Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





d) Kadın fıtratı 10 страница



terek ş ö yle buyurdu: )

­  Ey  Mü ’minler!  Sizler  yeryü zü nde  Allah’ı n  ş ahitleri  (ve  değ er  ö lç ü leri)

siniz. 2

Yü ce Rabbimden cü mlemizin kalplerini cemiyete hizmet aş kı yla doldur­ ması nı ve bizleri seven ve sevilen bahtiyarlar safı na katması nı diler, hutbemi mü ’minleri cemiyet insanı olarak sunan ve erecekleri mü kâ fatı mü jdeleyen bir â yet meali ile bitiririm:

“Mü ’min erkekler ve mü ’min kadı nlar birbirlerinin temsil ve tasarrufda bulu­

nabilir dostları /yardı mcı ları dı r. Onlar iyiliğ i emreder, fenalı ktan alı koyarlar. Nama­

zı gereğ i ü zere kı larlar, zekâ t verirler. Allah’ı n ve Resû lü nü n emirleri ve yasakları ­

na itaat ederler. İ ş te bunları Allah rahmetiyle bağ ı ş layacaktı r. Gerç ekten Allah ç ok gü ç lü ve ç ok bilgedir. 3

 

 

2  Buharî, K. Ceneiz B. Senain­Nâ si, 2/100.

3  Tevbe, 71.


 

 

Mü ’min Hak ve Halk İ nsanı dı r

 


Gerç ek mü ’min İ slâ m Dini’ne inanan ve inandı ğ ı bu ilâ hî nizama gö re ya­

ş ayan insandı r.

İ slâ m insanı olmak iç in gerekli olan ­inanmak ve yaş amak­ ö z ifadeyle ki­

ş iyi Hak ve Halk insanı kı lmak iç indir. Bu sebeple mü ’mini Hak ve Halk insa­

nı olarak tarif edebiliriz. Nitekim Ş anlı Peygamberimiz de gerç ek mü ’mini bu ş ekilde tarif buyurmuş lardı r.

Bu Cuma Mesajı ’mı zda Hak ve Halk insanı mü ’minin Hak ve Halk katı n­

daki yü celiğ i ve dokunulmazlı ğ ı nı, Hak ö lç ü lere gö re aç ı klamaya ç alı ş acağ ı z.

a) Aziz Peygamberimiz Hz. Muhammed (s. a. ) ş ö yle buyururlar:

“Mü ’min Hak’ka esir insandı r. Ç ü nkü o, gö zü, kulağ ı, dili, eli, ayağ ı ve te­

nasü l organı ü zerinde gö zcü (melek) ler olduğ unu bilir... ”

“Mü ’min  (hayata)  Allah’ı n  nuruyla  (iman  mantı ğ ı yla,  Allah’ı n  koyduğ u yasalar ç izgisinde) bakan insandı r... ”1

Peygamberimizin manâ ları nı sunduğ umuz hadî slerinden anlaş ı lacağ ı gibi mü ’min; ferdî, ailevî ve iç timaî hayatı nı İ slâ m Dini’ne gö re dü zenleyen, inan­ dı ğ ı Hak’kı yaş ayan ve savunan, Hak’ka bağ lı, Hak insanı dı r.

b) Mü ’minin Hak insanı olduğ u iç in Halk insanı olacağ ı gerç eğ ini aynı ş e­

kilde Muhterem Peygamberimizden ö ğ reniyoruz.

