Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





3. Atabetü'l-hakayık



3. Atabetü 'l-hakayı k

“Hakikatlerin eş iğ i” anlamı na gelir.

12. yy’da Edip Ahmet Yü gnekî tarafı ndan yazı lmı ş tı r.

Didaktik bir eserdir, ahlak ve ö ğ ü t kitabı dı r.

Cö mertlik, ilim, doğ ruluk gibi konuları iş ler.

Aruz ve hece ö lç ü sü birlikte kullanı lmı ş tı r.

Nazı m biç imi mesnevidir.

Hakaniye (Ç ağ atay) Tü rkç esiyle yazı lmı ş tı r.

4. Divan-ı Hikmet

Mutasavvı f Hoca Ahmet Yesevi tarafı ndan 12. yy. da yazı lmı ş tı r.

İ lâ hî aş kı n, ibadetin, cennetin vb. konu edildiğ i didaktik bir eserdir.

7’li ve 12’li hece ö lç ü sü yle yazı lmı ş tı r.

Dö rtlü kler halinde yazı lmı ş tı r. Dö rtlü klerin adı eserde “hikmet”tir.

Tasavvufi bir eserdir.

Dili oldukç a sadedir.

5. Kitab-ı Dede Korkut

Destandan halk hikâ yesine geç iş dö nemi ü rü nü dü r.

Oğ uz Tü rklerinin Rum, Abaza ve Gü rcü lerle yaptı kları savaş lara ait destani hikayelerdir.

12 hikâ yeden oluş ur.

Eserde bir yandan Tü rklerin İ slâ m ö ncesi hayatları anlatı lı rken diğ er yandan İ slâ m’a ait unsurlara da yer verilir.

Dede Korkut, hikâ yelerin iç inde adı geç en, yaş lı, bilge, meç hul bir halk ozanı dı r.

Eser 15. yy. da yazı ya geç irilmiş tir.

Nazı mla nesir iç iç edir.

Kahramanlı k, yiğ itlik, boylar arası savaş lar, aş k, aile birliğ i eserde iş lenen konular arası ndadı r.

Ö zellikle Deli Dumrul hikâ yesinde olduğ u gibi Tü rk aile yapı sı, aile bağ ları, ailenin kutsallı ğ ı ö nemli yer tutan bir konudur.

B. Tü rk Halk Edebiyatı

Tü rk Edebiyatı, İ slâ miyet’in kabulü nden ve tarihindeki siyasî geliş melerden dolayı Anadolu beylikleri, Selç uklu ve Osmanlı İ mparatorluğ u dö nemlerinde iki farklı tarzda geliş me gö stermiş tir:

1. Saray, konak, medrese ve bunlara yakı n ç evrelerde tahsilli kiş ilerin yarattı ğ ı ve Arap ve Fars geleneğ ine dayanan Klâ sik Tü rk Edebiyatı veya Divan Edebiyatı.

2. Eğ itimleri daha ç ok sö zlü kü ltü r birikimine dayanan, daha ç ok kı rsal kesime ve yeniç eri ocakları na has olan kiş ilerin, din ve tasavvuf ç evrelerinden olan kiş ilerin ve halkı n kendisinin oluş turduğ u ve Orta Asya geleneğ ine dayalı Tü rk Halk Edebiyatı.

Bugü n de bir ö lç ü de yaş amakta olan Tü rk Halk Edebiyatı geleneğ i, Tü rklerin Orta Asya edebiyat geleneklerinin İ slâ miyet ve yeni yaş ayı ş ş art ve ş ekilleri iç inde tekabü l etmiş millî edebiyatları dı r.

Tü rk Halk Edebiyatı, dı ş yapı da ve bir ö lç ü de icra tö resinde mü ş tereklik gö steren muhteva ve fonksiyonları ile farklı olan Anonim (din dı ş ı ), Aş ı k tarzı (din dı ş ı ) ve Tekke (dinî ) edebiyatı ndan oluş ur.

Tü rk Edebiyatı iç inde yer alan ve aynı zamanda folklorun da bir alt disiplini olarak değ erlendirilen Halk Edebiyatı; edebî zevk, dü ş ü nce ve anlatı m gü cü ne ulaş mı ş â ş ı k ve tekke tarzı sahibi belli eserlerle, malzemesi dile dayalı destan, efsane, halk ş iiri, mani, ağ ı t, tü rkü, bilmece, masal, halk hikâ yesi, fı kra, atasö zü, deyimler, tekerlemeler gibi sö zlü gelenekte yaş ayı p kuş aktan kuş ağ a aktarı lan anonim ü rü nlerden oluş ur.

 


Halk Edebiyatı kavramı iç inde toplanan bu tü rlerin bir bö lü mü gü nü mü zde de bazı bö lgelerde dinamik olarak yaş amaktadı r.

