Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





a. Birinci Dönem (1860-1876 arası)



1860-1876 yı lları arası nda Tanzimat edebiyatı nı n birinci dö nem temsilcileri Ş inasi, Ziya Paş a, Namı k Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Ş emsettin Sami ve Ahmet Vefik Paş a'dı r.

Bu dö nemde sanat toplum iç indir gö rü ş ü benimsenmiş tir.

Bu sebeple ş iirde sö yleyiş e değ il fikre ö nem verilmiş tir.

Dilde sadeleş me fikri savunulmuş ama uygulanamamı ş tı r.

Hece vezni ve halk edebiyatı da savunulmuş ama sö zde kalmı ş tı r.

Divan edebiyatı na tü mden karş ı ç ı kı lmı ş ve ağ ı r bir dille eleş tirilmiş tir.

Fransı z edebiyatı ö rnek alı narak romantizmden etkilenilmiş tir.

Roman, tiyatro, makale gibi batı dan alı nan tü rler ilk defa bu dö nemde kullanı lmı ş tı r.

Noktalama iş aretleri de ilk defa bu dö nemde kullanı lmı ş tı r.

Kö lelik ve cariyelik, romanlarda sı kç a iş lenmiş tir.

Romanlar teknik bakı mdan oldukç a zayı ftı r. Yer yer olayları n akı ş ı kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiş tir, uzun uzun tasvirler yapı lmı ş, tesadü flere sı kç a yer verilmiş tir.

Edebiyatç ı lar edebiyatı n yanı nda devlet iş leriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmiş lerdir.

Dö nemin edebiyatç ı ları

Ş inasi (1826-1871)
Tü rk edebiyatı nda yeniliklerin ö ncü sü dü r.

1860’ta Tercü man-ı Ahval’i (ilk ö zel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâ r’ı ç ı kardı.

İ lk makaleyi (Tercü man-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Ş air Evlenmesi) o yazdı.

Noktalama iş aretlerini de ilk defa o kullandı.

La Fontaine’den fabllar tercü me etti.

Lamartin’den de manzum ç evirileri vardı r. İ lk ş iir ç evirilerini de o yaptı.

Nesirlerinde dili sade; ş iirlerine ise ağ ı rdı r.

Tanzimat Fermanı ’nı ilâ n eden Mustafa Reş it Paş a iç in yazdı ğ ı iki kasidesi ü nlü dü r. Bu kasidelerdeki ö vgü leri divan ş iirindekinden daha abartı lı dı r.

O, baş arı lı bir ş air ve yazar olmaması na rağ men batı edebiyatı ndan alı nan yeni tü rlerle edebiyatı mı zı n batı lı laş ması nda en ç ok onun emeğ i vardı r.

Eserleri:
Ş air Evlenmesi (Piyes; edebiyatı mı zdaki ilk tiyatro eseri),
Mü ntehabat-ı Eş ar (Ş iir),
Divan-ı Ş inasi (Ş iir),
Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sö zleri kitabı ),
Tercü me-i Manzume (ç eviri ş iirler)

Ziya Paş a (1829-1880)
Doğ u kü ltü rü yle yetiş miş, sonradan batı edebiyatı na yö nelmiş tir.

Fikren yenilikç i olması na rağ men eserlerinde eskiyi, divan ş iiri geleneğ ini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmı ş tı r.

En meş hur terkib-i bent ve terci-i bent ş airimizdir.

Harabat adlı bir divan ş iiri antolojisi vardı r. Daha ö nce “Ş iir ve İ nş a”da divan ş iirinin bizim ş iirimiz olmadı ğ ı nı, ası l ş iirimizin halk ş iiri olduğ unu sö yleyen ş air, eski ş iir geleneğ ini sü rdü rmü ş, Harabat’ta â ş ı k ş iirini eleş tirmiş tir. Bunun yanı nda sade dilden yanadı r, ama kendisi ağ ı r bir dil kullanı r. Bu onun iç inde bulunduğ u bir ikilemdir. Hem eskiyi eleş tirmekte hem de geleneğ i devam ettirmektedir.

Eserleri:
Harabat: Divan Ş iiri antolojisi.
Kü lliyat-ı Ziya Paş a/Eş ’ar-ı Ziya: Divan ş iiri tarzı ndaki ş iirleri (gazel, kaside ve ş arkı lar)
Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugü n dahi dillerden dü ş meyen beyitleri vardı r.
Zafername: Hiciv tü rü nde bir kasidedir. Â lî Paş a’yı yermek iç in yazmı ş tı r.
Rü ya: Mensur.
Defter-i  mal: Hatı raları.

Namı k Kemal (1840-1888)
Tanzimat edebiyatı nı n en hareketli ve heyecanlı ismidir.

Vatan ş airi olarak tanı nı r. Ş iirlerinden ç ok nesirleri ile tanı nı r.

Edebiyatta hü rriyet kavramı nı ilk kullanan ş airdir. Ş iirlerinde “hü rriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramları nı iş lemiş tir. Hü rriyet Kasidesi, Vatan Ş arkı sı ve Vatan Mersiyesi bu konuları iç erir.

Namı k Kemal de eski kü ltü rle yetiş miş, divan ş iiri eğ itimi almı ş, gazeller, kasideler yazmı ş tı r.

Fakat o da sonradan divan edebiyatı nı eleş tirmiş tir. Ziya Paş a’nı n Harabat’ı na karş ı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuş tur.

Ş inasi’nin kurduğ u Tasvir-i Efkâ r’ı, Ş inasi Paris’e kaç ı nca Namı k Kemal ç ı karmaya baş ladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paş a ile Paris’e kaç arak orada Hü rriyet gazetesini ç ı kardı. İ stanbul'a dö ndü kten sonra İ bret gazetesini ç ı kardı.

Eserlerinde romantizmin etkisi gö rü lü r.

Tiyatroyu faydalı bir eğ lence olarak gö rmü ş tü r.

Eserleri:
İ ntibah: İ lk edebî roman.
Cezmi: İ lk tarihî roman.
Tahrib-i Harabat, Takip: İ lk edebî eleş tiri. Ziya Paş a’nı n Harabat’ı nı eleş tirmek iç in yazmı ş tı r.
Renan Mü dafaanamesi: İ lk eleş tiri.
Vatan Yahut Silistre: oyun
Celâ lettin Harzemş ah: oyun.
Gü lnihal: oyun. Onun en baş arı lı tiyatro eseridir.
 kif Bey: oyun
Zavallı Ç ocuk: oyun
Kara Belâ: oyun
Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İ slâ m Tarihi: tarih

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)
Edebiyat, tarih, coğ rafya, ziraat, iktisat alanları nda eserler vermiş tir.

Edebiyat yapmak iç in değ il, okuma zevki aş ı lamak ve halkı eğ itmek gayesiyle yazmı ş tı r.

En velû t yazarı mı z odur. Yazı makinesi olarak bilinir.

Ası l ilgi alanları, gazetecilik, romancı lı k ve hikâ yeciliktir.

Otuz altı sı roman olmak ü zere iki yü ze yakı n eseri vardı r. Romanları tü r bakı mı ndan ç eş itlilik gö sterir: macera, aş k, polisiye, tarih...

Dili sadedir, ç ü nkü eser vermekteki amacı halkı eğ itmektir. Hatta romanları nda olayı n akı ş ı nı keserek okuyucuya bilgiler de vermiş tir.