Ş anlı Peygamberimiz, mü ’mini fert ve cemiyet iç in gü ven kaynağ ı Halk insanı ş eklinde ş ö ylece tanı tmı ş lardı r:

“Mü ’min cemiyet fertlerinin canları ve malları hususunda kendisine gü ­

ven duyduğ u insandı r... ”

 

 

1  M. K. Ummal 1/91; K. Hafâ, Hn. 2701.


 

 

445


 

 


 

446


“Mü ’min, kimseyi kö tü lemez, lanetlemez, Hak ö lç ü leri aş maz ve hayâ sı zlı k

etmez kiş idir. ”

“Mü ’min (asla) kin beslemez insandı r. ”

“Mü ’min, mü ’minin kardeş idir. O, kardeş ine zulmetmez, hı yanette bulun­

maz, utandı rmaz, hor gö rmez ve yalanlamaz. ”

“Mü ’min, ş ü pheli olabilecek sö z, iş ve davranı ş lar konusunda kendisini kontrol altı nda tutan insandı r. ”2

c) Hak’ka inanan Halk insanı olmak iç in gü ven kaynağ ı olmak kadar, ce­

miyet iç in hayı r ve fazilet menbaı olmak da gereklidir.

Bu sebepledir ki, mü ’min portresini meydana getiren tamamlayı cı ç izgile­

ri Peygamberimizin aş ağ ı daki tariflerinde gö rebilmekteyiz:

“Mü ’min, mü ’min iç in parç alan birbirini kuvvetlendiren bir bina gibidir. ” “Mü ’min, hoş geç inen ve kendisiyle gü zelce geç inilebilen kiş idir... ” “Mü ’min, baş tanbaş a menfaattir. Onunla yü rü rsen sana faydalı olur. Da­

nı ş ı rsan hayrı dokunur. Ortaklı k kursan menfaati ulaş ı r. Onun her bir iş i fay­

dalı dı r. ”

“Mü ’min, mü ’minin aynası ve kardeş idir. Kardeş ini gı yabı nda korur; gö ­

zetir. ”

“Mü ’min, hataları ö rtü cü, cö mert ve affedici insandı r. ”3

d) Hak ve Halk insanı olan mü ’min, ş ü phesiz insanları n en ş ereflisi, en fazî letlisidir.

Mü ’minin Hak katı ndaki değ erini Ş anlı Peygamberimiz bakı nı z nası l ifa­

de buyuruyorlar:

“... Mü min Allah’ı n sevgilisidir. ”

“Allah katı nda mü ’min, yakı nlı k sı rrı na eren meleklerden de ü stü ndü r. ” “Mü ’min, Kâ be’den daha ç ok hü rmete lâ yı ktı r. ”4

e) Hak insanı olduğ u iç in hak katı nda seç kin bir mevkii olan mü ’minin, Halk insanı olarak Halk nezdindeki kı ymeti de pek yü cedir.

 

 

2  Sı rası yla bak. İ. Mace, Hn. 2934; R. Salihin ve Ter. 3/140; K. Hafâ, Hn. 2685; R. Salihin ve

Ter. 1/275; M. K. Ummal, 1/91.

3  Sı rası yla bak. S. Tirmizî, Hn. 1929; C. Sağ î r, 2/184­5; K. Hafâ, Hn. 2687; S. Tirmizî, Hn.

1920.

4  Sı rası yla bak. M. K. Ummal, 1/90­91; K. Hafâ, Hn. 2676.


 

 


Bunun iç indir ki sevabı en bü yü k amel, mü ’mini sevmek, onun gö nlü nü

kazandı rı cı davranı ş ları ahlâ k edinmektir.

­Salâ t ve Selam ü zerine olsun, Ş anlı Peygamberimiz ş ö yle buyururlar: “Allah’a imandan sonra, amellerin en sevaplı sı insanları sevmektir. ” “Yapı lan iş lerin en hayı rlı sı, mü ’min kardeş ini sevindirmendir... ” “Mü ’min kardeş inin yü zü ne tebessü m etmen sadakadı r. )”

“Allah, mü ’min kardeş ine sevgi nazarı ile bakanı affeder. ”

“Sizler iman etmedikç e Cennet’e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikç e de iman etmiş olamazsı nı z. ”5

f) Amellerin  en  sevaplı sı  mü ’mini  sevmek  olunca,  iş lerin  en  kö tü sü  ve azab gerektirici olanı da mü ’mini ü zmek ve dokunulmaz hakları na tecâ vü z et­ mek olmaz mı?

