Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





f) Âhiret Günü’ne iman 4 страница



Dinimizin yü ce buyrukları izinde, ecdadı mı zı n verdiğ i muhteş em ö rnek­ lerin aydı nlı ğ ı nda bizleri tekrar tarihî İ slâ m ahlâ kı mı za ulaş tı rması nı Allah’tan niyaz eder, hutbemi bir â yet anlamı ile bitiririm:

“(Ey  Peygamber! )  Allah’a  tevbe  eden,  kullukta  bulunan,  O’nu  ö ven,  O’nun (emirleri ve ö ğ ü tleri gereğ ince) yolculuk yapan, rü kua giden, secdeye varan, uygun olanı buyuran, fenalı ğ ı yasaklayan ve Allah’ı n yasakları nı koruyan mü minleri de mü jdele. ”6

 

 

6  Tevbe, 112.


 

321


 

 

İ slam Zaviyesinden Sanayi ve Bilgi Toplumu Olma Gereğ i I

 


 

 

322


İ slâ m’ı n, ş anı yü ce olan Allah’ı n yasaları nı Kur’â n’la koyup evrensel kı ldı ­

ğ ı elç isi Hz. Muhammed aracı lı ğ ı gö nderdiğ i Hak Nizam’dı r

İ nandı kları bu mukaddes nizâ mı yaş amak ve yaş atmakla mü kellef olan mü ’minler, gö revlerini yapabilmek iç in iktisadî (ekonomik)bakı mdan ç ok gü ç ­

lü olmak mecburiyetindedirler.

Asrı mı zda iktisadî bakı mdan gü ç lü olabilmenin ilk ve değ iş mez ş artı ise eğ itimi ve ü retimi kitleselleş tiren Sanayi Toplumu’nu oluş turup ileri bilgi ve teknoloji  yanı  sı ra  nitelikli  insan  gü cü nü  gerektiren  Bilgi  Toplumu’na  geç iş yapmaktı r. Atı lacak ilk adı m ise sanayileş mektir.

Tabî i kaynaklar yö nü nden oldukç a zengin olmakla beraber, az geliş miş veya geliş mekte olan milletler safı nda yer alan İ slâ m ü lkeleri, aş ağ ı da ö zetledi­ ğ imiz sebepler dolayı sı yla iktisadî bakı mdan gü ç lenmek, bunun iç in de sana­ yileş mek mecburiyetindedirler.

Aziz Mü ’minler!

a) İ slâ m ü lkeleri, Allah’ı n insanları n yararı na tahsis kı ldı ğ ı nimetlerden en geniş ş ekilde faydalanarak mü reffeh bir hayat seviyesine ulaş abilmek iç in ihti­ yaç duyulan teknik ve modern araç ları yapmak amacı yla sanayileş meye dî nen mecburdurlar.

Nimetlerden faydalanmamı z iç in Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“Allah,  yeryü zü nü  size  boyun  eğ dirdi.  O  halde  onun  ü zerinde  (dağ ları nda, ovaları nda, tepelerinde) yü rü yü n, Allah’ı n rı zkı ndan yeyin. (Kü renizdeki nimetle­

ri araş tı rı n, bulun ve faydalanı n. Fakat ş unu daima hatı rlayı n ki) son gidiş yalnı z­

ca Allah’adı r. ”1

 

 

1  Mü lk, 15.


 

 


b) İ slâ m Cemiyetleri, gayr­i mü slim ve materyalist milletler ve bloklarla

kendi aleyhlerine olabilecek ve onları hâ kim mevkie ç ı karacak bağ ı mlı siyasî

ve iktisadî iliş kiler kurmaktan Kur’â n nizâ mı nca yasaklanmı ş oldukları iç in, muhtaç olmamak, zarurî ve zararlı iliş kiler kurmamak maksadı yla gü ç kazan­ mak iç in sanayileş mek mecburiyetindedirler.

Nisa ve  l­i İ mran Sû relerinde ş ö yle buyrulur:

“Ey iman edenler! Mü ’minleri bı rakı p da kâ firleri temsil ve tasarruf hakkı verilir velî ler edinmeyin. (Onları ü zerinize hâ kim kı lmayı n. ) Kendi aleyhinize Allah’a apaç ı k bir delil vermek ister misiniz? ”

“... Onlar size ş er ve fesat yapmakta hiç kusur etmezler. Size sı kı ntı vere­

cek ş eyleri arzu ederler... ”

“Eğ er size bir iyilik dokunursa onları tasaya dü ş ü rü r. Ş ayet size bir fena­

lı k gelirse onunla sevinirler.

