![]()
|
|||
d) Estağfirullah 4 страницаHiç ş ü phesiz bu aç ı klanan gü vence unsurları gereğ ince gü ven sağ layı cı ve tatmin edici değ ildir.
Mü slü man gü vencede olmayı yalnı zca materyalist mantı ğ a gö re değ il Kur’â n ve Sü nnet’e gö re anlayacaktı r. Kur’â n’a ve onu tebliğ edip ö rneklendiren Hz. Muhammed’in Sü nnet’ine gö re gü vencede olmak iç in ö zetlenenler de gereklidir. Ancak yeterli değ ildir. Baş ta hayatı tanı tan iman ve yö nlendiren gü zel ameller lâ zı mdı r. İ slâ mî iman Allah’ı tanı tı r, ö lü mle baş layacak  hiret hayatı nı bildirir. Kul- luğ u ta’lim eder. Mutluluk iç in yapı lması gereken gö revleri ö ğ retir. Hayatı ga- yelendirir. Mü minler! Yaradanı tanı madan, ö lü mle baş layacak geleceğ i bilmeden, mevcut dü - zeni anlamadan niç in ve nası l yaş anması gerektiğ ini ö ğ renmeden ve hayatı hedeflendirmeden gü ven olabilir mi? Olamayacağ ı iç indir ki Rabbimiz Kur’â nı mı zı n En’am sû resinin 82. â yetin de ş ö yle buyurmaktadı r: “İ man edenler ve imanları nı baş ka baş ka varlı kları Allah’a ortak koş arak yö rü ngesinden saptı rmayanlar (yok mu? ) Gü ven ancak onları ndı r. Doğ ru yolu bulan lar da ancak onlardı r. ” Gü ven iç inde olmak İ ç in î man doğ rultusunda gü zel amellerle de yaş a- mak lâ zı mdı r. Gü ven iç in namaz, zekâ t, adalet, sevgi ve İ slâ mî, aklî ve ilmî doğ rulara ç ağ rı gibi gü zel ameller lâ zı mdı r. Faiz, zina, iç ki, kibir haklar ve ö zgü rlü kleri ç iğ neme tü r zulü m gibi haramlardan kaç ı nmak gerekir. Gü ven iç inde olmanı n anlayı ş ı bu olmazsa hayat ç ı kar kavgası na dö ner. Amaç sı z mü cadele olur. Bunalı mlar derinleş ir. Nitekim ö yle olmaktadı r. b) Tehlikeyi iman ve gü zel ameller yoksunluğ u olarak gö rmeyenler iç in tehlike mevkii kaybetme, hapse dü ş me, hastalı ğ a tutulma, kazanı lmı ş hakları yitirme ve iflâ s etme ş eklinde anlaş ı lmaktadı r. Elbette ki bir mü min iç in tehlike yalnı zca bunlar değ ildir. Baş tehlike imansı z ve amelsiz olmaktı r. Yü ce Rabbimiz Bakara sû resinin 39. â yetinde ş ö yle buyurur: “(Allah’ı, O’nun insanlar ü zerindeki yasal egemenliğ ini,  hiret Gü nü nü, Cen net ve Cehennem’i) inkâ r edenler; (emirlerimizi ve yasakları mı zı ihtiva eden) â yet lerimizi yalanlayanlar Cehennemliktirler. Orada ebedi olarak kalacaklardı r. ”
693
