Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





b) Hz. Muhammed’e iman 2 страница



Muhterem Mü ’minler!

Değ inilen faydaları yanı sı ra oruç gö steriş ve ç ı kar duygusu karı ş tı rı lmak-             39

sı zı n yalnı z Allah iç in yapı labilir bir ibâ dettir. Bu hususiyetinden ö tü rü dü r ki

oruç rû ha kemal yolları nı aç an, Allah’ı n rı zası na erdiren ve sı nı rsı z mü kâ fat kazandı ran pek bü yü k bir ibâ dettir.

Kurâ n diliyle iş aret olunduğ u ü zere insanı n yaptı ğ ı ibâ detler / hayı rlı iş ler on katı ndan yedi yü z katma kadar kat kat mü kâ fatlandı rı lı r. Ancak oruç la il- gili olarak Yü ce Allah ş ö yle buyurur:

“(Oruç lu ç ı kar sağ lamak, saygı kazanmak gibi nefsî bir amaca yö nelmeye- ceğ i iç in) oruç bö yle mü kâ fatlanmayacaktı r. Oruç benim iç indir; (ancak benim rı - zam iç in tutulmuş tur. ) Onu ancak ben takdir edip armağ anlandı racağ ı m. Ç ü nkü (kulum) benim iç in, cinsel eylemini ve yeme­iç mesini bı rakmı ş tı r. ”5

İ nsanı n bedeni ve ruhu ü zerinde aç ı klanan neticeleri verebilmesi ve ce- miyete Allah’a yö nelmiş tunç iradeli insanlar kazandı rabilmesi iç in bir ay ola- rak farz kı lı nan oruç, Allah’ı n Muhammed (s. a. ) ü mmetine pek bü yü k bir ih- sanı dı r.

Oruç ları mı zı tutalı m. Bü tü n vü cut organları mı za da tutturalı m.

Oruç  tutmayanlar  ateş  azabı na  hazı rlananlardı r.  Geliniz;  Allah  katı nda

 

4  Tac, 2/61.

5  Tac, 2/47.


 

 

ağ ı z kokusu, misk kokusundan daha tatlı olan oruç lular, ruhu arı nmı ş lar sa-

fı na koş alı m.

Hutbemizi bir hadî sle bitiriyorum:

“Cennet’in (Reyyan) isimli bir kapı sı vardı r. Buradan ancak oruç lular Cennet’e girecektir. Onlarla beraber baş kaları giremeyecektir.

(Â hiret Gü nü ’nde, ) oruç lular nerededir denilecek?

Onlar bu Reyyan kapı sı ndan Cennet’e girecektir. Oruç tutanları n sonuncusu Cennet’e girdiğ inde bu kapı kapanacaktı r. Baş ka hiç bir kimse bu kapı dan Cennet’e giremeyecektir. ”6

 

40

 

 

6  Tac, 2/48.


 

 

İ slâ m’da Zekâ t

 

 

Zekâ t,  İ slâ m  Dini’nin,  ş artları nı  taş ı yan  mü ’minlerin  malı nda  fakirler,

â cizler ve borç lular gibi sosyal yardı ma muhtaç toplum kesimi iç in tayin et- miş olduğ u bir Hak’dı r.

Rabbimiz bu gerç eğ i Kur’â n’da ş ö yle aç ı klar:

“Onları n malları nda ihtiyacı nı aç ı klayan ve aç ı klayamayan yoksullar iç in bir             41

Hak vardı r. 1

Sosyal adaleti sağ layı cı bir ibâ det olan zekâ t, İ slâ m binası nı n beş temelin- den biridir.

Bakara sû resinde Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“Namazı (gereğ i gibi) kı lı n. Zekâ tı verin. Hayı r iş lerinden nefisleriniz iç in (ö lmeden) ö nce yaptı kları nı zı n Allah katı nda mü kâ fatı nı bulursunuz. Ş ü phe- siz Allah bü tü n yaptı kları nı zı gö rü cü dü r. (Karş ı lı ğ ı nı da vericidir). ”2

İ slâ m Dinî, mana ile maddeyi birleş tirdiğ i iç in, ibadetleş tirdiğ i zekâ tı da- ima namazla birlikte emretmiş ve bu emrini defalarca tekrarlamı ş tı r. Dinimiz bö ylece  namazla  Allah’a  ibadet  etmek  gö revini  yü klerken,  zekâ tla  Allah’ı n buyruğ u olarak cemiyete hizmet ö devini yü klemiş tir.

