|
|||
f) Âhiret Günü’ne iman 4 страницаDinimizin yü ce buyrukları izinde, ecdadı mı zı n verdiğ i muhteş em ö rnek lerin aydı nlı ğ ı nda bizleri tekrar tarihî İ slâ m ahlâ kı mı za ulaş tı rması nı Allah’tan niyaz eder, hutbemi bir â yet anlamı ile bitiririm: “(Ey Peygamber! ) Allah’a tevbe eden, kullukta bulunan, O’nu ö ven, O’nun (emirleri ve ö ğ ü tleri gereğ ince) yolculuk yapan, rü kua giden, secdeye varan, uygun olanı buyuran, fenalı ğ ı yasaklayan ve Allah’ı n yasakları nı koruyan mü minleri de mü jdele. ”6
6 Tevbe, 112.
321
İ slam Zaviyesinden Sanayi ve Bilgi Toplumu Olma Gereğ i I
322 İ slâ m’ı n, ş anı yü ce olan Allah’ı n yasaları nı Kur’â n’la koyup evrensel kı ldı ğ ı elç isi Hz. Muhammed aracı lı ğ ı gö nderdiğ i Hak Nizam’dı r İ nandı kları bu mukaddes nizâ mı yaş amak ve yaş atmakla mü kellef olan mü ’minler, gö revlerini yapabilmek iç in iktisadî (ekonomik)bakı mdan ç ok gü ç lü olmak mecburiyetindedirler. Asrı mı zda iktisadî bakı mdan gü ç lü olabilmenin ilk ve değ iş mez ş artı ise eğ itimi ve ü retimi kitleselleş tiren Sanayi Toplumu’nu oluş turup ileri bilgi ve teknoloji yanı sı ra nitelikli insan gü cü nü gerektiren Bilgi Toplumu’na geç iş yapmaktı r. Atı lacak ilk adı m ise sanayileş mektir. Tabî i kaynaklar yö nü nden oldukç a zengin olmakla beraber, az geliş miş veya geliş mekte olan milletler safı nda yer alan İ slâ m ü lkeleri, aş ağ ı da ö zetledi ğ imiz sebepler dolayı sı yla iktisadî bakı mdan gü ç lenmek, bunun iç in de sana yileş mek mecburiyetindedirler. Aziz Mü ’minler! a) İ slâ m ü lkeleri, Allah’ı n insanları n yararı na tahsis kı ldı ğ ı nimetlerden en geniş ş ekilde faydalanarak mü reffeh bir hayat seviyesine ulaş abilmek iç in ihti yaç duyulan teknik ve modern araç ları yapmak amacı yla sanayileş meye dî nen mecburdurlar. Nimetlerden faydalanmamı z iç in Rabbimiz ş ö yle buyurur: “Allah, yeryü zü nü size boyun eğ dirdi. O halde onun ü zerinde (dağ ları nda, ovaları nda, tepelerinde) yü rü yü n, Allah’ı n rı zkı ndan yeyin. (Kü renizdeki nimetle ri araş tı rı n, bulun ve faydalanı n. Fakat ş unu daima hatı rlayı n ki) son gidiş yalnı z ca Allah’adı r. ”1
