Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





d) Estağfirullah 6 страница



Bu sebeple Kur‘â n-ı Kerim Allah’ı n varlı ğ ı ve egemenliğ ini tanı mayan kâ - firleri; imanla inkâ r arası nda bocalayan mü nafı kları; kendi baş ları na buyruk olarak nefislerini putlaş tı ran ve sekü ler kurumları tabulaş tı ran batı lperestleri hayvanlı k ç izgisinden aş ağ ı da olarak vası flandı rmaktadı r.

Ş anı Yü ce olan Allah Kur‘â n­ı Kerî m’de ş ö yle buyurur:


 

 


Furkan sû resi â yet 44:

“Ey Peygamber! (Allah’a ve  hiret Hayatı ’na inanmayanları n) ç oğ unluğ unun yoksa gerç eğ i dinlediklerini ve akı lları nı kullandı kları m mı sanı rsı n? Onlar ş ü phesiz davarlar gibidir. Davarlar gibi olmak bir tarafa daha da sapı k yolludurlar. ”

Araf sû resi â yet 179:

“And olsun Cehennem’e girecek birç ok insan ve cin yarattı k. (Bunun sebebi ş u­ dur: ) Onları n kalpleri vardı r. Vardı r ama kalpleriyle anlamazlar. Gö zleri vardı r. Ne var ki gö zleriyle gö rmezler. Kulakları vardı r ama kulakları yla iş itmezler. İ ş te da­ varlar gibi olanlar yalnı zca onlardı r. Ü stelik daha da sapı k yolludurlar. Gafillerin ta kendileri olanlar da ancak onlardı r. ”

Mü minler!

Yaradana muhatap olarak ve O’nun emirleri ve yasakları na gö re yaş ayarak İ slâ m’a gö re hayat sü rmeyenlerin de akı lları vardı r, amma gerç eğ i kavramak iç in dü ş ü nmezler. Dü ş ü nmedikleri iç in nefislerine ş u sualleri sormazlar:

“Bu kâ inat nedir? Bu evren dü zenini kuran ve yaş atan kimdir? Ben kimim, nereden geldim, nereye gideceğ im?

Beni yaratan bana gö rev vermiş midir? Neye gö re yaş ayacak, insanlarla ve doğ al ç evremle iliş kilerimi nası l kuracağ ı m? Ö lü m nedir, ne getirecek, ne gö - tü recektir? Emelleri ile bu dü nya hayatı na sı ğ mayan ben ö lü mle bitecek sı nı r-

lı bir dü nya hayatı iç in mi yaş ayacağ ı m? ”

Bü tü n bu sualleri vicdanları na yö neltmezler ki hakikati kavrayabilsinler. Allah’a ve O’nun insan iç in seç ip razı olduğ u İ slâ m Dini’ne inanmayanla-

rı n gö zleri de vardı r.  Ama bu gö zlerle hayvanlar gibi yalnı zca eş yayı  gö rü rler.

Fakat kalp gö zleri yoktur onları n. Bu nedenledir evren ve dü nya sergisinde ve

de ö z varlı kları nda kendilerine sunulan Hakk’a gö tü rü cü belgeleri gö rmezler. Arzu etmedikleri iç in gö remezler. Kulakları da vardı r onları n. Ama Hak ç ağ - rı sı nı duymazlar. Onlar da hayvanlar gibi ses alı rlar, fakat hangi sesin Hak ve hangi sesin Batı l olduğ unu ayı ramazlar.

Kur’â n  diliyle  ifade  edersek,  “Karanlı klar iç inde sağ ı r, kö r ve dilsiz” olup gerç eğ i duymaz, gö rmez, sö ylemez, dü ş ü nmez ve Hakk’a dö nmez olan bu za- vallı ları n insanlı ğ ı n programı olan İ slâ mlı kla alâ kaları yoktur ki gerç ek insan olabilsinler. İ nsanlı k seviyesinde kalabilmek iç in iman gereklidir. Allah’ı n ve Peygamberinin emir ve yasakları ç izgisinde gü zellikleri yaş amak gereklidir.