Dinimizde emrolunan zekâ t, beş erî rejimlerde gö rdü ğ ü mü z gibi ö lç ü leri, tahakkuku ve tahsili sadece bir kanun mevzuu olup, dinî bir değ er taş ı mayan resmî ve donuk bir vergi değ ildir. O, Rabbimizin emrettiğ i mâ lî bir vazife ve â hiret saadetine erdirecek bü yü k bir ibâ dettir.

Kuran ve Sü nnet toplumlarda İ slâ mî yö netim tarafı ndan mü ’min zenginler-

 

 

1  Zâ riyat, 19.

2  Bakara, 110.


 

 

den alı narak mü ’min fakirlere verilen zekâ t yı lda bir defa verilen bir İ slâ mî

vergidir. Ancak cemiyetimiz gibi lâ ik toplumlarda mü ’minler zekâ tları nı vergi-

ye mahsub edemeyecekleri iç in fakirlere bizzat vermek mecburiyetindedirler ve bilindiğ i gibi tatbikatı mı zda bu ş ekildedir.

***

Zekâ t, mü ’minlerin, cimrilik, ihtiras, bencillik, mala dü ş kü nlü k, katı kalp- lilik  gibi  kö tü  hasletlerini  gideren,  fakirlere  ve  acizlere  karş ı  sevgi  ve  ş efkat duyguları nı geliş tiren ve toplum fertlerini kaynaş tı ran bir ibâ dettir.

Zekâ t, malı bereketlendiren, ekonomiye canlı lı k ve topluma refah sağ la- yan bir ibâ dettir. Fakirin aldı ğ ı zekâ t tü ketim gü cü nü arttı racağ ı ndan, cemi- yette ü retim artacak, ü retim arttı kç a da yeni iş sahaları aç ı lacak, bö ylece iş siz- lik azalacaktı r. Zenginle fakir kaynaş acağ ı iç in de iktisadî bakı mdan daha ve- rimli bir ortam vü cut bulacaktı r.

Bu aç ı k ekonomik gerç ekler yanı sı ra Rabbimiz de ş ö yle vadetmektedir:

42             “Malları nı, Allah yolunda harcayanları n hali, yedi baş ak bitiren ve her baş ak­

ta yü z dane bulunan bir tek tohumun hali gibidir. Allah her kime dilerse ona kat kat verir. Allah (rahmeti) geniş olandı r ve (kulları nı n durumunu ve her ş eyi) bilendir. ”3

Zekâ t mü lkiyet dü ş manlı ğ ı nı gideren, ş ahı s malları na saygı yı pekiş tiren

ve malı koruyan bir ibâ dettir. Bunun iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle buyur- muş lardı r:

“Zekâ t vererek malları nı zı kale iç ine alı nı z. ”4

Bu hadis, fakirlerle zenginlerin kaynaş tı rı lmadı ğ ı cemiyetlerde doğ abile- cek sı nı f ş uurunun anarş iye dö nü ş erek malları yağ malattı rabileceğ i hakikatine

de veciz bir ş ekilde iş aret etmektedir.

Devrimizde ferdî mü lkiyet dü ş manlı ğ ı nı n artması ve fiilî saldı rı lara dö - nü ş mesinde, hased duyguları nı n geliş mesinde ve sı nı flaş maları n teş ekkü lü n- de, zengin mü ’minlerin fakirlere, â cizlere, iş sizlere hakları olan zekâ tları nı ver- memelerinin, bö ylece cemiyeti fiilen iki kampa ayı rmaları nı n bü yü k rolü ol- muş tur, olmaktadı r ve de olacaktı r. Bu netice kaç ı nı lmazdı r. Bakı nı z Rabbimiz bizleri nası l uyarı yor:

“Ey insanoğ lu! Eğ er rı zı klandı rdı ğ ı m mallardan vermen iç in tayin ettiğ im

 

 

3  Bakara, 261.

4  C. Sagir, 1/148.


 

 

hakları ayı rmaz, cemiyetin muhtaç ları na vermezsen sana zalimleri, mü tecaviz

mü lkiyet dü ş manları nı musallat ederim. Onlar bü tü n mal varlı ğ ı nı elinden alı r- lar. Sana da hiç bir sevap vermem. ”5