Eserleri:
Romanları: Hasan Mellâ h, Hü seyin Fellâ h, Felâ tun Bey’le Rakı m Efendi, Paris’te Bir Tü rk, Yeniç eriler...
Ç ı kardı ğ ı gazeteler: Bedir, Devir, Tercü man-ı Hakikat
Hikâ yeleri: Letaif-i Rivayet

Ş emsettin Sami (1850-1904)
Dil alanı ndaki eserleri ile tanı nı r.

Kamus-ı Tü rkî adlı sö zlü ğ ü edebiyat ve dil alanı nda en ö nemli eserlerdendir.

Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğ er sö zcü kleri
Kamusul-a’lâ m: Ansiklopedik sö zlü k
Sefiller: Hugo’dan ç eviri.
Robenson Cruose: ç eviri roman

Ahmet Vefik Paş a (1823-1891)
Milliyetç ilik ve Tü rkç ü lü k akı mı nı n en ö nemli isimlerindendir.

Tiyatro uyarlamaları ve ç evirileri vardı r.

Bursa’da bir tiyatro yaptı rmı ş, burada tercü me ettiğ i eserleri sahnelettirmiş, halkı

tiyatroya gitme konusunda yö nlendirmiş tir.

Moliere’in hemen hemen bü tü n eserlerini ç evirmiş tir.

Tarih ve dil alanı nda da eserleri vardı r. Ebulgazi Bahadı r Han’ı n Ş ecere-i Tü rk’ü nü Ç ağ ataycadan ç evirmiş tir.

Lehç e-i Osmanî: sö zlü k
Atalar Sö zü: ata sö zleri mecmuası

Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardı r.

b. İ kinci Dö nem (1876-1896 arası )

1876-1896 yı lları arası nda ikinci dö nemin tanı nmı ş temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdü lhak Hamit Tarhan, Sami Paş azade Sezai ve Nabizade Nazı m'dı r.

İ kinci dö nem edebiyatç ı ları n sanat anlayı ş ları birincilerden farklı dı r. İ kinci dö nemde sanat sanat iç indir anlayı ş ı yla eserler verilmiş tir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskı cı davranması dı r.

Bu dö nemde batı edebiyatı ö rnekleri daha baş arı lı bir ş ekilde ortaya konmuş tur.

Dö nemin sanatç ı ları devlet iş leriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değ il sadece sanatla ilgilenmiş lerdir. Birinci dö nem sanatç ı ları nı n toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karş ı n bu dö nem sanatç ı ları kiş isel konu ve temaları iş lemiş lerdir.

Bu yü zden dilleri daha ağ ı rdı r.

Dö nemin romanları nda realizmin, ş iirinde ise romantizmin etkisi vardı r.

Dö nemin Edebiyatç ı ları

Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914)
Ş iir, roman, hikâ ye, tiyatro, eleş tiri, edebî bilgiler tü rlerinde eserler vermiş tir.

Ş iirlerinde hü znü ve elemi iş lemiş tir. Ö lü mü hatı rlatan tabiat manzaraları, hü zü nlü duygular, romantik gü zellikler, solgun gü ller, kitap yaprakları arası nda kurutulmuş ç iç ekler, kü ç ü k kuş lar onun ş iirlerinin konuları arası ndadı r. Oğ lu Nejad’ı n ö lü mü; iş li, ü zü ntü lü ş iirler yazması nda etkili olmuş tur.

Edebiyatta yenileş meden yanadı r. Muallim Naci ile araları nda bu konularda tartı ş malar olmuş tur.

Eserleri
Nağ me-i Seher: Ş iir
Yadigâ r-ı Ş ebab: Ş iir
Pejmü rde: Ş iir
Zemzeme: Ş iir. Ö nsü zü nde edebiyat hakkı ndaki dü ş ü nceleri ve edebî eleş tirileri vardı r. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karş ı lı k vermiş tir. )
Muhsin Bey: Hikâ ye
Ş emsa: Hikâ ye
Araba Sevdası: Roman. Realizmin etkisiyle yazı lmı ş tı r ve batı hayranlı ğ ı yolunda dü ş ü len garip durumları eleş tirir.
Ç ok Bilen Ç ı k Yanı lı r: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler iç erir.

Samipaş azade Sezai (1860-1936)
Batı lı tarzda hikâ yeleri ve bir romanı vardı r.

Sergü zeş t adlı romanı realizme doğ ru atı lmı ş bir adı mdı r.

Kü ç ü k Ş eyler adlı hikâ ye kitabı Fransı z realistlerinin sanat anlayı ş ları na uygundur.

Rumuzul-edeb, bazı makale, hikâ ye ve sohbetlerini iç erir.

Romantik ö zellikler taş ı yan ş iirler de yazmı ş tı r.

Ş iir isimli bir de piyesi vardı r.

“İ clâ l”de, yeğ eni İ clâ l’in ö lü mü ü zerine yazdı ğ ı mersiye, bazı nesirleri ve hatı raları vardı r.

Abdü lhak Hâ mit Tarhan (1852-1937)
Edebiyatta batı lı laş manı n ası l ihtilâ lcisidir.

Ş air-i Azam olarak bilinir.

Kurallara uymayan, batı ş iirinde gö rdü ğ ü her yeniliğ i Tü rk ş iirine uygulayan, divan ş iirini bitiren o olmuş tur.

Doğ u ve batı ş iirini iş lendikleri yerlere giderek ö ğ renmiş tir.

Sanatı nda romantik etkiler vardı r.

Zengin bir lirizm bulunan ş iirlerinde vezne, kafiyeye, sö ze, dile pek ö nem vermemiş tir. Taş kı nlı k ve yü celik, sö yleyiş teki tezat onun ş iirinin ö nemli ö zellikleridir.

Ş iirlerinde ve tiyatroları nda tarihî konular ö nemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ö lü m, insan, onun iş lediğ i konulardı r.

Ş iirleri: Sahra, Belde, Makber, Ö lü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâ lâ dan Bir Ses, Garam...

Yirmiye yakı n tiyatrosu vardı r. Sahnelenmesi imkâ nsı z tiyatro eserleri yazmı ş tı r. Bu eserlerde insanları n yanı nda ö lü ler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alı r. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları iş lemiş tir. Bazı oyunları nda Shakespeare’in tesiri gö rü lü r. Hepsi de dramdı r ve bazı ları mensur bazı ları da manzumdur.

İ lk tiyatro eseri Macera-yı Aş k’tı r. Tarı k, Finten, Eş ber, Nesteren, Sardanapal, İ lhan, Hakan, Liberte ö nemli tiyatro eserleridir.

Nabizade Nazı m (1862-1893)
Romanları yla ve hikâ yeleriyle realizmin ve natü ralizmin temsilcisidir.

Karabibik, edebiyatı mı zda Anadolu konulu ilk hikâ yedir. Kö y romanı olarak bilinir. Kö y hayatı tam bir realizmle yansı tı lmı ş tı r.

Zehra, ilk psikolojik roman ö rneğ idir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.

Diğ er hikâ yeleri: Yadigâ rları m, Bir Hatı ra, Sevda, Haspa

Muallim Naci (1850-1893)
Eski ş iirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile araları nda tartı ş malar olmuş tur. Naci gö ze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağ a hitap eden kafiyeyi savunmuş tur. Tartı ş ma konusu, “abes” ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazı da- kafiyeli olup olmadı kları dı r.

Batı lı ş iiri benimsememesine rağ men bu alanda baş arı lı ş iirler yazmı ş tı r.

