Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





d) Kadın fıtratı 9 страница



Dinimiz  anaya  ihsanı  mecburileş tirmekle  yetinmemiş,  geleceğ in  anaları olan kı z ç ocukları nı n, analı ğ ı n kudsî mevkiini doldurabilecek ö lç ü de inanç lı, bilgili, iffetli ve ibâ detli olarak yetiş tirilmelerini de emretmiş tir.

ilk emri, “Yaratan Rabbi’nin adı yla oku. ” olmuş ve “İ lim, İ slâ m’ı n haya­

tı, mü ’minin sevgilisi ve kadı n, erkek bü tü n Mü slü manları n ö devidir. ” ilkesi­

ni yasalaş tı rmı ş bir dinin mü ’minleri olarak, kı z ç ocukları mı zı gerekli bilgiler­

 

1  Lokman 14; Ahkaf, 15.


 

 

433


 

 


 

434


le donatarak maddî ve manevî bakı mdan gü ç lü birer insan olarak yetiş tirmek

pek tabiidir ki ana gö revlerimizdendir.

a) İ slâ m Dini’nin iman esasları nı, farz kı ldı ğ ı gö revleri ve haram kı ldı ğ ı sö zler,  davranı ş lar  ve  iş leri,  kadı nlara  ait  ö zel  hallerin  hü kü mlerini,  Tecvid ü zere Kur’â n okuması nı, yeterli ö lç ü de Peygamberimizin hayatı nı, İ slâ m tarihi

ve millî tarihimizi ö ğ retmeliyiz. Onlara ev iş leri ve ekonomisi de ö ğ retilmeli, sağ lı k ve ilk yardı m bilgileriyle ç ocuk bakı mı bilgileri de kazandı rı lmalı dı r.

b) Kabiliyeti olanları nı el sanatları nda, ebru, tezhip ve hat… gibi gü zel sa­

nat dalları nda yetiş tirmeliyiz.

c) Ç ok zeki ve yetenekli olanları nı baş ta İ slamî İ limler, Edebiyat ve Tı p ol­ mak ü zere doğ aları ve ev merkezli toplum hayatları ile barı ş ı k ve sosyal akti­ viteleri iç in de yardı mcı olabilecek alanlarda yü ksek ö ğ renime ve ihtisasa yö n­ lendirmeliyiz.

Bü tü n bunları n yanı sı ra bir kadı n iç in ulaş ı labilecek en yü ksek sosyal ko­ numun iyi bir eş ve ana olmak olduğ u ş uurunu da yerleş tirmeliyiz. Namaz ve Ö rtü nme terbiyesine ise ö zel ö nem vermeliyiz.

Gü ç  yetirebildiğ imiz  ö lç ü de  onları  inanç lı  kadroları n  elinde,  kı z­erkek karı ş ı mı na yer vermeyen, ö rtü nme emrini ç iğ netmeyen bir eğ itim dü zeni iç er­ sinde ö ğ retmeli ve yetiş tirmeliyiz. Ö zellikle yaş adı ğ ı mı z ş artlar iç inde vazife­ lerimizi bü tü nü yle yapabilmemiz fedakâ rlı ğ ı, uzun sü reli ve ç ileli bir mü cade­ leyi gerektirmektedir. Mü slü man iç in hayat iman ve kü ltü rel cihad olduğ una gö re kı z ç ocukları mı z iç in mü cadeleyi Cennet’e yü rü yü ş olduğ u inancı yla ve­ receğ iz. Ç ü nkü kı zları mı z geleceğ in eş leri ve anneleridir. Annelerin her biri ise bir cemiyet mimarı dı r. İ lk bü yü k ö ğ retmendir; canlı ve muhteş em bir kitap­ tı r; ç ocukları n ahlâ kî seciyesini, temizlik ve sadâ kat cevherini oluş turup geliş ­ tirecek kaynaktı r.

Evet cihad aş kı yla mü cadele edeceğ iz ki ş ahsî basiretsizliğ imiz ve ihmal­ kâ rlı ğ ı mı z, dinî ve ictimaî yapı mı zla ç atı ş an ö ğ retim ve eğ itim uygulamaları ­ mı z, sebebiyle mağ dur mağ dur ettiğ imiz kı z ç ocukları mı zı kurtararak gelece­

ğ e hazı rlayabilelim.