Zekâ tsı zlı ğ a Allah’ı n mahza adaleti olacak bu cezanı n canlara ve mallara tecavü z ş eklinde tecelli edecek neticesinden korumak iç indir ki Peygamberi- miz de bizleri ş ö ylece ikaz buyurmuş tur:

“(Zekâ t ve Nafaka gibi dinî ­malî ­vazifelerinizi yapmamak olan, Ş uhh’tan sa­ kı nı n. Bu vazifelerden kaç ı nma sizden ö nceki toplulukları helak etmiş, onları bir­ birlerinin kanı nı akı tmaya, haram olan can ve mal dokunulmazlı ğ ı nı helâ l gö rme­

ye sevketmiş tir. ”6

Peygamberimiz bir diğ er hadislerinde zekâ tsı zlı ğ ı n doğ uracağ ı musibetle- rin ancak zekâ t vermek suretiyle ö nlenebileceğ ini de ş ö ylece bildirmiş lerdir.

“Malı nı n zekâ tı nı verirsen malı nı n ü zerindeki ş errini gidermiş olursun. ”7

Muhterem Mü ’minler!

43

Cemiyetin (toplumun) muhtaç  kesimi iç in Allah’ı n tayin etmiş  olduğ u bir

toplum  hakkı  olduğ undan  zaman  aş ı mı  zekâ tı  dü ş ü rmez.  Zekâ tsı z  kiş i  iç in dü nyada ve â hirette af yoktur.

Zekâ tı nı vermeyen kiş i iç in Allah katı nda kabul olunacak hiç bir hayı r-

lı amel de yoktur.

Peygamberimiz ş ö yle buyururlar:

“Her kim namazı nı kı lar da zekâ tı nı vermezse onun iç in namaz da yok- tur. ”8

Sizlere  bazı  ö nemli  hususiyetlerini  sunmaya  ç alı ş tı ğ ı mı z  ve  ziraî  mah- suller, hayvanlar, madenler, ticaret malları, hisse senetleri, altı n ve gü mü ş ler, fabrika ve apartman gelirleri ü zerinden değ iş ik yü zdelerle verilmesi gereken zekâ t, sermaye-kazanç ikilisinden kı rkta bir, gelirlerden yirmi de bir, onda bir

ve beş te bir nisbetlerinde verilir.

 

Dinimizde zekâ tı n bü yü k ö lç ü de her bir cins maldan ve değ iş ik yü zdeler-

le verilmesi her tü r malda fakirlerin ve acizlerin Hak’ları olduğ unu gö sterir.

 

 

5  Ruhul-Beyan Ala, 19.

6  R. Salihin B. Nehyi Anil-Buhli Ves-Ş uhh.

7  C. Sağ ı r, 1/17.

8  Kitabul-Emval B. Men’i vet-Ta’lî zi, sh. 492.


 

 

Zekâ t,  İ slâ mî  hayı rları n  en  bü yü ğ ü dü r.  Zekâ t  verici  gü ce  ulaş mak  iç in

ç alı ş malı, ş artları tahakkuk ettiğ inde zekâ tları mı zı mutlaka vermeliyiz. Zekâ - tı mı zı vermedikç e gerç ek Mü slü man olamaz, fakirlerin hakları na da tecavü z etmiş oluruz. Rabbimiz  hireti inkâ r ile birlikte zekâ tsı zlı ğ ı kâ firlerin vasfı ola- rak sunmaktadı r.

Fussı let Sû resi, â yet 6-7.

 

“... Allah’a ortak koş anlara da azab olsun ki, onlar zekâ tı vermezler ve onlar â hiret gü nü nü de inkâ r ederler. ”

Yü ce Allah’ı n mallar ü zerindeki hâ kimiyetini tanı mama olan zekâ tsı zlı k ş ü phesiz Hak ve Halk katı nda pek bü yü k bir gü nahtı r ve de suç tur.