694 Amelsiz kiş i de tehlikenin iç indedir. Aş ağ ı da sunacağ ı mı z Kur’â n ve Sü n- net aç ı klamaları amelsizlerin nası l bir tehlike iç inde bulundukları nı gö ster- mektedir. Mü ddesir Sû resi  yet 4047: “(Cennet yaranı olan mü minler Cehennemlik) gü nahkâ rlara soracaklar. Sizi bu ateş azabı na sü rü kleyen ne oldu? Onlar da ş ö yle diyecekler: Biz namaz kı lanlardan değ ildik. Biz (zekâ tları mı zla) yoksulları doyurmazdı k. Biz (hayata Mü slü manca bakarak gerç eğ i gö remediğ imiz iç in batı l yaş antı lara) dalanlarla birlikte batı llara dalargiderdî k. Biz Kı yamet Gü nü ’nü de yalanlardı k. ” Kur’â n ayrı ca faiz, iç ki-kumar ve fuhuş iş letmeciliğ i gibi kazanç yoları nı, zulmü, haksı z yere insan ö ldü rmeyi ve benzerlerini uğ ratacağ ı azabı bildire- rek uyarmakta tehlike ç anları nı ç almaktadı r. Hz. Muhammed de Kur’â n ç izgi- sinde ö rneğ in sü rekli iç ki iç enlerin, zina yapanları n ü stü nlü k duygusuna ka- pı lanları n tehlike iç inde oldukları nı duyurmaktadı r. Tehlikeyi bu ş ekilde anlamayan insan, gerç ek Mü slü man olamaz. Ç ü nkü gerç ek Mü slü manlı k hayata Mü slü manca bakmakla mü mkü ndü r. Aziz Mü minler c) İ slâ m inancı yla yü celeş meyen bü tü n insanlar iç in “Kazanmak” ticâ rette, politikada, kumarda, sporda mektep ve tercih imtihanları nda kazanmak ş eklinde anlaş ı lmaktadı r. Pek tabiî dir ki Mü slü man iç in kazanmanı n anlamı ç ok daha bü yü ktü r ve farklı dı r. Gerç ek Mü slü man iç in kazanç Hakkı n rı zası na ve halkı n sevgisine erdiren sö z, iş ve davranı ş lardı r. Bu yolda sağ lanan maddî ve manevî değ erlerdir. Bu sebepledir ki Fatı r sû resinin 29. â yetinde: “Allah’ı n kitabı Kur’â n-ı tat- bik etmek iç in okumak, namaz kı lmak, muhtaç mü minlere zekâ t, yoksul ak- rabaya nafaka, aciz komş ulara yardı m etmek, ” gibi gü zel amel yapanları n ka- zanç ü midi taş ı yabilecekleri aç ı klanmaktadı r. Mü minû n sû resinde ise Firdevs Cenneti’ne girecek kazanç lı ları n faydası z
sö z, iş ve davranı ş lardan sakı nan; zinadan /eş cinsellikten korunan; sö zleri ve sö zleş melerine bağ lı kalan; mal, sı r ve gö revler gibi ferdî ve sosyal emanetleri gö zetenler olduğ u ö ğ retilmektedir. Diğ er Kur’an sû relerinde ise kazanan insanları n mü minleri dost edi- nen, merhameti ö ğ ü tleyen, İ slâ mi ç izgide sabreden, inancı uğ runa canveren mü minler olacağ ı mü jdelenmektedir. Ö rneğ in kendisi ş ehid edecek/Cennet’e gö tü recek ö ldü rü cü darbeyi aldı - ğ ı nda ‘Allah’a yemin ederim ki kazandı m’ diyen sahabi  mir bin Fuheyre ka- zancı n nası l anlaş ı lması gerektiğ ine ö rneğ imizdir. d) Mü slü manca bakı lamadı ğ ı iç indir ki kaybetmek denince yalnı zca tica- rette, kumarda, siyasette, sporda ve benzerlerindeki kayı plar anlaş ı lmaktadı r. Bu sebepledir ki entrikalar ç evirerek, yalan sö yleyerek, iftira ederek, oy satı n alarak seç ildiğ i iç in gerç ekte kaybetmiş olan kiş i kazandı ğ ı nı sanmakta- dı r.