 

715


 

 


 

716


Mü minler,

İ nsanlı k  dü zeni  İ slâ m’a  bağ lanmayanlar  gerç ekten  hayvanlar  gibidirler. Onları n iradeleri olmadı ğ ı iç in onlardan da sapı k yolludurlar. Ç ü nkü onlardan daha ö lç ü sü z ve dü zensizdirler; yalnı z dü nya hayatı iç in yaş ar ve yeteneklerini kullanı rlar. Allah hâ kimiyetini, Peygamber ö nderliğ ini kabul etmeyenlerin ya- ş ayı ş ı nı, hayvanları n yaş ayı ş ı ile mukayese ettiğ imizde varı lacak ilmî sonuç bu gerç eğ i sergileyecektir.

• Bunlar hayvanlar gibi sadece yerler, iç erler ve cinsel aktivitelerde bulu- nurlar. Aç ı klananları n dı ş ı nda hayatları na yö n veren kutsalları, değ iş mez ku- ralları ve değ iş tirilemez değ er ö lç ü leri de yoktur onları n. Bu gü n yasakladı k- ları nı yarı n meş ru tanı rlar. Bu gü n onayladı kları nı yarı n yasaklarlar. Doymak- sı zı n sö mü rü rler, iç kileri ve baş ta zina olmak ü zere sı nı rsı z cinsel ö zgü rlü kleri putlaş tı rı rlar. Hayvanlarda bile gö rü lemeyen iğ renç cinsel sapmalar gö sterirler.

• Allah’a inanç la, Â hiret Hayatı ’na imanla hayatları nı konumlandı rama- yan ve gayelendiremeyenler hayvanlar gibi ç evre ş artları na uyarlar, kuvvet ka- nununu benimserler. Ancak bunlar hayvanlardan daha tehlikelidirler. Ç ü nkü bunları n nü kleer silahlara kadar ç eş itlenen binbir tü rlü kaba kuvvetleri yanı n-

da kü ltü rel, siyasî ve iktisadî gü ç leri de vardı r. Bu gü ç leri de kullanı r sı nı rı z bir ihtirasla sadistç e ezerler.

Sermayenin emeğ i ezmesi, gü ç lenen emeğ in sermayeyi vurması, kanun- larla dokunulmaz kı lman faiz ve rü ş vet sö mü rü sü nü devam edip gitmesi, te- rö r eylemleri, toprak iş galleri ve emperyalist emellerle harpler ç ı karı lması be- nimsenen kuvvet kanununa ne aç ı k belgelerdir.

• İ slâ m’a gö re yaş amayanlar gerç ekten hayvanlar gibidirler. Yalnı z kendi maddî menfaatlerini dü ş ü nü rler. Yaratandan merhamet beklemedikleri iç in, yaratı lana  merhamet  etmezler.  Toplum  yararları  onları  ilgilendirmez.  Sosyal adalet ilkeleri, kanları nı emdikleri kitlelerin ü retimi sü rdü rmeleri iç indir. Mü - cadeleleri  de  mağ duriyetlerinden,  hasetlerinden  ö tü rü dü r.  Mevki  ve  ş ö hret iç indir.

Mağ duriyetten kurtuldukları, mevkii/serveti buldukları, ş ö hrete erdikle- rinde ö lç ü leri değ iş ir.

Yaratı lı ş ö zellikleriyle ö rtü ş en İ slâ m’ gö re yaş amı kabul etmeyenler, ö lç ü - sü zlü kte, sorumsuzlukta, dü ş ü ncesizlikte ve kafaları na buyruk olarak yaş ama-

da hayvanlar gibidirler. Hatta onlar Kur’â n ifadesiyle yaş antı da da sapı ktı rlar.


 

 


Zira hayvanlar kendilerince kavranı lması mü mkü n olan faydalı ve zarar-

lı  ş eyleri  idrak  ederler.  Faydalı yı  sağ lamaya,  zararlı dan  sakı nmaya  ç alı ş ı rlar. Bunlar ise faydalı olanlarla zararlı olanları n arası nı ayı rmazlar. Cennete yö ne- leceklerine azab-ı elî me yö nelirler.

Her bir varlı k gibi Allah’ı zikreden kendilerine ö zgü ve de insanlara yö - nelik hayı r duâ ları olan hayvanlar yaratı lı ş ları doğ rultusunda ibadet ederler. Ancak onları n iradeye dayalı itaatleri yoksa da isyanları da yoktur. Bunlar ise isyan yolundadı rlar. Hayvanlar Allah’ı n yanı sı ra sahiplerini de tanı r ve itaat ederler. Bunlar ise Rablerini tanı maz, anmaz ve itaat etmezler.