Ş iir kitapları: Ateş pare, Ş erare, Fü ruzan, Sü nbü le
Edebî eseri: Istı lahat-ı Edebiye
Sö zlü ğ ü: Lû gat-ı Naci

2. Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fü nun) (1896-1901)

Servet-i Fü nun, daha ö nce Ahmet İ hsan tarafı ndan ç ı karı lan bir fen dergisidir. Recaizade, 1895 sonları nda derginin baş ı na Tevfik Fikret’i getirir.

Tanzimat’la birlikte baş layan edebiyatı Avrupa ruhu ve tekniğ i iç inde yenileş tirme hareketi, 1896-1901 yı lları arası nda, Servet-i Fü nun dergisi etrafı nda, Recaizade ö nderliğ inde toplanan yeni nesille ikinci bir hamle yapmı ş tı r.

Bu nesli Ali Ekrem, Cenap Ş ahabettin, Sü leyman Nazif, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret, Hü seyin Cahit, Ahmet Hikmet, Faik Ali, Celâ l Sahir, Hü seyin Suat oluş turur. Sonradan Halit Ziya da bu gruba katı lmı ş tı r.

Dö nem, 2. Abdü lhamit’in istibdat dö nemidir. Dö nemin bu ö zelliğ i sebebiyle edebiyatç ı lar iç e dö nü k davranmı ş, kiş isel konuları, iç liliğ i, aş kı, karamsarlı ğ ı, hayal kı rı klı ğ ı nı, tabiat gü zelliklerini, melâ nkoliyi ve ü zü ntü yü iş lemiş ler; toplumsal sorunlara değ inmemiş lerdir. Adeta yü ksek zü mre edebiyatı gibidir. Bunda Recaizade’nin bü yü k etkisi vardı r.

Servet-i Fü nuncu ve Edebiyat-ı Cedideciler denilen grup, Fransı z edebiyatı nı n ö zelliklerini bü yü k ö lç ü de Tü rk edebiyatı na adapte etmeye ç alı ş mı ş lardı r. Fransı z realizmi ö rnek alı nmı ş tı r.

Tanzimat dö neminde baş layan ve benimsenen, dildeki yabancı unsurları ayı klayarak sade Tü rkç e'ye geç iş hareketi bu devirde durmuş, Arapç a ve Farsç a kelimelere yeniden itibar edilmeye baş lanmı ş tı r.

Tanzimatç ı ları n birinci dö nem sanatç ı ları, sanat toplum iç indir prensibini benimserken, Servet-i Fü nuncular ise Tanzimat’ı n ikinci dö nemindeki gibi sanat sanat iç indir prensibi ile hareket etmiş lerdir.

Topluluğ un ü slû bu sü slü ve sanatlı; ruh ve ifade tarzı ise Avrupai'dir.

Ş iirde aruz vezni kullanı lmakla birlikte, nazı m ş ekillerinde ve konularda bü yü k yenilikler yapı lmı ş tı r. nazmı nesre yaklaş tı rmı ş lar, beyit bü tü nlü ğ ü yerine konu bü tü nlü ğ ü nü esas almı ş lardı r. Bir cü mle birkaç dizede/beyitte tamamlanabilir.

Fransı z ş iirinden alı nan sone ve terza-rima gibi ş ekiller ve serbest mü stezat ç okç a kullanı lmı ş tı r.

Kafiyede kulak kafiyesi benimsenmiş tir.

Romanda ve hikâ yede batı lı anlamda baş arı lı ö rnekler verilmiş tir.

Romanda tahlile ve teferruata yer verilmiş, modern kı sa hikayenin ilk ö rnekleri bu dö nemde ş ekillenmiş tir.

Roman ve hikâ yede olaylar ve kiş iler tamamen İ stanbul'a, seç kin tabakaya aittir.

Romanda realizmden, ş iirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmiş lerdir.

Bu dö nemde gazetenin yerini dergiler almı ş tı r: Servet-i Fü nun, Malû mat, Mektep, Mü talâ a, Hazine-i Fü nun, Resimli Gazete...

Ş iir, roman, hikâ ye, tiyatro, tenkit ve hatı rat tü rlerinde baş arı lı eserler veren Servet-i Fü nun temsilcilerinin en tanı nmı ş ları,

Ş iirde Tevfik Fikret, Cenap Ş ehabettin, Sü leyman Nazif;

Roman ve hikâ yede Halit Ziya Uş aklı gil, Mehmet Rauf, Hü seyin Cahit Yalç ı n, Ahmet Hikmet Mü ftü oğ lu'dur.

Servet-i Fü nun edebiyatı na katı lmayarak gene batı lı anlayı ş la eserler verenler arası nda Ahmet Rasim hatı rat tü rü ile, Hü seyin Rahmi Gü rpı nar İ stanbul'u anlatan romanları ile yeni Tü rk edebiyatı nı desteklemiş lerdir.

Servet-i Fü nun dergisinin 1901’de kapatı lması yla topluluk da dağ ı lı r.

Dö nemin Sanatç ı ları

Tevfik Fikret (1867-1915)
Recaizade ve Hamit’in tesiriyle batı lı ş iire yö nelmiş tir.

Servet-i Fü nun’un ş iirdeki en ö nemli temsilcisidir.

İ lk ş iirlerinde ferdî konuları (aş k, acı ma, hayal kı rı klı ğ ı... ) iş ler topluluktan ayrı yazdı ğ ı ş iirlerde toplumsal konulara yö nelir. Bu anlayı ş la yazdı ğ ı ş iirlerinde temalar, hü rriyet, medeniyet, insanlı k, bilim, fen ve tekniktir. Sis, Halû k’un Vedaı, Tarih-i Kadim, Halû k’un Amentü sü adlı ş iirlerinde bu konuları iş ler.

Sanatı nı n bu ikinci dö neminde dinlere de cephe alı r, kutsal olan her ş eye karş ı ç ı kar, hatta İ stanbul'a dahi kü freder (Sis).

Fikret, aruzu Tü rkç eye baş arı yla uygulamı ş tı r. Serbest mü stezadı geliş tirerek serbestç e kullanmı ş tı r.

İ lk dö nemde dili oldukç a ağ ı rdı r.

Ş iiri dü z yazı ya yaklaş tı rmı ş tı r. Ahenge bü yü k ö nem verir. Ş iirlerinde ş ekil bakı mı ndan parnasizmin etkisi gö rü lü r.

“Ş ermin”, onun ç ocuklar iç in ve heceyle yazdı ğ ı ş iirlerden oluş an bir eseridir.

Eserleri: Rü bab-ı Ş ikeste, Halû k’un Defteri, Rü babı n Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksanbeş e Doğ ru

Cenap Ş ahabettin (1870-1934)
Servet-i Fü nun’un Tevfik Fikret’ten sonra en ö nemli ş airidir.

Ası l mesleğ i doktorluktur. İ htisas iç in gittiğ i Fransa’da tı ptan ç ok ş iirle ilgilenerek sembolizmi yakı ndan takip etmiş ve bu akı mdan etkilenmiş tir.

Ş iirde kelimeleri mü zikal değ erlere gö re seç erek kullanı r.

Dili oldukç a ağ ı rdı r. Bilinmeyen Arapç a ve Farsç a kelime ve tamlamalar kullanı r. Duygu ve hayal yü klü tamlamalar kurar.

Serbest mü stezadı ç ok kullanmı ş tı r.

Aynı ş iirde birden fazla aruz kalı bı kullanmı ş tı r.