Eğ er gö ğ ü s gerer, Allah’ı n ve Peygamberinin buyrukları na aykı rı lı ktan ko­ runarak yaş arsanı z onları n entrikaları hiç bir ş ekilde zarar veremez. Hiç ş ü p­ hesiz Allah onları n yaptı kları nı bilgisiyle ç epeç evre kuş atı cı dı r. ”2

c) İ slâ m toplumları Kur’â nı mı zı n emri gereğ ince, iktisadî ve siyasî bağ ı m­ sı zlı kları nı, toprak bü tü nlü klerini korumak, dinî ve millî varlı kları na tecâ vü z edebilecek emperyalist dü ş manları nı korkutucu bir maddî gü ce sahip olabil­ mek iç in gü ç lenmek/sanayileş mek mecburiyetindedirler.

Enfâ l sû resi, â yet 60:

“Siz de onlar iç in gü cü nü zü n yettiğ ince her tü rlü kuvvet ve savaş atları hazı r­ layı n ki, bununla Allah’ı n dü ş manı nı ve sizin de dü ş manı nı z ve onları n dı ş ı ndaki si­ zin bilmeyip de Allah’ı n bildiğ i diğ er dü ş manları korkutası nı z/caydı rası nı z. Allah yolunda ne harcarsanı z, onun sevabı eksiksiz olarak size ö denir ve asla haksı zlı ğ a uğ ratı lmazsı nı z. ”

Bu ilahi emre muhatap olan mü minlerin tabî i kaynaklar bakı mı ndan ye­ terli olan ve Irak ö rneğ inde gö rü ldü ğ ü ü zere iş gal edilmeye baş lanan ü lkele­ rini korumak iç in muhtaç oldukları savaş uç akları, helikopterler ve tank gibi araç ları ü retememeleri ve nü kleer gü ce sahip olamamaları acı dı r ve de utanç vericidir. Gerç ek irticadı r.

d) İ slâ m ü lkeleri, dinî vazifeleri gereğ i olarak İ slâ m Dini’ni ve kü ltü rü nü

 

 

2  Sı rası yla bak. Nisa, 144; Al­i İ mran, 20.


 

323


 

 


 

324


bü tü n insanlı ğ a sunabilecek iktisadî ve siyasî gü cü elde edebilmek ve bu ciha­

dı sü rekli olarak yapabilmek iç in de gü ç lenmek/sanayileş mek mü kellefiyetin­

dedirler.

 l­i İ mran Sû resinin 104. â yetinde Mevlâ mı z ş ö yle buyurur:

Sizden (bü tü n insanlı ğ ı ) hayra ç ağ ı ran, iyiliğ i emreden, kö tü lü kten sakı ndı ­ ran bir topluluk olsun. (Sivil ö rgü tler oluş turulsun. ) İ ş te onlar kurtuluş a erenle­ rin ta kendileridir. ”

İ slâ m Toplumları yukarı da dö rt madde halinde ö zetlenerek aç ı klanan va­ zifeleri yapabilecek siyasî ve iktisadî gü cü kazanabilmek iç in sanayileş meye mecburdurlar.

Pekiş tirerek bir daha vurgulayalı m:

İ slâ m ü lkeleri, asrı mı zda siyasî, ekonomik ve kü ltü rel varlı kları nı tehdit eden baş ta Amerika olmak ü zere emperyalist ü lkelerin oluş turduğ u fiilî tehli­ keler ve iş galler sebebiyle de gü ç lenmeye ve ileri derecede sanayileş erek bilgi toplumu oluş turmaya mecburdurlar.

Aziz Mü ’minler!

İ slâ m  ü lkelerini  sanayileş meye  zorlayan  aç ı kladı ğ ı mı z  genel  nitelikli İ slâ mî kurallar/gö revler ve fiilî ş artlar pek tabiî dir ki Aziz Milletimizi de iç ine almakta ve yö nlendirmektedir. Ancak ü lkemizin gü ç lenmesi/sanayileş mesini gerekli kı lan husû sî sebepler de vardı r.