695 Faizli kredilerle, hileli imalatla, karaborsacı lı kla toplumu sö mü rerek ka- zandı ğ ı iç in İ slâ mî yargı ya gö re kayı pta olan zavallı lar da kazanç cü mbü ş le- ri yapmaktadı r. Misaller ç oğ altı labilir. Sö zü n ö zü odur ki Kur’â n’a ve Peygamber buyrukları na aykı rı davranı ş lar ve iş lerin bü tü nü kayı ptı r. Ö rneğ i Kurâ n kardeş i Habil’i ö ldü ren Kabil’in kay- bettiğ ini duyuruyor. Mü slü man bö yle inanacaktı r. Mü slü man gü veni, tehlikeyi, kazancı ve kaybı Kur’an ve Sü nnet ö lç ü le- rine gö re anlamakla mü kellef olduğ u gibi ü stü nlü ğ ü ve aş ağ ı lı ğ ı da Kur’â n ve Sü nnet dü sturları na gö re anlamakla yü kü mlü dü r. Hiç ş ü phesiz ü stü n olanlar da İ slâ m’a gö re gü vende ve kazanç ta olanlardı r. Mü minler! Ü lkemizde biz mü minler ve yetiş mekte olan nesillerimiz eğ itim sistemi- mizin, radyo, televizyon ve yazı lı bası nı n sunduğ u batı l mesajlar nedeniyle; yasaları n ve ameli hayatı n oluş turduğ u ortamlar sebebiyle hayata Mü slü man- ca bakamı yoruz. Ama ç ok iyi bilelim ki Mü slü man olmak ö rneğ in Materya- list veya Hı ristiyan olmamak değ ildir. Mü slü man olmak, hayata Mü slü man- ca bakmak; hayati değ erlere Kur’â n ve Sü nnet’e gö re anlam vermek ve gereğ i- ni yaş amaktı r.
Cuma Mesajı mı zı aş ağ ı lı k iç inde yü zenlerle ü stü n olanları ve ü stü nlerin alacakları mü kâ fatı mü jdeleyen â yetlerle bağ lı yorum: “Daha ö nce kendilerine Peygamberler gö nderilip Kitap verilenlerden ve Allah’ı n egemenliğ ine ortak koş anlardan kâ fir olanlar yaratı lanları n en aş ağ ı lı k olanları dı r. İ slâ mî ö lç ü lere gö re iman edenler ve gü zel iş ler yapanlara gelince, onlar da yaratı l mı ş ları n en ü stü n olanları dı r. Onları n Rableri katı ndaki ö dü lleri, altları ndan ı rmak lar akan Adn cennetleridir. O cennetlerde ebedi olarak kalacaklardı r. Allah onlar dan razı olacaktı r. Onlar da O’ndan hoş nut kalacaklardı r. İ ş te bü tü n bu ü stü nlü kler ve armağ anlar Rablerinden saygı yla korkan (kiş ilere) verilecektir. ”1
696
1 Beyyine 68
Bunalı mları mı zı n Kaynağ ı İ slam’dan Sapmadı r
İ nsanı n hâ likı olan Yü ce Allah, İ slâ mî yasaları n da koyucusu olduğ u iç in insanla İ slâ m Dini arası nda tam bir ö rtü ş me vardı r. Bu sebeple İ slâ m’a aykı rı yaş ayan kiş i Kur’â n diliyle Fesad insanı olur: ha- yatla ç eliş ir, doğ a ile ç atı ş ı r. Kiş isel ve toplumsal hayatta kriz ü retir. Bozulmala- ra sebep olur. Bunalı mlara mahkum olur. Alanı geniş leterek ö rneklendirirsek ş ö yle diyebiliriz: Ahlâ kî yaş antı mı zda, yö netimde ve yargı da ve de iktisadî hayatı mı zda ya- ş adı ğ ı mı z bunalı mları n, kuş atı ldı ğ ı mı z ı zdı rap ve korkuları n, giderek artan, arttı kç a da mutsuzluğ umuzu artı ran değ iş ik tü rden gü nahları n/suç ları n kay nağ ı baş ka değ il İ slâ m’la ç eliş en insanı mı zdı r. Biz Mü slü manı z. İ nsanı mı z ve cemiyetimizdeki buhranı n/bunalı mı n kay- nakları nı İ slam dı ş ı dü