Verilmemesi gü nah olmanı n yanı sı ra suç olduğ u iç indir ki İ slâ m Toplu- munda zekâ t gerektiğ inde yargı yoluyla tahsil edilir. 9

İ ç inde yaş adı ğ ı mı z laik cemiyetler gibi toplumlarda zekâ tı n Allah’ı n em-

44    ri olduğ unu kabul etmeyenler ve vermeyenler iç in ceza yoktur. Ancak zekâ tı vermeyenler iç in kulun uğ rayacağ ı â hiret azabı bakî dir. Allah sorguya ç ekecek

ve cezalandı racaktı r. Tevbe sû resinde ş ö yle buyrulur:

 

“... Altı n ve gü mü ş ü biriktirerek saklayan ve onları Allah yolunda harca- mayan kimseleri acı klı bir azab ile iyice uyar.

Zekâ tı verilmeyerek biriktirilen malları n cehennem ateş inde kı zdı rı laca-

ğ ı Kı yamet Gü nü ’nde onları n alı nları, yanları ve sı rtları kı zdı rı lan bu mallarla dağ lanacak (ve onlara ş ö yle denecektir: )

- İ ş te, nefisleriniz iç in sakladı kları nı z! Artı k, topladı kları nı zı n acı sı nı ta- dı n bakalı m. ”10

Zekâ tları nı vermeyen mü ’minler cezalandı rı lı rken bu dinî -malî vazifeleri-

ni yapan mü ’minler de mü kâ fatlandı rı lacak, Cennet nimetleriyle nimetlendi- rileceklerdir.

Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“... Râ blerinin rı zası nı dileyerek (her zorluğ a) sabredenler, namazı dosdoğ ru kı lanlar, kendilerine verdiğ imiz rı zı ktan gizli ve aş ikâ r (Allah yolunda) harcayan­ lar ve kö tü lü ğ ü iyilikle savanlar (yok mu? )

 

9  Y. Kardavî, Fı khuzzekâ ti, 1/77.

10  Tevbe, 34-35.


 

 

Onlar iç in dü nya hayatı nı n iyi bir sonucu olan Adn cennetleri vardı r. Onlar ata­

ları ndan zevcelerinden, zü rriyetlerinden iyi kiş ilerle beraber olmak ü zere cennetlere girecekler ve melekler de her bir kapı dan yanları na sokulacaklar (ve onlara ş ö y-

le diyeceklerdir: )

Sabrettiğ iniz ş eylere mukabil sizlere selâ m olsun. Dü nya hayatı nı n ne gü zel so­

nucudur bu. ”11

Mü ’minler!

İ yice bilmeli ve inanmalı yı z ki fakirin zekâ tı almaya muhtaç olması ndan ç ok zengin vermeye muhtaç tı r. Zira alan iç in zekâ tı n sağ ladı ğ ı maddî refah ge- ç icidir. Ama veren iç in sağ ladı ğ ı saadet ebedî dir.

Hutbemizi Yü ce Rabbimden cü mlemize zekâ t verme gü cü ve arzusu ver- mesini dileyerek bitiriyorum.

 

45

 

 

11  Ra’d, 22-24.


 

 

Hac Nedir?

 

İ slâ m Binası ’nı n beş temelinden biri olan Hac, Allah’ı n rı zası na erdiren ve

Ü mmet birliğ ini gerç ekleş tiren malî, bedenî ve evrensel bir ibâ dettir.

Hac, Rabbimizin  l-i İ mran Sû resinin 97. â yetiyle mü ’minlere farz kı ldı -

ğ ı bir ibâ dettir.

46             Mevlâ mı z ş ö yle buyurur:

“Ş ü phesiz (yeryü zü nde) insanlar iç in kurulan ilk ma’bed Mekke’deki Kâ bedir.

O, giderek ü nü ve ziyaretç ileri ç oğ alan ve insanlar iç in doğ rulara yö nlendiren (Al- lah’ı n ö zgü r Evidir. )

Onda aç ı k aç ı k belgeler ve de İ brahim’in sergilenen ihtiş amı var. Ona giren gü ve­

ne erer. Yoluna gü cü yeten insanları n Kabe’yi haccetmesi Allah’ı n yü klediğ i gö revdir.