Aş k ve tabiat değ iş mez konuları dı r.

Sanatı, sanat, hatta gü zellik iç in yapmı ş tı r.

Bolca semboller kullanmı ş, tabiatla iç dü nyanı n kompozisyonunu ç izmiş tir.

Dü z yazı ları da vardı r:

Hac Yolunda, onun gezi yazı sı dı r.

Suriye Mektupları ve Avrupa Mektupları da gezi tü rü ndedir.

Diğ er nesirleri:

Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Tiryaki Sö zleri (kendi vecizeleri)

Tiyatro eserleri: yalan (dram), Kö rebe (komedi)

Halit Ziya Uş aklı gil (1867-1945)
Servet-i Fü nun’un roman ve hikâ yede en ü nlü edebiyatç ı sı dı r.

Sü slü, sanatlı ve ağ ı r bir dili ve ü slû bu vardı r.

Batı lı anlamdaki ilk romanları yazmı ş tı r.

Realizmden etkilenmiş tir.

Romanları nda aydı n kiş ileri anlatı r. Mai ve Siyah’taki Ahmet Cemil, Servet-i Fü nun sanatç ı sı nı n temsilcisidir. Kahramanları yaş adı kları ç evreye uygun anlatı r ve ruh tahlillerine ö nem verir.

Hikâ yelerinde Anadolu hayatı na ve kö y ve kasaba yaş ayı ş ı na, romanları nda yalnı z

stanbul'a yer verir.

Anı ve mensur ş iir tü rü nde eserleri de vardı r.

Romanları: Mai ve Siyah, Aş k-ı Memnu, Kı rı k Hayatlar, bir Ö lü nü n Defteri, Ferdi ve Ş ü rekası, Sefile...

Hikâ yeleri: İ zmir Hikâ yeleri, hikâ ye-i Sevda, Kadı n Penç esi, Onu Beklerken, Aş ka Dair...

Hatı raları: Saray ve Ö tesi, Kı rk Yı l, Bir Acı Hikâ ye

Mehmet Rauf (1875-1931)
Servet-i Fü nun romanı nı n ikinci ö nemli ismidir.

Roman, hikâ ye ve tiyatro tü rü nde eserleri vardı r.

Romantik duyguları, hayalleri ve aş kları iş lemiş tir. Sosyal hayata pek yer vermemiş tir. Arzu, ihtiras ve aş k maceraları temel konuları dı r.

Romanları nda psikolojik tahlillere ö nem vermiş tir.

Dili sadedir.

En ö nemli eseri Eylü l’dü r. Roman edebiyatı mı zdaki ilk psikolojik roman olarak bilinir. Konusu yasak aş ktı r. Ş ahı s sayı sı azdı r. Psikolojik tahliller baş arı lı dı r.

Romanları: Eylü l, Ferda-yı Garam, Genç Kı z Kalbi, Define, Son Yı ldı z, Kan Damlası.

Hikâ yeleri: Son Emel, Bir Aş kı n Tarihi, Ü ç Hikâ ye, Hanı mlar Arası nda, Menekş e.

“Siyah İ nciler” ise mensur ş iirlerinden oluş ur.

Dö nemin Bağ ı msı z İ simleri

Hü seyin Rahmi Gü rpı nar (1864-1944)
Roman ve hikâ ye tü rü nde eserleri vardı r.

Natü ralizmin temsilcisidir.

Sade bir dil kullanmı ş tı r.

Tipleri yetiş tikleri ç evreye gö re konuş turur. Psikolojilerinde ç ok iyi bir ş ekilde verir. Kiş ileri toplumun ş artları na gö re değ erlendirir. Romanları nda aptal, ş ö hret dü ş kü nü, aş ı rı ihtiraslı, batı l inanç lı gibi uç tipler vardı r.

İ stanbul'un iç mahallelerinin gü nlü k hayatı nı hikâ ye ve karikatü rize der. Sokağ ı edebiyatta iş leyen yazar olarak bilinir.

Gö zleme ve tasvire ö nem verir.

Romanları nda sosyal tenkide de yer verir. bu tenkidi mizah yollu yapar.

Ş ı k ve Ş ı psevdi adlı romanları nda batı hayranlı ğ ı nı konu edinir.

Romanları teknik olarak zayı ftı r. Sı k sı k olayla ilgisi olmayan, gereksiz bilgiler verir. Bazen kendisi de olaylara mü dahale eder.

Eserleri: Ş ı k, İ ffet, Tesadü f, Ş ı psevdi, Mü rebbiye, Kuyruklu Yı ldı z Altı nda Bir İ zdivaç, Gulyabani, Cadı, Kesik Baş, Kadı nlar Vaizi, Tü nelden İ lk Ç ı kı ş.

Ahmet Rasim (1864-1932)
Ahmet Mithat tarzı nı devam ettirmiş tir.

Pek ç ok konuda ve tü rde eserleri vardı r.

Bü tü n hayatı nı gazeteciliğ e adamı ş tı r.

Makale ve fı kra yazmı ş; ç eviriler yapmı ş tı r.

Tü rkç esi yerli ve temizdir.

Hayatı n komik ve ibret verici yanları yla ilgilenmiş tir.

Roman ve hikâ yelerinde İ stanbul'a, ö zellikle Beyoğ lu’na ait konular iş lemiş tir. Romanları nı n baş lı ca konuları, aile sarsı ntı ları ve ü lke meseleleridir.

Gü nlü k hayattan renkli ve fotoğ raf zevkiyle kesitler sunmuş tur.

130’dan fazla eseri vardı r.

Roman ve hikâ yeleri: İ lk Sevgi, Gü zel Eleni, Endiş e-i Hayat, İ ki Gü nahsı z Sevda,

İ nceleme, makale, fı kra, hatı ra: Gü lü p Ağ ladı kları m, Muharrir Bu Ya, Ş air-Muharrir-Edip, Ş ehir Mektupları

Aynı zamanda 65’e yakı n ş arkı sı olan bir bestekâ rdı r.

3. Fecr-i  tî Topluluğ u (1909-1912)

1901’de, Servet-i Fü nun mecmuası etrafı nda, kendilerine Fecr-i  tî adı nı veren yeni bir nesil toplanmı ş tı r.

Servet-i Fü nun topluluğ u dağ ı ldı ktan sonra 1909 yı lı nda Yakup Kadri, Ahmet Haş im, Refik Halit, Fuat Kö prü lü, Ali Canip, Ş ehabettin Sü leyman, Celâ l Sahir, Tahsin Nihat, Emin Bü lent gibi isimler bir araya gelerek yeni bir topluluk oluş tururlar.

Topluluk, sanat hayatı na bir bildiriyle baş lar.

Sanatı n saygı değ er ve ş ahsi olduğ u anlayı ş ı nı benimserler.

Onlar Servet-i Fü nun’u batı lı edebiyatı tam olarak oluş turamamakla suç larlar.

Fransı z edebiyatı nı ö rnek alı rlar.

Dilleri sü slü, sanatlı, ağ dalı ve ağ ı rdı r.

Aş k, ve tabiatı konu olarak iş lemiş lerdir. Aş k genellikle hissi ve romantiktir. Tabiat tasvirleri ise gerç ekç i değ il, Haş im’de olduğ u gibi ş ahsî dir.

Kı sa ö mü rlü olan bu topluluk, Servet-i Fü nunculardan daha sade bir dil kullanmı ş sembolizm, empresyonizm ve romantizm gibi akı mları eserlerine uygulamı ş lar, Avrupaî edebiyat ile Milli edebiyat arası nda bağ oluş turmuş lardı r.