Bu sebepleri ş ö ylece ö rneklendirebiliriz:

a) Ekonomimizde ağ ı rlı ğ ı teş kil eden tarı mcı lı ğ ı mı zı modernleş tirerek ve­

rimi artı rmak,

b) Artan nü fusa iş sahaları aç mak,

c) Tarihî ve coğ rafî durumumuz icabı geliş miş silâ hlara ve nü kleer gü ce sahip olmak

d) İ slâ m­Tü rk/Kü rt terkibinin bin yı llı k dü ş manı sö mü rü cü haç lı ü lkele­

rinden oluş an Avrupa Birliğ i’ne namzet ü ye olmuş olmak, e) Bü yü mekte olan dı ş borç ları mı zı kapatmak.

f) Fert baş ı na dü ş en milli gelirli artı rmak...

Evet, bü tü n bu ve bu gibi sebepler gü ç lenmemizi/sanayileş memizi zaru­

ri kı lmaktadı r.


 

 


Mü ’minler!

Kahredici ş artlar, bü yü k mü bü yü k tehlikeler ve giderek artan emperya­

list baskı lar ortada iken, milletimizin sanayileş meyi de iç eren Sanayi ve Bil­

gi Toplumu olma amacı nı hâ lâ bir î man ve ibâ det mevzuu olarak değ erlendi­ rememesi cidden kaygı vericidir/ü zü cü dü r. Aynı delikten sokulabileceğ imizin iş areti olarak ta korkutucudur.

Oysa ki Peygamberimiz bizleri ne gü zel uyarmaktadı r:

“Mü min (fert ve toplum) aynı (siyasî, iktisadî ve kü ltü rel sö mü rü ) deliğ in­

den iki defa sokulmaz. ”3

Hutbemizi bitirirken burada, ö zellikle İ slâ m aç ı sı ndan yapacağ ı mı z de­

ğ erlendirmelerde daima ö lç ü olarak kullanabileceğ imiz ve İ slâ m bilginlerince de kabul gö ren bir umû mî kaideye iş aret etmek isteriz:

“Bir vazife ki, dinen yapı lması gereklidir. O gö revin yapı lması iç in zaruri olan diğ er iş lerin yapı lması da vacip olur. ”

Bu kaidenin objektifinden bakı ldı ğ ı nda Sanayi ve Bilgi Toplumu olma ge­

reğ i iyice kavranı lmı ş olur.

 

 

3  K. Hafâ, Hn. 3132.


 

325


 

 

İ slâ m Zaviyesinden Sanayi ve Bilgi Toplumu Olma Gereğ i II

 


 

326


İ slâ m Dini’nin yü klediğ i vazifelerin yapı labilmesi, maddi ve manevi gü ­

cü gerektirir. Yaş adı ğ ı mı z dö nemlerde bunun anlamı donanı mlı fertlerin ö n­

cü lü ğ ü nde Sanayi ve Bilgi Toplumunu oluş turmaktı r. Bu yapı lamazsa siyasi

ve ekonomik bağ ı msı zlı ğ ı mı z yanı sı ra kü ltü rel bağ ı msı zlı ğ ı mı zı korumamı z mü mkü n olmaz. İ slâ mi İ man ve yaş am kuralları da gereğ ince yaş anı lı p yaş atı ­ lamaz. Gü ç lü olabilmek iç in atı lması gereken ilk adı m ise sanayileş mektir.

Kur’â n­ı Kerim, demir ve bakı r gibi sanayileş me iç in gerekli ham madde­ lerin insanlara verilmiş bü yü k nimetler olduğ unu aç ı klamakta, madenlerden ç eş itli â let ve sanat eserleri yapabilme kabiliyetinin insanlara verilmiş mü him bir nimet olduğ unu beyan etmektedir. Sanayileş menin temellerinin Peygam­ berler eliyle atı ldı ğ ı nı da aç ı klamaktadı r.