zenlerin mantı ğ ı na gö re değ il, Kur’â n ve Sü nnet doğ ru- ları na gö re tesbit etmekle mü kellefiz. Evet, insanı mı z ve cemiyetimizdeki Fesad’ı n: bozulmaları n/bunalı mları n, bir diğ er anlatı mla gü nahları n/suç ları n kaynağ ı maddeci insan tipidir. İ slâ m dan sapmadı r. Bu hakikati Rum Sû resi’nin 41. â yeti bakı nı z nası l aç ı klı yor: “İ nsanları n (ilâ hi kanunlara aykı rı giderek) bizzat yaptı kları iş ler sebebiyle ka ralarda ve denizlerde Fesad oluş tu/aç ı ğ a ç ı ktı; bozulmalar oldu. Allah, amellerinin bir bö lü mü nü n (cezası olarak, onlara bozulmaları n korkuları nı ve elemlerini) tattı racaktı r. Bö ylece belki yaptı kları kö tü amelleri bı rakı r da İ slâ mî yaş ayı ş a dö nerler. ” Mü minler! Mevzuu idraklerimize yaklaş tı rmak iç in misallendirerek deriz ki, ferdî, ailevî ve iç timaî fesadı n/bozulmaları nbunalı mları nmutsuzlukları n kaynağ ı:
697
698 a) Kendisi, yeryü zü ve evren ü zerinde dü ş ü nemeyen; yaratı landan Yarata- na gidemeyen; Allah’a ve  hiret Gü nü ’ne ş uurla inanamayan insanı mı zdı r. Fizikî ve kimyevî hususiyetlerini kavrattı ğ ı maddenin Yaratı cı sı nı tanı t- mayan, anatomisini incelediğ i insanı n ruhî ö zelliklerine eğ ilmeyen, vahyin ı ş ı - ğ ı ile hayatı ve ö lü m ö tesini aydı nlatmayan eğ itimimizdir. Muhtaç olduğ umuz barı ş, sevgi, adalet gibi mü barek değ erleri ibâ detleş tiremeyen, ceza ve mü kâ fat inancı ile gayelendiremeyen kü ltü r mü esseselerimizdir. Buhranları mı zı n/bunalı mları mı zı n kaynağ ı: b) Sosyal adalet esasları nı iç ermeyen ve suç un cinsine gö re ceza ö nerme- yen cemiyet yapı mı zdı r. Allah’a dö nü ş ü engelleyen ve ruhî elemlerimizi mor- fine eden alkollü iç kileri ü reten fabrikaları mı z ve halka sunan satı ş merkezleri- mizdir. Milyonları n alı n terini sö mü ren faiz kurumları mı z, karaborsacı kuru- luş ları mı zdı r. Kü ltü rel olanları nı gö rsel ve yazı lı medyada yoğ unlaş tı rdı ğ ı mı z fuhuş ve de kumar iş letmelerimizdir. Ç ı karları mı z iç in adaletsizliğ e, liyakatsizliğ e eğ ilen kafaları mı z, kâ firlere ve mü nafı klara alkı ş tutan ellerimiz, doymak bilmeyen ihtirasları mı zdı r. Hü lâ sa ederek deriz ki, fikren ve fiilen İ slâ m’dan sapan insanı mı zdı r ve onun yaptı kları dı r. Kur’â n ve Sü nnet doğ rultusunda yapacağ ı mı z basit bir muhakeme de bi- zi bu gerç eğ e gö tü recektir. • Yü ce Rabbimiz, “Biz kadı n ve erkek iman edip de gü zel ameller yapanları hoş bir hayata erdireceğ iz... 1 buyuruyor. Rabbimiz bö yle buyururken biz, Allah’a ve O’nun dü zenine inanmadan, ilâ hi emir ve yasakları n belirlediğ i gü zel amelleri yapmadan mutlu olacağ ı mı - zı mı sanı yoruz? • Yü ce Mevlâ mı z, “Eğ er faizi terketmezseniz Allah’tan ve Peygamberinden si ze harb ilâ n edildiğ ini bilin... ”2 buyuruyor. Mevlâ mı z bu gerç eğ i aç ı klarken yurdumuzu ağ gibi saran binlerce faiz mü essesesi ve onlarca milyonu aş kı n mû dimizle istikrar bulacağ ı mı zı mı zan- nediyoruz?