Aruzla ş iir yazan Fecr-i  tî ş airlerinin en tanı nmı ş ve en orijinali Ahmet Haş im'dir.

Ş iire herhangi bir yenilik getirmemiş ler, Servet-i Fü nun’un devamı olmaktan ö teye gidememiş lerdir.

Sanat anlayı ş ları nda birlik ve bü tü nlü k olmadı ğ ı iç in 1912’de dağ ı lmı ş lar, ferdî olarak değ iş ik alanlarda eserler vermiş lerdir.

Dö nemin Sanatç ı ları

Ahmet Haş im (1884-1933)
Fecr-i  tî ş iirinin en ö nemli ismidir.

Sanat iç in sanat yapmı ş tı r.

Sembolizmin en ö nemli temsilcisidir.

İ ş lediğ i baş lı ca temalar tabiat ve aş ktı r.

Ş iirlerinde hayalle birlikte musikiye ö nem vermiş tir.

Lirik bir ş airdir.

Tamamen aruzu kullanmı ş tı r. Dili sü slü ve sanatlı dı r. En ç ok serbest mü stezadı kullanmı ş tı r.

Ona gö re ş iir anlaş ı lmak iç in yazı lmaz, ş iirde anlam aranmaz; ş air bir hakikat habercisi, ş iir dili de bir aç ı klama vası tası değ ildir. Ş iir duyulmak iç in yazı lı r ve okunur; ş air tabiatı n kendine hissettirdiklerini sembollerle ş iirine yansı tı r, okuyan da kendi hayal dü nyası na uygun olarak algı lar; ş iir dili de telkin gö revindedir.

Ş irin dili musiki ile sö z arsı nda ve sö zden ziyade musikiye yakı ndı r. Ş iirde musiki anlamdan daha ö nemlidir.

Haş im’e gö re ş iirin kaynağ ı ş uuraltı dı r. Ş iirlerinde dı ş dü nyayı, kiş inin iç dü nyası nda, ruhunda aldı ğ ı ş ekillerle yansı tmaya ç alı ş ı r. Dı ş dü nyaya ait izlenimleri kendi dü nyası nda ş ekillendirerek ve renklendirerek ortaya ç ı karı r.

Ş iirlerindeki tabiatla ilgili kavramlar, akş am, gurup, ş afak, gece, mehtap, yı ldı zlar, gö ller, ormanlardı r.

Ş airin ş ahsı nda var olan iç e dö nü klü k, ş iirlerinde realiteden kaç ı ş olarak ortaya ç ı kar.

Ş iirlerini Piyaleb ve Gö l Saatleri adlı eserlerinde toplamı ş tı r.

Nesirleri: Gurabahane-i Laklakan, Bize Gö re, Frankfurt Seyahatnamesi.

Refik Halit Karay (1888-1965)
Fecr-i  tî ’den sonra Millî edebiyat hareketine katı lmı ş tı r. Eserlerini de bağ ı msı z bir ş ahsiyet olarak vermiş tir.

Edebî hayatı kö ş e yazarlı ğ ı ile baş lamı ş tı r. Sonra da sı rayla hikâ yeciliğ i ve romancı lı ğ ı gelir.

İ lk yazı ları nda gü nlü k hayatı ele almı ş, sosyal hayattaki ç arpı klı kları, zekî ve nü kteli bir ü slû pla dile getirmiş tir. Hayatı n gü lü nç yanları nı karikatü rize etmiş tir.

Sade ve temiz bir dille yazdı ğ ı Memleket Hikâ yeleri’nde Anadolu insanı nı n hayatı nı bü tü n canlı lı ğ ı ile yansı tmı ş tı r. Gö zlem yeteneğ inin ü stü nlü ğ ü dikkat ç eker.

Eserlerinde kiş ilerin ruh tahlillerine fazla değ inmez.

İ nsanları n dü rü st olmayan, kurnazlı k ve menfaatç ilikle ilgili yö nlerini ortaya kor. Bunu mizah ve eleş tiri ile yapar. Hiciv, eserlerinde ö nemli bir unsurdur. Ş ahı sları kendi sosyal ç evreleri ile birlikte anlatı r.

Konuş ma dilinin bü tü n canlı lı ğ ı nı ve tabiiliğ ini ortaya kor.

Romanları: İ stanbul'un İ ç Yü zü, Ç ete, Sü rgü n, Nilgü n, Bugü nü n Saraylı sı, Kadı nlar Tekkesi, Anahtar

Hikâ yeleri: Memlekete Hikâ yeleri, Gurbet Hikâ yeleri (Hatay’da sü rgü nde yazdı ğ ı eseridir).

Hiciv ve Mizah Yazı ları: Kirpinin Dedikleri, Deli, Sakı n Aldanma İ nanma Kanma, Tanı dı kları m.

4. Millî Edebiyat Akı mı

Modern Tü rk Edebiyatı nı yaratma amacı yla kurulan Tanzimat, Servet-i Fü nun ve Fecr-i  tî toplulukları bü yü k hamleler yapmakla beraber ruhta bü yü k ö lç ü de Fransı z sanatı na bağ lı, dil ve ü slû pta Osmanlı cayı sü rdü ren, millî kimlik ve kiş iliğ e ulaş amamı ş bir edebiyat vü cuda getirmiş lerdir.

Osmanlı İ mparatorluğ u’nun dağ ı lı ş ı sı rası nda, Tü rk aydı nları nı n bü yü k bir bö lü mü, ü mmete bağ lı Osmanlı cı lı ğ ı n terk edilerek milliyetç iliğ in benimsenmesinin, memleketin geleceğ i iç in gerekli olduğ una inanı yorlardı. Bu inanç sonucunda Tü rkç ü lü k ve Milliyetç ilik akı mları doğ muş, her sahada millî kimlik arayı ş ları baş lamı ş tı r.

Tü rk dili, Tü rk vezni, Tü rk zevki ve kü ltü rü ile millî konuları, millî ü lkü leri iş leyen Tü rk edebiyatı ihtiyacı ve ö zlemi sonucunda 1911-1923 yı lları arası nda Millî Edebiyat akı mı var olmuş tur.

Tü rk milletine mensup olma ş uuru, tarih iç inde devamlı lı k dü ş ü ncesi, olduğ u gibi kalarak batı lı laş ma inancı, 1911-1923 yı lları arası ndaki akı mı n temelleridir. Bu dö nemin bariz ö zelliğ i, Tü rk romantizminin edebî tezahü rlerini gö stermesidir.

Cumhuriyet’in kuruluş unu hazı rlayan milliyetç ilik ideolojisi iç inde doğ an Milli Edebiyat akı mı Cumhuriyet’in ilk yı lları nda en olgun eserlerini verdi. Cumhuriyet rejimi ve bu devirde meydana getirilen sosyal ve iktisadî mü esseseler ü stü nde baş ları nda bü yü k Tü rk sosyoloğ u ve dü ş ü nü rü Ziya Gö kalp'in bulunduğ u Tü rkç ü ve Milliyetç i mü nevver zü mre etkili oldu. Gö kalp'in Tü rkiye ve Tü rkler iç in ş ekillendirdiğ i dü ş ü nceler baş ta Atatü rk olmak ü zere, Cumhuriyeti kuran birinci neslin dü nya gö rü ş ü nü n kaynağ ı nı teş kil etti.