Mü ’minler!

Ş anlı mazimizde, kuvvetli imanı gü ç lü ahlâ kı ve iffeti/namusu ile yavru­ suna ö rnek olabilen, bilgisiyle ç ocuğ una ö ğ ü t verebilen ibâ detli ve duâ lı anne, evlâ dı nı n gö zü nde melekleş en bir kı ymetti.


 

 


O,  anneliğ in  ulvî  mevkiini  doldurabiliyor,  yavrusuna  sevgi  ve  hü rmet

duygusu aş ı layabiliyordu.

Devrimizde, fiili gü zel ö rnekler verilerek yetiş tirilmediğ i; imanı bilgi ve bilinç le gü ç lendirilmediğ i, ahlâ k ve iffet ç eyizleriyle teç hiz edilmediğ i ve ge­ rekli  bilgilerle  donatı lmadı ğ ı  iç in,  en  basit  zevklerinden  feragat  edemeyen ibâ detsiz ve duâ sı z anne, anneliğ in kudsî vası fları ndan soyulmuş tur.

Karma eğ itim dü zeni iç inde İ slâ m karş ı tı değ er yargı ları nı n ve radyo/tele­ vizyon, sinema/bası n gibi kurumları n yozlaş tı rı cı etkilerine aç ı k olarak yetiş ti­ rilen kı z ç ocukları mı zdan pek tabiidir ki verimli sonuç lar almak mü mkü n ol­ mayacaktı r.

İ manlı, bilgili, ibâ detli, kalbini ve bedenini koruyabilen analar yetiş tirme­

dikç e pek tabî idir ki sevgili/saygı lı ve yararlı ç ocuklar da yetiş meyecektir.

Kı z ç ocukları mı zı aç ı klamaya ç alı ş tı ğ ı mı z ş ekilde yetiş tirmeye ç alı ş manı n â hiret saadetimizi sağ layacak değ erde olduğ unu da burada mü jdelemek iste­ rim. Ş anlı Peygamberimiz ş ö yle buyururlar:

“Her kimin bir kı z ç ocuğ u olur da... onu kü ç ü msemez, erkek ç ocuğ unu ona ü s­

tü n tutmazsa, Allah, o kimseyi Cennete koyar. ”

“Bir kimse, iki kı zı nı (evleninceye kadar gü zelce) terbiye eder; hakları na ria­

yet hususunda Allah’tan korkarsa, ben o kimse ile birlikte Cennete girerim. ”2

Mü ’minler!

Kı z ç ocukları mı zı gereğ ince yetiş tirmemizi engelleyen batı l inanç ları mı z

ve ö rflerimizin varlı ğ ı nı bilmeliyiz. Daha da ö nemlisi onları İ slâ mî inanç ve ahlâ k değ erleri, helal ve haram dü sturları ç izgisinde yetiş tirmemizi engelleyen haklar ve ö zgü rlü kler karş ı tı modern ve de zalim gericilerin ve Milletimizden utanmayan kurumları n varlı ğ ı nı da unutmamalı yı z.

Bu bilgi ve bilinç le geliş tirilmiş zengin mü fredatlı Kur’â n Kursları aç malı ­ yı z. Daha da geliş tirerek İ mam­Hatip Liselerimizin cazibesini artı rmalı yı z. İ l­ gilileri Kı z Sanat Liseleri yanı sı ra Genel Kı z Liselerine yö nlendirmeliyiz. Ayrı ­

ca ö zel kiş iler veya vakı flara bağ lı olup İ slâ m’a ve ö zgü rlü klere saygı lı orta ö ğ ­ retim kurumları ve ü niversitelerin kurulması, ı slahı ve sayı ları nı n ç oğ altı lması iç in de gayret gö stermeliyiz. İ nternet yoluyla ö zel eğ itimi de değ erlendirmeli­ yiz. Bü tü n bunlar iç in ç alı ş mak bizim; Diyanet İ ş leri Baş kanlı ğ ı mı zı n, Mahal­

 

 

2  Tac, 5/8; S. Tirmî zi, Hn. 1915.


 

435


 

 

li İ darelerimizin, Sendikaları mı zı n… siyaset, iş, ilim ve sanat adamları mı zı n,

din alimlerimizin ve de bü tü n inananları n vazifesidir.