Buyurunuz ş u hadî sleri izleyelim:

“Mü ’minin, mü ’mini korkutması helâ l değ ildir. ”

“Her ü zen, ı zdı rap veren kiş i (zulmü ö lç ü sü nde) Cehennem’dedir. ” “Mü ’mine sö vmek bü yü k gü nahtı r. Onu (mü ’min olduğ u iç in) ö ldü rmek

ise kâ firliktir; İ slâ m Dini’nden ç ı kmaktı r. ”6

g) Sevilmesi saadet, ü zü lmesi felâ ket olan Hak ve Halk insanı mü ’min, ay­

nı zamanda Hak’kı n Halk ü zerindeki ş ahidi ve değ er ö lç ü sü dü r.

Sö zleri daima hakikati bildiren Peygamberimiz bu gerç eğ i de ş ö yle aç ı k­

lı yorlar:

“Ey inananlar! Siz kimi hayı rla anar, (Hak ve Halk insanı olduğ una ş ehâ det ederseniz, ) ş ü phesiz o Cennetliktir.

Kimi de kö tü lü ğ ü ile yad ederseniz ona Cehennem gereklidir. Ç ü nkü sizler yer­

yü zü nde Allah’ı n ş ahitlerisiniz. ”7

Mü ’minler!

Bizler inandı k demekle iktifa eden mü ’minlerden değ il, vası fları Peygam­

berimizin tariflerinde aç ı klanan gerç ek mü ’minlerden olmalı yı z.

 

5  C. Sağ î r 1/49; K. Hafâ, Hn. 1945, 2637; M. Mesabih, Hn. 2637.

6   Sı rası yla bak. K Hafâ, Hn. 3112; C. Sağ î r, 2/94; İ. Mace, Hn. 69.

7  Tac, 1/366.


 

447


 

 


 

niz.


İ yice bilmeliyiz ki, Hak ve Halk insanı olduğ umuz sü rece hakikî mü ’mi­

 

 

Hak ve Halk insanı olarak bü tü n ö mü r gü nlerinizin mutlu olması nı diler,


hutbemizi Maide sû resinin 9. â yetinin anlamı m sunarak bitiririm:

“Allah, inananlara ve yararlı iş ler iş leyen (Hak ve Halk insanı kiş i)lere mağ ­

firet ve pek bü yü k bir mü kâ fat vadetmiş tir. ”

 

 

448


 

 

Mü ’min Rahmet Kaynağ ı dı r

 

 


İ slâ m Dini Hayrı iç eren ve ona yö nlendiren bir hayat nizamı dı r.

İ yi, doğ ru ve gü zel olan bü tü n sö zleri, davranı ş ları ve iş leri iç ine alan ma­

nası yla Hayı r yapı lması İ slâ m’ı n buyruğ udur.

Evet... İ slâ m, cihanı kuş atan bir hayı rdı r. O, mü ’mine hayrı gö stermiş tir. Hayrı n yapı lması nı, yaş anması nı ve rahmet olarak saç ı lması nı “Hayı r yapı nı z”, “Hayı rda yardı mlaş ı nı z”, “Hayı rda yarı ş ı nı z1 ş eklindeki Kur’â nî emirleriyle va­ zife olarak yü klemiş tir.

Bü tü n hayı rları ihtiva ve ifade eden “Sadaka” terimi ile Aziz Peygambe­

rimiz mü ’minleri ş uurlu ve amaç lı birer hayı r insanı kı lan mü kellefiyeti ş ö y­

le aç ı klamı ş tı r:

“(Gü neş in doğ duğ u her gü n) Mü slü mana. sadaka vermek vâ ciptir. ”

Sadakayı,  maddî  bakı mdan  gü ç lü  olanı n  muhtaç  olana  nakdî  yardı mı mâ nası na, dar kalı plar iç inde anlayan sahabiler sorarlar:

“­ Ya Resû lellâ h! Eğ er mü ’min sadaka verecek bir ş ey bulamazsa (ne yap­

ması gerekir? )

­ Bedenen ç alı ş ı r nafakası nı sağ lar ve (bir kı smı ile de) sadaka verir.

