|
|||||||
f) Âhiret Günü’ne iman 3 страницаrı ihlal etmekten sakı ndı rmaktı r. Allah’ı n Elç isi Peygamberimiz yol hakkı olarak aç ı kladı ğ ı bu dö rt bü yü k gö reve bir hadislerinde mazluma yardı m etmek, ş aş ı ranlara ve de soranlara yolu tarif etmek ş eklinde iki ahlâ kî gö rev daha ilave etmektedirler. Bunlardan mazluma yardı m etmek gö revinin soyguna uğ ramı ş veya kaza geç irmiş olanla ra â cil olarak yardı mda bulunmak anlamı nda olduğ u ş ü phesizdir. 6 Bu sebeple â cil yardı m organizasyonları nı İ slâ mi kurumlar gö rebiliriz.
5 M. S. Mü slim, Hn. 1419. 6 S. Tirmizi, Hn. 2727.
Muhterem Mü ’minler! Peygamberimizin yol dü zeni ile ilgili olarak gü nü mü zü n anlayı ş ı yla tra fik kaidelerine uymayı iç erecek ş ekilde ö ğ ü tler vermesi, bu kurallara uyma nı n dü nya hayatı nı n gü venliğ ini sağ layı cı olması kadar, â hiret hayatı nı n saade tine de yol aç ı cı olması dolayı sı yladı r. Nitekim Peygamberimiz bir hadislerin de ş ö yle buyurmaktadı r: “(Vaktiyle) bir kimse yolda giderken yol ü zerinde bir diken dalı buldu, onu yoldan dı ş arı ya attı. Yü ce Allah, onun bu amelini kabul buyurdu da gü nahları nı bağ ı ş ladı. ”7 Peygamberimiz bir diğ er hadislerinde de ş ö yle buyurmaktadı r: “(Sizden ö nceki nesiller iç inde yaş ayan) bir adam yolun ortası nda yolcuları n geç iş ine engel teş kil eden bir ağ aç dalı gö rdü. Vallahi ben bu engeli kaldı racağ ı m de di ve de kaldı rdı. Bu iş inden dolayı da Cennet’e girmeye hak kazandı. ”8 Yoldan bir diken veya bir ağ aç dalı gidermek, bağ ı ş lanma ve Cennet’e girme sebebi olursa, Allah’ı n rı zası nı dileyerek gü nü mü zü n trafik kaidelerine uymak da aynı ş ekilde bağ ı ş lanma ve Cennet’e girme vesî lesi olmaz mı? Pek tabî idir ki olur. Ş u halde vazifemiz; Trafik iş aret levhaları nda Hz. Peygamberin doğ ruya iletici manevî el iş aretlerini gö rmek ve bu iş aretlerin Cennet’e yö n lendirdiğ ine inanmaktı r. Saygı değ er Mü ’minler! Mevzuumuzla alâ kalı gö rdü ğ ü mü z mü him bir hususa da burada dikkati nizi ç ekmek isteriz. Peygamberimiz bir hadislerinde “Sadaka vermek iç in koş uş unuz. Zira belâ Sadaka engelini aş amaz. ”9 buyururken gerekç elerini sunarak trafik kuralları na uyma olarak aç ı kladı ğ ı mı z “Yoldan, ezayı gidermeyi” de sadaka olarak nite lendirmiş tir. Peygamberimizin ifadeleriyle trafik kuralları na uymak Sadaka olduğ una, kaza ve belâ lar da Sadaka engelini aş amadı ğ ı na gö re trafik dü zenine uymanı n, trafik kazaları nı bü yü k ö lç ü de ö nleyebileceğ ini veya azaltabileceğ ini sö yleye biliriz. Hal bö yleyken, kendi bilgisizliğ imizin, ihmalkâ rlı k ve tedbirsizliğ imi