1 Mü lk, 15.
b) İ slâ m Cemiyetleri, gayri mü slim ve materyalist milletler ve bloklarla kendi aleyhlerine olabilecek ve onları hâ kim mevkie ç ı karacak bağ ı mlı siyasî ve iktisadî iliş kiler kurmaktan Kur’â n nizâ mı nca yasaklanmı ş oldukları iç in, muhtaç olmamak, zarurî ve zararlı iliş kiler kurmamak maksadı yla gü ç kazan mak iç in sanayileş mek mecburiyetindedirler. Nisa ve  li İ mran Sû relerinde ş ö yle buyrulur: “Ey iman edenler! Mü ’minleri bı rakı p da kâ firleri temsil ve tasarruf hakkı verilir velî ler edinmeyin. (Onları ü zerinize hâ kim kı lmayı n. ) Kendi aleyhinize Allah’a apaç ı k bir delil vermek ister misiniz? ” “... Onlar size ş er ve fesat yapmakta hiç kusur etmezler. Size sı kı ntı vere cek ş eyleri arzu ederler... ” “Eğ er size bir iyilik dokunursa onları tasaya dü ş ü rü r. Ş ayet size bir fena lı k gelirse onunla sevinirler. Eğ er gö ğ ü s gerer, Allah’ı n ve Peygamberinin buyrukları na aykı rı lı ktan ko runarak yaş arsanı z onları n entrikaları hiç bir ş ekilde zarar veremez. Hiç ş ü p hesiz Allah onları n yaptı kları nı bilgisiyle ç epeç evre kuş atı cı dı r. ”2 c) İ slâ m toplumları Kur’â nı mı zı n emri gereğ ince, iktisadî ve siyasî bağ ı m sı zlı kları nı, toprak bü tü nlü klerini korumak, dinî ve millî varlı kları na tecâ vü z edebilecek emperyalist dü ş manları nı korkutucu bir maddî gü ce sahip olabil mek iç in gü ç lenmek/sanayileş mek mecburiyetindedirler. Enfâ l sû resi, â yet 60: “Siz de onlar iç in gü cü nü zü n yettiğ ince her tü rlü kuvvet ve savaş atları hazı r layı n ki, bununla Allah’ı n dü ş manı nı ve sizin de dü ş manı nı z ve onları n dı ş ı ndaki si zin bilmeyip de Allah’ı n bildiğ i diğ er dü ş manları korkutası nı z/caydı rası nı z. Allah yolunda ne harcarsanı z, onun sevabı eksiksiz olarak size ö denir ve asla haksı zlı ğ a uğ ratı lmazsı nı z. ” Bu ilahi emre muhatap olan mü minlerin tabî i kaynaklar bakı mı ndan ye terli olan ve Irak ö rneğ inde gö rü ldü ğ ü ü zere iş gal edilmeye baş lanan ü lkele rini korumak iç in muhtaç oldukları savaş uç akları, helikopterler ve tank gibi araç ları ü retememeleri ve nü kleer gü ce sahip olamamaları acı dı r ve de utanç vericidir. Gerç ek irticadı r. d) İ slâ m ü lkeleri, dinî vazifeleri gereğ i olarak İ slâ m Dini’ni ve kü ltü rü nü
2 Sı rası yla bak. Nisa, 144; Ali İ mran, 20.
323
324 bü tü n insanlı ğ a sunabilecek iktisadî ve siyasî gü cü elde edebilmek ve bu ciha dı sü rekli olarak yapabilmek iç in de gü ç lenmek/sanayileş mek mü kellefiyetin dedirler. Â li İ mran Sû resinin 104. â yetinde Mevlâ mı z ş ö yle buyurur: “Sizden (bü tü n insanlı ğ ı ) hayra ç ağ ı ran, iyiliğ i emreden, kö tü lü kten sakı ndı ran bir topluluk olsun. (Sivil ö rgü tler oluş turulsun. ) İ ş te onlar kurtuluş a erenle rin ta kendileridir. ” İ slâ m Toplumları yukarı da dö rt madde halinde ö zetlenerek aç ı klanan va zifeleri yapabilecek siyasî ve iktisadî gü cü kazanabilmek iç in sanayileş meye mecburdurlar. Pekiş tirerek bir daha vurgulayalı m: İ slâ m ü lkeleri, asrı mı zda siyasî, ekonomik ve kü ltü rel varlı kları nı tehdit eden baş ta Amerika olmak ü zere emperyalist ü lkelerin oluş turduğ u fiilî tehli keler ve iş galler sebebiyle de gü ç lenmeye ve ileri derecede sanayileş erek bilgi toplumu oluş turmaya mecburdurlar. Aziz Mü ’minler! İ slâ m ü lkelerini sanayileş meye zorlayan aç ı kladı ğ ı mı z genel nitelikli İ slâ mî kurallar/gö revler ve fiilî ş artlar pek tabiî dir ki Aziz Milletimizi de iç ine almakta ve yö nlendirmektedir. Ancak ü lkemizin gü ç lenmesi/sanayileş mesini gerekli kı lan husû sî sebepler de vardı r. Bu sebepleri ş ö ylece ö rneklendirebiliriz: a) Ekonomimizde ağ ı rlı ğ ı teş kil eden tarı mcı lı ğ ı mı zı modernleş tirerek ve rimi artı rmak, b) Artan nü fusa iş sahaları aç mak, c) Tarihî ve coğ rafî durumumuz icabı geliş miş silâ hlara ve nü kleer gü ce sahip olmak d) İ slâ mTü rk/Kü rt terkibinin bin yı llı k dü ş manı sö mü rü cü haç lı ü lkele rinden oluş an Avrupa Birliğ i’ne namzet ü ye olmuş olmak, e) Bü yü mekte olan dı ş borç ları mı zı kapatmak. f) Fert baş ı na dü ş en milli gelirli artı rmak... Evet, bü tü n bu ve bu gibi sebepler gü ç lenmemizi/sanayileş memizi zaru ri kı lmaktadı r.