Hutbemizi bir â yetle bitiriyorum:

“Ey insanlar! (İ slâ m’a gö re yaş ayarak ve yaş atarak, ) canları nı zı, eş lerinizi ve ç ocukları nı zı yakı tı insanlar ve taş lar olan Cehennem ateş inden koruyun... ”3

 

 

436

 

 

3  Tahrim, 6.


 

 

Ahlâ kı n Kaynağ ı,  İ nsanı n Fı tratı  ve Hak Dindir

 

 


Ahlâ k; insanı n iyi veya kö tü olarak vası flandı rı lması na sebep olan, olumlu

veya olumsuz iradeli sö zler, davranı ş lar ve iş ler bü tü nü dü r. Peygamberimizin sevgili eş i Hz. Â iş e’nin onun Kur’â n ç izgisindeki yaş ayı ş ı nı Kur’â n Ahlâ kı ola­ rak nitelendirmesi bu tarifi doğ rulamaktadı r. Yü ce Rabbimiz, insanları ahlâ k ş uuru ile yaratmı ş, ahlâ kî ç ı kı ş lara ve dü ş ü ş lere kabiliyetli kı lmı ş tı r.

Bunun iç indir ki, adalet, merhamet, muhabbet, ziyaret eş itlik, doğ ruluk, vefakâ rlı k, fakirlere yardı m, bü yü klere saygı, ana­babaya ikram, , tatlı dil, gü ­ ler yü z, af, sabı r, tevazu ve hoş gö rü gibi aç ı k ahlâ kî gü zellikleri tarihî ası rlar­ dan devrimize kadar bü tü n insanlar ve cemiyetler yü celtmiş lerdir.

Aynı ş ekilde zina, zulü m, yalan, hı yanet, nefret, haset aldatma, gö steriş, ki­

bir, iftira, istibdat gibi ahlâ kî ç irkinlileri de aş ağ ı lamı ş lardı r.

İ nsanı n iyi ile kö tü yü, gü zel ile ç irkini ayı rma sezisi ve kabiliyeti ile yara­

tı ldı ğ ı gerç eğ i Kur’â nı mı zda ş ö ylece aç ı klanmı ş tı r:

“Nefse ve onu dü zene sokana ve sonra da ona

Fü cû runu ve Takvası nı ilham eden (Allah’a) andolsun. Gerç ekten nefsini aklayan kiş i kurtulmuş /mutluluğ a ermiş tir. Onu batı ran kiş i de zarara uğ ramı ş tı r. ”1

İ nsanları, fı tratları nda bulacakları ç ift yö nlü ahlâ kî eğ ilimleri kavrama ve yaş amaya yetenekli yaratan Allah, onlara, yasakları yla Fü cû rdan (batı l inanç lar

ve ç irkinlilerden) sakı nmaları, emirleriyle de Takvayı (hak inanç lar ve gü zel­

 

 

1  Ş ems, 7­10.


 

 

437


 

 


 

438


likleri) yaş amaları gö revini yü klemiş tir. Bö ylece onları mü kâ fatlandı rmak veya

cezalandı rmak iç in denemeye uğ ratmı ş tı r.

Aziz Mü ’minler!

Aç ı klanmaya ç alı ş ı ldı ğ ı ü zere bü tü n sö z, iş ve davranı ş ları kuş atı cı muh­

tevası yla ahlâ kı n kaynağ ı insan fı tratı (yaratı lı ş dü zeni) ve Yaratan’ı n emirleri

ve yasakları n iç eren Hak Din’dir. Felsefî sistemlerin iddia ettiğ i gibi akı l, insanî tecrü beler, sosyal ve ekonomik etkenler değ ildir. Ancak akı l, ahlâ kı kavrama­ da, tecrü beler ve sosyo­ekonomik etkenler de ahlâ kî yö nlendirmede yardı m­ cı dı r.

Yaratı lı ş dü zeni ve ilâ hî yasalar ahlâ kı n kaynağ ı kı lı ndı ğ ı iç indir ki, Hak Din  olan  İ slâ m’ı n  gayesi  ö zetle  iyiliğ e  ve  kö tü lü ğ e  istidatlı  olarak  yaratı lan insanları Allah’a bağ lamak ve gü zel ahlâ ka yö nlendirmektir

Sevgili Peygamberimiz (s. a. ):

“Ben gü zel ahlâ kı tamamlamak iç in gö nderildim. ”2  buyururken bu ger­

ç eğ i dile getirmiş tir.

