Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





a) Maddî kalkınma 3 страница



Alkollü iç kilerin az miktarı nı n vü cut ihtiyacı na cevap verdiğ i iddiası da ilmî bir hatadı r. Tı bbî bir gerç ektir ki, vü cudun hiç bir ş art altı nda bir damla alkole dahi ihtiyacı yoktur.

Alkolü n antiseptik olduğ u ve vü cudumuzdaki bazı mikropları ö ldü rdü - ğ ü iddiası mutlak bir doğ ru değ ildir. Zira alkollü iç kiler, ancak zararsı z mik- ropları ö ldü rü r. Verem, tifo, kolera gibi hastalı kları n mikropları nı ö ldü rmez. Bilâ kis, bü nyede bu hastalı kları n geliş mesi iç in mü sait zemini hazı rlar.

Tı bbi gerç ekler yukarı da aç ı klandı ğ ı gibidir. Kaldı ki Kur’â n diliyle(Bakara

219) de iş aret edildiğ i ü zere bü yü k zararlar yanı nda az bir faydanı n ö nemi ve de haramı helal kı lı cı etkisi yoktur.

Bu sebeple bazı doktorları n hastaları na alkollü iç kiler ve ö zellikle ş arap tavsiye etmeleri, bilgisizlikleri veya inanç sı zlı kları sebebiyledir.

d) Alkollü iç kiler, tedavi maksadı yla kullanı lamayacağ ı gibi, ı sı nmak, so- ğ uğ a karş ı gü ç kazanmak gibi gerekç elerle de kullanı lamaz.

Sahabî Deylem El-Himyeri anlatı yor.

“(İ ç ki hususundaki bir meselemizi) Allah’ı n Resû lü ’ne (s. a. ) arzettim ve ş ö ylece sordum:

- Ya Resû lellah! Soğ uk bir bö lgede bulunuyor ve orada ç ok ağ ı r iş lerde ç alı ş ı yoruz. İ ç erek iş lerimizde (gü ç kazanmak) ve bö lgemizin soğ uğ una karş ı

 

3  Tac, 3/142.

4  C. Sağ ı r, 1/72.

5  Tac, 3/212.


 

 


dayanı klı olabilmek iç in bir tü r buğ daydan iç ki yapı yor (ve iç iyoruz. Ne buyu-

rursunuz? )

- Bu iç ki sarhoş luk veriyor mu?

- Evet (veriyor Ya Resû lellah! )

- Bu iç kiyi iç mekten sakı nı n.

- Halk bu iç kiyi bı rakmaz (Ya Resû lellah! )

- Eğ er onu bı rakmazlarsa (bı raktı rı ncaya kadar) onlarla savaş ı n. ”6

Naklettiğ imiz bu hadisimiz de alkollü iç kilerin her hangi bir sebep veya gaye ile iç ilemeyeceğ ini aç ı k bir ş ekilde gö stermektedir.

e) Bazı zayı f inanç lı mü ’minler ileri sü rdü kleri ş u gerekç e ile alkollü iç ki- lerin alı m satı mı nı meş ru gö rü yorlar: “Alkollü iç kileri devlet de ü retiyor. Biz bu devlete tabiyiz. Bu sebeple, iç ki satı ş ı yapmak haram olmasa gerektir. Hem ben satmamı ş olsam, diğ erleri satacağ ı ndan tü ketim durmayacaktı r. ”

Laik bir yö netimde, yö neticilerin aldı ğ ı kararlar ve yaptı kları uygulama- lar  Allah’ı n  ve  Peygamberinin  haram  kı ldı kları nı  helal  kı lamaz.  Bu  sebeple mü ’minler iç in bağ layı cı olamaz. Peygamberimiz “Allah’a isyan hususunda in­ sanlara itaat yoktur. ”7  buyurmuş lardı r. Kaldı ki Devletin laik olması bize iç ki satma gö rev de yü klememektedir.

Allah’a ve Ahiret Gü nü ’ne imanı olmayan veya inancı zayı f olan ç ı kar dü ş - kü nü insanları mı zı n iç ki satması da, biz mü ’minlere ö rnek olamaz ve olmama- lı dı r.