Mü ’minler! Kahredici ş artlar, bü yü k mü bü yü k tehlikeler ve giderek artan emperya list baskı lar ortada iken, milletimizin sanayileş meyi de iç eren Sanayi ve Bil gi Toplumu olma amacı nı hâ lâ bir î man ve ibâ det mevzuu olarak değ erlendi rememesi cidden kaygı vericidir/ü zü cü dü r. Aynı delikten sokulabileceğ imizin iş areti olarak ta korkutucudur. Oysa ki Peygamberimiz bizleri ne gü zel uyarmaktadı r: “Mü min (fert ve toplum) aynı (siyasî, iktisadî ve kü ltü rel sö mü rü ) deliğ in den iki defa sokulmaz. ”3 Hutbemizi bitirirken burada, ö zellikle İ slâ m aç ı sı ndan yapacağ ı mı z de ğ erlendirmelerde daima ö lç ü olarak kullanabileceğ imiz ve İ slâ m bilginlerince de kabul gö ren bir umû mî kaideye iş aret etmek isteriz: “Bir vazife ki, dinen yapı lması gereklidir. O gö revin yapı lması iç in zaruri olan diğ er iş lerin yapı lması da vacip olur. ” Bu kaidenin objektifinden bakı ldı ğ ı nda Sanayi ve Bilgi Toplumu olma ge reğ i iyice kavranı lmı ş olur.
3 K. Hafâ, Hn. 3132.
325
İ slâ m Zaviyesinden Sanayi ve Bilgi Toplumu Olma Gereğ i II
326 İ slâ m Dini’nin yü klediğ i vazifelerin yapı labilmesi, maddi ve manevi gü cü gerektirir. Yaş adı ğ ı mı z dö nemlerde bunun anlamı donanı mlı fertlerin ö n cü lü ğ ü nde Sanayi ve Bilgi Toplumunu oluş turmaktı r. Bu yapı lamazsa siyasi ve ekonomik bağ ı msı zlı ğ ı mı z yanı sı ra kü ltü rel bağ ı msı zlı ğ ı mı zı korumamı z mü mkü n olmaz. İ slâ mi İ man ve yaş am kuralları da gereğ ince yaş anı lı p yaş atı lamaz. Gü ç lü olabilmek iç in atı lması gereken ilk adı m ise sanayileş mektir. Kur’â nı Kerim, demir ve bakı r gibi sanayileş me iç in gerekli ham madde lerin insanlara verilmiş bü yü k nimetler olduğ unu aç ı klamakta, madenlerden ç eş itli â let ve sanat eserleri yapabilme kabiliyetinin insanlara verilmiş mü him bir nimet olduğ unu beyan etmektedir. Sanayileş menin temellerinin Peygam berler eliyle atı ldı ğ ı nı da aç ı klamaktadı r. Peygamberlikleri mucizelerle kanı tlanmakla birlikte gö revlerini yapmada sebepnetice kanunları na tâ bi olan Peygamberler, Rabbimiz tarafı ndan sanayi gü cü ile kuvvetlendirilmiş lerdir. a) Hû d sû resinin 37. â yetinde Yü ce Rabbimiz, Nuh Peygambere ş ö yle emir verdiğ ini aç ı klamaktadı r: “Bizim nezâ retimiz ve vahyimiz ile bir gemi yap... ” Allah’ı n emri ile ve ondan aldı ğ ı vahiy ile Hz. Nuh’un yaptı ğ ı geminin kav minin î man edenleri ve bunları n muhtaç oldukları ş eyleri ve her hayvandan iki eş i iç ine alabilecek ve dağ lar gibi dalgalar arası nda seyredebilecek bir gemi olduğ u ve bu geminin ateş gü cü ile ç alı ş tı ğ ı mezkû r surenin 4042. â yetlerinde beyan olunmaktadı r. 1 b) Rabbimiz Enbiyâ Sû resi’nde: “Biz Davud’a sizi savaş ta koruması iç in