­ Ya Resû lellâ h! İ ş bulamaz (bulduğ u zaman da buna gü cü yetmezse kiş i­

nin ne yapması gerekir?

­ O takdirde bedeni yardı ma ihtiyacı olan â ciz bir kiş iye yardı m eder. Bu onun iç in sadaka olur.

­ (Ya Resû lellâ h! Buna da imkâ n) bulamazsa?

 

 

1  Sı rası yla bak Hac, 77; Maide, 2, 48.


 

449


 

 


 

450


­ (Bu durumda yapabildiğ ince) iyi iş ler yapmaya ç alı ş sı n ve insanlara zarar

vermekten korunsun. Bu tü r davranı ş ları da onun iç in sadaka olur. ”2

Mü ’minlerin mü kellef kı lı ndı kları sadakanı n cemiyet hayatı nı her yö nü y­

le kuş atı cı ş ü mullü bir hayı r olduğ unu ifade etmek iç in Aziz Peygamberimizin ashabı na lü tfettikleri cevabî aç ı klamaları gö rdü k.

Mevzû umuza mü ş ahhas misaller ı ş ı ğ ı nda daha fazla aç ı klı k kazandı rmak iç in Peygamberimizin, vazifelendirildiğ imiz sadakanı n ne olduğ unu izah edi­

ci ş u hadislerini de dinleyelim:

“Her iyi (sö z, davranı ş ve iş ) sadakadı r. ”

“Sadakanı n en faziletlisi, dili (yalan, gı ybet, iftira, …ve kı rı cı lı ktan) koru­

maktı r. ”

“En ü stü n sadaka, ihtilaflı, dargı n kiş ilerin arası nı bulmaktı r. İ ki kiş i ara­

sı nda adaletle hü kü m vermek de sadakadı r. ”

“En makbul sadaka, mü ’minin bir bilgiyi ö ğ renmesi ve sonra da onu bir

Mü slü man kardeş ine ö ğ retmesidir. ”

“Mü ’min kardeş inin yü zü ne gü lü msemen, Allah’ı n ve Peygamberinin emir­ lerini uygulamaya ç ağ ı rman Allah’ı n ve Peygamberinin yasakları ndan sakı ndı r­ man, adres sorana yolunu gö stermen, bir â mâ ya yardı m etmen, yoldan zarar verici nesneler olan taş ları ve dikenleri gidermen, kovandan mü ’min kardeş inin kovası nı doldurman senin iç in sadakadı r. ”

“En faziletli sadaka, aç bir canlı yı doyurmaktı r. ” “Sadakanı n efdali, su (meş rubat) ikram etmektir. ”

“Sadakanı n en verimlisi, iç inde dü ş manlı k besleyen akrabaya verilen sa­

dakadı r.

“Bir mü ’min ağ aç diker, ekin eker de onları n mahsullerini insanlar, kuş lar ve diğ er hayvanlar yerse o, yenilenler Mü slü man iç in sadaka olur. ”

“Kiş inin namusunu koruması, onun iç in sadakadı r. ”

“Allah katı nda sadakaları n en değ erlisi, fakirin gü cü nispetinde verebildi­

ğ i sadakadı r. ”

“Mü ’mine selâ m vermek sadakadı r. ” “(Kiş inin eş i ile seviş mesi) sadakadı r. ”

 

 

2  Tac, 2/40.


 

 