Peygamberimiz: “İ ç imini haram kı lan Allah, alı m­satı mı nı da haram kı lmı ş ­

tı r. ”8 buyurmuş ve mü ’minleri iç ki alı m-satı mı ndan men’ etmiş lerdir.

Dinimizde iç ki alı m-satı mı ö ylesine bir yasaktı r ki, Kur’â n ve Sü nnet Top- lumu’nda Mü slü manlara yö nelik iç ki istihsali ve ticareti gayr-ı mü slimler iç in

de yasaktı r ve cezayı gerektirir bir suç tur.

İ slâ m Dini, İ slâ m cemiyetinde yaş ayan gayr-ı mü slimleri dahi iç ki ticare- tinden men ederken, bir mü ’min  hiret azabı na uğ ratacak bö yle bü yü k bir gü - nahı / zulmü nası l iş leyebilir?

İ slâ m Dini’ne inananlar iç kiye harb ilâ n etmelidir.

 

 

6  Tac, 3/141.

7  C. Sağ î r, 2/203.

8  M. S. Mü slim, Hn. 930.


 

243


 

 


 

244


İ manı mı z bunu gerektirir. İ ç ki iç memeli, iç ki satı ş ı yapan dü kkâ n ve lo-

kanta sahiplerini yumuş ak ve ikna edici dille ikaz etmeliyiz. Bu ilâ hî yasağ a uymayanlarla ticarî mü nasebetlerimizi sü rdü rmemeliyiz.

İ yice  bilmeliyiz  ki,  iç ki  iç en  insanlar,  sosyal  konumları  ve  tarihî  ş ahsi- yetleri ne olursa olsun, gü nahkâ r insanlardı r. Dine, olgun akla ve mü sbet bi- lim verilerine karş ı ç ı kan zavallı lardı r. Bunun iç indir ki, yalnı z mü ’minler de- ğ il, aklı nı ö lç ü alan ve toplum yararı nı dü ş ü nen bü tü n insanlar da iç kiye dü ş - mandı rlar.

Bizdeki Yeş ilay’a benzer kuruluş ları n dü nyamı zı n bü tü n ü lkelerinde bu- lunuş u bunun delilidir.

Hutbemizi iki â yet manâ sı ile bitiriyorum:

[“Her kim Allah’a ve Peygamberine karş ı gelir de Allah’ı n koyduğ u haram sı nı rı nı (bu sı nı rları tanı maksı zı n) aş arsa iç inde ebedî kalı cı olarak Allah onu Cehennem Ateş ine atar. Ona aş ağ ı latı cı bir azab vardı r. ”

“(O halde) gü nahı n aç ı ğ a ç ı kanı nı da gizli kalanı nı da bı rakı n. Zira gü nah iş - leyenler kazanmakta oldukları gü nahlar sebebiyle mutlaka cezalandı rı lacaklar- dı r. ”]9

 

9  Nisa, 14; Enam, 120.


 

 

Hayatı mı z Filme Alı nı yor

 


Ö lü m, dü nya hayatı iç in son, Â hiret hayatı iç in baş langı ç tı r. Ferdî, ailevî

ve iç timaî hayatı n akı ş ı iç erisinde giderek ö lü me yaklaş ı rken ç oğ unluğ umuz ebedî hayat iç in yeni bir doğ uş un arifesinde olduğ umuzun ş uurundan yok- sundur.

 hiret hayatı nı n dehş et verici korkuları ve azapları, ü mitleri ve nimetleri, bize pek ç ok uzaktaymı ş gibi gö rü nü yor. Oysaki hayat takviminin son yapra-

ğ ı her an dü ş ebilir. Hayat filminin ç ekimi her an bitebilir.

Evet... Hayatı mı z filme alı nı yor, sö zlerimiz tespit olunuyor. Aktö rlü ğ ü nü

ve seslendirmesini yaptı ğ ı mı z hayat filminin ç ekimi, tescil iş lemi melekler ta- rafı ndan yapı lı yor. Mâ nevi objektifler yalnı z umumî gö rü ntü mü zü değ il, ira- demiz altı nda azaları mı zdan sâ dı r olan her ameli, ayrı ayrı ve yakı n ç ekimle tespit ediyorlar. Sö zlerimiz vazifeli melekler tarafı ndan kayda almı yor.

