|
|||
Dinî-Tasavvufî Türk EdebiyatıDinî -Tasavvufî Tü rk edebiyatı İ slâ miyet’in ve Tasavvufun etkisiyle ortaya ç ı kmı ş tı r. İ slâ miyet’in kö kleş ip yayı lması nda bü yü k etkisi olan tasavvuf, zamanla edebî eserlerde de iş lenmiş, din ve tasavvuf, edebiyat aracı lı ğ ı yla yayı lmaya ç alı ş ı lmı ş tı r. Tasavvuf, fizik ö tesi gerç ekleri, insanı, insanlı ğ ı ve evreni kapsayan bir dü ş ü nce dü zeni, bir din felsefesidir. Kalbi dü nya alâ kaları ndan ayı rarak, Allah sevgisiyle doldurmayı amaç layan tasavvuf, bir dü ş ü nü ş ve inanç sistemidir. İ ç inde yaş adı ğ ı mı z â lemin esrarı nedir? Niç in yaş ı yoruz? Niç in geldik bu dü nyaya? Biz neyiz? Yaş amanı n anlamı, var olmanı n aslı, gerç ek baş langı ç ve son nelerdir? İ ş te tasavvuf bu sorulara cevap vermeye ç alı ş ı r. Tasavvufa gö re her ş eyin kaynağ ı Tanrı ’dı r. Evrenin varlı ğ ı Tanrı ’nı n gü zelliğ inin yansı ması dı r. Tanrı tek gü zelliktir ve tek varlı ktı r. İ nsanlar da Tanrı ’nı n birer parç ası dı r. İ nsan yaratı lmakla, dü nyaya gö nderilmekle aslı nda gurbete gö nderilmiş tir. Herkes ona kavuş mak iç in ç alı ş malı dı r. O’na kavuş mak iç in ç abalayanlara ve O’nun mutlak ve eş siz gü zelliğ ine hayran olanlara â ş ı k denir. Mutasavvı f ise â ş ı k olmanı n yanı sı ra, tasavvuf felsefesini yazı ve ş iirlerinde iş leyen, insanlara tasavvufu, dolayı sı yla insan ve Allah sevgisini aş ı layan kiş ilerdir. Bunlardan Hoca Ahmet Yesevî (Ö l. 1167), Anadolu Tü rklerinin geliş tirdiğ i tasavvuf edebiyatı nı n ilham kaynağ ı dı r. Onun Divan-ı Hikmet adlı tasavvufî eseriyle ve Orta Asya’dan Anadolu’ya gö nderdiğ i ö ğ rencileriyle Tü rk Tasavvuf edebiyatı nı n XIII. yy. da temelleri atı lmı ş tı r. Bu edebiyat, Bektaş î lik tarikatiyle geliş miş, Yunus Emre ile en mü kemmel anlatı m yeteneğ ine ulaş mı ş tı r. Yunus Emre’yi bu kadar ü ne kavuş turan bir baş ka ö zellik de dinî -tasavvufî konuları ayrı msı z bir insan sevgisiyle anlatmı ş olması dı r. XIII asrı n ikinci yarı sı yla XIV. Asrı n baş ları nda yaş amı ş olan Yunus Emre, ş iirde ç ı ğ ı r aç mı ş bü yü k sufî ve ş airdir. Yunus Emre; Divan, Aş ı k, Tekke ve Tasavvuf Edebiyat tarzları nı n her ü ç ü nde de etkili olmuş tur. Eserlerini sade bir dille sö ylemiş, hem heceyi hem aruzu kullanmı ş, lirik ş iirin en gü zel ö rneklerini vermiş tir. Dinî -Tasavvufî Tü rk edebiyatı na Tekke edebiyatı da denir. Dinî -Tasavvufî Tü rk edebiyatı nda ası l olan sanat yapmak değ il, dinî -yazavvufî dü ş ü nceyi yaymaktı r. Ş air, mensup olduğ u tarikatin dü ş ü nce sistemini, felsefesini yaymak iç in ş iiri bir araç olarak kullanmı ş tı r. Bunda anonim halk edebiyatı nı n bü yü k etkisi olmuş tur. Tekke ş airlerinin ç oğ u tarikatlerde yetiş miş ş eyh ve derviş lerdir. Onlar dinî inanç ları yasaklama ve korkutma yö ntemiyle değ il, insanı, Allah’ı, tabiatı, cenneti vb. sevdirmekle yaymı ş lardı r. Tekke ş iir, halk ş iirinden de divan ş iirinden de nazı m ş ekilleri almı ş tı r. Hem aruz hem hece vezni kullanı lmı ş tı r. Dil sadedir, ç ü nkü halka yö neliktir. TEKKE EDEBİ YATI NAZIM TÜ RLERİ
Din ve tasavvufla ilgili kavrami duygu, dü ş ü nce, ilke ve kuralları halka yaymak amacı yla bir tarikata bağ lı ş airlerce yazı lan ş iirlerdir.