“Her  bir  (Sü bhâ nellah)  tesbihi  bir  sadakadı r.  Her  bir  (Elhamdü  lillah)

hamdi bir sadakadı r. Her bir (Allahü Ekber) tekbiri bir sadakadı r. Her bir (Lâ ilâ he illellah) zikri de bir sadakadı r. ”3

Mü ’min hayatı nı cemiyetç iliğ e, hayra yö nelten bu izahları ndan katiyetle anlaş ı lı yor ki, Peygamberimiz, kendi devrinin iç timaî ş artları iç erisinde istis­ nası z her ferdin yapabileceğ i hayı rlardan ö rnekler veriyor. Bu ö rneklerle sada­ kanı n, bir diğ er anlatı mla cemiyetç iliğ in, zenginlere ve gü ç lü lere has olmadı ­ ğ ı nı, â lim, cahil, kuvvetli, zayı f herkesin sadakalara; hayı rlara koş makla mü ­ kellef olduğ unu bildiriyor.

Mü ’minler!

İ slâ m  Dini,  sunmaya  ç alı ş tı ğ ı mı z  hayı r  ö lç ü leri  ile  sosyal  hayatta,  azı n­ lı ğ ı n  hayrı n  dağ ı tı cı sı,  ç oğ unluğ un  alı cı sı  olması nı  onaylamı yor.  Hayrı n umû mî leş mesini,  bü tü n  mü ’minlerin  hayı r  duyguları  ile  ç ağ laması nı,  her imanlı kiş inin fazilet kaynağ ı olması nı istiyor.

Dinimiz, bü tü n fertlere teş mil ettiğ i bu hayı r vecî besini, tabî i hayatı n seyri iç inde en basit davranı ş ları mı za kadar indirerek hayrı n sı nı rları nı geniş letiyor.

O kadar ki, İ slâ m’da sadaka yani hayı r anlayı ş ı, sı radan yü kü mlü lü kler olarak gö rdü ğ ü mü z vazifeleri de iç erisine alı yor.

Rahî m olan Rabbimizin lü tfunun enginliğ ine bakı nı z ki, aile halkı mı za te­ min ettiğ imiz nafaka bile bizler iç in O’nun rı zası na erdirecek, Ahiret saadetine iletecek birer sadaka oluyor.

Peygamberimiz ş ö yle buyurur:

“Allah’ı n rı zası nı ve vereceğ i mü kâ fatı umarak kiş inin eş i ve ç ocukları iç in yap­

tı ğ ı harcama onun iç in sadakadı r; hayı rdı r. ”4

Mü ’minler!

Gü neş in doğ duğ u her gü n, istisnası z bü tü n mü ’minlerin sadaka vermele­

ri vecî besi, imanlı insanlar iç in ne bü yü k bir hayı r kaynağ ı dı r.

Mü ’min, her gü n hayata bu imanla ve bu duygu ile baş layacak, sadaka;

hayı r, onun biricik hedefi olacaktı r.

 

 

3  Sı rası yla bak. K. Hafâ, Hn. 1947/ 454; C. Sağ î r, 1/50; İ. Mace, Hn. 243; M. Mesâ bih, Hn.

1911; K. Hafâ, 469, 468, 2225; C. Sağ î r, 1/50; K. Hafa, 1478; M. Mesâ bih, 1478, 1898.

4  M. Mesâ bih, Hn. 1931.


 

451


 

 


 

452


Mü ’min iç in hayrı n kü ç ü ğ ü ve bü yü ğ ü diye de bir ş ey yoktur. Zira, İ slâ m,

hayrı n (sadakanı n) hiç bir nevini kü ç ü msemiyor.

Bir para ve mal ki Allah iç in veriliyor, bir iş ki onda Allah’ı n rı zası dü ş ü nü ­

lü yor, bir sö z ki onda Hak ö lç ü almı yor, o, İ slâ m nazarı nda bü yü ktü r.