Halka ulaş abilmek ve onunla bü tü nleş ebilmek iç in onun dilini kullanmak gerektiğ ine inanan bu nesil yazarları, eserlerinde konuş ma dilini kullandı lar. Halk dilini kullanı rken genç lik yı lları nda hayran oldukları Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) yazarları nı n ince zevkini gü nlü k dile aktardı lar.

1911 yı lı nda Selâ nik’te ç ı karı lmaya baş lanan Genç Kalemler dergisinde baş ladı bu ç alı ş malar.

Bir kı smı daha sonra Cumhuriyet dö nemi yazar ve ş airleri arası nda da yer alan bu edebiyatı n temsilcilerinin en ö nemlileri, Ziya Gö kalp, Ö mer Seyfettin (ö ncü ), Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip (ö ncü ), Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Ç amlı bel, Enis Behiç Koryü rek, Kemalettin Kamu, Aka Gü ndü z, Refik Halit Karay, Reş at Nuri Gü ntekin, Yakup Kadri, Halide Edik Adı var, Hamdullah Suphi, Ahmet Hikmet Mü ftü oğ lu, Necip Fazı l Kı sakü rek, Fuat Kö prü lü, Halide Nusret Zorlutuna, Ş ü kû fe Nihal, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpı nar'dı r.

Milli Edebiyat akı mı nı n ö zellikleri, Cumhuriyet’in ilk on yı lı nı n da bir ö zeti olmaktadı r. Bu ç erç eve iç erisinde, Milli Edebiyat akı mı nı n ilkeleri de ş u ş ekilde belirtilebilir:

Dilde yalı nlı k (en mü him prensip), Tü rkç e karş ı lı ğ ı olan Arapç a ve Farsç a kelimelerin atı lması. Yalı n (sü ssü z, sanatsı z, ö zentisiz) bir dille yazma; İ stanbul Tü rkç esini kullanma.

** Halk edebiyatı ş iir biç imlerinden yararlanma

** Hece ö lç ü sü,

** Konu seç iminde yerlilik.

** Konuları nı hayattan, ü lke ş artları ndan seç me.

** Millî kaynaklara yö nelme.

İ slâ mcı, Osmanlı cı, gelenekç i gö rü ş lere sahip yazarlardan bireysel eğ ilimli yazarlara kadar tü m edebiyatç ı lara aç ı k bir bü tü nlü k mevcuttur. Ç ü nkü artı k sö z konusu olan Millî Edebiyat akı mı kavramı değ il, Millî Edebiyat dö nemidir. Bu akı m dilde ve duyuş ta 1911-1915 dö nemi milliyetç ilik fikirlerinin ö n plâ nda olduğ u roman, hikâ ye, tiyatro eseri ve ş iirler verilmesini sağ lamı ş tı r.

Baş langı ç ta Fecr-i  tî roman ve hikâ yecisi olan Yakup Kadri Karaosmanoğ lu ve Refik Halit Karay, gerç ek kiş iliklerini Millî Edebiyat akı mı iç erisinde gö stermiş lerdir.

Fecr-i  tî topluluğ u dı ş ı nda kalan, İ stiklâ l Marş ı ş airi Mehmet  kif Ersoy ve Yahya Kemal Beyatlı, kendi ş iir anlayı ş ları na gö re eserler veren ve daha sonra Millî Edebiyat akı mı na katı lan ş airlerdir.

Gerek Mehmet  kif Ersoy gerekse Yahya Kemal Beyatlı, ş iir dili ile konuş ma dili arası ndaki uzlaş mayı sağ lamı ş lar, Tü rk diline zor uyan aruzun engellerini ortadan kaldı rı p, yaş ayan Tü rkç e ile baş arı lı ş iirler yazmı ş lardı r.

Dö nemin Sanatç ı ları

Ö mer Seyfettin (1884-1920)
Son devir Tü rk hikâ yeciliğ inin en ö nemli isimlerindendir

Yeni Lisan hareketinin savunucuları ndandı r.

Amacı millî ş uuru kuvvetlendirmek, toplum hayatı ndaki aksak yö nleri ortaya ç ı karmaktı r.

Konuları nı gerç ek hayattan alı r. Bu sebeple hikâ yeleri realist ö zellik taş ı r. Konuları genellikle tarihî olaylar, ç ocukluk hatı raları ve yaş anan gü nlü k olaylardı r. Aş k konusunu da bu hikâ yelerinde iş ler.

Kahramanlı k, hikâ yelerinin ö nemli konuları ndandı r.

Bazı eserlerinde sosyal hayattaki gü lü nç ö zellikleri karikatü rize eder.

Tü rklerin Balkanlar’da uğ radı kları zulü mleri de konu edinmiş tir.

Dili oldukç a sadedir ve yalı ndı r.

Kurguları oldukç a baş arı lı dı r.

Hikâ yeleri: Eshab-ı Kehf’imiz, Harem, Efruz Bey, Yalnı z Efe, Yü ksek Ö kç eler, Gizli Mabet, Beyaz Lâ le, Bomba, Bahar ve Kelebekler,

Ziya Gö kalp (1876-1924)
Tü rkç ü lü k cereyanı nı bir sisteme bağ layan fikir adamı ve bu sistemi eserlerinde iş leyen bir sanatç ı dı r. Tü rk milletinin din, dil, ahlâ k, edebiyat yö nü nden aynı kü ltü rle yetiş miş kiş ilerden oluş tuğ una inanan Gö kalp, eserleriyle Tü rk milliyetç iliğ inin sı nı rları nı belirlemiş, millî edebiyatı n da fikir yö nü yle temellerini oluş turmuş tur. Onun Tü rkç ü lü k anlayı ş ı, dil, edebiyat, din, iktisat, gü zel sanatlar ve siyaset alanları nı kapsar. Turancı lı k ideolojisini de savunmuş tur.

Edebiyatı, bu fikirlerini yaymak iç in bir araç olarak kullanmı ş tı r. Sanat yapma kaygı sı yoktur.

Ş iir ve nesir alanı nda eserleri vardı r.

Destan, masal ve makaleler de yazmı ş tı r.

Dile ö nem vermiş tir. Eserlerini sade bir dille yazmı ş tı r. Tü rk dilinin geliş mesi yolunda ç aba harcamı ş tı r. Tü rkç e karş ı lı kları olan Arapç a ve Farsç a kelimelerin atı lması ndan, Tü rkç eleş miş kelimelerin de artı k Tü rkç e sayı lması ndan yanadı r.

Ona gö re millî vezin hece veznidir.

Ş iirleri: Kı zı l Elma, Altı n Iş ı k, Yeni Hayat

Fikrî Eserleri: Tü rk Medeniyeti Tarihi, Tü rk Tö resi, Tü rkç ü lü ğ ü n Esasları, Tü rkleş mek-Muası rlaş mak-İ slâ mlaş mak, Malta Mektupları.

Ali Canip Yö nten (1887-1967)
Daha ö nce Fecr-i  tî ’de yer alan sanatç ı, daha sonra millî edebiyat akı mı nı n ö ncü lü ğ ü nü yapmı ş, Ö mer Seyfettin’le birlikte ç ı kardı kları Genç Kalemler dergisinde baş yazarlı k yapmı ş tı r.

Yeni Lisan hareketinin savunucuları ndandı r.

Ş iirlerinin hece vezniyle ve sade bir dille yazmı ş tı r.

Ş iirlerinin bir kı smı nı Geç tiğ im Yol adı altı nda yayı mlamı ş tı r.