Onlar hayvanlar gibidir, ş eklideki tesbiti yapan Allah’tı r. Kutsal tanı ma- yan maddecilerin kendi kabulleridir. Biz asla aş ağ ı lamı yor, yalnı zca aktarı m-

da bulunuyoruz.

Mü minler!

Sı ğ ı nacak Rableri, yaş anacak sabit hayat programları, varı lacak hayatî he- defleri, erme ü midini taş ı yacakları Â hiret Yurtları /Cennetleri olmayan bu za- vallı lar iç in var olan nedir?

Cehennem’in  kendileri  iç in  yaratı ldı ğ ı  bu  batı lperestler  yemek,  iç mek, ü remek ve her an can verip ayrı labilecekleri geç ici bir dü nya hayatı iç in mi yaş ı yorlar?

Buna insanî bir hayat denebilir mi?

İ nsanlı ğ a  talip  olanlar,  Cennet’e  girmek  isteyenler  İ slâ m’a  talip  olmaya mecburdurlar. Baş kaca yol yoktur.

Peygamberimiz “Allah katı nda mü min yakı nlı k sı rrı na ermiş meleklerden da­

ha ü stü ndü r. ” buyuruyor. Bö ylesine yü celmek mü mkü n iken aş ağ ı ları n aş ağ ı sı - na; Cehennem’e doğ ru yuvarlanmak ne ağ lanacak hâ ldir?

Cuma  Hutbemizi/Mesajı mı zı  Muhammed  Sû resi’nin  12.  â yetiyle  biti­

riyorum.:

“Allah İ slâ m Dini’ne inananları, (bu dinin ö ğ rettiğ i ve yapı lması nı emretti- ğ i) gü zel amelleri yapanları altı ndan ı rmaklar akan Cennet’lere sokar.

Kâ firler ise zevklenirler ve hayvanları n yediğ i gibi yerler. Ama varacakları yer de â teş tir. ”


 

717


 

 

İ slâ m ve Irkç ı lı k

 

 


 

718


Bü tü n Peygamberlerin ortak teblî ğ i olan ve nihai ş ekli Hz. Muhammed

aracı lı ğ ı ile Kur’â n’la aç ı klanan İ slâ m Dini, Allah’ı n bü tü n insanlı k iç in seç tiğ i ve razı olduğ u son ilâ hî yasalar dü zenidir.

Bu din insan iç in konulmuş tur. Muhatabı da bü tü n insanlı ktı r.

Bu sebepledir ki İ slâ m Dini ı rk ayı rı mı yapmaksı zı n bü tü n insanlı ğ a ç ağ - rı da bulunmaktadı r.

Bu Hak Din’in iki ana kaynağ ı Kur’â n ve Sü nnet’te ç ağ rı lar geneldir.

“Ey İ nsanlar! Sizi ve sizden ö ncekileri yaratan Rabbinize ibâ det edin... ”1 ş eklinde umû mî vası ftaki hitaplar, “... Hepiniz  dem’in ç ocukları sı nı z.  dem ise topraktandı r... ”2 ş eklindeki genel bildiriler, Kur’â n ve Sü nnet’te insanlı ğ ı n bir bü tü n olarak değ erlendirildiğ ini belgelemektedir.

Muhterem Mü minler!

İ nsanlı ğ ı, İ ngiliz, Arab, Tü rk ve Japon gibi ı rkı ö zelliklerine gö re ayı rma- yan İ slâ m Dini, onları temsil ettiğ i ilâ hî Dü zen’e î man eden ve etmeyenler ola- rak ana gruplara ayı rmı ş tı r. Mü minler, kâ firler ve mü nafı klar ş eklinde de isim- lendirmiş tir.

İ slâ m Dini soya-ı rka gö re değ il de inanca gö re ayı rı m yaptı ğ ı iç indir ki O’nun nazarı nda ası l olan soy/ı rk değ il, inanç tı r. Ancak İ slâ m, inancı temel ayı rı m ö lç ü sü olarak kullanı rken ı rkı da bir hayat gerç eğ i olarak kabul etmiş - tir.. Ç ü nkü Allah insanları bir tek nefisten; Â dem’den ü retmiş tir. Soy-ı rk dedi- ğ imiz realite bir renk ve dil farklı lı ğ ı dı r.