7 M. S. Mü slim, Hn. 1082. 8 S. Mü slim ve Ter. M. Sofuoğ lu, 8/86. 9 K. Hafâ, Hn. 876.
311
zin meydana getirdiğ i kazaları, nası l tecelli edeceğ ini bilmediğ imiz ilâ hî kade re hamletmemiz ş ü phesiz kaderi İ slâ m dı ş ı bir anlayı ş la yorumlamaktı r; pek tabiidir ki bü yü k bir hatadı r. *** Trafik kaidelerine uymak, canlara ve mallara saygı duymanı n ilk gereğ idir ve bu uyuş kendi nefsimize ve cemiyetimize hayı rlı bir hizmettir. Bu hayrı ka tiyen kü ç ü msememeliyiz. Peygamberimiz: “Hayı rdan hiç bir ş eyi kü ç ü k gö r meyiniz” buyururlar. Kaldı ki, trafik dü zenine uymak kü ç ü k değ il, bü yü k bir hayı rdı r ve pek bü yü k bir sevaptı r. Allah’ı n rahmeti, selâ meti ve emniyetinin ü zerinize olması nı niyaz eder, konuyu bir Mü lk sû resinin 15. â yetiyle bitiririm: “Yeryü zü nü ayakları nı zı n altı na seren Allah’tı r. O halde yeryü zü nü n ü zerinde dolaş ı n ve O’nun size verdiğ i rı zktan yeyin. (Sonunda) dö nü ş ü nü z O’na olacaktı r. ”
312
İ slam’da Turizme (Yurt İ ç i ve Dı ş ı Seyahatler) Yö neltici Gö revler
Asrı mı zda sü ratle geliş en turizm, gü ç lü ve verimli bir gelir kaynağ ı olması sebebiyle, dü nyamı zı n bü tü n ü lkeleri tarafı ndan ciddiyetle değ erlendirilmek te, tanı tma ve turizm1 iş leri, ö zel bakanlı klar yö netimiyle dü zenlenmektedir. Nakil vası taları nı n geliş mesi ve ç oğ alması yla giderek daha da bü yü k bir il gi gö ren turizmin, İ slâ m Dini’ndeki ö nemini ve turizme yö neltici gö revleri ve kuralları aç ı klamaya ç alı ş acağ ı z. İ slâ m Dini ile turizm birbirleriyle o derece ö rtü ş ü p kaynaş mı ş tı r ki, ger ç ek bir Mü slü man olarak yaş ayabilmek, turizme yö nelmeyi zarurî kı lmakta dı r.
313 Mü ’min iç in turizm bir fikir, bir ö zlem değ il, yaş anan bir olgudur. İ bâ det hayatı nı n bir bö lü mü dü r. Ç ü nkü İ slâ mî emirler ve ö ğ ü tler turizmi, yani ü lke iç i ve dı ş ı yolculukları vazife haline getirmektedir. Mevzuumuzla alâ kalı gö revlendiriri ve teş vik edici kutsal yasaları ve ku rumları ş ö ylece ö zetleyebiliriz: a) İ slâ m Dini’nin mü ’minleri mü kellef kı ldı ğ ı ana ibadetlerden biri olan hac, seyahati mecburileş tirmekte ve ibâ detleş tirmektedir. 2 Dü nyamı zı n bü tü n ü lkelerindeki hususî ş artları nı haiz mü ’minlerin Mek ke’deki Kâ be’yi ziyaret etmeleri farzdı r. Bu dinî vazife, imkâ nları n kı sı tlı oldu ğ u tarihi dö nemlerden bu yana yolculuğ u kaç ı nı lmaz bir vazife haline getir mekte, dı ş turizmin ilk alı ş tı rmaları nı yaptı rmaktadı r.
