yü k ç o- ğ unluğ u teş kil ettiğ i devrimizde, sene iç inde arzuladı kları kadar et alabilenle- rimiz kurbanları ndan kendilerine ü ç gü nlü k et ayı rı p diğ erini dağ ı tmalı dı rlar.

Peygamberimizin tavsiyesine ve kurban kesme gayesine uygun olan ş ü p- hesiz budur. Ç ü nkü geç im sı kı ntı sı ç ekilen bir senenin kurban bayramı nda Peygamberimiz mü minlere ş ö yle emir buyurmuş tur.

-  Kurban,  kesenleriniz  kendi  evlerine  ü ç  gü n  yetecek  kadarı ndan  fazla kurban eti ayı rması nlar.

Bu emri tatbik eden mü minler bir yı l sonraki kurban bayramı nda sordular:

­ Ya, Resû lellah! Bu sene de geç en sene yaptı ğ ı mı z gibi mi yapalı m?

Peygamberimiz de ş ö yle buyurdular:

- Geç en yı l halkta geç im sı kı ntı sı vardı. Bu sebeple onlara daha ç ok yar- dı mcı olmanı zı istemiş tim.

 

 

6  İ. Mace Hn. 3152.

7  Keş fü l-Hafa Hn. 1794.


 

 


Fakat bu yı l durum oldukç a iyidir. Ş imdi yiyin, (fakirlerinize, komş uları -

nı za ve misafirlerinize) yedirin. Bir miktar da kendinize ayı rı n. 8

Mü minler!

d) Gö nü lleri Kurban bayramı sevincinin ve kurban ibadeti arzusunun ku- ş attı ğ ı, yaş adı ğ ı mı z ş u gü nler Rabbimizi ç ok ç ok anmamı z gereken pek mü ba- rek gü nlerdir. Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş tur:

“Allah katı nda onuncusu Kurban bayramı nı n birinci gü nü olan on gü nden da­

ha faziletli gü nler yoktur. Bu gü nlerde Allah’ı ç okç a anı nı z. ”9

Bu mukaddes on gü nü n dokuzuncusu olan arefe gü nü sabah namazı ndan baş lamak ve bayramı n dö rdü ncü gü nü ikindi namazı nda bitirmek ü zere yirmi

ü ç vakit namazda farzları n hemen akabinde tekbî r getirmeliyiz.

“Allahu Ekber. Allahu Ekber. Lailâ he illellahu vellahu Ekber. Allahu Ekber ve Lillahil­hamd. ” ş eklinde tekbî r getirilmesi vacibdir. Tekbî r getirmek bize Pey- gamberlerden intikal etmiş en gü zel zikir cü mlelerindendir.

Tekbî rler getirmeli, Hac ibadetinin yapı ldı ğ ı arefe ve bayram gü nlerini de geceleriyle birlikte ibadetler ve hayı rlarla değ erlendirmeliyiz.

Kurban bayramı gü nlerimizin: İ nsana kulluktan Allah’a kulluğ a Tefrikadan birliğ e

Ç ı karcı lı ktan-toplumculuğ a, geç iş gü nlerimiz olması nı Yü ce Rabbimden niyaz eder, hutbemizi Kurban ibâ deti ile ilgili bir â yetle bitiririm:

“…İ ş te Biz yararlandı ğ ı nı z hayvanları ş ü kretmeniz iç in sizin hizmetinize ver­ miş bulunuyoruz. Ç ok iyi biliniz ki Kurbanları nı zı n ne etleri ve ne de kanları Allah’a eriş mez. Fakat sizden O’na yalnı z O’nun rı zası nı kazanmak iç in yaptı ğ ı nı z ihlaslı ameller ulaş ı r.

Sizi  İ slâ m  Dini’ne  erdirmesine  karş ı lı k  Allah’ı  yü celtmeniz  iç in  Rabbiniz  bu kurbanlı k hayvanları size boyun eğ dirdi

Artı k Sen (Ey Peygamber! ) Allah’ı gö rü r gibi ibâ det edenleri (Cennet’le) mü j­

dele. ”10

 

 

8  Buhari Edahi 16.

9  Tirmizi Hn. 758.

10  Hac 37­8.


 

739


 

 

İ sra ve Mirac İ nsanlı ğ ı n Dö nü m Olayı dı r

 

 


 

740


Bü tü n yeryü zü nü insanlar, insanları da Kendi zatı na ibadet etmeleri iç in

yaratan Yü ce Allah, bu amaç la onlar iç in uyulması gerekli yasalar koymuş tur. Emirleri ve yasakları nı oluş turan bu yasaları nı da insanlar iç inden seç erek gö - revlendirdiğ i peygamberlerle bildirmiş tir.