Hac gö revini inkâ r eden kiş inin (zararı kendine olur. Ç ü nkü ) Allah, yarattı ğ ı varlı klardan zengindir. (İ nsanları n Haccı na muhtaç değ ildir. )”

Hac:  İ slâ m  â limlerinin  ç oğ unluğ una,  husû siyle  Hanefî  mezhebi  mü cte- hidlerine gö re ş artları nı n gerç ekleş tiğ i ilk senede edâ edilmesi vacip olan malî, bedenî ve ruhî bir ibâ dettir. 1

Haccı n  İ slâ m  Dini’ndeki  ö nemini  Yü ce  Peygamberimiz/Ö nderimiz  Hz. Muhammed ş ö yle aç ı klamaktadı r:

“Bir mü ’min gö rü lü r bir yoksulluk, engelleyici bir hastalı k ve zalim bir yö netici (ve yö netim) baskı sı olmaksı zı n İ slâ m Dini’nin farz kı ldı ğ ı Haccı yap- madan ö lü rse o, iki ö lü m halinden biri ü zerinde; dilerse Yahû di, isterse Hı ris- tiyan olarak ö lsü n. (Fark yoktur. )”2

 

 

1  S. BM. Tecrid Sarih Ter. Birinci Baskı, 6/12.

2  Tac, 2/109. Yedi nolu dip not.


 

 

Hac; Yeryü zü nde Allah’a ibâ det edilen ilk ma’bet olan ve 14 ası rdı r, yü z

binlerce cami ve mescidin mihrabları ve milyonlarca mü ’minin bedenleri ve ruhları ile yö neldiğ i Kâ bemizin yarlı ğ ı sebebiyle emrolunan bir ibâ dettir.

Faniliğ in  koyu  karanlı kları ndan  ebediyetin  aklı ğ ı na  ç ı karan  ihramı  ile, İ slâ m  Dî ni  ü zerinde  yaş anacağ ı nı n  taahhü dü  olan  telbiyesi  ile,  mahş eri  ve muhakemesini andı ran vakfesi ile, kulluk imzası olan kurbanı ile, bü tü n ş ey- tanları  ve  egemenliklerini  kı namak  olan  ş eytan  sembollerini  taş laması  ile, İ slâ m dı ş ı dü ş ü nce ve duyguları koparı p atmak olan saç kesmesi ile ve din gerç eğ i etrafı nda pervaneleş meyi remzeden Tavafı ile Hac ancak yapı ldı ğ ı ve yaş andı ğ ı zaman kavranacak bir ibâ dettir. Ruhları yü celten, melekleş tiren ve Allah’ı n rı zası na erdiren bir ibadettir.

Bunun  iç indir  ki  Peygamberimiz  ş artları na  riâ yet  edilerek  ifa  edilmesi hâ linde, Haccı n, kul hakkı mü stesna, bü tü n gü nahlardan temizleyeceğ ini ş ö y-

le aç ı klamı ş tı r:

47

[“Bir kimse Allah iç in hacceder, (haccı sı rası nda) kö tü sö zlerden ve gü -

nah iş lerden uzak kalı rsa o, anası nı n onu doğ urduğ u gü nkü kadar temiz; gü - nahsı z olur. ”

“... Kabul olunan Haccı n mü kâ fatı ancak Cennet’tir. ”]3

 

Muhterem Mü minler!

 

Diğ er bü tü n ibâ detler gibi Hac ibadeti pek ç ok faydalar ihtiva eden bir ibâ dettir.

Hac;  Dü nyamı zı n  yaş anı lan  her  bucağ ı ndan  yolları  Mekke’ye  ç ı karan, İ slâ m  Turizmini  yaygı nlaş tı rı p  mecburileş tiren  ve  bö ylece  mü minleri  evren- selleş tiren bir ibâ dettir.

Akı l ve baliğ olan mü ’min iç in ş artları nı n gerç ekleş tiğ i ilk seneden itiba- ren Hacca gidilmesi zaruri olduğ u iç in pek tabiidir ki Hac yurt iç i ve yurt dı ş ı turizmini geliş tirmekte ve ö rgü tlemektedir.

Hac, mü ’minleri husû siyle 14 ası r evveline bağ layan, nû râ nî bir kö prü dü r. Hac, ş anlı Peygamberimizin doğ duğ u, bü yü dü ğ ü, Kur’â n â yetlerinin na-

zil olduğ u,  İ slâ m’a davetin baş ladı ğ ı, ç ile ve ı zdı rapları n ç ekildiğ i mukaddes

 

3  Tac, 2/106, 108


 

 

topraklarda, İ slâ m inkı lâ bı nı n nası l gerç ekleş tiğ ini, her bucağ ı binlerce kudsî

hâ tı raya mü ze olmuş mekâ nları tanı tarak anlatan bir ibâ dettir.