1 Turizm: Değ iş ik amaç larla yapı lan gezi/yolculuk ve ilgili iş ler. 2 Ali İ mran, 98.
314 Ş artları nı n gerç ekleş tiğ i ilk seneden sonra hacca gidilmesi gereğ i olduğ u iç in pek tabî idir ki hac, İ slâ m toplumunda kö klü bir turizm fikri ve tatbikatı nı doğ urup geliş tirmiş ve de geliş tirmektedir. b) İ slâ m Dini’nde mü ’minlerin yü kü mlü kı lı ndı ğ ı Hakk’ı tebliğ etmek ve Bâ tı l’lardan sakı ndı rmak gö revi de dinî yö nden seyahatleri zarurî kı lmaktadı r. Â li İ mrâ n sû resi’nin 110. â yetiyle yasalaş tı rı lan ve mesuliyeti gerektiren bu gö rev, maddî bakı mdan gü ç lü ve bilgili mü ’minleri, ö ğ reticilerden yoksun bö lgelerdeki Mü slü man kardeş lerini irş ad etmekle, ü lkeleri dı ş ı ndaki gayrı mü slimleri İ slâ m Dini’ne ç ağ ı rmakla vazifelendirmektedir. Turizmin İ slâ m Dini’ndeki bu amacı na ş anlı Peygamberimiz ş u hadisleri ile iş aret etmiş lerdir: , “Ü mmetimin seyahati, Allah yolunda cihaddı r. (Hayı rlara ve gü zelliklere ç a ğ ı rmak, kö tü lü kler ve ç irkinliklerden sakı ndı rmaktı r. )”3 c) Tarihe mal olmuş milletler, bu milletlerin yaş adı ğ ı yurtlar ve bu ü lke ler bü nyesindeki tarihî eserler ü zerinde ibret almak iç in tefekkü r edilmesini ve bu dü ş ü ncenin ı ş ı ğ ı nda Allah’a dö nü lmesini emreden dinî emirler de, gü nü mü zü n ifadesiyle iç ve dı ş turizme teş vik etmektedir. Maddi imkâ nları olan mü ’minlere bu amaca yö nelik seyahati zaruri kı lmaktadı r. Kur’â nı Kerî m’de bizlere, medeniyette geliş miş fakat kendilerini Allah’a ve O’nun buyrukları na ç ağ ı ran Peygamberlerine isyan etmiş nice milletlerin, imansı zlı kları, zulü mleri ve ahlâ ksı zlı kları sebebiyle helak edildiğ i bildiril mektedir. Cezalandı rı lan bu toplumlar ü zerinde dü ş ü nü lerek son ve evrensel Peygamber kı lı nan Hz. Muhammed’in tebliğ i olan Kur’â n’ı n izlenmesi bö ylece tarihî milletlerin akı betine uğ ranı lmaması ö ğ ü tlenmektedir. Rabbimiz ş ö yle buyurur: “O inkarcı lar yer yü zü nde dolaş madı lar mı ki, kendilerinden daha ç ok, daha kuvvetli, bı raktı kları eserler daha sağ lam olan ö ncekilerin akı betlerinin nası l olduğ una baksı nlar? Kazandı kları onlara bir fayda vermemiş tir. ”4 “Yeryü zü nü gezin, (belgeleri inceleyin. ) Sonra da (Allah’ı n emirlerini, elç ileri nin ö ğ ü tlerini) yalanlayanları n sonunun nası l olduğ una bir bakı n. ”5
3 Sü nenü Ebû Davû d, Babü n FinNehyı anisSeyahati. 4 Mü ’min, 82, 5 En’am, 11.
Mü ’minler! Gerç ekten bugü n bı raktı kları yurtları ve sanat eserlerinden bü yü k ö lç ü de inkiş af ettikleri aç ı kç a anlaş ı lan bazı tarihi milletlerin putperestlikleri ve az gı nlı kları sebebiyle ç ö kü ntü ye uğ radı kları, yurtları ve sanat eserlerinde kendi ni gö steren ç ok tanrı cı lı k inancı ve ahlâ ksı zlı ğ ı yansı tan tasvirlerden anlaş ı l maktadı r. Ö zetleyerek ifade edersek, tarihî milletlerin hak ve batı l izindeki yaş ayı ş ları ve neticeleri ü zerinde tefekkü r edilebilmesi iç in ü lke iç i ve dı ş ı ndaki din ve medeniyet tarihî eserlerinin gö rü lmesinin dinî yö nden ö ğ ü tlenir olması da seyahati ibâ detleş