Bunun iç indir ki Aziz Peygamberimiz ş ö yle buyuruyorlar:

“Mü slü man kardeş lerine gü ler yü z gö stermen ş ekliyle bile olsa, hayı rdan hiç bir ş eyi kü ç ü mseme. ”

“Yarı m hurma sadaka vermek suretiyle de olsa, kendinizi Cehennem ate­

ş inden korumaya ç alı ş ı n. ”5

İ slâ m’da yalnı z iş e ve davranı ş a dö nü ş en ameller değ il, mü ’min kalbinde ç ağ layan hayı r duyguları da onun iç in sadakadı r. Rahmeti bol Rabbimiz, mü s­ pet dü ş ü nce ve amellerimizi de mü kâ fatlandı racaktı r.

Peygamberimiz bizleri ş ö ylece mü jdelerler:

“... Bir kimse bir iyilik yapmayı arzu eder de onu yapamazsa, Allah, kendi ka­

tı nda o kimse iç in tam bir hayı r sevabı yazar... ”6

Mü ’minler!

Bizler, bü tü n gü cü mü zle hayrı, gü zeli, mü speti ihya etmeye, bizzat rah­

met kaynağ ı olmaya memur birer mü ’min toplumcuyuz.

Maddî  gü cü,  fikrî  seviyesi,  bedenî  iktidarı  ne  olursa  olsun,  yü reğ inde iman taş ı yan her fert, hayra yö nelecek, gö nlü nü hayra aç acak ve bencil bir ferdiyetç i olmadı ğ ı nı fiilen kanı tlayacaktı r.

Ne bahtiyarlı ktı r ki gö nü l verdiğ imiz İ slâ m, bü tü n hayatı bir hayı r sahası olarak sunuyor ve bizlere “Hayı rda yarı ş ı n. Hepinizin dö nü ş ü Allah’adı r. ” em­ rini veriyor.

Mevzuumuzu iki hadî sle bitiriyorum:

“... Cennet’in birç ok kapı lan vardı r... Sadaka veren kimseler sadaka kapı ­

sı ndan Cennet’e ç ağ rı lacaktı r. ”

“Bir kimse Cehennem’den uzak kalmayı ve Cennet’e girmeyi arzu ederse, Allah’a ve Ahiret Gü nü ’ne iman ettiğ i halde ö lmelidir. Bir de kendisine yapı l­ ması nı istediğ i ş eyi baş kaları na yapsı n. ”7

 

 

5  a. g. e. 1894; R. Salihin Hn. 141, 5487, 694.

6  R. Salihin hn. 12.

7  M. Mesâ bih, 1890; R. Salihin Hn. 669, 1570. Ayrı ca bak. Al­i İ mran 185.


 

 

En Gü zeli Yaş amak Vazifemizdir

 

 


İ nsan, Ş anı Yü ce olan Allah tarafı ndan gü zel yaratı lan, gü zellik imtihanı ­

na ç ı karı lan ve gü zellikler yurdu olan Cennetlere varis kı lı nan varlı ktı r. O gü ­

zellik yarı ş ı na ç ı karı ldı ğ ı iç in de gü zel giyime, sö ze, davranı ş a ve iş e kabiliyet­

li ve ö zlemli kı lı nmı ş tı r.

Rabbimiz, insan iç in seç ip razı olduğ u İ slâ m’ı da gü zellikleri emreden ve ibadetleş tiren gü zellikler menbaı bir Din kı lmı ş tı r. 1

Gerç ekten gü zellik İ slâ m’ı n ö zü dü r, kaynakları nı oluş turan Kur’â n’ı n buy­

ruğ udur ve Peygamberin ö ğ retisidir.

Buyurunuz, giyimde, sö zde, davranı ş ta ve iş te gü zelliğ in tecelli kaynağ ı olması gereken mü ’min iç in dinimizin koyduğ u hayat dü sturları nı n bir bö lü ­ mü nü beraberce inceleyelim.

 



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.