|
|||
b) Hz. Muhammed’e iman 2 страницаMuhterem Mü ’minler! Değ inilen faydaları yanı sı ra oruç gö steriş ve ç ı kar duygusu karı ş tı rı lmak- 39 sı zı n yalnı z Allah iç in yapı labilir bir ibâ dettir. Bu hususiyetinden ö tü rü dü r ki oruç rû ha kemal yolları nı aç an, Allah’ı n rı zası na erdiren ve sı nı rsı z mü kâ fat kazandı ran pek bü yü k bir ibâ dettir. Kurâ n diliyle iş aret olunduğ u ü zere insanı n yaptı ğ ı ibâ detler / hayı rlı iş ler on katı ndan yedi yü z katma kadar kat kat mü kâ fatlandı rı lı r. Ancak oruç la il- gili olarak Yü ce Allah ş ö yle buyurur: “(Oruç lu ç ı kar sağ lamak, saygı kazanmak gibi nefsî bir amaca yö nelmeye- ceğ i iç in) oruç bö yle mü kâ fatlanmayacaktı r. Oruç benim iç indir; (ancak benim rı - zam iç in tutulmuş tur. ) Onu ancak ben takdir edip armağ anlandı racağ ı m. Ç ü nkü (kulum) benim iç in, cinsel eylemini ve yemeiç mesini bı rakmı ş tı r. ”5 İ nsanı n bedeni ve ruhu ü zerinde aç ı klanan neticeleri verebilmesi ve ce- miyete Allah’a yö nelmiş tunç iradeli insanlar kazandı rabilmesi iç in bir ay ola- rak farz kı lı nan oruç, Allah’ı n Muhammed (s. a. ) ü mmetine pek bü yü k bir ih- sanı dı r. Oruç ları mı zı tutalı m. Bü tü n vü cut organları mı za da tutturalı m. Oruç tutmayanlar ateş azabı na hazı rlananlardı r. Geliniz; Allah katı nda
4 Tac, 2/61. 5 Tac, 2/47.
ağ ı z kokusu, misk kokusundan daha tatlı olan oruç lular, ruhu arı nmı ş lar sa- fı na koş alı m. Hutbemizi bir hadî sle bitiriyorum: “Cennet’in (Reyyan) isimli bir kapı sı vardı r. Buradan ancak oruç lular Cennet’e girecektir. Onlarla beraber baş kaları giremeyecektir. (Â hiret Gü nü ’nde, ) oruç lular nerededir denilecek? Onlar bu Reyyan kapı sı ndan Cennet’e girecektir. Oruç tutanları n sonuncusu Cennet’e girdiğ inde bu kapı kapanacaktı r. Baş ka hiç bir kimse bu kapı dan Cennet’e giremeyecektir. ”6
40
6 Tac, 2/48.
İ slâ m’da Zekâ t
Zekâ t, İ slâ m Dini’nin, ş artları nı taş ı yan mü ’minlerin malı nda fakirler, â cizler ve borç lular gibi sosyal yardı ma muhtaç toplum kesimi iç in tayin et- miş olduğ u bir Hak’dı r. Rabbimiz bu gerç eğ i Kur’â n’da ş ö yle aç ı klar: “Onları n malları nda ihtiyacı nı aç ı klayan ve aç ı klayamayan yoksullar iç in bir 41 Hak vardı r. 1 Sosyal adaleti sağ layı cı bir ibâ det olan zekâ t, İ slâ m binası nı n beş temelin- den biridir. Bakara sû resinde Rabbimiz ş ö yle buyurur: “Namazı (gereğ i gibi) kı lı n. Zekâ tı verin. Hayı r iş lerinden nefisleriniz iç in (ö lmeden) ö nce yaptı kları nı zı n Allah katı nda mü kâ fatı nı bulursunuz. Ş ü phe- siz Allah bü tü n yaptı kları nı zı gö rü cü dü r. (Karş ı lı ğ ı nı da vericidir). ”2 İ slâ m Dinî, mana ile maddeyi birleş tirdiğ i iç in, ibadetleş tirdiğ i zekâ tı da- ima namazla birlikte emretmiş ve bu emrini defalarca tekrarlamı ş tı r. Dinimiz bö ylece namazla Allah’a ibadet etmek gö revini yü klerken, zekâ tla Allah’ı n buyruğ u olarak cemiyete hizmet ö devini yü klemiş tir. Dinimizde emrolunan zekâ t, beş erî rejimlerde gö rdü ğ ü mü z gibi ö lç ü leri, tahakkuku ve tahsili sadece bir kanun mevzuu olup, dinî bir değ er taş ı mayan resmî ve donuk bir vergi değ ildir. O, Rabbimizin emrettiğ i mâ lî bir vazife ve â hiret saadetine erdirecek bü yü k bir ibâ dettir. Kuran ve Sü nnet toplumlarda İ slâ mî yö netim tarafı ndan mü ’min zenginler-