tirmektedir. Turizmin, bu amacı na iş aret eden Hac sû resinin 46. â yetinde de ş ö yle buy rulur: “Yeryü zü nde dolaş mı yorlar mı ki (tarihi olaylar ü zerinde) dü ş ü necek kalpleri, (yankı lanan gerç ekleri) iş itecek kulakları olsun. Fakat hakikat ş u dur ki, yalnı z gö zler kö r olmaz. Fakat ası l gö ğ ü sler iç inde olan kalpler de kö r olur. ” Aziz Mü ’minler! d) İ slâ m Dini’nde mutlaka yapı lması gereken akrabalı k vazifeleri de turiz mi teş vik etmektedir. Araları ndaki ilgi bağ ları nı kuvvetlendirmek, yardı mlaş mak ve ö ğ ü tleş mek iç in ziyaretleş mekle mü kellef olan mü ’minlerin bu gaye ile yolculuk yapmala rı gerekmektedir. Bu mukaddes vazifenin ö nemini Peygamberimiz, ş ö yle ifade buyuruyor
315 lar:
“Rı zkı nı n bollaş tı rı lması ndan ve ö lü mü nü n geciktirilmesinden mutlu olacak ki ş i akrabası nı ziyaret etsin. ”6 “Akrabalı k vazifelerini yapmayan (doğ rudan) Cennet’e giremez. ”7 e) Allah’ı n rı zası nı kazanmak gayesiyle, toplumun ihtiyaç ları nı karş ı lamak ve geliş mesine yardı mcı olmak iç in ç eş itli ilim dalları ü zerinde ç alı ş manı n ve ilmî incelemelerde bulunmanı n yeter sayı da kiş inin ü stlenmesini gerektiren farzı kifaye bir gö rev olması da iç ve dı ş turizmi geliş tiricidir. Ç ü nkü ilim ve
6 Muhtasar Sahihi Mü slim, Hadis No: 1762. 7 Sü nenü tTirmizî, Hadis No: 1910.
316 ihtisas iç in yurt iç indeki ve yabancı ü lkelerdeki ilim merkezlerine, bilim mü esseselerine gitmek zorunludur. Peygamberimiz ilim yolculuğ unun Cennet yolculuğ u olduğ unu ş ö ylece aç ı klı yorlar: “... İ lim tahsili iç in yola ç ı kan kiş iye Allah Cennet yolunu kolaylaş tı rı r. ”8 Burada, İ slâ m Dini’ndeki ilim anlayı ş ı nı n Kur’â n ve Sü nnet kaynakları na dayalı ilimler yanı sı ra sosyal ve mü sbet ilimleri de iç ine aldı ğ ı nı ifade et mek isteriz. f) Dinimizde geç im kaynağ ı olarak ticarete pek bü yü k bir ö nem veril mesi ve toplumlar arası nda iktisadî alakalar kurmak ve geliş tirmek gayesiyle yolculuklar yapı lması na teş vik buyrulması da turizme rağ bet ettirici vası ftadı r. Bu konuda Aziz Peygamberimiz ş ö yle buyururlar: “(İ ktisadî gayelerle) yolculuklar yapı nı z ki kazanası nı z, rı zı klandı rı lası nı z ve zenginleş esiniz. ”9 g) Tı bbî sebepler de yolculukları ibâ detleş tirmektedir. Zira mü ’minler, hastalı kları m tedavi ettirmekle mü kelleftirler. Ç ü nkü Peygamberimiz “Ey Allah’ı n kulları! Tedavi olunuz” buyurmuş lardı r. Uzman doktorlar gerekli gö rdü ğ ü nde, ameliyat veya hava değ iş imi iç in seyahatler yapmak da dinî bir gö rev olur. Ç evre ve iklim değ iş ikliklerinin yararlı olabileceğ ine dikkatimizi ç ekmek iç indir ki Ş anlı Peygamberimiz ş ö yle buyururlar: “Seyahat ediniz ki sı hhatli olası nı z. ”10 Muhterem Mü ’minler! İ slâ m Dini’nde Turizm’i teş vik edici ç ok mü him bir sebep de yolculara ta nı nan ruhsatlar = kolaylı klardı r. Dinimizde, gidilmesi yolculuk olarak değ erlendirilebilecek bir yere git mek iç in yola ç ı kan kiş i yolcudur. a) Yolcu, mü ekked sü nnet namazları kı lmadan akş amı n farzı nı ü ç, diğ er farz namazları iki rek’at kı lar.