Peygamberlikleri mucizelerle kanı tlanmakla birlikte gö revlerini yapmada sebep­netice kanunları na tâ bi olan Peygamberler, Rabbimiz tarafı ndan sanayi gü cü ile kuvvetlendirilmiş lerdir.

a)  Hû d  sû resinin  37.  â yetinde  Yü ce  Rabbimiz,  Nuh  Peygambere  ş ö yle emir verdiğ ini aç ı klamaktadı r:

“Bizim nezâ retimiz ve vahyimiz ile bir gemi yap... ”

Allah’ı n emri ile ve ondan aldı ğ ı vahiy ile Hz. Nuh’un yaptı ğ ı geminin kav­ minin î man edenleri ve bunları n muhtaç oldukları ş eyleri ve her hayvandan iki eş i iç ine alabilecek ve dağ lar gibi dalgalar arası nda seyredebilecek bir gemi olduğ u ve bu geminin ateş gü cü ile ç alı ş tı ğ ı mezkû r surenin 40­42. â yetlerinde beyan olunmaktadı r. 1

b) Rabbimiz Enbiyâ Sû resi’nde: “Biz Davud’a sizi savaş ta koruması iç in

 

 

1  Hak Dini Kur’â n Dili, Elmalı Hamdi Yazı r, 2, baskı, 4/2780­84.


 

 


zı rh yapmayı ö ğ retmiş tik... ” buyurmaktadı r. Sebe’ sû resi’nde ise: “... Biz Da­

vud’a demiri yumuş attı k. (Demiri istediğ i gibi kullanma bilgisi ve gü cü nü ver­ dik. )”duyurusunu yapmaktadı r. Bö ylece Dâ vud Peygamber’in sanat ve sanayi gü cü ile desteklendiğ i aç ı klanmaktadı r. 2

c) Sü leyman Peygamberin sanat/sanayi gü cü ile kuvvetlendirildiğ i de Se­

be’ sû resinde ş ö ylece bildirilmektedir:

“Biz ona bakı r madenini sel gibi akı ttı k. Yö netiminde Rabbinin izniyle iş gö ren cinler de vardı. Onlar, mabedlerden, heykellerden, bü yü k havuzlar gibi ç anaklar­ dan, sabit kazanlardan ne dilerse kendisine yaparlardı. ”3

Neml  sû resi’nde  ise  Sü leyman  Peygamber’in  ç evresinden  bilgin  bir  ki­ ş inin Sebe’ melikesi Belkı s’ı n yü zlerce kilometre uzaklı ktaki tahtı nı bir ana­ da; gö z aç ı p kapama sü resi iç inde Sü leyman Peygamber’in huzuruna getirdi­

ğ i aç ı klanmaktadı r. Bö ylece Hz. Sü leyman’ı n ü stü n deha sahibi fen bilginle­

ri ile desteklendiğ i ifade edilirken, fezada ses ve resimler gibi eş yanı n da nak­ line muvaffak olunduğ una iş aret edilmekte, bö ylece mü ’minlere geniş ufuk­ lar ç izilmektedir. 4

d) Kehf sû resi’nde, Ye’cü c ve Me’cü c orduları na karş ı Zü lkarneyn ve or­ dusundan yardı m dileyen kavimle Zü lkarneyn arası nda geç en konuş ma nak­ ledilmekte, mazlumları n sanayi gü cü nü kullanan bir Hak adamı aracı lı ğ ı ile nası l desteklendiğ i aç ı klanmaktadı r. Adı geç en sû renin 95. ile 97. â yetlerinde ş ö yle buyrulur:

“(Yardı m isteyen kavmin temsilcileri ş ö yle) dediler: Ey Zü lkarneyn! Yecü c

ve Mecü c ü lkede bozgunculuk yapmaktadı rlar. Bizimle onlar arası nda bir sed yapman karş ı lı ğ ı nda sana bir vergi versek. Zü lkarneyn de ş ö yle dedi:

Rabbimin bana verdiğ i (ilim, teknik ve yaptı rı m) gü cü sizin vereceğ iniz vergiden daha hayı rlı dı r. Haydi iş gü cü ile bana yardı m edin. Bana demir kü t­ leleri getirin de sizinle onları n arası nda bir sağ lam sed yapayı m. Karş ı lı klı iki dağ ı n arası nı demir kü tleleri ile doldurduğ u vakit Zü lkarneyn; ­ateş i yakı p kö ­ rü kleyin­ dedi. Sonunda demiri kor haline getirdiğ inde, ise“bana erimiş bakı r getirin de ü zerine dö keyim” dedi. Artı k Ye’cü c ve Me’cü c bu seddi ne aş abildi­ ler, ne de onu delebildiler. ”

 

 

2  Enbiya, 80; Sebe’, 10.

3  Sebe’, 12.

4  Neml, 40.


 

327


 

 

Aziz Mü ’minler!