 

 

1  Bakara, 21.

2  Et­Tac 5/60.


 

 


Rabbimiz ş ö yle buyurur!

[“Ey İ nsanlar! Sizi bir tek kiş iden yaratan ve ondan eş ini yaratı p ikisinden pek ç ok erkekler ve kadı nlar ü reten Rabbinizin bildirilerine aykı rı davranmaktan ko­ runun... ”

“Ey İ nsanlar! Biz sizi bir erkek ve bir diş iden yarattı k. Birbirinizi tanı manı z­

kaynaş manı z iç in sizi milletlere ve kabilelere ayı rdı k... ”]3

Yü ce Mevlâ mı z yarattı ğ ı bu soy-ı rk gerç eğ inin varlı ğ ı ve yü celiğ ine delâ let eden bir belge olduğ unu da ş ö ylece aç ı klamaktadı r.

Rum Sû resi Ayet 22:

“Gö klerin  ve  yerin  yaratı lması,  dillerinizin  ve  renklerinizin  değ iş ik  O’nun â yetlerindendir. Ş ü phesiz bunda bilenler iç in belgeler vardı r. ”

Anlamları nı sunduğ umuz â yetler, İ slâ m Dini’nin soyu-ı rkı bir gerç ek ola- rak kabul buyurduğ unu aç ı klamaktadı r. Ayrı ca İ slâ m Dini’nin yü klediğ i gö - revlerde takib ettiğ i usû l de soy-ı rk gerç eğ ini meş rulaş tı rmaktadı r.

Ş ö yle ki: Dinimiz, Peygamberimize ve O’nun ş ahsı nda mü minlere yü kle- diğ i Hakk’a ç ağ ı rma ve Batı l’dan sakı ndı rma vazifesine ö nce akrabadan baş la- nı lması nı emretmiş tir. Daha sonra da iç inde yaş anı lan ş ehir halkı ve ç evresine yö nelik olarak ç alı ş ı lması nı ö ğ ü tlemiş tir. Ayrı ca tebliğ edilecek ilâ hî mesajla- rı n, tebliğ yapı lacak toplumun diliyle aç ı klanması nı da yasalaş tı rmı ş tı r. 4

Akraba fertleri, ş ehir halkı ve ç evresini oluş turan insanlar ve aynı dili ko- nuş an topluluklar ç oğ u kez aynı ı rktan oldukları iç indir ki İ slâ m’da soy-ı rk kabul edilen bir gerç ektir.

Burada  bilinmesi  zarurî  en  ö nemli  husus  soy-ı rk  gerç eğ inin  tanı ş ı lı p- kaynaş ı larak hayatı n kolaylaş tı rı lması ve bazı sosyal gö revlerin muhatapları - nı n ö ncelik sı rası na gö re belirlenmesi maksadı yla meş rulaş tı rı lmı ş olması dı r.

Bunun iç indir ki soyculuk-ı rkç ı lı k İ slâ m’ı n inanç sisteminin ç izdiğ i dâ ire iç inde meş rudur.

Bu mukaddes ç emberin dı ş ı na taş an ve İ slâ m’ı n inanç temeline dayalı de- ğ er ö lç ü leriyle ç atı ş an bir soyculuk-ı rkç ı lı k men’olunduğ umuz bir cahiliyyet geleneğ idir.

 

3  Nisa 1; Hucurat 13.

4  Ş uara 214; Ş û ra 7; İ brahim 4; Nahl 44.