8 EtTac, 1/63. 9 Keş fulHafa Hadis No: 1445 ve notları. 10 ElCamiü sSağ î r, (Safirû ) maddesi, 2/30.
b) Yolcuya Cuma Namazı farz değ ildir. c) Yolcu, Ramazan’dan sonra kaza etmek ü zere, Ramazan orucunu tehir edebilir. d) Yolcu iç in, mest ü zerine mesh yapma sü resi, iki kat fazlası yla 72 saattir. Yaptı ğ ı mı z aç ı klamalardan anlaş ı lacağ ı ü zere dinimizde turizm; hayı r olan, hayrı yaş atan, hayra gö tü ren bir ibadettir. Yolculuk ibâ det olunca pek tabiî dir ki yolcu da yolculuğ u sü resince ibâ dette ve ibâ detin manevî zenginliğ i iç erisinde olacaktı r. Bu gerç eğ i aç ı klayarak yolculara sı k sı k duâ etmeyi, misa firperverlere de yolcu duâ sı almayı ö ğ ü tlemek iç indir ki, Peygamberimiz ş ö y le buyurmuş lardı r: “Ü ç tü r duâ vardı r ki kabul olunacakları ndan, hiç ş ü phe yoktur. Bunlar, maz lumun ve yolcunun duâ sı ile anababanı n ç ocuğ una duâ sı dı r. ”11 Yü ce Rabbimden cü mlemize sı hhat, mutluluk ve ç alı ş maları mı zda baş a rı lar dilerim.
11 S. Tirmizî, Hadis No: 1906.
317
Turizm (Yurt İ ç i ve Yurt Dı ş ı Seyahatler) ve İ slâ mî Vazifelerimiz
318 İ slâ m Dini, Hac/Umre, Hakk’ı tebliğ, dinler ve medeniyet tarihi eserleri ni tetkik ve ü zerinde tefekkü r, akrabayı ziyaret, ilim ve ihtisas, iç ve dı ş ticaret ve tedavi gibi ferdî ve sosyal, fakat aynı zamanda dinî olan gö revlerle Turizmi; yurt iç i ve dı ş ı seyahatleri ibâ det hayatı nı n bir bö lü mü kı lmı ş tı r. Aziz Mü ’minler! İ slâ m Dini aç ı klanan vazifeleri ve sebeplerini ibadetleş tirerek iç ve dı ş tu rizmi meş rulaş tı rdı ğ ı iç in, mü ’min erkekler gibi mü ’min kadı nları da turiz me yö nlendirmiş tir. Ancak kadı nlar, daha ç ok etkileyebilecekleri ve etkilene bilecekleri iç in doğ ması muhtemel ahlâ kî sakı ncalar sebebiyle yalnı z baş ları na seyahat etmekten yasaklanmı ş lardı r. Bu mevzuda ş anlı Peygamberimiz/ö n derimiz ş ö yle buyururlar: “Allah’a ve  hiret gü nü ne inanan bir kadı nı n yanı nda (baba, amca, kardeş ve koca gibi bir) mahremi veya eş i bulunmaksı zı n bir gü n ve bir gecelik bir yolculuğ a yalnı z baş ı na ç ı kması helâ l(uygun) değ ildir. ”1 Dinimiz, mü kellef kı ldı ğ ı gö revlerle iç ve dı ş turizme teş vik ettiğ i gibi, ferd ve toplum olarak yolculara gereken maddî ve manevî yardı mı n yapı lma sı nı da emretmiş ve ö ğ ü tlemiş tir. Yolculukları n bir takı m gü ç lü kleri davet ettiğ i bir gerç ektir. Nitekim Pey gamberimiz de bu hususa iş aret ederek ş ö yle buyurmuş lardı r: “Yolculuk bir nevi azabdı r. Sizi vaktinde yemek, iç mekten ve uyumaktan alı koyar. Herhangi biriniz iş ini bitirirse evine dö nmekte acele etsin. ”2