Bu hayat filmi; ç ekim zamanlan ve mekâ nları, belirlenmiş resimleri, sö y- leniş anları ve gayeleri iş aretli olarak satı rlanmı ş sö zleri ile bir Amel Kitabı / hayat Filmi olarak bizlere sunulacak.

Rabbimiz ş ö yle buyuruyor. Câ siye sû resi â yet 29:

“İ ş te bu, aleyhinize gerç eğ i dile getirecek (hazı rlattı ğ ı mı z amel) kitabı mı zdı r. Zira biz neler yapı yor idiyseniz (meleklerimize) gö rü ntü lerini aldı rtı yor; tescillerini yaptı rı yorduk. ”

Evet, bizler iç in gö revlendirilmiş olup bizden ayrı lmayan yü ce melekler tarafı ndan, amel Amel kitabı mı z /hayat filmimiz iç in bü tü n inanç ları mı z, sö z- lerimiz ve davranı ş ları mı zı n ö rnekleri ç ı karı lı yor.

İ nfitar sû resi â yet 10-11:


 

 

245


 

 


 

246


“Sizin ü zerinizde hakiki bekç iler, (amel ve hareketlerinizi her an gö zeten Allah

katı nda) ç ok ş erefli yazı cı melekler vardı r. Onlar ne yapı yorsanı z onu bilirler. ”

Zü hruf sû resi â yet 80:

“... Evet, (evet) yanları nda bulunan elç ilerimiz (onları n yaptı kları m) yazı - yorlar. ”

İ ks ı ş ı nları nı n vü cut yapı mı za nü fuz ediş i gibi onlar da bedenî ve ruhî bü nyemize nü fuz edicidirler.

Kaf Sû resi, â yet 16-18:

“And olsun insanı biz yarattı k. Nefsinin O’na ne vesveseler vermekte ol- duğ unu biliriz. Biz (ve meleklerimiz) insana ş ah damarı ndan daha yakı nı z. İ n- sanı n hem sağ ı nda hem de solunda durup onun amellerini tespit etmekte olan iki meleğ i de hatı rla. O insan, bir sö z kaç ı rmaya gö rsü n yanı nda (gö rü ntü yü alan ve kayda geç iren) hazı r bir gö zcü vardı r. ”

İ nsan melekler tarafı ndan hazı rlanan bu amel dosyası yla Mevlâ mı zı n hu- zuruna ç ı kacak, kitaplaş an hayat filmi bizzat kiş iye izlettirilecek ve okutturu- lacak. Bunun iç in de ona ş ö yle denilecek:

“(Ey İ nsan! ) Oku (amel) kitabı nı, bugü n sana karş ı iyi bir hesap gö rü cü ola­

rak kendi nefsin yeter. 1

Mü ’min ve itaatli kiş i izleyecek ve okuyacak da bü tü n hayı rları m tek tek gö recek.

Al-i İ mran â yet 30:

“O gü n herkes yaptı ğ ı her bir hayrı (amel kitabı nda) hazı r olarak bulacak... ” Bakacak ki:

a) Allah’a ve O’nun kanunları na yoruma gitmeksizin ve taviz vermeksi- zin inanmı ş... kayı tlı.

b) Huş u ile kı lı nmı ş namazları, oruç, zekâ t, hac ve kurban ibadetleri gö - rü ntü leri ile tespit edilmiş.

c) İ nsanlarla iyi geç inmiş, doğ ruyu sö ylemiş, adaletli icraat yapmı ş, Hakk’a ç ağ ı rmı ş, Bâ tı l’lardan sakı ndı rmı ş hepsi tescilli.

d) Bedenî ç alı ş malarla, kü ltü rel faaliyetlerle, nakdî yardı mlarla Allah iç in yaptı ğ ı cemiyet hizmetleri tek tek belirlenmiş.

 

 

1  İ sra, 14.


 

 


Kâ fir, mü nafı k ve gü nahkâ r kiş i de bakacak amel kitabı na; bü tü n serlerini

okuyacak, korku ve dehş ete dü ş ecek, eyvah diyecek inleyecek...