Yukarı da, Kur’â n­ı Kerim’den sunduğ umuz misaller, bizlere Hakk’ı n, ada­

let ve faziletin sanayi gü cü ile korunması, desteklenmesi ve geliş tirilmesi lü zu­

munu ö ğ retmektedir.

Bu mevzuda Aziz Peygamberimiz de bizleri uyarmaktadı r.

Muhtelif hadisleriyle, bizleri tarı mcı lı k ve hayvancı lı ğ a teş vik eden Pey­ gamberimiz, sanayileş me konusuyla ilgili bir hadislerinde ş ö yle buyurmuş lar­ dı r:


 

328


“Rı zkı yeraltı kaynakları nda arayı nı z. ”5

Yeraltı kaynakları nı n, ağ ı r sanayii kuracak ve yaş atacak hammaddeleri ih­ tiva ettiğ i, sanayileş medikç e de bunlardan rı zı k kaynağ ı olarak faydalanı lama­ yacağ ı aç ı ktı r.

Peygamberimizin bu konuda daha aç ı k yö nlendirmeleri de vardı r.

Aziz Peygamberimiz bir defası nda bir ziraat â letini iş aretle ş ö yle buyur­

muş lardı r:

“İ ş te bu â let bir toplum fertlerinin evine girer (o toplumda sanayi ve tica­

ret gereken ilgiyi gö rmez)se) Allah o toplum binası na zillet ve sefalet saç ar. ”6

Yukarı da ma’naları nı sunduğ umuz iki hadisin aç ı sı ndan İ slâ m dü nyası ­

na bakı ldı ğ ı nda, İ slâ m ü lkelerini kuş atan zillet ve fakirliğ in daha ziyade yeral­

tı kaynakları ndan yararlanı lamaması ndan ve de sanayileş menin gerç ekleş tiri­

lememesinden kaynaklandı ğ ı de gö rü lecektir.

Peygaberimizin; “Allah sanatkâ r mü ’min kulunu sever. ” “İ nsan elinin eme­ ğ inden daha hayı rlı bir yemek yememiş tir. ”7  buyurması ve demircilik gibi sa­ natları n ilk ö ğ reticilerinin Peygamberler olduğ unu aç ı klaması da sanayiye yö n­ lendirmektedir.

Mü ’minler!

İ slâ m, insanları Allah’a dö ndü rmek, tecavü zlerden kurtarı p hü r yaş atmak, ahlâ k ve fazilet ö lç ü lerini kö kleş tirmek, ebedî hayatı n varlı ğ ı nı ve Allah’ı n hu­ zurunda muhakeme olunacağ ı nı bildirmek iç in gö nderilmiş bir nizamdı r.

Ş ü phesiz  O’nun  gö revi,  sanayileş me/bilgi  toplumu  oluş turma  edebiyatı

 

 

5  Keş fü l Hafa, Hn. 396.

6  S. B. M. Tecrid­i Sarih Ter. 1. Baskı, 7/171.

7  El­Câ miû s­Sağ î r, 1/75.


 

 


yapmak değ ildir. Bö yle olmakla birlikte O, insanlı ğ ı n refahı ve maddî hayatı n

geliş imi iç in umû mî teş vikler yapar ve bu arada sanayileş me konusunda oldu­

ğ u gibi kı sa ve ö zlü ö rnekler verir.

Biz bu misalleri de ö zetleyerek sunduk. Aziz Mü ’minler!

Aslı nda amacı mı z sanayileş menin zarû retini ifade etmekten ç ok, sanayi­

leş menin imanlı lar, ahlâ klı lar elinde gerç ekleş mesi gereğ ini aç ı klamaktı r.

Kur’â n­ı Kerim, imandan, adalet ve faziletten yoksun nice geliş miş millet­ lerin helâ ka uğ radı kları nı ve gelecekte de yı kı ma mâ ruz kalacakları nı ç ok ağ ı r bir dille pekiş tirerek beyan etmektedir.

Allah’a  ve  Â hiret  hayatı na  imanı n  refakat  etmediğ i  sanayileş me,  dü nya milletlerine huzur getirmediğ i gibi İ slâ m Ü lkelerine ve milletimize de mutlu­ luk getirmeyecektir.