Sonraları ş iiri bı rakı p edebiyat incelemeleri yapmı ş tı r.

Fuat Kö prü lü (1890-1966)
Edebiyat tarihi ve tarih araş tı rmacı sı dı r.

Tü rk edebiyatı nı dö nemlere ayı ran, bilimsel yö ntemlerle inceleyen ilk araş tı rmacı dı r.

Eserleri: Tü rk Edebiyatı nda İ lk Mutasavvı flar, Tü rk Edebiyatı Tarihi, Tü rk Saz Ş airleri, Tü rk Dili ve Edebiyatı Hakkı nda Araş tı rmalar.

Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944)
Halkç ı lı k ve milliyetç ilik dü ş ü ncesini ş iirlerinde iş lemiş tir. Ş ahsî duygulara ve tabiata pek rastlanmaz.

Ş iirleri sosyal faydaya yö neliktir ve didaktiktir. Bu yü zden bir kuruluk gö ze ç arpar.

Hece veznini ve batı edebiyatı nazı m ş ekillerini kullanmı ş tı r.

Dilinin tamamen sade olduğ u sö ylenemez.

Ş iirleri: Tü rk Sazı, Ey Tü rk Uyan, Tan Sesleri, Ordunun Destanı, Turana Doğ ru.

Reş at Nuri Gü ntekin (1889-1956)
Millî edebiyat akı mı ndan etkilenen sanatç ı lardandı r.

Ş ö hretini Ç alı kuş u romanı yla kazanmı ş tı r.

Birç ok eserinde Anadolu’yu, Anadolu hayatı nı ve insanı nı, batı l inanç ları, yanlı ş batı lı laş mayı, insanı mı zı n bilime ve eğ itime ihtiyacı nı iş lemiş tir.

Mizah ö ğ esine de yer vermiş tir.

Romanları nda gü ç lü gö zlemciliğ ine dayanan bir realizm ve canlı bir ü slû p vardı r. psikolojik tahlillerde de baş arı lı dı r.

Eserlerinde konuş ma dili hâ kimdir

Roman, hikâ ye, tiyatro ve gezi yazı sı tü rü nde eserleri vardı r.

Romanları: Ç alı kuş u, Gizli El, Dudaktan Kalbe, Acı mak, Eski Hastalı k, Akş am Gü neş i, Yaprak Dö kü mü , Damga, Miskinler Tekkesi

Hikâ yeleri: Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Sö nmü ş Yı ldı zlar, Boyunduruk

Gezi Yazı ları: Anadolu Notları

Tiyatroları: Yaprak Dö kü mü, Eski Rü ya, Hanç er, Balı kesir Muhasebecisi, Eski Borç, Gö zdağ ı

5. Millî Mü cadele Dö nemi Tü rk Edebiyatı

Yakup Kadri Karaosmanoğ lu (1899-1974)
Fecr-i  tî ’de iken ferdiyetç i sanat anlayı ş ı nı benimseyen sanatç ı, daha sonra millî edebiyat cereyanı na katı ldı.

İ lk eserlerinde mistik bir hava vardı r.

1916’dan sonra ü lke gerç eklerini ve millî duyguları iş leyen hikâ yeler yazmı ş tı r.

Roman, hikâ ye, deneme, mensur ş iir, makale ve anı tü rü nde eserleri vardı r.

Romanları nda Tü rk halkı nı n yaş ayı ş ı ve problemleri baş lı ca konudur.

Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dö nemde Tü rk halkı nı n yaş adı ğ ı geliş me ve değ iş meleri iş lemiş tir.

Aydı nlarla halk arası ndaki zı tlı kları da konu edinmiş tir.

Eserlerinde sağ lam bir gö zlemcilik ve ona dayanan bir realizm vardı r.

Eserleri teknik bakı mdan sağ lamdı r. Karakterleri baş arı yla canlandı rmı ş tı r. Titiz bir ü slû pç udur.

Hikâ yeleri: Bir Serencam, Rahmet, Millî Savaş Hikâ yeleri

Romanları: Kiralı k Konak, Nur Baba, Hü kü m Gecesi, Sodom ve Gomore, yaban, Ankara, Bir Sü rgü n, Panorama...

Diğ er eserleri: Erenlerin Bağ ı ndan, Zorakî Diplomat, Anamı n Kitabı, vatan Yolunda...

Halide Edip Adı var (1884-1964)
Romancı ve hikâ yeci.

Ü nlü, Sultanahmet mitingi ile halkı coş turmuş ve bizzat millî mü cadelenin iç inde yer almı ş tı r.

Romanları ndaki belli baş lı konular, Kurtuluş Savaş ı, ç ocukluk hatı raları ve aş ktı r.

Kahramanları nı daha ç ok kadı nlar arası ndan seç en sanatç ı, karakter bulmakta baş arı lı dı r. Kadı nlara da ü stü n ö zellikleri vermiş tir.

Gö zlem, tasvir ve tahlillerde baş arı lı dı r.

Sosyal ç evreye ö nem verir.

Dili kullanmada baş arı lı değ ildir. Dağ ı nı k, dü zensiz bir ü slû bu vardı r.

Eserleri: Handan, Son Eseri, Ateş ten Gö mlek, Vurun kahpeye, Zeyno’nun Oğ lu, Sinekli Bakkal, Tatarcı k, Mor Salkı mlı Ev, Dağ a Ç ı kan Kurt, Harap Mabetler

Beş Hececiler

Ş iire 1. Dü nya Savaş ı ve Millî Mü cadele yı lları nda baş layan, Mü tareke yı lları nda ş ö hret kazanan hececiler, Anadolu'yu ve vasat insan tipini ş iire soktular. Memleket sevgisi, yurt gü zellikleri, kahramanlı k ve yiğ itlik, iş ledikleri baş lı ca konulardı r.

Hecenin bu beş ş airi millî edebiyat akı mı ndan etkilenmiş ve aruzu bı rakarak ş iirlerinde heceyi kullanmaya baş lamı ş lardı r. Bunda da oldukç a baş arı lı olmuş lardı r.

Ş iirde sade ve ö zentisiz olmayı tercih etmiş lerdir.

Orhan Seyfi Orhon (1890-1972)
Ş iirlerinde konuş ma dilini kullanmı ş tı r.

Bazı ş iirlerinde halk ş iiri ş ekillerini kullanmı ş tı r.

Daha ç ok ş ahsî temaları iş leyen ş air vatanî konuları da iş lemiş tir.

Eserleri: Fı rtı na ve Kar, Peri Kı zı ile Ç oban, Gö nü lden Sesler, O Beyaz Bir Kuş tu.

Yusuf Ziya Ortaç (1896-1967)
Ş iire aruzla baş lamı ş, da ha sonra heceyi kullanmı ş tı r.

Gü nlü k hayatı n ç eş itli gö rü nü mlerini sade bir dille iş lemiş tir.

Akbaba adlı mizah dergisini ç ı karmı ş tı r.

Eserleri: Akı ndan Akı na, Aş ı klar Yolu, Yanardağ, Bir Rü zgâ r Esti.

Faruk Nafiz Ç amlı bel (1898-1973)
Beş Hececilerin en genci ve en baş arı lı sı dı r. Buna rağ men aruzu da tamamen terk etmemiş tir.

Ş iirlerinde Anadolu’yu, memleket sevgisini anlatmı ş tı r. Ferî konuları da iş lemiş tir. baş lı ca konu ve temaları, aş k, hasret, tabiat, ö lü m, kahramanlı k, ihtiras.