Kehf Sû resi â yet 49:

“Artı k amel kitabı /hayat filmi ortaya konmuş tur. Gü nahkâ rları onun iç in- deki (gö rü ntü lerden ve kayı t)lardan ö tü rü korkuya dü ş mü ş gö rü rsü n. Eyvah bize derler. Nedir bu kitaptaki (gö rü ntü ler ve tespit)ler? Kü ç ü k bü yü k her bir ameli ayrı ntı ları yla ortaya koymuş. Onlar bü tü n yaptı kları nı amel hazı r bul- muş lardı r.

(Ey Peygamber! ) senin Rabbin hiç bir insana zulmetmez. ”

Evet, inanç sı z ve amelsiz kiş i de inanç ve amel hayatı nı ayrı ntı ları yla tes- pit edilmiş bulacak.

İ slâ m Nizamı ’nı ç ağ dı ş ı gö rmü ş, onunla ç atı ş an materyalist sistemleri ö v- mü ş, Hz. Muhammed’i hayat ö nderi tanı mamı ş, insanları putlaş tı rarak izinden gitmiş, namaz kı lmamı ş, zekâ t vermemiş, faiz alı p vermiş, karaborsacı lı kla sö - mü rmü ş, iç ki, kumar ve zinaya dalmı ş, zulmetmiş, yalan sö ylemiş, aldatmı ş, ç ocukları nı Mü slü manca terbiye etmemiş, mü ’minlerin ı zdı rapları ile elemlen- memiş... Bü tü n bu ve bu gibi bü yü k gü nahları n, kü ç ü cü k ş erlerin hepsini tü m ayrı ntı ları yla okuyacak amel kitabı nda, gö recek hayat filminde.

Okuyacak/gö recek de korku, dehş et, nedamet, feryat ve neticesiz emel- ler kası rgalaş acak.

 l-i İ mran â yet 30:

“... O gü n (inkarcı ve gü nahkâ r) nefis; ş er amelleriyle arası nda uzun mesafe­

ler olması nı ister... ”

İ ster ama ne fayda. Allah’ı n ş erî atini inkâ ra, emir ve yasakları nı fiilen red-

de  alı ş mı ş  kiş i  sezinlediğ i azabı n  korkusu  iç inde  inkâ r ve  reddine  bir  daha baş vuracak da, amel kitabı na/hayat filmine: “hayı r” diyecek. “Bu benim değ il- dir” diyecek, iş te o zaman, ağ zı mü hü rlenecek, organları konuş turulacaktı r.

Yasin Sû resi â yet 65:

“O gü n ağ ı zları na mü hü r basarı z. Ne yapı yor idiyseler bize elleri sö yler, ayakları (ve diğ er uzuvları da) ş ahitlik eder. ”

Organları aleyhlerine ş ahitlik edince de artı k ileri sü recek bir mazeretleri kalmayacak, organları nı yermekten ö te bir ş ey yapamayacaklardı r.

Fussilet Sû resi  yet 21-23:


 

247


 

 


 

248


“Onlar derilerini ş ö ylece yererler; niç in aleyhimize ş ahitlik yaptı nı z? De-

rileri de ş ö yle cevab verirler:

- Her varlı ğ ı konuş turan Allah bizi konuş turdu. Sizi ilk defa o yaratmı ş tı. İ ş te O’na dö ndü rü lü yorsunuz. Siz (gü nahları iş lerken) kulakları nı zı n, gö zleri- nizin ve derilerinizin aleyhinize ş ahitlik etmesinden gizlenmiyordunuz. Yap- tı kları nı zı n ç oğ unu Allah’ı n bilmeyeceğ ini sanı yordunuz.

İ ş te Rabbinize karş ı beslediğ iniz bu zannı nı z sizi helak etti. Ziyana uğ ra- yanlar olup ç ı ktı nı z. ”

Artı k  muhakeme  bitmiş,  kaç ı nı lmaz  son  gelip  ç atmı ş,  ceza  ve  mü kâ fat faslı baş lamı ş tı r.