1 Zâ riyat, 19. 2 Bakara, 110.
den alı narak mü ’min fakirlere verilen zekâ t yı lda bir defa verilen bir İ slâ mî vergidir. Ancak cemiyetimiz gibi lâ ik toplumlarda mü ’minler zekâ tları nı vergi- ye mahsub edemeyecekleri iç in fakirlere bizzat vermek mecburiyetindedirler ve bilindiğ i gibi tatbikatı mı zda bu ş ekildedir. *** Zekâ t, mü ’minlerin, cimrilik, ihtiras, bencillik, mala dü ş kü nlü k, katı kalp- lilik gibi kö tü hasletlerini gideren, fakirlere ve acizlere karş ı sevgi ve ş efkat duyguları nı geliş tiren ve toplum fertlerini kaynaş tı ran bir ibâ dettir. Zekâ t, malı bereketlendiren, ekonomiye canlı lı k ve topluma refah sağ la- yan bir ibâ dettir. Fakirin aldı ğ ı zekâ t tü ketim gü cü nü arttı racağ ı ndan, cemi- yette ü retim artacak, ü retim arttı kç a da yeni iş sahaları aç ı lacak, bö ylece iş siz- lik azalacaktı r. Zenginle fakir kaynaş acağ ı iç in de iktisadî bakı mdan daha ve- rimli bir ortam vü cut bulacaktı r. Bu aç ı k ekonomik gerç ekler yanı sı ra Rabbimiz de ş ö yle vadetmektedir: 42 “Malları nı, Allah yolunda harcayanları n hali, yedi baş ak bitiren ve her baş ak ta yü z dane bulunan bir tek tohumun hali gibidir. Allah her kime dilerse ona kat kat verir. Allah (rahmeti) geniş olandı r ve (kulları nı n durumunu ve her ş eyi) bilendir. ”3 Zekâ t mü lkiyet dü ş manlı ğ ı nı gideren, ş ahı s malları na saygı yı pekiş tiren ve malı koruyan bir ibâ dettir. Bunun iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle buyur- muş lardı r: “Zekâ t vererek malları nı zı kale iç ine alı nı z. ”4 Bu hadis, fakirlerle zenginlerin kaynaş tı rı lmadı ğ ı cemiyetlerde doğ abile- cek sı nı f ş uurunun anarş iye dö nü ş erek malları yağ malattı rabileceğ i hakikatine de veciz bir ş ekilde iş aret etmektedir. Devrimizde ferdî mü lkiyet dü ş manlı ğ ı nı n artması ve fiilî saldı rı lara dö - nü ş mesinde, hased duyguları nı n geliş mesinde ve sı nı flaş maları n teş ekkü lü n- de, zengin mü ’minlerin fakirlere, â cizlere, iş sizlere hakları olan zekâ tları nı ver- memelerinin, bö ylece cemiyeti fiilen iki kampa ayı rmaları nı n bü yü k rolü ol- muş tur, olmaktadı r ve de olacaktı r. Bu netice kaç ı nı lmazdı r. Bakı nı z Rabbimiz bizleri nası l uyarı yor: “Ey insanoğ lu! Eğ er rı zı klandı rdı ğ ı m mallardan vermen iç in tayin ettiğ im