 

719


 

 


 

720


Değ indiğ imiz bu hakikati aç ı klamak iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle bu-

yurmuş lardı r:

[“Irkç ı lı ğ a ç ağ ı ran bizden değ ildir. Irkç ı lı k iç in vuruş an bizden değ ildir. Irkç ı lı k ü zerinde ö len bizden değ ildir. ”

“Her  kim  cahiliyet  yargı ları na  dayanarak  soyculuk-ı rkç ı lı k  yaparsa  ona ü stü kapalı olmaksı zı n ‘Babası nı n uzvunu yiyesice adam’ diyerek onu ve da- vası nı yeriniz. ”]5

Dinimizin bu ve benzeri Peygamber’i ç ağ rı larla yasakladı ğ ı ı rkç ı lı k ş ü p- hesiz İ slâ m Dini’nin inanca dayalı olarak yaptı ğ ı ayı rı m dı ş lanarak yapı lan ı rk- ç ı lı ktı r. İ slâ m Dini’nin emirleri ve yasakları ile ç izdiğ i ç erç evenin dı ş ı na ç ı kı la- rak yapı lan soyculukdur.

* Dinimizin yasakladı ğ ı ı rkç ı lı k: İ slâ m dı ş ı rejimlere bağ lı olan ı rkı nı, bu bağ lı lı ğ ı nı fazilet kabul ederek sevmektir. Sö mü rü iç in yaptı ğ ı zulü mleri meş -

ru gö rerek, yardı mcı olarak soyunu-ı rkı nı yü celtmek istemektir.

* Dinimizin yasakladı ğ ı ı rkç ı lı k: İ slâ mî iman ve hayat ö lç ü leri dı ş ı ndaki kriterleri  kullanarak  ı rkı nı n  yü celiğ ini  propaganda  etmektir;  soyunun  kâ - firlerini diğ er soyları n mü ’minlerine tercih etmek ve desteklemektir.

* İ slâ m’dan kaynaklanmayan bir idealle ı rkı nı n diğ er ı rklara hâ kim ol- ması nı n kü ltü rel siyasî ve iktisadî yollarla ve silâ hlı savaş la mü câ delesini ver- mektir.

Haram kı lı nan ve mensupları Peygamberimizin diliyle -Bizden değ ildir. - denilerek İ slâ m’dan ç ı karı lan soyculuk-ı rkç ı lı k iş te budur. 6

Mü minler!

Yapı lan aç ı klamalardan anlaş ı lacağ ı ü zere dilini konuş tuğ un, ö rfü nü bil- diğ in ve aynı coğ rafya ü zerinde oturduğ un iç in, daha kolay ve rahatlı kla kay- naş abileceğ in ı rkı nı İ slâ mî prensiplerle ç atı ş maksı zı n sevmek, yü celmesi iç in ç alı ş mak ı rkç ı lı k değ ildir. Bu gerç eğ i aş ağ ı da sunacağ ı mı z hadisten ö ğ reniyo- ruz.


“Sahâ bî Ebû l­Fesî le ş ö yle anlatı yor:

Hz. Peygambere sordum:

 

5  Miş kâ tü l­Mesâ bî h Han. 4906, 4902.

6  İ slâ mî Kimliğ imizi Korumak isimli eserimize bakı nı z.


 

 


­ Ya Resû lellah! (Siz ı rkç ı lı ğ ı yeriyor, bu cahiliyyet da’vası nı gü denler, biz-

den değ ildir buyuruyorsunuz. ) Acaba kiş inin ı rkı nı sevmesi ı rkç ı lı k mı dı r? Ne buyurursunuz?

Hz. Peygamber ş ö yle buyurdu:

­ Hayı r ı rkç ı lı k bu değ ildir. Irkç ı lı k, yaptı ğ ı zulmü benimseyerek ı rkı na yardı m­

cı olmaktı r... ”7

Peygamberimiz bir diğ er hadî slerinde de ş ö yle buyurmuş tur:

“Sizin en hayı rlı nı z, (ı rkı nı zulmü ü zerinde desteklemek gibi bir) gü naha

girmeksizin soyunu mü dafaa eden kiş idir. ”8

Burada ü zerinde ö nemle durmamı z gereken husus İ slâ mî kuralları ç iğ ne- meksizin, soyunu-ı rkı nı sevmenin ve gereğ inde savunmanı n İ slâ mî bir ruhsat olduğ unu bilmektir.

Bu ruhsat pek tabî i ki propagandaya onay vermez. Zira İ slâ mî kurallar ç iğ nenmeksizin bile olsa ı rk propagandası, ö zellikle farklı ı rkları n yaş adı ğ ı bir İ slâ m ü lkesinde ayrı lı klara, parç alanmalara sebep olur. Bu da onları maddî ve manevî bakı mdan zaafa dü ş ü rü r. İ slâ m Tarihi boyunca dü ş ü rmü ş tü r. Devri- mizde de dü ş ü rmektedir.