Peygamberlerin  sonuncusu  olan  Hz.  Muhammed  diğ er  bü tü n  peygam- berler gibi kendisine vahyedilen ilâ hî emirleri ve yasakları tebliğ etmeye baş la- dı ğ ı zaman Mekke’de egemen olan putperest sö mü rü cü lerin lisanî ve fiilî sal- dı rı ları na uğ radı.

Bu zalimlerin zulü mlerini giderek artı rdı kları ve peygamberimizle birlikte ilk mü minleri ç ok yö nlü bir baskı ve terö r altı nda ezdikleri Mekke dö neminin ilk yı lları nda Peygamberimiz ve ona inananlar iyice bunalmı ş lardı.

İ lâ hî bir yardı mı n beklenildiğ i bö yle bir vasatta Allah Zü lcelâ l, Peygambe- rine gü cü nü n bü tü n varlı klara geç erli olduğ unu filen aç ı klamak, tebliğ ettirdi-

ğ i gerç ekleri kafa gö zü yle gö stermek ve mü minleri yeni bir denemeden geç ir- mek iç in İ srâ ve Mi’rac mu’cizesini gerç ekleş tirdi.

Rabbimiz İ srâ sû resinin birinci â yetinde İ sra ve Mi’rac olayı nı n İ srâ bö lü - mü nü ve nedenini ş ö yle aç ı klar:

“Bü tü n yü celiklerle vası flı ye tü m eksikliklerden beri olan Allah, kulu Muham­

medi Mescid­i Haram’dan ç evresini bereketlendirdiğ imiz Mescid­i Aksa’yayü rü ttü.

 

1  Kur’â n’ı n tefsircilerinin tamamı na yakı nı Kur’â n’da geç en ve Beytü l­Makdis de denilen El­ Mescidul-Aksa’nı n  Kudus’deki  Sü leyman  Mabedi  olduğ u  gö rü ş ü ndedir.  Gü nü mü zdeki Mescid-i Aksa Sü leyman Mabedi’nin gü ney tarafı ndaki camiye denilmektedir. Hicri 66-73 yı lları arası nda yapı lmı ş tı r.


 

 


O’na â yetlerimizin, bir kı smı nı gö sterelim diye (O’nu yü rü ttü k. ) Gerç ekten Al­

lah iş iten ve gö rendir. ”

Yü ce Mevlâ mı zı n Necm suresinde Mi’rac bö lü mü ne de değ indiğ i bu Mu- kaddes olayı Peygamberimiz ayrı ntı ları yla anlatmı ş tı r.

Biraz  olsun  aydı nlanabilmek  iç in  hutbemizde  Peygamberimizin  aç ı kla- dı kları ndan ö zetin ö zetini sunmakla yetineceğ iz.

Mü minler!

-Allah ş anı nı ve bağ lı ları nı artı rsı n- Hz. Peygamber Kâ be’nin bir bö lü mü olan Hı cir mevkiinde bulunuyorken vahiy meleğ i Cebrâ î l (Cibrî l) gelerek Pey- gamberimizin gö ğ sü nü yardı. Kalbini, iç i irfan dolu bir kapta yı kadı, sonra ye- rine yerleş tirdi.

Bö ylece Peygamberimiz İ srâ ve Mi’rac iç in bedenen de hazı rlatı ldı. Peygamberimiz, adı mları nı gö zü n gö rü ş alanı nı n nihaî noktası na atabi-

len Burak adlı /ı ş ı k hı zlı bir araç la ve Cebrâ î l’in refakatinde Kudü s’teki Beyt­i

Makdî s’e; El­Mescidü l­Aksa’ya getirildi.

Hz. Sü leyman Peygamber tarafı ndan inş a edilmiş olan Beyt-i Makdî s’de namaz kı ldı. Kabir â lemine ö zgü vü cû dları yla hazı r bulunan Peygamberler de onunla kı ldı lar.