İ LAHİ : Tanrı yı ö vmek, ona yalvarmak iç in yazı lan ş iirlerdir. Ö zel bir ezgiyle okunur.
Cennet cennet dedikleri Birkaç kö ş kle birkaç huri İ steyene ver sen anı Bana seni gerek seni Yunus Emre
NEFES: Bektaş i ş airlerinin yazdı kları tasavvufi ş iirlere denir. Nefeslerde genellikle Hz. Muhammet ve Hz. Ali iç in de ö vgü ler bulunur.
Pir Sultan Abdal ş â hı mı z Hakk'a ulaş ı r yolumuz On iki imam katarı mı z Uyamazsı n demedim mi
* Aleviler, bu tü rde yazı lmı ş olan ş iirlere " DEME" adı nı verirler.
Ş ATHİ YÂ T-I SOFİ YÂ NE: İ nanç lardan alaylı bir dille sö z eder gibi yazı lan ş iirlerdir. Gö rü nü ş te saç ma sanı lan bu sö zlerin, yorumlandı ğ ı nda tasavvufla ilgili tü rlü kavramlara değ indiğ i anlaş ı lı r. Bu tü r ş iirlere genellikle Bektaş i ş airlerinde rastlanı r. Medrese hocaları na gö re bu ş athiyeler kü fü r sayı lı r.
Yü celerden yü ce gö rdü m Erbabsı n sen koca Tanrı Alem okur kelâ m ile Sen okursun hece Tanrı Asi kullar yaratmı ş sı n Varsı n ş ö yle dursun deyü Anları koymuş orada Sen ç ı kmı ş sı n uca Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan Gel iç egö r ş u cü r'adan Kaldı r perdeyi aradan Gezelim bilece Tanrı
NOT: Manzum olmayan Anonim Halk Edebiyatı ü rü nleri de vardı r. Bunları masallar, halk ö ykü leri (Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Battal Gazi, Hz. Ali Cenkleri............... ), bilmeceler, atasö zleri, deyimler, Karagö z ve ortaoyunları ş eklinde sı ralayabiliriz.
Ö nemli temsilcileri: HALK EDEBİ YATININ GENEL Ö ZELLİ KLERİ 1. İ slamiyetten ö nceki edebiyatı mı zı n İ slam uygarlı ğ ı iç indeki biç imidir. Bir anlamda sö zlü edebiyat dö nemimizin geliş miş biç imi olarak dü ş ü nebiliriz. 2. Halk edebiyatı ü rü nleri yazı lı değ ildir. Mü zik eş liğ inde sö zlü olarak oluş ur. 3. Divan edebiyatı nda olduğ u gibi ş iir yine egemen tü rdü r. 4. Ş iirlerde baş lı k yoktur, biç imiyle adlandı rı lı r. 5. Nazı m birimi dö rtlü ktü r. 6. Ö lç ü, hece ö lç ü sü dü r, En ç ok yedili, sekizli, onbirli kalı plar kullanı lmı ş tı r. 7. Ş iirlere genel olarak yarı m uyak hakimdir. 8. Dil halkı n konuş tuğ u gü nlü k konuş ma dilidir. 9. Halk edebiyatı gö zleme dayalı dı r. Benzetmeler somut kavramlardan yararlanı larak yapı lı r. Sö yledikleri her ş ey gerç ek yaş amdan alı nmadı r.