Ç ok iyi bilmeliyiz ki; İ slâ m ü lkelerinin İ slâ m ç izgisinde birleş erek siyasî

ve iktisadî bir blok oluş turamamaları iç in Amerika ve Avrupa emperyalizmi ile Rus emperyalizminin devrimizde yerli iş birlikç ileriyle tahrik ettiğ i en bü yü k manevî unsur bu yı kı cı ı rkç ı lı k -milliyetç ilik davası olmuş tur ve olmaktadı r.

Mü minler!

Hutbemizi ö zetleyerek deriz ki soy-ı rk bir gerç ektir. Ama bü tü n soylar- ı rklar da Hz. Â dem’in ç ocukları dı r. Mü him olan yaradanı mı zı n koyduğ u ö lç ü - lerdir. Bu ö lç ü lerin egemenliğ i iç in mü cadele vermektir.

Peygamberimiz ne gü zel buyurmuş tur.

“Rabbiniz bir Rabdı r. Babanı z  dem de birdir. Dininiz de tekdir. (İ yice biliniz ki; ) Araplı k sizin ne ananı z ne de babanı zdı r. O, dilden ibarettir. ”9

 

7  M. Mesabih, Hn. 4909.

8  M. Mesâ bî h, Hadis No: 4906.

9  Bak. M. Ertuğ rul Dü zdağ, Tü rkiye’de İ slâ m ve Irkç ı lı k Meselesi, M. E. D. Yayı nları 1978, sh.

103.


 

721


 

 

Mü minler!

Soyculuk-ı rkç ı lı k bö lü cü lü ğ e gö tü rü r. Bö lü cü lü k de ancak mevcut olan batı ve doğ u emperyalizmini yaygı nlaş tı rı r.

Irk heyecanları nı İ slâ m potası nda eritmeliyiz. Mü ş terek değ erimiz İ slâ m’-


dı r.


 

 

Gü cü mü z O’na dö nü ş tedir.

Cuma Mesajı mı zı Rabbimizin â yetleriyle bitiriyorum:

“(Ü stü nlü k ancak Allah’ı n ve Peygamberlerinin emirleri ve yasakları na bağ lı ­


 

 

722


lı ktadı r. Bu gerç eğ i) Kı yameti baş latacak Sû r’a ü fü rü ldü ğ ü zaman anlayacaklardı r.

O gü n araları nda (savunacakları ya da yardı mı nı bekleyecekleri) soylar­ı rklar yoktur. (Hiç bir yararı olmayacağ ı iç in) birbirlerine soyları nı ­ı rkları nı da sormaya­ caklardı r.

O Yü ce Gü n’de tartı ları ağ ı r gelecekler kurtuluş a ereceklerdir.

Tartı ları hafif gelecekler de nefislerini zarara uğ ratacaklar ve Cehennem’de te­

melli kalacaklardı r. ”10

 

10  Mü ’minü n, 101­103.


 

 

İ slâ m’a Gö re Yabancı lara Benzeme ve Sakı ncaları

 

 


İ slâ m Dini, yasaları nı insanı yaratan Allah’ı n ve O’nun Peygamberi Hz.

Muhammed’in koyduğ u bir hayat nizamı dı r.

Bir bü tü n halinde yaş anması gereken İ slâ m Dini’nin tatbik edilmesi gere- ken ana prensiplerinden biri de ayı rı cı ö zelliklerinde bâ tı l din ve ideoloji men- supları na benzemekten (teş ebbü h) sakı nmaktı r.

İ slâ m Dini, ferdî sosyal hayatı n hiç bir bö lü mü ve safhası nda ç izdiğ i ç er- ç evenin dı ş ı na ç ı kı lması na, tanı ttı ğ ı batı l din ve ideolojilerin bağ lı ları na ben- zenilmesine ruhsat vermemiş tir.