Peygamberimiz namazı n akabinde, insanları n ruhları nı n dü nya seması na ç ı karı ldı ğ ı pek gü zel bir araç olan Miraç la dü nya seması na ç ı karı ldı.

Bu birinci gö kte Peygamberimiz Hz. Adem’le merhabalaş ı p gö rü ş tü.

Sonra da kendisine gü nah iş leyenlerin (kabirde) hangi suç a ne ş ekilde ce- za gö recekleri gö sterildi.

Peygamberimiz, zulmederek yetim malları nı yiyenlerin deve dudakları gi-

bi olan dudakları arası ndan ağ ı zları na ateş ten korlar sokularak azab edildikle- rini ve bu korları n aş ağ ı ları ndan ç ı ktı ğ ı nı gö rdü.

Faiz yiyenlerin, eve benzeyen karı nları iç indeki dı ş tan gö rü lebilen yı lan- larla azâ b olundukları nı mü ş ahede etti.

Peygamberimiz insanları n gı ybetini yapanları n derilerinden kesilen par- ç alar ağ ı zları na tı kı larak azablandı kları nı, zinakâ r kadı nları n da gö ğ ü slerinden ası larak cezalandı rı ldı kları nı izledi.

Zina eden mü min erkeklerin pek gü zel kebapları n bulunduğ u bir sofra-

da ö nlerine konulan leş lerden yedirilerek azâ b edildiklerini de gö ren Peygam-


 

741


 

 


 

742


berimiz, daha sonra yine Cebrâ î l’in refakatinde ve melekler tarafı ndan ikinci

semaya ç ı karı ldı.

İ kinci semâ da Hz. İ sa ve Yahya Peygamberlerle merhabalaş ı p gö rü ş en pey- gamberimiz, sı rası yla ç ı karı ldı ğ ı ü ç ü ncü semada Hz. Yusuf’la, dö rdü ncü sema-

da Hz. İ dris’le, beş inci semada Hz. Harun’la, altı ncı semada Hz. Musa ile mer- habalaş ı p sohbet buyurdu. Peygamberimiz yedinci semada Beyt-i Ma’mur’da

da Hz. İ brahim’le gö rü ş tü.

Meleklerin gö klerdeki Kâ besi olan ve her gü n 70 bin melek tarafı ndan zi- yaret edilen Beyt-i Ma’mur’a giren Peygamberimiz burada namaz kı ldı.

Peygamberimiz yedinci semadan sonra yine Cebrâ î l ile birlikte yaratı lmı ş varlı kları n nihaî hududunu teş kil eden Sidretü l-Mü ntehaya getirildi.

Sidretü l-Mü nteha bir sü varinin yetmiş yı lda gö lgesinin sı nı rları nı aş ama- yacağ ı ve bir yaprağ ı bu ü mmeti bü rü yecek bü yü klü kte bir ağ aç la sembolize edilen â lemdir.

Yakı nı nda ş ehitler ve muttakilerin Cennet’i, Cennetü l-Me’va’nı n bulun- duğ u Sidretü l-Mü nteha’da Selsebî l adlı bir kaynaktan ayrı lan Rahmet nehrin-

de yı kanan Peygamberimiz Selsebî l’in ikinci kolu olan Kevser’i takip ederek

Cennet’e girdi.

Cennet’te hiç bir gö zü n gö rmediğ i, hiç bir kulağ ı n iş itmediğ i ve hiç kim- senin kalbinde tasavvur edemeyeceğ i nimetleri gö ren Peygamberimize daha sonra da bü tü n dehş eti ve azabı ile Cehennem gö sterildi.

Bü tü n bu gö rü ş me ve mü ş ahedelerden sonra Peygamberimiz Refref adlı araç la Sidretü l-Mü nteha’dan da yü kseklere ç ı karı ldı.

Kâ inatı n  mukadderatı nı  ç izen  ilâ hî  kalemlerin  cı zı rtı ları nı  iş itecek  ma- kamlara erdirilen Peygamberimiz, zaman mekan ve yö nü n bulunmadı ğ ı Arş ’a yaklaş tı rı ldı.

Burada Rabbimizin “yaklaş ” emrini alan Peygamberimiz, yaklaş tı da Allah

aracı sı z olarak O’na vahyedeceğ i sı rları ve marifetleri vahyetti.