1 Hak Dini Kur’â n Dili, Elmalı Hamdi Yazı r, 2, baskı, 4/278084.
zı rh yapmayı ö ğ retmiş tik... ” buyurmaktadı r. Sebe’ sû resi’nde ise: “... Biz Da vud’a demiri yumuş attı k. (Demiri istediğ i gibi kullanma bilgisi ve gü cü nü ver dik. )”duyurusunu yapmaktadı r. Bö ylece Dâ vud Peygamber’in sanat ve sanayi gü cü ile desteklendiğ i aç ı klanmaktadı r. 2 c) Sü leyman Peygamberin sanat/sanayi gü cü ile kuvvetlendirildiğ i de Se be’ sû resinde ş ö ylece bildirilmektedir: “Biz ona bakı r madenini sel gibi akı ttı k. Yö netiminde Rabbinin izniyle iş gö ren cinler de vardı. Onlar, mabedlerden, heykellerden, bü yü k havuzlar gibi ç anaklar dan, sabit kazanlardan ne dilerse kendisine yaparlardı. ”3 Neml sû resi’nde ise Sü leyman Peygamber’in ç evresinden bilgin bir ki ş inin Sebe’ melikesi Belkı s’ı n yü zlerce kilometre uzaklı ktaki tahtı nı bir ana da; gö z aç ı p kapama sü resi iç inde Sü leyman Peygamber’in huzuruna getirdi ğ i aç ı klanmaktadı r. Bö ylece Hz. Sü leyman’ı n ü stü n deha sahibi fen bilginle ri ile desteklendiğ i ifade edilirken, fezada ses ve resimler gibi eş yanı n da nak line muvaffak olunduğ una iş aret edilmekte, bö ylece mü ’minlere geniş ufuk lar ç izilmektedir. 4 d) Kehf sû resi’nde, Ye’cü c ve Me’cü c orduları na karş ı Zü lkarneyn ve or dusundan yardı m dileyen kavimle Zü lkarneyn arası nda geç en konuş ma nak ledilmekte, mazlumları n sanayi gü cü nü kullanan bir Hak adamı aracı lı ğ ı ile nası l desteklendiğ i aç ı klanmaktadı r. Adı geç en sû renin 95. ile 97. â yetlerinde ş ö yle buyrulur: “(Yardı m isteyen kavmin temsilcileri ş ö yle) dediler: Ey Zü lkarneyn! Yecü c ve Mecü c ü lkede bozgunculuk yapmaktadı rlar. Bizimle onlar arası nda bir sed yapman karş ı lı ğ ı nda sana bir vergi versek. Zü lkarneyn de ş ö yle dedi: Rabbimin bana verdiğ i (ilim, teknik ve yaptı rı m) gü cü sizin vereceğ iniz vergiden daha hayı rlı dı r. Haydi iş gü cü ile bana yardı m edin. Bana demir kü t leleri getirin de sizinle onları n arası nda bir sağ lam sed yapayı m. Karş ı lı klı iki dağ ı n arası nı demir kü tleleri ile doldurduğ u vakit Zü lkarneyn; ateş i yakı p kö rü kleyin dedi. Sonunda demiri kor haline getirdiğ inde, ise“bana erimiş bakı r getirin de ü zerine dö keyim” dedi. Artı k Ye’cü c ve Me’cü c bu seddi ne aş abildi ler, ne de onu delebildiler. ”