Lirik ş iirleri vardı r.

Ş iirleri: Han Duvarları, Ç oban Ç eş mesi, Dinle Neyden, Gö nü lden Gö nü le.

Tiyatro eserleri: Canavar, Akı n, Ö zyurt, Kahraman.

Enis Behiç Koryü rek'in (1892-1949)
Ş iire aruzla baş lamı ş tı r.

Heceyle yazdı ğ ı ilk ş iirlerinde aş kı iş lemekle beraber, daha sonra Kurtuluş Savaş ı yı lları nda millî duyguları ve tarihî kahramanlı kları iş lemiş tir.

Ş iirleri: Miras, Gü neş in Ö lü mü.

Halit Fahri Ozansoy (1891-1971)
“Aruza Veda” adlı ş iiriyle aruzu bı rakı p heceyi kullanmaya baş lamı ş tı r.

Ş iirlerinde konuş ulan Tü rkç eyi baş arı yla kullanmı ş tı r.

Derin bir melâ nkoli ev karamsarlı k taş ı yan ş iirlerinde ferdî konuları iş lemiş tir.

Ş iir, roman ve tiyatro tü rü nde eserleri vardı r: Cenk Duyguları, Efsaneler, Baykuş, Hayalet.

Kemalettin Kamu (1901-1948)
. .................

Dö nemin Bağ ı msı z İ simleri

Mehmet  kif Ersoy (1873-1936)
Dinî, millî ş iirleriyle tanı nı r.

Bir destan ş airidir (Ç anakkale Ş ehitlerine).

İ slâ mcı lı k akı mı nı n temsilcisidir.

Ş iirlerinde dinî lirizm dikkati ç eker.

Ö ğ retici, ö ğ ü t verici, birliğ i ve bü tü nlü ğ ü sağ layı cı ş iirleri vardı r.

Savaş sı rası nda ve sonrası nda kurtuluş un ve geliş menin ancak dine sarı lmakla olacağ ı nı, batı nı n sadece ilminin alı nabileceğ ini savunmuş tur.

Tü rk ş iirine gerç ek realizm onunla girmiş tir. O, toplum hayatı nı bü tü n yö nleriyle aksettirmiş tir. Hatta sokak araları nda konuş ulan dili bile ş iirine yansı tabilmiş tir.

Gö zlemlerinden ç okç a faydalanmı ş tı r. Tasvir edici ve tahkiyeli anlatı mı sayesinde ş iirinde canlı tablolar ç izmiş tir.

Aruzu Tü rkç eye baş arı yla uygulamı ş tı r.

Nazmı nesre yaklaş tı ranlardandı r. Manzum hikâ ye ş eklinde ş iirleri cardı r.

Bu ş iirlerinde gü nlü k hayatı, toplum hayatı nı baş arı yla anlatmı ş tı r. Ö zellikle yoksullara, sakatlara, kimsesizlere karş ı acı ma duygusu bu tü r ş iirlerinde belirgindir. Hasta, Kü fe, Meyhane, Seyfi Baba, Hası r, Mahalle Kahvesi bu tü rü n ö rnekleridir.

Ş iirlerini Safahat adlı kitabı nda toplamı ş tı r. Safahat yedi kitaptan oluş ur: Safahat, Hakk’ı n Sesleri, Sü leymaniye Kü rsü sü nde, Fatih Kü rsü sü nde, Hatı ralar, Ası m ve Gö lgeler.

Makaleleri A. Abdü lkadiroğ lu tarafı ndan yayı mlanmı ş tı r.

Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)
Ş air ve yazar.

Eski nazı m biç imleriyle -az da olsa değ iş ikliğ e uğ ratarak- yeni konuları iş lemiş tir.

Aruzu Tü rkç ede baş arı yla uygulamı ş tı r. Sadece Ok ş iirini heceyle yazmı ş tı r.

Ş iirde dile, uygun kelimelerin seç ilerek yerli yerinde kullanı lması na ö zen gö stermiş tir.

Parnasizmin en ö nemli temsilcisidir.

Ş iirde ş ekil mü kemmelliğ ine, ahenge ve kafiyeye ö nem vermiş tir.

İ ş lediğ i baş lı ca konu ve temalar: aş k, i tabiat, kahramanlı k, ö lü m, sonsuzluk.

Ş iirlerinde Osmanlı hayranlı ğ ı oldukç a aç ı ktı r ve İ stanbul'u da ş iirde en ç ok iş leyen ş airdir. O tam bir İ stanbul aş ı ğ ı dı r. Tevfik Fikret’in “Sis” adlı, İ stanbul'u tahkir ettiğ i ş iirine karş ı “Siste Sö yleniş ” adlı ş iiriyle cevap vermiş tir.

Ş iirleri: Kendi Gö k Kubbemiz, Eski Ş irin Rü zgâ rı yla, Rubailer.

Nesirleri: Eğ il Dağ lar, Aziz İ stanbul, Edebiyata Dair.

6. Cumhuriyet Dö nemi Tü rk Edebiyatı

Cumhuriyet dö nemi Tü rk edebiyatı, Divan edebiyatı nı n terk edilmesinden sonra teş ekkü l eden Tanzimat, Servet-i Fü nun, Fecr-i Ati ve Millî Edebiyat adları yla anı lan edebiyat tarzları vası tası yla oluş turulan zemin ü zerine kurulmuş tur.

Cumhuriyet devri edebiyatı nı n ilk dö nem eserleri değ iş en siyasî, sosyal ve kü ltü rel ç erç evenin etkilerini taş ı r.

Dildeki sadeleş me hareketi artı k yerleş miş tir.

Aruz bı rakı larak hece kullanı lmı ş tı r.

Ş iirde ve dü z yazı da toplumun her kesiminden gelen sanatç ı lar sayesinde konular oldukç a geniş letilmiş tir. Buna bağ lı olarak mekâ nlar da ç eş itlilik kazanmı ş tı r.

Anadolu’ya daha ç ok yer verilmiş tir. Roman ve hikâ yelerde toplum sorunları, gö zleme dayanan bir gerç eklikle anlatı lmı ş tı r.

Kurtuluş Savaş ı ve bu dö nemdeki toplum hayatı da konu edilmiş tir.

Tiyatro eserlerinde de millî konular iş lenmiş tir.

a. 1940 Yı lı na Kadar Tü rk Edebiyatı

1900'den sonra doğ an, ilk genç lik ve olgunluk yı lları Cumhuriyet’in ilk devresinde geç en ilk ş airler nesli, ş iire Yahya Kemal’in, Ahmet Haş im’in ve batı ş airlerinin etkisiyle ve kendi yaratı cı lı kları nı n katkı sı yla yeni estetik ş ekiller kazandı rdı.

Ahmet Hamdi Tanpı nar, Tü rkç eye Paul Valery'nin ş iir gö rü ş ü nü uygulayarak, yoğ un kapalı, derin ş iirler yazdı.

Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967), Tanpı nar'ı hatı rlatan ö zelliklerin yer aldı ğ ı folklor

kaynaklı değ iş ik eserler meydana getirdi.

Necip Fazı l Kı sakü rek (1905-1983) ç ok yö nlü kiş iliğ inin etkisiyle ve Tü rkç eyi ustaca kullandı ğ ı ş iir ve piyeslerinde Anadolu insanı nı n mistik eğ ilimlerini orijinal ve modern bir ü slû pla ifade etti.



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.