Değ inilen safhası, ancak bü yü k Allah dostları nı n sezinleyebileceğ i sı rlar iç inde geç en bu ilâ hî vuslatta Peygamberimize ü mmeti iç in namazı n farz kı - lı ndı ğ ı da bildirildi.

Peygamberimiz dö nü ş ü nde yü kseliş yolunu takib ederek Beyt-i Makdis’e indi ve oradan Burak’la Mekke’ye dö ndü.


 

 


Bü tü n bu İ srâ ve Mi’rac bö lü mlerini iç ine alan olaylar dizisi gecenin cü z’î

bir vaktinde cereyan etti. ”

Hz. Muhammed’e lutfedildiğ i iç in insanlı ğ ı n bir dö nü m noktası nı teş kil eden ve on dö rt ası r ö nce kavrayı cı gö nü llere geleceğ in feza ç ağ ı olacağ ı nı du- yuran İ srâ ve Mi’rac olayı nı Peygamberimiz bu kutlu olayı n sabahı nda inanç lı

ve inanç sı z bü tü n Mekkelilere duyurdu ve bu duyuru Mekke’yi derinden sarstı.

Mekke kâ firleri “bö yle bir ş ey olamaz” diyerek inkâ r ve alay cü mbü ş ü ne

kalktı lar, cinnet suç laması nı dillerine doladı lar.

İ man ş uuru ve zevkine erememiş bazı zayı f inanç lı mü minler de tereddü t karanlı ğ ı nda tö kezlediler.

Allah iç in malları nı, ailelerini ve yurtları nı bı rakı p Medine’ye hicret edebi- lecek ve kurulacak İ slâ m devletine kanı yla harç yoğ urabilecek mü minleri or- taya ç ı karmak iç in ilâ hî bir imtihan olan İ srâ ve Mi’rac imanla kü fü r arası nda bir sı nı r oldu.

Kı yamet Gü nü ’ne kadar gelecek mü minler iç in de bir deneme olmaya de- vam edecektir.

Rabbimiz bu gerç eğ i ş ö yle aç ı klar:

“... (Ey Peygamber! ) Sana (İ srâ ve Mi’rac gecesinde) gö sterdiğ imiz o gö steri­

mi insanlar iç in bir deneme kı ldı k... ”

Mü minler!

Bü tü n varlı kları yaratan ve tabî at kanunları nı koyup yaş atan Mevlâ mı z de- ğ ilmiş gibi Rabbimizin Peygamberimizi yü celttiğ i İ srâ ve Mi’rac’ı inkâ r eden- ler sualler sormaya baş ladı lar.

Peygamberimiz anlatı yor:

“Kureyş bana (İ sra gecesi) yaptı ğ ı m geziden/ gö rdü ğ ü m yerlerden soruyordu. Ö zellikle Beyt­i Makdis ile ilgili ö yle ş eyler sordular ki ben onları tesbit etme­

miş tim.  Belirlemediğ im iç in de ö ylesine bunalı ma dü ş tü m ki bö ylesine bir sı kı ntı ya

hiç mi hiç dü ş memiş tim.

Bunun ü zerine Allah benim iç in (mekâ n engelini) kaldı rdı. Bana ne sordular­

sa El­Mescidü l Aksa’ya; Beyt­i Makdis’e bakarak onlara cevabı nı verdim. ”

Mü minler!

İ sra ve Mirac olayı nı gerç ekleş tiren Allah’tı r. Allah’ı n koyduğ u tabî at ka- nunları ç evresinde ve O’nun verdiğ i akı l ve duyu organları nı n rehberliğ inde


 

743


 

 


 

744


yapı lan ç alı ş malarla uzayda ses ve resimlerin nakledildiğ i ve eş yanı n nakline

ç alı ş ı ldı ğ ı dü nyamı zda biz -farklı gö rü ş ler ve yorumları da yermeksizin- ima- nı mı zla olduğ u kadar ilmî bir mantı kla da inanı yoruz ki İ srâ ve Mi’rac haktı r. Kur’â n ve Sü nnet’in bildirdiğ i ş ekilde olmuş tur.