2 Enbiya, 80; Sebe’, 10. 3 Sebe’, 12. 4 Neml, 40.
327
Aziz Mü ’minler! Yukarı da, Kur’â nı Kerim’den sunduğ umuz misaller, bizlere Hakk’ı n, ada let ve faziletin sanayi gü cü ile korunması, desteklenmesi ve geliş tirilmesi lü zu munu ö ğ retmektedir. Bu mevzuda Aziz Peygamberimiz de bizleri uyarmaktadı r. Muhtelif hadisleriyle, bizleri tarı mcı lı k ve hayvancı lı ğ a teş vik eden Pey gamberimiz, sanayileş me konusuyla ilgili bir hadislerinde ş ö yle buyurmuş lar dı r:
328 “Rı zkı yeraltı kaynakları nda arayı nı z. ”5 Yeraltı kaynakları nı n, ağ ı r sanayii kuracak ve yaş atacak hammaddeleri ih tiva ettiğ i, sanayileş medikç e de bunlardan rı zı k kaynağ ı olarak faydalanı lama yacağ ı aç ı ktı r. Peygamberimizin bu konuda daha aç ı k yö nlendirmeleri de vardı r. Aziz Peygamberimiz bir defası nda bir ziraat â letini iş aretle ş ö yle buyur muş lardı r: “İ ş te bu â let bir toplum fertlerinin evine girer (o toplumda sanayi ve tica ret gereken ilgiyi gö rmez)se) Allah o toplum binası na zillet ve sefalet saç ar. ”6 Yukarı da ma’naları nı sunduğ umuz iki hadisin aç ı sı ndan İ slâ m dü nyası na bakı ldı ğ ı nda, İ slâ m ü lkelerini kuş atan zillet ve fakirliğ in daha ziyade yeral tı kaynakları ndan yararlanı lamaması ndan ve de sanayileş menin gerç ekleş tiri lememesinden kaynaklandı ğ ı de gö rü lecektir. Peygaberimizin; “Allah sanatkâ r mü ’min kulunu sever. ” “İ nsan elinin eme ğ inden daha hayı rlı bir yemek yememiş tir. ”7 buyurması ve demircilik gibi sa natları n ilk ö ğ reticilerinin Peygamberler olduğ unu aç ı klaması da sanayiye yö n lendirmektedir. Mü ’minler! İ slâ m, insanları Allah’a dö ndü rmek, tecavü zlerden kurtarı p hü r yaş atmak, ahlâ k ve fazilet ö lç ü lerini kö kleş tirmek, ebedî hayatı n varlı ğ ı nı ve Allah’ı n hu zurunda muhakeme olunacağ ı nı bildirmek iç in gö nderilmiş bir nizamdı r. Ş ü phesiz O’nun gö revi, sanayileş me/bilgi toplumu oluş turma edebiyatı