1 Nahl 97. 2 Bakara 279.
• Ş anlı Peygamberimiz, “Bir cemiyette faiz ve zina ortaya ç ı kar (yaygı nlaş ı r) sa o cemiyetin fertlerinin bizzat kendileri Allah’ı n azabı nı ü zerlerine ç ekmiş olur lar. ”3 buyuruyor. Peygamberimiz bu duyurusu ç izgisinde dü ş ü nelim: Fuhş u ö rgü tleyen binlerce kuruluş umuz, baskı adedi milyonları aş an ahlâ k dı ş ı neş riyatı mı z ve kutsal ö lç ü tanı mayan radyo-televizyon programları mı z ve de zinayı koruyan hukû kumuzla mı huzur bulacağ ı z? -Salat ve Selam ü zerine olsun- Peygamberimiz Hz Muhammed ş ö yle bu- yurur: “Zekâ t ve nafaka gibi dinî malî vazifelerinizi yapmamak olan Ş uh’tan sakı nı n. Zira bu vazifelerden kaç ı nmak sizden ö nceki toplulukları helak etmiş, onları biribir lerinin kanı nı akı tmaya, haram olan can ve mal dokunulmazlı ğ ı nı Helâ l gö rü p ç iğ nemeye sevketmiş tir. ”4 Peygamberimiz yaş anan tarihî gerç eklerle bizleri uyarı rken zekâ tı nı, ak- rabadan aciz olanlara nafakası nı vermeyen, komş u hakları na saygı duymayan insanları mı zla mı gü ven iç inde yaş ayacağ ı z? • Allanı n Resû lü, “... (Mazideki toplumları ), iyilerinin kö tü leri, kö tü lü kleri iç inde fiilen onaylayı p iliş kilerini sü rdü rmelerinin… Gü ç sü zlere adalet tatbik edip gü ç lü leri geç iş tirmelerinin mahvettiğ ini... ”5 bildiriyor. Peygamberimiz bö yle buyururken ç ı karları mı z ve inatları mı z yü zü nden dini duyarlı lı ğ ı ve ahlaki ç izgisi olmayan siyaset ve sanat adamları na, mafya bağ lantı lı yatı rı mcı lara ve bü rokratlara alkı ş tutan ellerimizle, haklar ve ö zgü - lü kleri ç iğ neyen ş ahı s ve mü esseselere bizdendir deyip baş eğ en/onay veren dü ş ü nce ve davranı ş ları mı zla mı tekâ mü l edeceğ iz? Mü ’minler, İ nsanı yaratan Allah, onun bedenî ve rû hi, ferdî ve toplumsal hayatı yla ö rtü ş ecek hayat dü zeni olarak İ slâ m’ı seç miş tir. İ nsanla ç atı ş ma İ slâ m’la ç a- tı ş madı r. İ slâ m’la ç eliş me de insanla ç eliş medir. Bu sebeple bozulmaları mı zı n/ bunalı mları mı zı n/problemlerimizin kaynağ ı İ slâ msı z insan tipidir. İ slâ m’dan sapmadı r. Tö vbe edilerek İ slâ m’a dö nü lmezse Azap da kaç ı nı lmazdı r.
3 Ramû zü lEhâ dî s (İ za Zehere), C. Sağ î r 1/31. 4 Riyazus-Sâ lihin, B. Nehyi Anil-Buhl. 5 Bulû ğ ul-Meram, Babur-Riba.
699
Sö zü İ slâ m’ı n yasaları nı oluş turan Kur’â n’a bı rakalı m: “Yaş adı ğ ı nı z bunalı mlar/uğ radı ğ ı nı z belalar kendi ellerinizle yaptı kları nı z se bebiyledir. Allah yine de iş lediğ iniz gü nahları n ç oğ unu affeder. Siz yeryü zü nde O’nu â ciz bı rakamazsı nı z. Sizin Allah’ı n dı ş ı nda ne bir dostunuz ve ne de bir yardı mcı nı z vardı r. ”6
700
6 Ş û ra 303.