Hac; İ slâ m Dini’ne bağ lanarak yaş ayabilmenin kö klü bir î man, sö nmeyen bir aş k, sarsı lmaz bir azim, tü kenmez bir ferâ gatla olabileceğ ini, Ebu Leheble- rin, Ebu Cehillerin her devirde bulunabileceğ ini ve onlara karş ı malı, canı ve câ nâ nı feda ederek mü cadele vermenin lü zumunu, ö ğ reten bir ibadettir.

Hac, İ slâ m Dininin fiiliyatta en gü ç sü z devrini yaş arken bile en parlak is- tikbale namzet olduğ unu cihad neş esini mü min ruhuna sindirerek anlatan bir ibâ dettir. Ç ü nkü hac bizatihi cihaddı r. Maddî meş akkati ve malî feragati ihti-

va eden Hacc’ı n ihlâ slı mü ’minler iç in faziletli bir cihad olduğ unu Peygambe- rimiz mü jdeliyor.

Hac; ç ağ lar ü stü İ slâ m İ nkı lâ bı ’nı n insanlı k camiası na hediye ettiğ i en bü - yü k eş itlik ve birlik mü essesesidir. Zira hac, dü nya mü ’minleri arası nda cihan- ş ü mul bir rabı ta tesis eden, ı rk, renk, dil ve coğ rafya farkları nı potası nda eri-

48    terek mü ’minleri eş itlik ç izgisinde birleş tiren ve Mü slü manlar iç in inanç, gaye

ve mekâ n birliğ ini gerç ekleş tiren bir ibâ dettir.

Mü ’minlerin, zencisi ile beyazı nı, Faslı sı ile Alman’ı nı, Afganlı ’sı ile İ ngi- liz’ini ve Tü rk’ü ile Acem’ini ruhları nı arı ndı rarak ihramlar iç erisinde birleş ti- ren, kaynaş tı ran ve seviş tiren hac mü essesesinde insanlı k tasavvur bile edeme- yeceğ i gerç ek insanlı k ve eş itliğ in hakikat olduğ unu gö rebilir.

Hac; İ slâ m ü lkeleri arası nda siyasî ve iktisadî birliğ in gerç ekleş tirilmesine

ve kü ltü r birliğ inin sağ lanması na vasat hazı rlayacak mucizevî bir kurumdur.

Hiç ş ü phe edilmemelidir ki Hac vesilesi ile her yı l mukaddes belde Mek- ke’yi İ slâ m ü lkeleri arası fabrikasyon mamulâ tı n teş hir ve mü badele olunabile- ceğ i bir fuar, İ slâ m milletlerinin kaderiyle alâ kalı kararları n alı nabileceğ i siyasî bir merkez, dinî ve tecrü bî ilimlerin her dalı ndaki yeni ç alı ş maları n teati edi- lebileceğ i bir ilim ş ehri haline getiremeyen mü minler, ilâ hî rı zaya erdirecek bir hac yapamazlar. Zira mezkû r faydaları n sağ lanı lması Haccı farz kı lan Allah’ı n gö sterdiğ i hedeftir.

Hac Sû resi  yet 28:

“(İ nsanlar Hac’ca gelsinler de) kendileri iç in (ç eş it ç eş it) faydaları gö rsü n ler ve Allah’ı n kendilerine rı zı k olarak verdiğ i hayvanları belli gü nlerde kurban edip keserken Allah’ı ansı nlar... )


 

 

Mü ’minler!

 

Bilinen sayı lı gü nlerde Allah’ı n anı larak Hac gö revlerinin ifa edilmesin- den ö nce mü ’minlerin kendi menfaatlerine tanı k olmaları gereğ inin bildiril- miş olması, gerç ek Haccı n ancak bu ş ekilde gerç ekleş tirilebileceğ ine ilâ hî bir iş arettir.