Hakka Sû resi â yet 19-31:

“Artı k kitabı sağ eline verilmiş olan kiş iye gelince O ş ö yle der: Alı n oku- yun (hayat) kitabı mı. Ben (amel kitabı ma) gö re hesabı mı n gö rü leceğ ine inan- mı ş tı m. Artı k o, yü ksek cennette mutlu bir yaş ayı ş ı n iç indedir... ”

Bü yü k olan Allah’a inanmadı ğ ı ve yoksulları n doyurulması na ç alı ş madı ğ ı iç in Kitabı sol eline verilmiş olan kiş iye gelince, o da ş ö ylece vahlanı r:

“Ah! keş ke benim kitabı m verilmeseydi de (amel kitabı mca belirlenen) hesabı mı bilmeseydim. Ah! Keş ke o ö lü m (hayatı ma) bir son verici olsaydı. Malı m bana fayda vermedi. Bü tü n gü cü m benden sı yrı ldı; yok olup gitti. ”

Yü ce Allah da ş ö yle buyurur: “Tutun onu, bağ layı n. Sonra da alevli ateş e, Cehennem’e yaslayı n. ”

Mü ’minler!

Melekler tarafı ndan ‘ilâ hî objektifler altı nda ve mikrofonlar ö nü nde haya- tı mı z filme almı yor.

Rolü nü Kur’â n ve Sü nnet kı stasları na gö re yapabilenlere mü jdeler olsun. Ç ü nkü onlar iç in “Ö lü m ilâ hî bir hediye”2 ve ebedî hayatı n mutlu bir baş -

langı cı  olacaktı r.

Hutbemizi Haş r sû resinin 19 ile 20. â yetlerinin manâ ları nı sunarak biti- riyorum:

“Allah’ı unutmuş, Allah da nefislerine, kendilerini unutturmuş olanlar gibi ol­ mayı n. Onlar itaatten ç ı kanları n ta kendileridir. Cehennemliklerle Cennetlikler bir olamaz. Kurtuluş a erenler Cennet yaranı olanları n ta kendileridir. ”

 

 

2 K. Hafâ, Hn.. 2667.


 

 

İ slam İ nsanı na Muhtacı z

 


İ slâ m Dini, insanları Allah’a bağ layan, Hz. Muhammed’in ö nderliğ inde ve

Kur’â n dü sturları ç izgisinde tekâ mü le yö nelten ve mutluluğ a erdiren son İ lâ hî

Nizâ m’dı r.

İ nsanlı ğ a, tabiat, fert ve cemiyet yapı sı yla uyumlu bir hayat programı su- nan İ slâ m Dini, Allah’a ve  hiret Gü nü ’ne iman gibi itikat esasları nı ihtiva et- mektedir. Bu iman dü zeni ile de insana bü tü n varlı kları ve kendi ö z varlı ğ ı nı ta- nı tmaktadı r. Ayrı ca yaratı lı ş gayesini ö ğ retmekte, hayatı ve ö lü mü aç ı klamakta, ceza ve mü kâ fat iç inde ebedî bir hayata varis olduğ unu bildirmektedir.

İ slâ m Dini, insana vazifelerini talim etmekte; Allah’a bağ layan namazı, ce- miyet insanı kı lan zekâ tı, ruhu arı ndı rı p eş itlik eğ itimi yaptı ran orucu ve dü n-

ya Mü slü manları nı kaynaş tı ran haccı ana vazifeler olarak yü klemektedir.

Dinimiz, insanları n eş it, mü ’minlerin kardeş olduğ unu bildirmekte, sos- yal adaleti ve istikrarı da gö revleş tirmektedir.

İ slâ m Hayat Programı mü kellef kı ldı ğ ı mezkû r vazifeler ve koyduğ u te- mel kaideler yanı sı ra,

- Birlik ve dirlik iç inde yaş amayı,

- Karş ı lı klı sevgi, saygı ve yardı mlaş mayı,

- Bedenî ve ilmî ç alı ş mayı,

- Ö zde, sö zde ve iş te en gü zele ulaş mayı,

- İ yiye ve doğ ruya ç ağ ı rmayı,

- Kendilerimiz iç in istediklerimizi baş kaları iç in arzulamayı ve

- Cemiyet hizmetinde yarı ş mayı da ö ğ ü tlemekte, bu faziletlerin  hiret sa- adetine erdirici ibâ detler olduğ unu aç ı klamaktadı r.