Fı trat dü zeninin kavrayı cı ö zelliğ i varsa da bü tü n gü zellikleri ve ç irkin­ likleri kavrayamaz ve yö nlendiremez. Bu sebeple insanı ahlâ kî değ erlerle yü ­ celten  Hak  Din’dir.  Bir  diğ er  anlatı mla  Allah’a,  O’nun  buyrukları na,  Â hiret Gü nü ’ne, Cennet ve Cehennem’e imandı r.

Mü ’min inancı nı n gereğ i olarak bilir ki yaratan Allah’dı r. O, bilici, gö rü ­

cü ve iş iticidir. İ nsanları huzurunda muhakeme edecek ve ahlâ kî yü celiklerle bezenenleri Cennet’le mü kâ fatlandı racaktı r. Ç ü nkü Allah;

İ hsan edicidir. Yardı m eden kulları nı sever ve onlara yardı m eder. Â dildir. Adaletten yana olan kulları ndan hoş nut olur. Merhametlidir. Ş efkat gö sterenlere acı r.

Af edicidir. Mü samahakâ r mü ’minleri bağ ı ş lar. Sabredicidir. Sabreden kulları nı baş arı ya erdirir.

Bü yü klü k ona mahsustur. Alç ak gö nü llü kulları nı yü kseltir.

Gü zeldir, sö zlerin, davranı ş ları n ve iş lerin gü zelini kabul eder ve mü kâ ­

fatlandı rı r.

 

 

2  Miş kâ tü l­Mesâ bî h, Hadis No: 5096.


 

 


İ ş te  bu  î man  mü ’mini,  İ slâ mî  kurallar  ç izgisinde  gü zelliklere  erdirir  ve

onu ç irkinliklerden korur.

Mü ’mini ahlâ klı olmaya yö nelten î manı olduğ u iç in o, dı ş baskı nlardan korunma veya menfaat edinme gayesiyle değ il, Allah’ı n rı zası nı kazanmak ve ebedî saadete ermek emeliyle ahlâ kı nı geliş tirir ve korur. Ahlâ klı bir hayat ya­ ş amak uğ runda uğ rayacağ ı kayı plar, ç ekeceğ i sı kı ntı lar, katlanacağ ı mahrumi­ yetler, mü ’mini ahlâ kî doğ rultudan ayı ramaz.

Ç ü nkü mü ’min iç in ahlâ k ö lç ü leri zamana, fertlere ve topluma gö re de­ ğ iş mez.  Ahlâ kı n  yö nlendirici  kaynağ ı  Allah’ı n  Kitabı  Kur’â n  ve  Sevgili  Pey­ gamberimizin Kur’â n’ı ö rneklendiren hayatı olduğ u iç in mü ’mini yö nlendire­ cek ahlâ kî kurallar belirlidir. Bu kuralları n bü tü nü İ slâ mî iman ve hayat dü s­ turları dı r.

Aziz Mü ’minler!

Hiç ş ü phe edilmemelidir ki laik ahlâ k mantı ğ ı nı n hâ kim olduğ u cemiye­ timiz, İ slâ mî iman ve yaş am kuralları ndan dolayı sı yla gü zel ahlaktan yoksun olduğ u iç in bunalı mlı dı r. İ yice bilinmelidir ki, faizi, karaborsacı lı ğ ı, rü ş veti, umumî ve hususî birleş me evleri, meyhaneleri, spor­toto ve millî piyango gibi modern kumarları bol olan bir cemiyet; karı ile kocası, ebeveyn ile evlâ dı, ta­ lebe ile hocası arası nda sevgi ve saygı olmayan bir cemiyet; yalancı, entrikacı

ve muhteris fertlerden kurulu bir cemiyet, İ slâ mî inanç lar ve yaş ayı ş tan, dola­

yı sı yla gü zel ahlaktan yoksundur.

Mü ’minler!