Bu vesile ile ifade edelim ki, mukaddes Hac iç timainin dü nya milletleri- nin dikkatle izlediğ i bir ibâ det ve dü nyamı zı n siyasî ve iktisadî yapı sı na tesir edebilecek dinî bir sosyal kurum olamayı ş ı, İ slâ m ü lkeleri’nin emperyalist do- ğ u ve batı kü ltü rleri ile kuş atı lmı ş olmaları sebebiyle Haccı değ erlendireme- melerinden kaynaklanmaktadı r.

Mü slü manlar iç in ulvî bir ibâ det, canlı bir aş k ve eş itlik panayı rı, bir tâ rih ş uuru  ve  zevki,  iç timaî  ve  iktisâ di  bir  kongre  ve  bir  cihâ d  olan  Hac,  İ slâ m Dini’nin tam on dö rt ası rdı r aralı ksı z devam eden ve Kı yamet Gü nü ’ne kadar

da devam edecek olan bir mucizesidir.                                                                  49

Bu mucizeye kafa ve gö nü l gö zü ile tanı k olmak, tarihi hatı raları n sine- sinde yaş ayarak alacağ ı mı z gü ç le hayatı mı za atı lı m gü cü ve aş kı kazandı rmak iç in farz olan Hacca gitmeyi plâ nlayalı m ve acele de edelim. Zira Peygamberi- miz ş ö yle buyur

“Her kim Hacca gitmeyi arzuluyorsa acele etsin. ”

 

“(Evet) Hac iç in tam anlamı yla acele ediniz. Zira sizden biriniz baş ı na ne ge­

leceğ ini bilmez. ”4 buyurmuş lardı r.

 

Mü ’minler!

“Kabrimi ziyaret eden sağ lı ğ ı mda beni ziyaret eden gibidir. ”5  buyurarak ası rları n  ö tesinden  bizlere  davet  ç ı karan  Peygamberimizin  davetlisi  olduğ u- muzu da unutmayalı m.

Bu yı lki Hac mevsiminin, bü tü n â lem-i İ slâ m ve milletimiz hakkı nda mü - barek olması nı, Rabbimden niyaz eder; hutbemizi Hac’da sı k sı k tekrarlanan telbiye duâ sı ile bitiririm:

 

 

4  a. g. e. 2/109; İ. Kesir, Ali İ mran, 97.

5  Tac, 2/190.


 

 

Lebbeyk Allahumme, lebbeyk… Buyur Allah’ı m! Yasaları na boyun eğ dim.

Senin yaratı cı lı ğ ı nda ve yasa koyuculuğ unda… ortağ ı n yoktur. Buyur Allahı m! Bü tü n varlı klar Senindir. Hamdler Sanadı r. Tü m nimetler de Sendendir. Senin

… Senin ortağ ı n yoktur Allahı m! 6

 

 

50

 

 

6  Haccı n derinliğ ine kavranı labilmesi iç in ö zellikle “Hac Yü celiğ e Ç ağ rı dı r” isimli kitabı mı -

zı n ve “Cuma Mesajları ” isimli kitabı mı zdaki “Haccı Nası l Anlamalı yı z? ”, isimli mesajı mı - zı n okunması nı tavsiye ederiz.


 

 

Kur’â n Nedir?

 

 

Yü ce Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“... İ ndirdiğ imiz Nur’a (Kur’â n’a) inanı n... ”

“... ve O’na tâ bi olun... ”                                                                              51

“Gerç ekten bu Kur’â n insanları en doğ ru yola iletir. (Bildirdiğ i) hayı rlı amelleri yapan mü ’minlere kendileri iç in pek bü yü k mü kâ fatı n olduğ unu da mü jdeler. ”1

Muhterem Mü ’minler!

İ nanmak ve kanunları na gö re yaş amak mecburiyetinde olduğ umuz Kur’â n nedir?

Kur’â n;  Allah’ı n  insanlı ğ a  son  peygamber/ö nder  olarak  gö nderdiğ i  Hz. Muhammed’in, Cebrail isimli Melek aracı lı ğ ı ile Yü ce Rabbimizden vahiy yo- luyla alı p insanlı ğ a sunduğ u bir hayat nizamı dı r.

Kur’â n; kâ inat nizamı nı n son bulacağ ı ana kadar yaş ayacak bü tü n insan- ları n muhtaç olacakları itikadı, iç timaî, iktisadî, hukukî ve ahlâ kî en ü stü n ha- yat kanunları m ihtiva eden bir Hak kitaptı r.



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.