Bunun  iç indir  ki,  biz  Hak’la  gü ç lendirilmiş  bir  sanayileş meden  yana­ yı z.  Ekonomik  politikamı z  sanayileş memizi  dü zenlerken,  eğ itim  ve  kü ltü r politikamı z da bizi İ slâ m’a dö ndü rmeli ve Hak ç izgide yaş ama aş kı mı zı geliş ­ tirmelidir.

Bü tü n bu arzuları n gerç ekleş tirilebilmesi gerç ek mü ’minlerin sanayileş me

ve bilgi toplumu oluş turma dâ vamı zı n ö ncü lü ğ ü nü yapması na bağ lı dı r.

Bu  dâ vanı n  tahakkuku  iç in  ç ocukları mı zı  en  verimli  okullar  ve  en  ge­ liş miş ü niversitelerde okutmalı yı z. Birleş meli, yurt iç i ve dı ş ı nda dev tesisler kurmalı, inandı ğ ı mı z sanayi tesislerine ortak olmalı yı z. Mü ’min iş ç iler, mü te­ ş ebbisler, iş adamları ve idareciler olarak birbirimizi uyarmalı, yü reklendirme­

li ve yö nlendirmeliyiz.

Hutbemizi Enfal sû resinden, asrı mı zda ç ok iyi anlaş ı lması ve izlenmesi gereken â yetlerle bitiriyorum:

“Allah’a ve O’nun Peygamberine itaat edin. (Siyasî, iktisadî ve kü ltü rel yol­ larla) sakı n birbirinizle ç ekiş ip gevş emeyin ki, sonra korku ile zaafa dü ş ersiniz, gü ­ cü nü z yitip gider. (Siyasî iktisadî ve kü ltü rel birlik ü zerinde) sabredin, Allah sab­ redenlerle beraberdir. ”

“... Ve Allah, ancak sabı rlı kulları nı sever. ”8

 

 

8  Enfal, 40; Ali İ mran, 146.


 

329


 

 

Ş eriat Nedir?

 

 


 

 

330


Ş eriat İ slâ mî bir kavram olup kaynakları mı zda ş ö ylece tarif edilmektedir.

Ş eriat: Allah’ı n insanlar iç in koyduğ u ve elç isi Muhammed (s. a. ) aracı lı ğ ı ile duyurduğ u Kurâ n yasaları bü tü nü dü r. 1

Bu ş ekildeki tanı mı yla Ş eriat İ slâ m’dı r. Ş eriat İ nsanı, bu Yü ce Ş eriat’e bü ­ tü n varlı ğ ı yla inanan ve onu yaş amak ve yaş atmak aş kı nı ruhunda taş ı yan ki­ ş idir.

İ slâ m ve Ş eriat, Mü ’min ve Ş eriat İ nsanı eş manalı dı r. Bu itibarla, İ slâ m Dini’ne iman eden bü tü n mü ’minler ş eriat insanı dı r. İ slâ m anlamı na Ş eriat bi­ zim Hayat Nizâ mı ’mı zdı r.

Mü ’minlerin  bü yü k  ç oğ unluğ u  bu  gerç eğ i  bilmediğ i  iç indir  ki,  İ slâ m Dini’ne karş ı inkâ rı nda ş uurlu fertler ve gruplar, ş eriat ve ş eriatç ı kelimelerini kalkan yaparak yü ce dinimize saldı rmaktadı rlar. Bâ tı llarla ş artlanmı ş ilmî dü ­ ş ü nceden yoksun kafaları nda ş ekillendirdikleri irtica modelini ve gerici tipini bu mukaddes kelimelerle patentleyerek insanları yanı ltmaktadı rlar.

Kü fü r yobazlı ğ ı, devrimcilik taassubu, ç ağ daş lı k ö zentisi adı na ve ö rtü ­

lü ç ı kar­ iktidar amacı yla yü rü tü len ve gerç ekleri tahrif adı na esası na dayanan bu ç alı ş ma, ş ü phesiz ş eriat ve ş eriat dü ş manlı ğ ı oluş turmakta ve geliş tirmek­ tedir. Ancak ciddî bir inceleme yapı ldı ğ ı zaman gö rü lecektir ki, muarı zları mı z (karş ı tları mı z)durumuna dü ş ü rü len yarı aydı n zü mre aslı nda Yü ce ş eriatı mı za

ve gerç ek ş erî at insanı na dü ş man değ ildirler. Ancak kendilerine ş eriat ve ş eriat

 

 

1  Kurtû bi. El­Camiu li Ahkâ mil­Kur’â n, 16/163.


 

 


insanı ş eklinde takdim olunan, ş erî atimizin de ş iddetle reddettiğ i irtica mode­

line ve mutaassı p yobaz ö rneğ ine dü ş mandı rlar.