□ Ö zellikle 18. yü zyı ldan itibaren halk ş iarleri, divan ş airlerinden etkilenerek aruzun belirli kalı pları yla ş iirler yazmayı denemiş lerdir. Hatta divan ş iirinin mazmunları nı da kullanmı ş lardı r. Bu durumun ortaya ç ı kması nda halk ş airlerinin, aydı nlar ve divan ş airlerince hor gö rü lmelerinin, değ ersiz ve gü ç sü z sayı lmaları nı n etkisi de vardı r.
HALK EDEBİ YATININ Ö NEMLİ Ş Aİ RLERİ
YUNUS EMRE: (13. yy) Tasavvuf dü ş ü ncesini benimseyen ş air Tanrı aş kı nı ve insan sevgisini dile getirmiş tir.
Tekke edebiaytı nı n en lirik ş airidir. Halkı n konuş tuğ u Tü rkç eyi bir edebiyat dili haline getirmiş tir. Yalı n ve iç ten bir sö yleyiş i vardı r. Zaman zaman aruz ö lç ü sü yle ve divan edebiyatı anlayı ş ı yla da ş iirler yazmı ş tı r.
Tü m insanları n eş it ve kardeş olduğ una inanmı ş; dil, din, ı rk ayrı mı yapı lması na karş ı ç ı kmı ş tı r. Tü rkç e divan sahibi ilk ş airdir. Ayrı ca Risaletü 'n-Nushiyye adlı ö ğ retici bir mesnevisi vardı r.
KAYGUSUZ ABDAL: (16. yy) Softa gö rü ş le alay eden ö zgü r dü ş ü nceli bir Bektaş i ş airidir. Hem heceyle hem de aruzla yazı lmı ş ş iirleri vardı r. Pİ R SULTAN ABDAL: (16. yy) Alevi-Bektaş i ş iir geleneğ inin en ü nlü ş airidir. Dinsel inanç ları n etkili olduğ u bir ayaklanmanı n ö nderliğ ini yapmı ş, ası larak ö ldü rü lmü ş tü r. Ş iirini bir araç olarak kullanması na rağ men kuru bir ö ğ reticiliğ e dü ş memiş, ş iirini duygu yö nü nden de beslemiş tir.
KÖ ROĞ LU: (16. yy) Ç oğ unlukla koç aklama tü rü nde ö rnekler vermiş coş kulu ş iirler sö ylemiş tir. Bolu Beyi'yle olan mü cadelesi efsaneleş en ş air, halkı n gö nlü nde yerini almı ş tı r.
KARACAOĞ LAN: (17. yy) Din dı ş ı konularda yazmı ş, yaş ama sevinci, insan ve doğ a sevgisini dile getirmiş tir. Â ş ı k edebiyatı nı n duygu yö nü nden en zengin ve gü ç lü ş airidir. Gü neydoğ u Anadolu bö lgesinde yaş ayı p dolaş tı ğ ı bilinmektedir.
GEVHERİ : (17. yy) Aruz ö lç ü sü nü de sı kç a kullanan Kı rı mlı bir halk ozanı dı r.
DERTLİ : (19. yy) Toplumsal yergi iç erikli, softalı ğ ı, yobazlı ğ ı eleş tiren ş iirleriyle tanı nan Bolu'lu bir halk ozanı dı r.
DADALOĞ LU: (19. yy) Osmanlı larla, Toroslar'da gö ç ebe yaş ayan Tü rkmenler'in (Avş arlar) ç atı ş maları nı dile getiren ş iirler yazmı ş tı r. Ö zgü n ve yiğ itç e sö yleyiş i olan bir ş airdir.
Â Ş IK VEYSEL: (20. yy)  ş ı k edebiyatı nı n en gü ç lü, son temsilcilerinden olan ş air; insan, yurt ve doğ a sevgisi konuları nda ş iirler sö ylemiş tir. Ş iirlerini " Deyiş ler", " Sazı mdan Sesler" ve " Dostlar Beni Hatı rlası n" adlı kitaplarda toplamı ş tı r. EDEBİ SANATLAR
|
|||
|