Allah’a ve  hiret hayatı na imanla yoğ rulmayan insan fı tratı nı n, felsefi sis­ temlerin, ekonomik bü yü melerin ve de ilmî ve teknolojik geliş melerin insan­ ları ahlâ kî değ erlere yö neltmeye gü cü yoktur. Misallendirirsek ş ö yle diyebili­ riz:


 

439


 

tur.


a) İ ktisadî kalkı nma sosyal adaleti ihtiva etmez.

b) Altı n uç lu kalemlerin iyiyi gü zeli ve doğ ru olanı yazma ö zelliğ i yok­

 

 

c) Otomobil barı ş a gö tü rmez. Uç aklar sevgi taş ı maz.

d) Matematik insan hakları na saygı nı n formü llerini vermez.

e) Hastalı kları tedavi eden Tı bbı n tecavü zleri, katliamları ö nlemek gü cü


yoktur.


 

 


 

440


f) Nü kleer enerji adalet ve af ü retmez.

Maddî kuvvet, ilim ve teknik ancak iyiye, gü zele, doğ ruya yö nelmek iste­

yenlere hayra ulaş mada metot ve sü rat kazandı rı r.

Evet, gerç ek anlamda ahlâ kı kaynaklandı ran ve hedeflendiren Peygamber­ lerin ve Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’in tebliğ ettiğ i Hak Din İ s­ lâ m’dı r.

Aziz Mü ’minler!

Rabbimiz gü zel, Kur’â n’ı mı z gü zel, Peygamberimiz gü zel, dü nyamı z gü ­ zel, Hak’ka bağ lı insanlar gü zel, ahlâ kı bü tü n olanları mı z iç in ö lü m sonrası ebedî hayat gü zelken ahlâ kî değ erlerle gü zelleş mek elbette amacı mı z olmalı ­ dı r. Ç ü nkü gü zel yaş ayı ş anlamı na gü zel ahlâ k değ er ö lç ü mü zdü r.

Peygamberimiz ne gü zel buyururlar:

“Mü ’minlerin en değ erlisi ahlâ kı gü zel olandı r. ”3

Nefsimi ve sizleri Gü zel Ahlâ k’ı n geliş tiricisi olan Hak Din İ slâ m’ı yaş ama­

ya davet eder, hutbemizi Peygamberimizin sı k sı k yaptı ğ ı ve yapmamı zı ö ğ ü t­

lediğ i bir dua ö rneğ i ile bitiririm.

“Allahı m!  Vü cudumu  gü zel  yarattı ğ ı n  gibi  ahlâ kı mı  da  gü zelleş tir.  Beni  ateş azabı ndan (ve ona dü ş ü recek ç irkinliklerden) koru. ”

 

 

3  C. Sağ ı r, 1/51.


 

 

İ slâ m Cemiyet Dinidir

 

 


İ slâ m Dini, fertlere yü klediğ i gö revlerle cemiyet hayatı nı yapı landı ran ve

yö nlendiren ilâ hi bir dü zendir.

Mü ’min, bu kutsal dü zene inandı ğ ı iç in saadeti ve tekâ mü lü nü, cemiye­ tinin mutluluğ u ve geliş iminde gö ren bir cemiyet (toplum) insanı olmak mec­ buriyetindedir. Gerekli kı lan sebep İ man’dı r; Kur’â n yasaları dı r; Peygamberi­ mizin buyrukları dı r.

İ slâ m Dini’nin inanç esasları, emirleri ve yasakları ü zerinde yü rü tü lecek basit inceleme, mü ’min iç in cemiyetç iliğ in kaç ı nı lmaz olduğ unu gö sterecektir.

Muhterem Mü ’minler!

İ slâ m değ iş tirilemez nitelikli iman esasları ile ana konularda hayata bakı ş ve amaç birliğ ini sağ layarak birlikteliğ in temellerini atmı ş tı r.

O, yü klediğ i gö revlerde de birlikteliğ i oluş turup pekiş tirmektedir. Rabbimize  karş ı  vazifelerimizin  en  ö zlü sü nü  oluş turan  Cuma  ve  bay­

ram namazları  ile vakit namazları  yaş ları  ve kü ltü rel dü zeyleri farklı,  dilleri ve

renkleri ayrı insanları birleş tiren ve kaynaş tı ran iç timaî bir ibadettir.