Buhranları mı z Gü nahları mı zdan Kaynaklanmaktadı r
İ slâ m Dini’ne iman, yaş anacak hayat dü zeninin tesbiti, kullanı lacak de- ğ er hü kü mlerinin tayini, kiş isel ve sosyal olayları değ erlendirmek iç in bakı la- cak objektifin belirlenmesidir. İ slâ m’ı yaş amayan kiş i, İ slâ m’dan yararlanamayacağ ı gibi onun objektifin- den bakmayan kiş i de kiş isel ve sosyal olaylardaki sebep netice iliş kilerini Rab- bimizin koyduğ u mutlak doğ rular aç ı sı ndan gö remez. Yaş adı ğ ı mı z dö nemin mü minleri olarak bizleri kuş atan imanî /rû hî buna- lı mlara, ekonomik krizlere, silâ hlı ve silâ hsı z anarş iye, ahlâ kî ç ö kü ş ve benzeri mutsuz kı lı cı olaylara ve olumsuz geliş melere Kur’â n ve Sü nnet objektifinden baktı ğ ı mı zda ilâ hî bir kanun vasfı ndaki ş u gerç ek gö rü lecektir: Bunaltı cı, ı zdı rab verici bü tü n bozulmalar, uğ ranı lan bü tü n belalar Allahı n insanlar iç in koyduğ u ilâ hî yasalara aykı rı lı ktan daha aç ı k bir ifadeyle gü nah- ları mı zdan kaynaklanmaktadı r. Nisa Sû resinin 79. â yetinde bu gerç ek ş ö yle aç ı klanmaktadı r: “Sana ulaş an her bir hayı r Allah’tandı r. Uğ radı ğ ı n her bir musibet de nefsinin (gü nahları sebebiyle) dir... ” Bu cezalar, gü nahları mı z ç oğ aldı kç a da artacaktı r. Kur’â n’ı n bize ö rnekleriyle sergilediğ i bu “isyan sebebine azap neticesi ş ek lindeki değ iş mez ilâ hî kanun” tekerrü r ediyor ve edecektir. Fakat biz Kur’â n ve Sü nnet objektifinden bakamadı ğ ı mı z iç in bu hakikati gö remiyoruz. Geliniz, bu ilâ hî kanunun zuhur ettiğ i belirli ve tarihî bir kaç zaman ve mekâ n kesitine beraberce bakalı m. Fecr Sû resi  yet 6-15:
701
702 “Allah’ı n Ad kavmine, yü ksek sü tunlarla dolu olan ve ş ehirlerarası nda bir eş i yaratı lmamı ş bulunan İ rem ş ehrinin halkı na ne yaptı ğ ı nı gö rü r gibi bil- medin mi? Ya vadilerdeki kayaları oyarak ileri medeniyetler kurmuş olan Semû d top- luluğ una ve de ç adı rları ortalı ğ ı dolduran Firavun’a yaptı ğ ı nı? Ç ü nkü bunlar ş ehirlerde taş kı nlı k yapmı ş lar (Allah’ı n ve Peygamberleri- nin yasaları nı tanı mayarak) azgı nlaş mı ş lar, yapmadı k fesad bı rakmamı ş lardı r. Rabbin de onlar ü zerine azab kamç ı sı (ş eklindeki cezaları ) nı yağ dı rdı. Ç ü nkü Yü ce Rabbin daim gö rü p gö zetmektedir. ” Nahl Sû resi  yet 112: “Allah (size ö ğ ü t almanı z iç in) emniyet ve huzur iç inde olup (ihtiyaç ları karş ı layan) rı zı kları her yö nden bol bol sağ lanı p gelen ş ehir halkı nı misâ l ola- rak verdi. Fakat bu ş ehir halkı Allah’ı n nimetlerine, (O’nun emirleri ve yasakları nı dinlemeyerek) nankö rlü k etti. Yaptı kları na karş ı lı k Allah da onlara ileri dere- cede aç lı ğ ı, (iç ç ekiş meler ve dı ş saldı rı lar yolu ile de) derinden derine korku- yu tattı rdı. ” Yukarı da sunduğ umuz â yetler gibi Kur’â n â yetlerinde Allah’ı ve  hiret gü - nü nü inkâ r, Allah’ı n emir ve yasakları nı tanı