5 Keş fü l Hafa, Hn. 396. 6 S. B. M. Tecridi Sarih Ter. 1. Baskı, 7/171. 7 ElCâ miû sSağ î r, 1/75.
yapmak değ ildir. Bö yle olmakla birlikte O, insanlı ğ ı n refahı ve maddî hayatı n geliş imi iç in umû mî teş vikler yapar ve bu arada sanayileş me konusunda oldu ğ u gibi kı sa ve ö zlü ö rnekler verir. Biz bu misalleri de ö zetleyerek sunduk. Aziz Mü ’minler! Aslı nda amacı mı z sanayileş menin zarû retini ifade etmekten ç ok, sanayi leş menin imanlı lar, ahlâ klı lar elinde gerç ekleş mesi gereğ ini aç ı klamaktı r. Kur’â nı Kerim, imandan, adalet ve faziletten yoksun nice geliş miş millet lerin helâ ka uğ radı kları nı ve gelecekte de yı kı ma mâ ruz kalacakları nı ç ok ağ ı r bir dille pekiş tirerek beyan etmektedir. Allah’a ve  hiret hayatı na imanı n refakat etmediğ i sanayileş me, dü nya milletlerine huzur getirmediğ i gibi İ slâ m Ü lkelerine ve milletimize de mutlu luk getirmeyecektir. Bunun iç indir ki, biz Hak’la gü ç lendirilmiş bir sanayileş meden yana yı z. Ekonomik politikamı z sanayileş memizi dü zenlerken, eğ itim ve kü ltü r politikamı z da bizi İ slâ m’a dö ndü rmeli ve Hak ç izgide yaş ama aş kı mı zı geliş tirmelidir. Bü tü n bu arzuları n gerç ekleş tirilebilmesi gerç ek mü ’minlerin sanayileş me ve bilgi toplumu oluş turma dâ vamı zı n ö ncü lü ğ ü nü yapması na bağ lı dı r. Bu dâ vanı n tahakkuku iç in ç ocukları mı zı en verimli okullar ve en ge liş miş ü niversitelerde okutmalı yı z. Birleş meli, yurt iç i ve dı ş ı nda dev tesisler kurmalı, inandı ğ ı mı z sanayi tesislerine ortak olmalı yı z. Mü ’min iş ç iler, mü te ş ebbisler, iş adamları ve idareciler olarak birbirimizi uyarmalı, yü reklendirme li ve yö nlendirmeliyiz. Hutbemizi Enfal sû resinden, asrı mı zda ç ok iyi anlaş ı lması ve izlenmesi gereken â yetlerle bitiriyorum: “Allah’a ve O’nun Peygamberine itaat edin. (Siyasî, iktisadî ve kü ltü rel yol larla) sakı n birbirinizle ç ekiş ip gevş emeyin ki, sonra korku ile zaafa dü ş ersiniz, gü cü nü z yitip gider. (Siyasî iktisadî ve kü ltü rel birlik ü zerinde) sabredin, Allah sab redenlerle beraberdir. ” “... Ve Allah, ancak sabı rlı kulları nı sever. ”8
8 Enfal, 40; Ali İ mran, 146.
329
Ş eriat Nedir?
330 Ş eriat İ slâ mî bir kavram olup kaynakları mı zda ş ö ylece tarif edilmektedir. Ş eriat: Allah’ı n insanlar iç in koyduğ u ve elç isi Muhammed (s. a. ) aracı lı ğ ı ile duyurduğ u Kurâ n yasaları bü tü nü dü r. 1 Bu ş ekildeki tanı mı yla Ş eriat İ slâ m’dı r. Ş eriat İ nsanı, bu Yü ce Ş eriat’e bü tü n varlı ğ ı yla inanan ve onu yaş amak ve yaş atmak aş kı nı ruhunda taş ı yan ki ş idir. İ slâ m ve Ş eriat, Mü ’min ve Ş eriat İ nsanı eş manalı dı r. Bu itibarla, İ slâ m Dini’ne iman eden bü tü n mü ’minler ş eriat insanı dı r. İ slâ m anlamı na Ş eriat bi zim Hayat Nizâ mı ’mı zdı r. Mü ’minlerin bü yü k ç oğ unluğ u bu gerç eğ i bilmediğ i iç indir ki, İ slâ m Dini’ne karş ı inkâ rı nda ş uurlu fertler ve gruplar, ş eriat ve ş eriatç ı kelimelerini kalkan yaparak yü ce dinimize saldı rmaktadı rlar. Bâ tı llarla ş artlanmı ş ilmî dü ş ü nceden yoksun kafaları nda ş ekillendirdikleri irtica modelini ve gerici tipini bu mukaddes kelimelerle patentleyerek insanları yanı ltmaktadı rlar. Kü fü r yobazlı ğ ı, devrimcilik taassubu, ç ağ daş lı k ö zentisi adı na ve ö rtü lü ç ı kar iktidar amacı yla yü rü tü len ve gerç ekleri tahrif adı na esası na dayanan bu ç alı ş ma, ş ü phesiz ş eriat ve ş eriat dü ş manlı ğ ı oluş turmakta ve geliş tirmek tedir. Ancak ciddî bir inceleme yapı ldı ğ ı zaman gö rü lecektir ki, muarı zları mı z (karş ı tları mı z)durumuna dü ş ü rü len yarı aydı n zü mre aslı nda Yü ce ş eriatı mı za ve gerç ek ş erî at insanı na dü ş man değ ildirler. Ancak kendilerine ş eriat ve ş eriat
1 Kurtû bi. ElCamiu li Ahkâ milKur’â n, 16/163.
insanı ş eklinde takdim olunan, ş erî atimizin de ş iddetle reddettiğ i irtica mode line ve mutaassı p yobaz ö rneğ ine dü ş mandı rlar.