3 Bakara, 261. 4 C. Sagir, 1/148.
hakları ayı rmaz, cemiyetin muhtaç ları na vermezsen sana zalimleri, mü tecaviz mü lkiyet dü ş manları nı musallat ederim. Onlar bü tü n mal varlı ğ ı nı elinden alı r- lar. Sana da hiç bir sevap vermem. ”5 Zekâ tsı zlı ğ a Allah’ı n mahza adaleti olacak bu cezanı n canlara ve mallara tecavü z ş eklinde tecelli edecek neticesinden korumak iç indir ki Peygamberi- miz de bizleri ş ö ylece ikaz buyurmuş tur: “(Zekâ t ve Nafaka gibi dinî malî vazifelerinizi yapmamak olan, Ş uhh’tan sa kı nı n. Bu vazifelerden kaç ı nma sizden ö nceki toplulukları helak etmiş, onları bir birlerinin kanı nı akı tmaya, haram olan can ve mal dokunulmazlı ğ ı nı helâ l gö rme ye sevketmiş tir. ”6 Peygamberimiz bir diğ er hadislerinde zekâ tsı zlı ğ ı n doğ uracağ ı musibetle- rin ancak zekâ t vermek suretiyle ö nlenebileceğ ini de ş ö ylece bildirmiş lerdir. “Malı nı n zekâ tı nı verirsen malı nı n ü zerindeki ş errini gidermiş olursun. ”7 Muhterem Mü ’minler! 43 Cemiyetin (toplumun) muhtaç kesimi iç in Allah’ı n tayin etmiş olduğ u bir toplum hakkı olduğ undan zaman aş ı mı zekâ tı dü ş ü rmez. Zekâ tsı z kiş i iç in dü nyada ve â hirette af yoktur. Zekâ tı nı vermeyen kiş i iç in Allah katı nda kabul olunacak hiç bir hayı r- lı amel de yoktur. Peygamberimiz ş ö yle buyururlar: “Her kim namazı nı kı lar da zekâ tı nı vermezse onun iç in namaz da yok- tur. ”8 Sizlere bazı ö nemli hususiyetlerini sunmaya ç alı ş tı ğ ı mı z ve ziraî mah- suller, hayvanlar, madenler, ticaret malları, hisse senetleri, altı n ve gü mü ş ler, fabrika ve apartman gelirleri ü zerinden değ iş ik yü zdelerle verilmesi gereken zekâ t, sermaye-kazanç ikilisinden kı rkta bir, gelirlerden yirmi de bir, onda bir ve beş te bir nisbetlerinde verilir.
Dinimizde zekâ tı n bü yü k ö lç ü de her bir cins maldan ve değ iş ik yü zdeler- le verilmesi her tü r malda fakirlerin ve acizlerin Hak’ları olduğ unu gö sterir.
5 Ruhul-Beyan Ala, 19. 6 R. Salihin B. Nehyi Anil-Buhli Ves-Ş uhh. 7 C. Sağ ı r, 1/17. 8 Kitabul-Emval B. Men’i vet-Ta’lî zi, sh. 492.
Zekâ t, İ slâ mî hayı rları n en bü yü ğ ü dü r. Zekâ t verici gü ce ulaş mak iç in ç alı ş malı, ş artları tahakkuk ettiğ inde zekâ tları mı zı mutlaka vermeliyiz. Zekâ - tı mı zı vermedikç e gerç ek Mü slü man olamaz, fakirlerin hakları na da tecavü z etmiş oluruz. Rabbimiz  hireti inkâ r ile birlikte zekâ tsı zlı ğ ı kâ firlerin vasfı ola- rak sunmaktadı r. Fussı let Sû resi, â yet 6-7.
“... Allah’a ortak koş anlara da azab olsun ki, onlar zekâ tı vermezler ve onlar â hiret gü nü nü de inkâ r ederler. ” Yü ce Allah’ı n mallar ü zerindeki hâ kimiyetini tanı mama olan zekâ tsı zlı k ş ü phesiz Hak ve Halk katı nda pek bü yü k bir gü nahtı r ve de suç tur. Verilmemesi gü nah olmanı n yanı sı ra suç olduğ u iç indir ki İ slâ m Toplu- munda zekâ t gerektiğ inde yargı yoluyla tahsil edilir. 9 İ ç inde yaş adı ğ ı mı z laik cemiyetler gibi toplumlarda zekâ tı n Allah’ı n em- 44 ri olduğ unu kabul etmeyenler ve vermeyenler iç in ceza yoktur. Ancak zekâ tı vermeyenler iç in kulun uğ rayacağ ı â hiret azabı bakî dir. Allah sorguya ç ekecek ve cezalandı racaktı r. Tevbe sû resinde ş ö yle buyrulur:
“... Altı n ve gü mü ş ü biriktirerek saklayan ve onları Allah yolunda harca- mayan kimseleri acı klı bir azab ile iyice uyar. Zekâ tı verilmeyerek biriktirilen malları n cehennem ateş inde kı zdı rı laca- ğ ı Kı yamet Gü nü ’nde onları n alı nları, yanları ve sı rtları kı zdı rı lan bu mallarla dağ lanacak (ve onlara ş ö yle denecektir: ) - İ ş te, nefisleriniz iç in sakladı kları nı z! Artı k, topladı kları nı zı n acı sı nı ta- dı n bakalı m. ”10 Zekâ tları nı vermeyen mü ’minler cezalandı rı lı rken bu dinî -malî vazifeleri- ni yapan mü ’minler de mü kâ fatlandı rı lacak, Cennet nimetleriyle nimetlendi- rileceklerdir. Rabbimiz ş ö yle buyurur: “... Râ blerinin rı zası nı dileyerek (her zorluğ a) sabredenler, namazı dosdoğ ru kı lanlar, kendilerine verdiğ imiz rı zı ktan gizli ve aş ikâ r (Allah yolunda) harcayan lar ve kö tü lü ğ ü iyilikle savanlar (yok mu? )