Onay/ruhsat verilmediğ i iç indir ki mü minlerin Yahudî, Hı ristiyan, Budist,

ve dinsizler gibi batı lperestlerle kaynaş maya vesî le olacak taklidden, benzeş - meden  kaç ı nmaları  lâ zı mdı r.  Ç ü nkü  basitinden  mü himine  â detlerden  iman esasları na kadar herhangi bir noktada benzeş me daha bü yü k benzeş melere se- bep olmaktadı r.

Aziz Mü minler!

Bâ tı lperestlere benzemenin doğ uracağ ı mü him neticelere dikkatimizi ç ek- mek iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş tur:

“(Arzu ederek) bir topluluğ a benzemeye ç alı ş an kiş i benzemeye ç alı ş tı ğ ı toplum­

dandı r. ”1

“(İ nanç ’ta ve amelde) bizden baş kası na benzeyenler bizden değ ildir. ”2

Peygamberimiz  Mü slü manları n  baş ta  Yahû diler  ve  Hı ristiyanlar  olmak ü zere  bâ tı lperestleri  taklit  etmek;  onlara  benzemek  felâ ketine  dü ş eceklerini

 

 

1  Miş kâ tü l-Mesâ bî h Hadis No: 4347.

2  Sü nenü t-Tirmizî Hadis No: 2696.


 

723


 

 


 

724


mucizevî hadî sleriyle bildirmiş ve bu halin İ slâ m Ü mmeti’nin iman ve amel

za’fı nı aksettiren canlı bir belge olacağ ı na iş aret buyurmuş tur.

Peygamberimiz. onlara benzenilmemesini emretmiş olmak iç in ş ö yle bu- yurmuş tur:

“Siz karı ş karı ş; adı m­adı m sizden ö ncekilerin yolunu izleyeceksiniz. O kadar

ki; onlar bir keler deliğ ine girecek olsalar siz de onları takib edeceksiniz... ”3

Peygamberimiz aş ağ ı lı k olan bâ tı lperestlere benzemenin ne kadar bü yü k

ve korkunç boyutlara ulaş acağ ı nı aç ı klamak iç in de ş ö yle buyurmuş tur.

“Onlardan biri karı sı yla yolda iliş kiye girecek olsa siz de aynı sı nı yapacaksı ­

nı z. ”4

Aziz Mü minler!

İ sviç re, İ talya, Almanya ve Fransa’dan ithal edilmiş kanunları; materyalist kö kenli mektepleri ve ü niversiteleri; faiz, iç ki ve fuhuş yuvaları ile dolu kasaba

ve ş ehirleri; bâ tı l mesajlarla yü klü gazete ve mecmuaları, radyo ve televizyon programları; gayr-ı İ slâ mî kı yafetlerle giyimli insanları ile cemiyetimiz gerç ek- ten Peygamberimizin bildirdiğ i ö lç ü de yabancı lara benzeme hatta aynî leş me felâ ketine uğ ramı ş tı r.

Mü minler!

a) Bâ tı l din ve ideoloji bağ lı ları n benzemenin sorumluluğ u gerektirmeyen tek tü rü ilim ve teknikte kullanı lan metotlardaki benzeş meyle yü rü mek, vası ta kullanmak, yemek, iç mek gibi benzeş menin kaç ı nı lmaz olduğ u tabu durum- lardaki benzeş medir.

Olabilir olan bu benzeş meler gü nâ h değ ildir.

b)  Benzeş menin  mesuliyeti  gerektiren  en  hafif  ş ekli  mekruh  olan  ben- zeş medir. Meselâ; Putperestlere benzeme olduğ undan canlı resimlerini ihtiva eden duvar halı ları, sü s yastı kları ve tablolarla ev tefriş edilmesinde veya canlı varlı kları n resimleri ile motifli elbise giyilmesinde gü nah vardı r.

Bö yle bir benzeme ö zel terimi ile mekruhtur. Kü ç ü k gü nahlardandı r. 5

c) Yahudi, Hı ristiyan, Budist, materyalist ve benzeri bâ tı l dinlerin ve ide- olojilerin  mensupları na  ö zgü  olup  İ slâ m’ı n  emirleri  ve  yasakları  ile  ç atı ş an

 

 

3  M. Mesâ bî h Hn. 5361.

4  El­Samius­Sağ î r (Leterkebü nne) 2/122.

5  Bedâ iü s Senâ i Fî Tertî biş ­Ş eraî K. İ stihsan, 5/226.



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.