Ö zel  ş artları  gerç ekleş tiğ inde  yoksullara  Hak  olarak  verilmesi  gereken Zekâ t, dü ş kü n akrabaya ö denmesi gereken Nafaka ferdî mutluluğ u cemiyetin refahı nda gö rmeyi ibâ detleş tiren dinî gö revlerdir.

Mü ’minleri  aynı  bedenî  ve  ruhî  potada  eriterek  eş itlik  eğ itimi  yaptı ran oruç ve bü tü n dü nya mü ’minleri arası nda siyasî, iktisadî ve kü ltü rel iş birliğ i­

ni sağ layabilecek gü ç lü bir iman kongresi tesis eden Hac da, mü ’minleri cemi­

yetç iliğ e yö nelten sosyal değ eri yü ce ibâ detlerdir.


 

 

441


 

 


 

442


Aziz Mü ’minler!

Namaz, zekâ t, oruç ve hac gibi temel vecî belerin yanı sı ra;

a) Dinî ilimleri ve mü sbet bilimleri ö ğ renmek ve ö ğ retmek,

b) Dinimizin, ortak aklı n ve ilmin gerektirdiklerine ç ağ ı rmak, c) Nafaka ve zekâ t verici gü ce ulaş abilmek iç in ç alı ş mak,

d) Yapı lacak her ş eyi Allah gö rü yor bilinci iç inde gü zel yapmak,

e) Ana­babaya, ilim adamları na ve bü yü klere saygı gö stermek,

f) Adil olmak ve adaletli yö neticilere itaat etmek, h) İ yi ve doğ ru ü zerinde yardı mlaş mak,

j) Cemiyeti tehdit ve tahrip eden her tü rlü menfî cereyanlara karş ı ortak mü cadele vermek Nefsi iç in istediğ ini baş kaları iç in istemek..

İ slâ m Dini, yukarı da ancak bir kı smı aç ı klanan, yapı lması gerekli emirle­ riyle birlikteliğ i sağ layarak cemiyetç iliğ i(toplumculuğ u) ibadetleş tirmektedir. Ç ü nkü dinimizin emirlerini uygulamak ibadettir.

Dinimiz haram kı ldı ğ ı tembellik, faiz, rü ş vet, karaborsa, emeğ i sö mü rü, hı rsı zlı k, iç ki, kumar, zina, lü ks, israf, kin, haset, yalan, haklara ve ö zgü rlü kle­

re tecavü z gibi yasakları yla da fertlerin birbirlerine zarar vermelerini ö nleyerek

ve ayrı lı k nedenlerini gidererek de cemiyetç iliğ i ibâ det haline getirmektedir. Ç ü nkü dinimizin yasakları ndan sakı nmak da ibadettir.

Aç ı klamaları mı zdan kesinlikle anlaş ı lacağ ı ü zere, İ slâ m Dininin cemiyet­ ç iliğ i ibâ detleş tiren emirleri ve yasakları na bağ lanan ciddî mü ’minlerin, atı lgan yü rekli, tunç iradeli birer Hak ve Halk insanı olacağ ı muhakkaktı r.

Muhterem Cemâ atim!

İ nanç ları mı z ve cemiyet yapı mı zla ç atı ş an eğ itim dü zenimiz sebebiyle ö z­ lenen vası fta ve ihtiyaç duyulan miktarda aydı n İ slâ m insanı nı yetiş tiremeyen cemiyetimiz, bencil ve ç ı karları doğ rultusunda muhteris olan fertlerin, ferdi­ yetç i yaş ayı ş ları ndan muzdariptir.

Ö nemli  bir  bö lü mü  ile  tü ccarı mı z,  iş verenimiz,  yatı rı mcı mı z  kalkı ndı r­ dı kları  insanlarla  değ il,  saflı ğ ı nı  ve  emeğ ini  istismar  edebildikleri  insanlarla gurur duyabilmektedir. Azı nlı ğ ı teş kil eden faziletlileri bir tarafa, doktorları ­ mı z tedavi ettiğ i fakir hastalarla değ il, yü ksek ü cret alanlar, bü yü k hâ sı lat ya­ panlar safı nda yer almakla ö vü nebilmektedir. Siyasetç ilerimiz ve yö neticileri­ miz hizmetleriyle değ il, mevkileri ve beyanatları ile mutlu gö rü nebilmektedir.