Onları n ş eriat kavramı ndan anladı kları ve ç ağ rı ş ı m yaptı kları dü zen mo delini ş ö ylece ç izebiliriz:
“İ lim ve tekniğ e karş ı tutucu ve karanlı k fikirler, babadan oğ ula geç en fert ve zü mre istibdadı, kadı na hak ve hü rriyet tanı mayan katı doğ malar, sö mü rü cü kiş i ve dü zenlere karş ı sabrı ve kanaati ö neren ö ğ ü tler, yakan yı kan fik ri prangaya vuran ve hü rriyeti kı sı tlayan cihad ü lkü sü, ilkel ceza yasaları, sı kı cı ve bunaltı cı dî nî merasimler, yaş ama arzuları nı kö relten felç li emirler ve yasaklar... ” Evet, ü rkü len, kaç ı nı lan, suç lanan, yasaklanan, mahkû m edilmek iç in kar ş ı sı nda saf tutulan ve adı na da ş eriat dedirtilen dü zenin muhtevası budur.
İ nsan fı tratı (doğ ası ) ve hayatı n gerç ekleri ile ç atı ş an bu tü r olumsuz bir dü zen anlayı ş ı nı n İ slâ m Ş eriati ile ne alâ kası vardı r? Bir ilgisi olmak ş ö yle dur sun ş erî atimiz, bu ve bu gibi insan doğ ası yla ç atı ş an hayat felsefeleri ve tat bikatı nı yü rü rlü kten dü ş ü rmek iç in Rabbimiz tarafı ndan gö nderilmiş bir ni zamdı r. Ş erî atimiz, imanî, iktisadî, iç timaî (sosyal) hukukî ve ahlâ kî yapı sı yla bir bü tü n olarak incelendiğ i zaman aç ı kç a gö rü lecektir ki; a) Ş erî atı mı zda ilim ve tekniğ e karş ı ç ı kan karanlı k bir tutuculuk yok tur. İ lmi, İ slâ m’ı n hayatı, mü ’minin sevgilisi kı lan mutlak bir geliş im anlayı ş ı ve yarı ş ı vardı r.
b) Ş erî atimizde babadan oğ ula intikal eden ferd ve zü mre istibdadı yok tur. Mutlak hakimiyeti Allah’da ve elç isi Hz. Muhammed’de, kayı tlı /ş artlı ege menliğ i de insanlarda gö ren, yö netimi adalet, liyakat ve ş û ra(seç im) yö ntemiy le seç ilecek ve halkı, halk adı na yö netecek ve halka karş ı sorumlu olacak kiş i lere veren bir siyasî dü zen vardı r.
c) Ş erî atimizde kadı na hak ve hü rriyet tanı mayan katı doğ malar yoktur. Onu, kı z ç ocuğ u, eş ve ana olarak yü celten, bir cemiyet mimarı olarak değ er lendiren, rû hî ve fizikî yapı sı ndaki zerafetten ö tü rü de ö zel bir ilgi ve ş efkate lâ yı k gö ren dü sturlar vardı r. Ş eraitimizde kadı nı zevcelik ve analı k gö revinden koparmak, bü roda,
331
332 fabrikada ve reklâ m iş lerinde sö mü rmek, ş ehvetperestlere peş keş ç ekmek ve ç ı karlara â let etmek isteyen zâ lim fertlere, gerici ve geriletici dü zenlere karş ı onu ev merkezli toplum hayatı ile koruyan kurallar vardı r. Ö zel ş artları iç inde kocaya, kadı na ve de yargı ya boş ama hakkı veren insan onuruna saygı lı boş a ma/boş anma yasaları vardı r.
|
|||
|