1 Sü nenü İ bni Mace, Hadis No: 2899. 2 Muhtasar Sahihi Mü slim, Hadis No: 1117.
Yolculukları n meş akkatlerini bü yü k ö lç ü de gidermek, karş ı laş ı lan prob lemlerin ç ö zü lmesini sağ lamak iç indir ki, dinimiz yolculara azami misafirper verliğ in ve yardı mı n gö sterilerek ihtiyaç ları nı n giderilmesini ö ğ ü tlemiş tir. Bakara Sû resi’nin 215. â yetinde Rabbimiz ş ö yle buyurmaktadı r: “(Ey Muhammed! ) Sana ne harcayacakları nı sorarlar. De ki: Harcayacağ ı nı z para/mal anababa, yakı nlar, yetimler, dü ş kü nler ve yolcular iç indir. Hiç ş ü phesiz yaptı ğ ı nı z her iyiliğ i Allah bilir. ” Adı geç en sû renin 177. â yetinde, sevilen mallardan yolculara ikram etme nin hayra erdirecek en ö nemli iş /amel olduğ u da aç ı klanmaktadı r. Rabbimiz ferdî mü lkte fakir dü ş mü ş muhtaç kalmı ş yolcular iç in ö den mesi gerekli bir hak tayin ederek yardı mı ş ö ylece gö revleş tirmiş tir: “Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkı nı ver. Bununla beraber malı nı bü s bü tü n saç ı p savurma. ”3 Muhterem Mü ’minler! İ slâ m Dini’nde muhtaç yolcuya yapı lması mecburileş tirilen bir sosyal yar dı m tü rü daha vardı r ki, o da zekâ ttı r. Ö zel ş artları oluş tuğ unda mü ’minlerin vermekle yü kü mlü oldukları zekâ tı n ö deneceğ i gruplardan biri de fakir mü ’min yolculardı r. Bu konuda Tevbe sû resinin 60. â yetinde Rabbimiz ş ö yle buyurmaktadı r: “Zekâ tlar, Allah’tan bir farz olarak yoksullara, dü ş kü nlere, zekâ t memurları na, kalpleri Mü slü manlı ğ a ı sı ndı rı lacaklara verilir. Ö zgü rleş tirilecek esirler, borç lu lar, Allah Yolu’nda (insanları n yararı iç in) yapı lacak ç alı ş malar yolcular/mü lteciler iç in kullanı lı r. Allah ç ok iyi bilendir, ç ok bilge olandı r. ” Muhterem Mü ’minler! Ş anlı Peygamberimiz, Rabbimizin ö ğ ü tlediğ i ve mü kellef kı ldı ğ ı yolcula ra yardı m gö revinin dinimizdeki ö nemini bildiren ve para, bilgi, hizmet gibi yollarla yardı mcı olunması nı n sı nı rları nı ç izen hadislerinde ş ö yle buyurmuş lardı r: “Allah’a ve  hiret Gü nü ’ne iman eden kimse, misafirine ilgi gö stersin/ik ram etsin. Misafirin (mü min kardeş i ü zerindeki hakkı ) bir gü n ve bir gece ağ ı rlanması dı r. (Misafir olunan kiş iyi ilgi, ikram ve bakı mla yü kü mlü kı lan)
3 İ sra, 26.