Rû hu ve rû ha ait değ erleri zaman ve mekan dı ş ı kı larak insana rû hî mi’rac- lar yolunu aç an Hz. Allah, Peygamberimizin “Mü minlerin nû ru ve miracı dı r. ” ş eklinde vasfettiğ i namazı bu mü barek gecede farz kı lmı ş tı r.

İ srâ ve Mi’racı n bu yı ldö nü mü nde imanları mı zı İ srâ ve Mi’rac’la ş uur plâ - nı nda  yeniden  tazeleyelim.  Bu  mü barek  gecede  farz  kı lman  ve  mü minlerin Mi’rac’ı olan beş vakit namaza devam kararı nı alalı m. Ç ü nkü İ slâ m’da namaz olmazsa olmazdı r.

Hutbemizi Mi’raç ’ta vahyedilen ve biz mü minlere yapmamı z gereken bir duâ tü rü nü ö ğ reten Bakara Sû resinin son â yeti ile bitiriyorum:

“... Ey Rabbimiz! Unuttuk yahut yanı ldı ysak bizi tutup sorguya ç ekme.

Ey Rabbimiz! Bize bizden ö nceki toplumlara yü klediğ in gibi ağ ı r yü k yü kleme. Ey Rabbimiz! Gü ç yetiremeyeceğ imizi bize taş ı tma. Bizden (ç ı kan gü nahları )

sil,  bağ ı ş la,  bizi yarlı ğ a,  bize merhamet et.  Sen bizim mevlâ mı zsı n.  Artı k kâ firler

topluluğ una karş ı da bize yardı m et. ”2

 

2  İ sra ve Mi’rac’la ilgili olarak hutbemizde geç en bü tü n hadisler ve aç ı klamalar ana hatları y-

la Hamdi Yazı r merhumun Hak Dini Kur’â n Dili tefsirinin İ sra ve Necm sû relerinde geç ti-

ğ i gibi, İ bn-i Kesir, Alusî ve diğ er bü yü k tefsirlerimizde de geç mektedir.


 

 

Ameller İ hlasla İ badete Dö nü ş ü r

 

 


Bü tü n varlı kları n halikı olan Rabbimiz, “Ben insanları ve cinleri ancak bana

ibâ det etmeleri iç in yarattı m. ” buyurmaktadı r.

Bö ylece yaratı lı ş sebebimizi aç ı klayan Rabbimiz ibâ det gö revimizi ö lü m gelinceye kadar sü rdü rmemizi ş ö ylece aç ı klamaktadı r:

“Allah,  gö klerin,  yerin  ve  arası ndakilerin  Rabbidir.  O’na  ibâ det  et  ve  O’na ibâ dette sabret... ”

“Sana ö lü m gelinceye kadar Rabbine ibâ detini sü rdü r. ”1

Mü minler!

Yaratı lı ş sebebimiz, ana mü kellefiyetimiz ve ö lü m gelinceye kadar sü rek-

li vazifemiz olan ibâ det, hayatı Allah’ı n ve Peygamberini Hz. Muhammed’in emirleri ve yasakları na gö re dü zenleyerek yaş amaktı r.

Amelî hayatı mı zı oluş turan sö z, iş ve davranı ş ları mı zı n ibadet olabilme-

si iç in, ilâ hî emir ve yasaklara uygun olması kadar Allah’ı n rı zası nı kazanmak gayesi ile de yapı lmı ş olması lâ zı mdı r.

Yapı lanı yalnı z ve yalnı z Allahı n rı zası nı kazanmak iç in yapmak ise ih- lâ stı r.

Peygamberimizin ö zlü tariflerine gö re,

“İ hlâ s: Rabbim Allah’tı r deyip hayatı Allah’ı n rı zası na dö nü k olarak emrolun­

duğ umuz ü zere dosdoğ ru yaş amaktı r. ”

Rabbimizin “Sı rları mdan bir sı rdı r. Onu ancak sevdiğ im kulları mı n kalp-

lerine yerleş tiririm. ” buyurduğ u ihlâ s amelleri ibâ dete dö nü ş tü ren ana ş arttı r.

 

1  Zâ riyat 56; Meryem 55; Hicr 99.


 

 

745


 

 


 

746


Bu ö zelliğ i sebebiyledir ki ihlasla yapı lması halinde ticarette dü rü stlü k,



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.