 

Onları n ş eriat kavramı ndan anladı kları ve ç ağ rı ş ı m yaptı kları dü zen mo­

delini ş ö ylece ç izebiliriz:

 

“İ lim ve tekniğ e karş ı tutucu ve karanlı k fikirler, babadan oğ ula geç en fert

ve zü mre istibdadı, kadı na hak ve hü rriyet tanı mayan katı doğ malar, sö mü rü ­

cü kiş i ve dü zenlere karş ı sabrı ve kanaati ö neren ö ğ ü tler, yakan­ yı kan­ fik­

ri prangaya vuran ve hü rriyeti kı sı tlayan cihad ü lkü sü, ilkel ceza yasaları, sı ­ kı cı ve bunaltı cı dî nî merasimler, yaş ama arzuları nı kö relten felç li emirler ve yasaklar... ”

Evet, ü rkü len, kaç ı nı lan, suç lanan, yasaklanan, mahkû m edilmek iç in kar­

ş ı sı nda saf tutulan ve adı na da ş eriat dedirtilen dü zenin muhtevası budur.

 

İ nsan fı tratı (doğ ası ) ve hayatı n gerç ekleri ile ç atı ş an bu tü r olumsuz bir dü zen anlayı ş ı nı n İ slâ m Ş eriati ile ne alâ kası vardı r? Bir ilgisi olmak ş ö yle dur­ sun ş erî atimiz, bu ve bu gibi insan doğ ası yla ç atı ş an hayat felsefeleri ve tat­ bikatı nı yü rü rlü kten dü ş ü rmek iç in Rabbimiz tarafı ndan gö nderilmiş bir ni­ zamdı r.

Ş erî atimiz, imanî, iktisadî, iç timaî (sosyal) hukukî ve ahlâ kî yapı sı yla bir bü tü n olarak incelendiğ i zaman aç ı kç a gö rü lecektir ki;

a)  Ş erî atı mı zda  ilim  ve  tekniğ e  karş ı  ç ı kan  karanlı k  bir  tutuculuk  yok­

tur. İ lmi, İ slâ m’ı n hayatı, mü ’minin sevgilisi kı lan mutlak bir geliş im anlayı ­

ş ı ve yarı ş ı vardı r.

 

b) Ş erî atimizde babadan oğ ula intikal eden ferd ve zü mre istibdadı yok­ tur. Mutlak hakimiyeti Allah’da ve elç isi Hz. Muhammed’de, kayı tlı /ş artlı ege­ menliğ i de insanlarda gö ren, yö netimi adalet, liyakat ve ş û ra(seç im) yö ntemiy­

le seç ilecek ve halkı, halk adı na yö netecek ve halka karş ı sorumlu olacak kiş i­

lere veren bir siyasî dü zen vardı r.

 

c) Ş erî atimizde kadı na hak ve hü rriyet tanı mayan katı doğ malar yoktur. Onu, kı z ç ocuğ u, eş ve ana olarak yü celten, bir cemiyet mimarı olarak değ er­ lendiren, rû hî ve fizikî yapı sı ndaki zerafetten ö tü rü de ö zel bir ilgi ve ş efkate lâ yı k gö ren dü sturlar vardı r.

Ş eraitimizde  kadı nı  zevcelik  ve  analı k  gö revinden  koparmak,  bü roda,


 

331


 

 


 

332


fabrikada ve reklâ m iş lerinde sö mü rmek, ş ehvetperestlere peş keş ç ekmek ve

ç ı karlara â let etmek isteyen zâ lim fertlere, gerici ve geriletici dü zenlere karş ı onu ev merkezli toplum hayatı ile koruyan kurallar vardı r. Ö zel ş artları iç inde kocaya, kadı na ve de yargı ya boş ama hakkı veren insan onuruna saygı lı boş a­ ma/boş anma yasaları vardı r.



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.