319
320 misafirlik en ç ok da ü ç gü ndü r. Ü ç gü nden sonra misafire yapı lan harcama ki ş i iç in bir sadakadı r. Ancak misafirin, ağ ı rlayanı (maddî ve manevî bakı mdan) sı kı ntı ya dü ş ü recek; gü naha sokacak ş ekilde yerleş mek hakkı yoktur. ”4 Aziz Mü ’minler! Bü tü n bir memleket sathı nda ve ü lkeler arası nda yapı lacak seyahatlerde yolculuk problemlerinin ç ö zü lmesi, karş ı laş ı labilecek gü ç lü klerin giderilmesi pek tabî idir ki, fertlerin imkâ n sı nı rları nı aş ar. Toplumun dü zenli ve sü rekli il gi ve yardı mları nı gerekli kı lar. Bunun iç indir ki, İ slâ m Dini fertleri vazifelendirdiğ i gibi, İ slâ m toplumu nu da gö revlendirmiş tir. Konuyu aydı nlatmak iç in ş u kı sa bilginin verilmesine gerek vardı r: Turizmi, fikirde ve uygulamada bir devlet meselesi ve gö revi haline geti ren ilk dü zen İ slâ m Dinidir. Kı saca aç ı klayalı m: İ slâ m toplumunda zekâ t, İ slâ m Hukuku’na gö re teş kilâ tlanmı ş ve amaç ları belirlenmiş devlet tarafı ndan alı narak Kur’â n’ı n belirlediğ i yerlere dağ ı tı la cak yasal sosyaldinî bir vergidir. Verilmemesi de cezayı gerektirir. 5 Yolculuğ u sı rası nda veya gittiğ i yerde parası nı kaybeden, trafik kazası ge ç iren, hastalanan ve değ iş ik sebeplerle iline ve ü lkesine dö nemeyen fakir dü ş mü ş yolcular; Kur’â n’ı mı zı n yukarı da anlamı nı sunduğ umuz Tevbe Sû resi’nin 60. â yeti gereğ ince kendilerine zekâ t verilebilecek kiş ilerdir. Ayrı ca kü ltü rleri ve bilgilerini artı rmaları amacı yla ilmî araş tı rmalar yap maları iç in hacca ve ç eş itli ü lkelere gö nderilecek fakir akademisyen, yazar, sanatkâ r ve talebeler gibi yolcu sı nı fı na dâ hil edilebilecek olanlar da Zekâ t yar dı mı alabilirler. İ htiyaca gö re yı ldan yı la değ iş ecek tahsisatları ayarlamak, yoksul yolcula rı ve yolcu vasfı nı taş ı yacakları tespit etmek, ö deme ş ekli ve sü relerini dü zen lemek, yolcular iç in faydalanabilecekleri tesisler kurmak devletin vazifesi ola cağ ı ndan belirttiğ imiz gibi turizm, İ slâ m Nizâ mı ’nda bir devlet mevzuu ve va zifesidir.
4 Sü nenü İ bni Mace, Hadis No: 3675. 5 Harp (ganimet) gelirlerinden yolculara bir pay ayrı lması nı n Kur’â n emri oluş u da turizmin İ slâ m Nizamı ’nda bir devlet meselesi olduğ unu gö stermektedir. Bak. Enfal sû resi, â yet, 41.
İ slâ m Dini, yolculara yardı m edilmesini emrederken, kendilerine zekâ t verilebilir olması sebebiyle mü ’min yolculara “hak” aç ı sı ndan bir ü stü nlü k ta nı makla beraber, yolcular arası nda yolcu olmaları bakı mı ndan bir ayı rı m yap maz. Kendi batı l inanç ları na ç ağ ı rmadı kç a, bö lü cü lü k yapmadı kç a ve kö tü ye ö rnek olmadı kç a İ slâ m ü lkelerini gezen bü tü n insanlar yolcu olarak yardı m edebileceğ imiz misafirlerimizdir. Ancak dö viz getirsin de ne olursa olsun felsefesiyle yabancı turistlere ecdat vakfiyelerini kumarhane ve meyhane haline getirmek, inancı mı za ve ahlâ kı mı za olumsuz yö nde tesir edecek davranı ş lara rı za gö stermek gibi manevî bir cinaye ti pek tabî idir ki, İ slâ m caiz gö rmez. İ slâ m turizme ö nem veriyor deyip de, yü rü rlü kteki tatbikatı her yö nü yle tasvip etmek gibi bâ tı l bir dü ş ü nceye yer vermek ve hele aç ı klamaları mı zdan bö yle bir mâ nâ ç ı karmak bü yü k bir hatâ olur. Saygı değ er Mü ’minler! İ slâ m Dini’nin turizm konusunda, fertleri ve toplumları gö revlendirici medenî buyrukları sebebiyledir ki, İ slâ m Tarihi’nin ilk devirlerinden gü nü mü ze kadar yolcular tanrı misafirlerimiz olarak baş tacı edilmiş tir. Hususiyle faziletli ecdadı mı z Selç uklular ve Osmanlı lar yolcuları n iç inde ü ç gü n parası z yiyip iç ecekleri sayı sı z vakfiyeli hanlar ve kervansaraylar yaptı rmı ş lardı r.
|
|||||||
|