İ slâ m Dini, ilâ hî aş kı kö rleten, ahlâ kî duygulan zedeleyen, ferdî ve sosyal hayatı zaafa uğ ratan sö z, iş ve davranı ş ları da yasaklamaktadı r. Dinimiz,

- Cehalet, tembellik ve ç ekiş meyi,


 

 

249


 

 


 

250


- Yalan, iftira ve jurnali,

- Gurur, kin ve hasedi,

- İ ç ki, kumar ve zinayı,

- Gereksiz ü retim, tü ketim ve lü ksü,

- Kibir, zulü m ve riyayı,

- Rü ş vet, karaborsacı lı k ve faizciliğ i de  hiret azabı na uğ ratı cı haramlar olarak bildirmektedir.

Hulâ sa etmeye ç alı ş tı ğ ı mı z emir ve yasakları ndan anlaş ı lacağ ı ü zere dini- miz maddî ve manevî kalkı nmamı z iç in gerekli olan dü sturları hayat progra- mı iç ine almı ş, iman ve ibâ det mevzuu olarak kafalara ve kalplere iş lemiş tir. Dü nya ve  hiret saadetimizin bu ilâ hî yasalara bağ lı lı kla gerç ekleş eceğ ini du- yurmuş tur.

Saygı değ er Mü ’minler!

Bö yle yü ce bir dine, tecrü belerle dolu bir tarihe ve zenginliklerle dolu bir vatana sahipken neden mutlu olamı yoruz? Niç in geliş emiyoruz? Kafaları mı zı ç atlatı rcası na dü ş ü nmeli, suç luyu tespit etmeliyiz.

Dü zen  ve  insan  unsurları yla  insanlı ğ ı n  saadetini  ve  geliş imini  ü stlenen İ slâ m zaviyesinden bakı ldı ğ ı nda bu yakı cı soruları n teş his ettirdiğ i suç lunun yetiş tirdiğ imiz ve cemiyetimizin kaderini ellerine terk ettiğ imiz insan tipi ol- duğ u gö rü lecektir.

Evet...  Bu  tip  bü tü n  varlı ğ ı  ile  Allah’a  ve  Ahiret  Gü nü ’ne  inanamayan, ahlâ k değ erlerini yü celtemeyen, ferdî mutluluğ unu cemiyetin refahı nda gö re- meyen, dü nya hayatı nı Ahiret gayesiyle aş kla yaş ayamayan maddeci insan ti- pidir. Yani ben, sen ve o’dur.

İ ktisâ di hayatı mı zı inceleyiniz. İ lim hayatı mı za bakı nı z. İ dâ ri hayatı mı zı tahlil ediniz. Adlî mekanizmamı zı tetkik ediniz. Bu suç lu tipinin değ iş ik ö r- neklerini gö receksiniz.

- Menfaatlerini mabutlaş tı ran siyasimiz,

- Izdı rab dindirmeyi vicdan zevki haline getiremeyen doktorumuz,

- Ç ı karları iç in adaleti hanç erleyen yö neticimiz,

- İ nce bir telkin edası yla irş ad edemeyen din gö revlimiz,

- Hissiz ve acı ması z zenginimiz,


 

 


- Alacağ ı ü cret iç in, suç luyu masum, zâ limi mazlum gö sterebilen hukuk-

ç umuz,

- Rü ş veti tabiî leş tiren memurumuz,

- Ş ö hret dü ş kü nü ç ilesiz, verimsiz ilim adamı mı z,

- Dinî ve millî harsı mı zdan (kü ltü rü mü zden) kopmuş, ö rnek olma vasfı -

nı yitirmiş ö ğ retmenimiz,

- Gü zeli meydana getirme aş kı ndan yoksun sanatkâ rı mı z,

- Vurguncu tü ccarı mı z, iş ini istismar eden iş ç imiz, emeğ i sö mü ren iş ve- renimiz,

-  Tefrikayı  kö rü kleyici,  yı kı cı  akı mları  teş vik  edici,  ahlâ k  değ erlerimizi katledici gazetecimiz bu suç lu tipine birer ö rnektir.

Misallerimizi  ç oğ altabiliriz.  Faziletliler,  vazifesini  yapan  imanlı  mü nev- verler, elbetteki mevzû umuzun dı ş ı ndadı r.