mamak, zulü m ve nankö rlü k gibi sebeplerle nice toplulukları n cezalandı rı ldı kları bildirilmektedir. Mü minler! Dü nyamı z, son ç ağ ı olan Muhammed ç ağ ı nı yaş adı ğ ı iç in kâ firler ve za- limler topluluğ una tâ rihî toplumlara uygulandı ğ ı gibi top yekû n imha cezala- rı tatbik olunmamaktadı r. Onları n dü zenli kü remizdeki gayesiz yaş antı ları nı n cezası 6070 yı llı k hayatları na sı ğ mayacak kadar bü yü k olduğ u iç in ası l ceza- ları ö lü mleri ile baş layacak  hiret hayatları na bı rakı lmı ş tı r. O ceza gü nü de ç ok yakı ndı r. Kaldı ki onlara zaman zaman doğ al â fetler, silâ hlı ayaklanmalar, harpler, intiharlar, iktisadî bunalı mlar, ruhî buhranlar, karanlı k ideolojik ç atı ş malar, yemek-iç mek ve cinselliğ e dayalı madde sı nı rları nı aş amayan hayvanca yaş an- tı lar ve benzeri kü ltü rel, iktisadî, sosyal ve rû hî cezalar verilmektedir. Allah’ı unutan insanlara daha nice nefislerini unutturma cezaları da veri- lecektir.
Biz de unutmaları mı zı n ceza nitelikli sonuç ları nı yaş ı yoruz. Geliniz sizin- le mü ş ahhas/somut ö rneklerle bazı tesbitler yapalı m: • Allah’a ve  hiret Hayatı ’na inanç zaafı mı z, ebediyyet gayesi ve emelin- den yoksunca yaş antı mı z, rû humuzu dü nya hayatı nı n cenderesinde eziyor. Kalbimizi yaralı yordu. Dengesizliğ imizi artı rı yor. • Dü ş ü ş ü olmayan yü celiğ in ancak Allah’a saygı ve insanlara sevgi ile sağ - lanabileceğ i hakikatine inanç sı zlı k ve can taş ı yanlara merhametin ibadet oldu- ğ u ş uurundan yoksunluk bizi soylara, renklere bağ lı yor; bö lü cü lü ğ e ve bö lge- ciliğ e dü ş ü rü yor. • Zekâ t, akrabaya nafaka ve komş u hakları vecî belerini î fa etmeyiş imiz, ilâ hî yasaklar olan faizden, iş i ve emeğ i sö mü rü den kaç ı nmayı ş ı mı z fakirliğ i yaygı nlaş tı rı yor, tehlikesini geliş tiriyor, toplumumuzu parç alı yor, sı nı flara bö - lü yor. • Dinimizin yasakladı ğ ı lü ks ve israf dü ş kü nlü ğ ü bizi bencil ve zevkperest kı lı yor. Kalplerimizi katı laş tı rı yor. Hasedi kemikleş tiriyor. • Dinimizin yasakladı ğ ı iç ki ve zinalara rağ betimiz, aile dü zenimizi sarsı - yor. Sorumluluk duyguları mı zı ç ö kertiyor. Allah’a dö nü ş aş kı mı zı kö reltiyor. • Rı zkı verenin, sebepleri halkedenin Allah olduğ una olan inanç ve gü ve- nimizin zayı flaması ihtirasları mı zı biliyor. Haramlara sevkediyor, yalanlar sö y- letiyor. • Zikirsiz, namazsı z ve duâ sı z Allah’a yö neliş ten yoksun hayat iç dü nya- mı zı karartı yor. Gü cü mü zü kı rı yor, yalnı zlı ğ ı mı zı, ö ksü zlü ğ ü mü zü artı rı yor. • Bü tü n inanç ları mı z, davranı ş ları mı z ve iş lerimizden sorgulanacağ ı mı za, yargı lanı p ceza gö receğ imiz veya mü kâ fat alacağ ı mı za gereğ ince inanamayı ş ı - mı z; ö zveri, adalet, merhamet, sevgi ve saygı gibi insanî değ erlerimizi anlam- sı zlaş tı rı yor, gerç eğ i sö ylemek gerekirse hayvanca yaş antı ya yö nlendiriyor.
|
|||
|