Ç ok zengin ve ç eş itlilik gö steren sö zlü edebiyattaki anlatı m tü rleri ve manzum eserler ö zellikle kı rsal kesimde yaş ayan halkı n kü ltü r birikimini sağ lamakta, duygu, dü ş ü nce ve hayal hazinelerini zenginleş tirmektedir.

Doğ u Anadolu bö lgesinde canlı olarak devam eden  ş ı klar geleneğ i, kahvelerde, dü ğ ü nlerde, bayramlarda, sohbetleri zenginleş tirirken, aynı zamanda dinleyenleri dü ş ü ndü rmekte ve eğ lendirmektedir.

Nasrettin Hoca, Bektaş î, Laz ve benzeri tipler etrafı nda teş ekkü l etmiş ve etmekte olan fı kralar gü ldü rü rken dü ş ü ndü rmekte toplumu ve kiş ileri eleş tirirken anlatanı ve dinleyenleri daha iyiye, daha gü zele yö neltmektedir.

Bilmeceler yetiş en genç nesillerin zihin geliş imine yardı mcı olmaktadı r.

Atasö zleri ve deyimler eski nesillerin tecrü belerini ve tavsiyelerini yeni nesillere aktarmaktadı rlar.

Millet hayatı ndaki, savaş lar, gö ç ler, destanlarda anlatı lmı ş, ö lenlerin ardı ndan yakı lan ağ ı tlar ve her konuyu iş leyen tü rkü ler kederi, neş eyi ve sevgiyi yansı tmaktadı r.

Dini ve kutsî yaş ayı ş taki heyecan ve vecd ilâ hî lerle anlatı lmı ş, â ş ı klar Tü rk dilinin anlatı m gü cü nü, inceliğ ini musiki ile dile getirerek yü zyı llarca yaş atmı ş lardı r.

Tü rk halk edebiyatı nı n baş lı ca ö zellikleri

Tü rk halk edebiyatı 12. yy. dan baş layarak Anadolu’da dinî ve din dı ş ı olmak ü zere iki koldan geliş meye baş lamı ş tı r.

Halk edebiyatı nda daha ç ok ş iir tü rü nde ü rü nler verilmiş tir.

17. yy. da halk hikâ yesi ve halk tiyatrosu tü rlerinde de ü rü nler verilmiş tir.

Ş iirde
Nazı m birimi dö rtlü ktü r.

Ö lç ü, millî ö lç ü mü z olan hece ö lç ü sü dü r. Hecenin en ç ok 7’li, 8’li ve 11’li kalı pları kullanı lmı ş tı r. Fakat ş ehirde yaş amı ş, medrese eğ itimi almı ş bazı ozanlar aruzu da kullanmı ş lardı r.

Genellikle yarı m kafiye kullanı lı r. Daha ç ok redifle ahenk sağ lanı r. Kafiyenin yanı sı ra “ayak” da sö z konusudur.

Ş iirler (ö nceleri kopuz, ş imdilerde) bağ lama eş liğ inde okunur.

Dil halkı n kullandı ğ ı Tü rkç edir.

Konu, ş ekil ve dil bakı mı ndan dı ş tesirlerden uzaktı r.

Nazı m ş ekil ve tü rleri arası nda tü rkü, koş ma, mani, ninni, semai, varsağ ı, destan, ilâ hî, nefes sayı labilir.

Ş iirlerin konuya gö re ö zel baş lı kları olmaz. Tü re ve ş ekle gö re genel adları vardı r: koş ma, destan vb.

Konular, halkı n sü rekli iç iç e olduğ u, aş k, tabiat, ayrı lı k, hasret, ö lü m, yiğ itlik, din, ş ikâ yet gibi konulardı r. Daha ç ok somut konular iş lenir.

Halk edebiyatı nı n da kendine ö zgü mazmunları, mecazları vardı r. Sevgilinin kaş ı, gö zü, yanağ ı, boyu her ş iirde aynı dı r.

Nesirde
Nesir halk edebiyatı nda nazma gö re ç ok ç ok ö nemsiz kalmı ş tı r. Ç ü nkü duygu ve dü ş ü ncelerin kalı cı lı ğ ı ş iirle daha kolay sağ lanmaktadı r.

Nesir ö rnekleri arası nda halk masalları, halk hikâ yeleri, efsaneler, ata sö zleri, deyimler, halk tiyatrosu, bilmeceler, fı kralar sayı labilir.

Bunlardan en yaygı nları -tü r olarak- masallar, hikâ yeler ve efsanelerdir.

Ata sö zü, bilmece ve deyimler zaten -halkı n ü rü nü olmakla beraber- her alanda herkes tarafı ndan kullanı lmaktadı r.



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.