Fakat ne kadar acı dı r ki, baskı cı lâ iklik ç izgisiyle yü ce dinimizden, ibret alı nacak tablolarla dolu tarihimizden, gü zelliğ ini İ slâ m’ı n fazilet motiflerinden alan geleneklerimizden ve gü zel sanatları mı zdan uzakç a duran ö ksü z ö ğ retim

ve eğ itim dü zenimiz bu madde ve mâ na mü flisi insan tipini yetiş tirmekte de- vam etmektedir.

Evet... Cemiyetimiz(toplumumuz) bu suç lu tipinden mü ş teki ve muzda- riptir.

Allah ve Peygamber hâ kimiyetini kabul etmeyen, iktidar, menfaat, nef- ret ve zulü m dı ş ı nda ö lç ü tanı mayan, yalnı zca aklı nı ve maddeci akı mları put- laş tı ran, yü ce ve kudsî duygulardan yoksun bu insan tipinden toplumumuz ş ikâ yetç i ve ı zdı rablı dı r.

Bunun iç indir ki maddî ve manevî kalkı nmamı zı sağ layacak, mutlu ola- cak ve mesut edecek İ slâ m insanı na muhtacı z. İ slâ m insanı olmaya ve nesille- rimizi İ slâ m insanı olarak yetiş tirmeye mecburuz.

Akı l  ve  inanç  bunu  gerektirmekte,  ü lkemiz-milletimiz,  İ slâ m  insanı na muhtaç bulunmaktadı r.

- Yabancı akı mları İ slâ mî kü ltü rel değ erler potası nda eritmek,

- İ stikrar ve huzur sağ lamak,

- Muhtaç olduğ u din, bilim ve teknik kadroları nı yetiş tirmek,


 

251


 

 


 

252


- Tarı mcı lı ğ ı nı modernleş tirip ağ ı r sanayiini kurmak ve de bilim teknolo-

jisini oluş turmak,

-  Ordusunu  ö lü rsem  ş ehit,  kalı rsam  gazi  ş uuru  ile  ve  de  lü zumlu  araç

ve silâ hlarla donatmak zorunda olan ü lkemiz-milletimiz kendisini toplumuna adayacak İ slâ m insanı na muhtaç tı r.

Evet... Yurdumuz,

- Yalnı z Allah’ı n huzurunda baş eğ ecek,

- İ slâ mî iman ve hayat dü zeninde birleş ecek,

- Sevgiyi, bilgiyi ve ç alı ş mayı ibadet bilecek,

- Sosyal adalet yolunda, fazilet uğ runda ç ile ç ekecek,

- İ lim yuvaları nı, fabrikaları camiler gibi mukaddes tanı yacak,

- Kanayan bir yara gö rdü mü yü reğ i yanacak...

- Dü nya hayatı nı, Ahiret saadetine erme aş kı yla yaş ayacak İ slâ m insanı - na muhtaç tı r.

Devlet adamları mı zı n, eğ itimcilerimizin, din â limlerimizin yazı l ve gö r- sel medyamı zı n en bü yü k vazifesi İ slâ m insanı nı yetiş tirmektir. Bu mukaddes dâ vamı za alâ ka duymayacak her kalb elbetteki samimiyetsiz, her vicdan elbet- teki hissizdir.

Mü ’minler!

Dü nya ve  hiret mutluluğ umuz iç in, toplum kalkı nmamı z iç in İ slâ m in- sanı olmaya ç alı ş alı m.

Hak ve Halk katı nda yü ce olanlar ancak İ slâ m İ nsanı olanlardı r. Ç ü nkü onlar Peygamberimizin ifadesiyle “Allah’ı n dostu”1 durlar.

Hutbemizi İ slâ m insanı olanları n değ erini ve mutlu geleceğ ini aç ı klayan â yet manaları yla bitiriyorum.

“İ man edenler ve İ slâ m Hayat Programı na gö re hayı rlı ameller yaparak İ slâ m insanı nı n vası fları nı taş ı yan1ar (yok mu? ) Onlar insanları n en hayı rlı ları dı r.

Onları n Rableri katı ndaki mü kâ fatı altı ndan ı rmaklar akan ve iç inde ebedî ola­ rak kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş tur. Onlar da Rablerin­ den hoş nut olmuş lardı r. İ ş te bu sonuç, Rabbinden saygı duyarak korkanlar iç indir. ”2



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.