 

 

Hatta din gö revlilerimizin bir kı smı bile saadeti, irş ad ettiğ i insanları n mevcu­

diyetinde bulmaktan ç ok, maddî imkâ nları nı n ve sosyal etkilerinin geliş me­

sinde gö rebilmektedir.

Ş ü phesiz bu nev’i misalleri ç oğ altabiliriz.

Cemiyetç i İ slâ m İ nsanı ’nı n vası fları ndan yoksun ferdiyetç i insanı mı zdaki manevî ç ö kü ntü, pek tabiî dir ki toplumsal kurumları mı za da sirayet etmek­ tedir.

Birç ok siyasî kuruluş umuz, iş ç i ve iş veren sendikamı z ve hatta sosyal yar­ dı m kurumumuz ç ı karlar ç izgisinde ihtirasları n ve entrikaları n yarı ş tı ğ ı, ş ö h­ ret dilenciliğ inin yapı ldı ğ ı mü esseseler durumuna dü ş mü ş tü r.

Aziz Cemâ atim!

 


Bizler Allah’a  hiret Gü nü ’ne inanan insanları z. Fertle cemiyet arası nda

kö klü bir denge kuran, cemiyetç iliğ i ibadet ve ebedî saadet sermayesi haline getiren İ slâ m Dini’nin bağ lı ları yı z.

Dinimizin emirlerini yerine getirerek, yasakları ndan kaç ı narak faydalı bir cemiyet insanı olmaya ç alı ş malı yı z.

“İ nsanları n en hayı rlı sı, onları n insanlara en faydalı olanı dı r. ”1 hadî sinin reh­ berliğ inde, sahip olduğ umuz gü cü n sağ ladı ğ ı imkâ nlar nispetinde cemiyeti­ mize hizmet etmeliyiz.

Allah’ı n rı zası nı hedefleyerek, Hak ç izgisi ü zerinde gerç ek hayra yö nelt­

mek iç in Kı zı lay, Yeş ilay, Ç ocuk Esirgeme Kurumu, Mü siad, okul aile birlikle­

ri, sendikalar, kooperatifler, sanayi ve ticaret odaları, kalkı ndı rma ve gü zelleş ­

tirme dernekleri gibi sivil toplun ö rgü tlerinde vazife almalı yı z.

Katiyetle  bilmeliyiz  ki,  bü tü n  emir  ve  yasakları  ile  cemiyetç iliğ i  tavsiye eden İ slâ m Nizâ mı ’nda, mü ’minin İ slâ mi değ eri iç timaî kı ymeti kadardı r. Bu sebepledir ki  hiret mutluluğ u cemiyetin hoş nutluğ u ile gerç ekleş ir.

Bu gerç eğ i belgeleyen hadisi geliniz Enes Ibn­ü Malik (r. a. ) den dinleye­

lim. O ş ö yle anlatı yor;

(Gü nü n birinde) Hz. Peygamberin (s. a. ) yanı ndan bir cenaze ile geç tiler. Sahâ beler onu ‘hayı rlı bir cemiyet insanı ydı ’ diyerek ö vdü ler. Allah’ı n Re­

sulü  “Gerekli oldu” buyurdu.

 

 

1  C. Sagî r 1/9


 

443


 

 


 

444


Sonra diğ er bir cenaze ile daha geç tiler. Sahâ beler onu da)cemiyete zarar­

lı bir kiş ı ) olduğ unu ifade ederek yerdiler. Allah’ı n Resulü aynı ş ekilde “Gerek­

li oldu” buyurdu.

Hz. Ö mer sordu:

­ Ya Resû lellah! Hakları ndaki gö rü ş lerimizi aç ı kladı ğ ı mı zda her bir cena­

ze iç in “Gerekli oldu” buyurdunuz. Ne “Gerekli oldu? ”

­  (Ya  Ö mer! )  İ lkini hayı rla andı nı z.  (Toplumun  sevgisini  kazandı ğ ı  iç in)

ona Cennet gerekli oldu; Cennet’e girmeyi hak etti.

İ kincisinin fenalı ğ ı nda birleş tiniz. (Toplumun nefretini kazandı ğ ı iç in) ona da Cehennem gerekli oldu.

(Allah’ı n Resulü (s. a. ) daha sonra sö zlerini mü ’minler topluluğ una yö nel­



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.