9 Y. Kardavî, Fı khuzzekâ ti, 1/77. 10 Tevbe, 34-35.
Onlar iç in dü nya hayatı nı n iyi bir sonucu olan Adn cennetleri vardı r. Onlar ata ları ndan zevcelerinden, zü rriyetlerinden iyi kiş ilerle beraber olmak ü zere cennetlere girecekler ve melekler de her bir kapı dan yanları na sokulacaklar (ve onlara ş ö y- le diyeceklerdir: ) Sabrettiğ iniz ş eylere mukabil sizlere selâ m olsun. Dü nya hayatı nı n ne gü zel so nucudur bu. ”11 Mü ’minler! İ yice bilmeli ve inanmalı yı z ki fakirin zekâ tı almaya muhtaç olması ndan ç ok zengin vermeye muhtaç tı r. Zira alan iç in zekâ tı n sağ ladı ğ ı maddî refah ge- ç icidir. Ama veren iç in sağ ladı ğ ı saadet ebedî dir. Hutbemizi Yü ce Rabbimden cü mlemize zekâ t verme gü cü ve arzusu ver- mesini dileyerek bitiriyorum.
45
11 Ra’d, 22-24.
Hac Nedir?
İ slâ m Binası ’nı n beş temelinden biri olan Hac, Allah’ı n rı zası na erdiren ve Ü mmet birliğ ini gerç ekleş tiren malî, bedenî ve evrensel bir ibâ dettir. Hac, Rabbimizin  l-i İ mran Sû resinin 97. â yetiyle mü ’minlere farz kı ldı - ğ ı bir ibâ dettir. 46 Mevlâ mı z ş ö yle buyurur: “Ş ü phesiz (yeryü zü nde) insanlar iç in kurulan ilk ma’bed Mekke’deki Kâ bedir. O, giderek ü nü ve ziyaretç ileri ç oğ alan ve insanlar iç in doğ rulara yö nlendiren (Al- lah’ı n ö zgü r Evidir. ) Onda aç ı k aç ı k belgeler ve de İ brahim’in sergilenen ihtiş amı var. Ona giren gü ve ne erer. Yoluna gü cü yeten insanları n Kabe’yi haccetmesi Allah’ı n yü klediğ i gö revdir. Hac gö revini inkâ r eden kiş inin (zararı kendine olur. Ç ü nkü ) Allah, yarattı ğ ı varlı klardan zengindir. (İ nsanları n Haccı na muhtaç değ ildir. )” Hac: İ slâ m â limlerinin ç oğ unluğ una, husû siyle Hanefî mezhebi mü cte- hidlerine gö re ş artları nı n gerç ekleş tiğ i ilk senede edâ edilmesi vacip olan malî, bedenî ve ruhî bir ibâ dettir. 1 Haccı n İ slâ m Dini’ndeki ö nemini Yü ce Peygamberimiz/Ö nderimiz Hz. Muhammed ş ö yle aç ı klamaktadı r: “Bir mü ’min gö rü lü r bir yoksulluk, engelleyici bir hastalı k ve zalim bir yö netici (ve yö netim) baskı sı olmaksı zı n İ slâ m Dini’nin farz kı ldı ğ ı Haccı yap- madan ö lü rse o, iki ö lü m halinden biri ü zerinde; dilerse Yahû di, isterse Hı ris- tiyan olarak ö lsü n. (Fark yoktur. )”2
1 S. BM. Tecrid Sarih Ter. Birinci Baskı, 6/12. 2 Tac, 2/109. Yedi nolu dip not.
Hac; Yeryü zü nde Allah’a ibâ det edilen ilk ma’bet olan ve 14 ası rdı r, yü z binlerce cami ve mescidin mihrabları ve milyonlarca mü ’minin bedenleri ve ruhları ile yö neldiğ i Kâ bemizin yarlı ğ ı sebebiyle emrolunan bir ibâ dettir. Faniliğ in koyu karanlı kları ndan ebediyetin aklı ğ ı na ç ı karan ihramı ile, İ slâ m Dî ni ü zerinde yaş anacağ ı nı n taahhü dü olan telbiyesi ile, mahş eri ve muhakemesini andı ran vakfesi ile, kulluk imzası olan kurbanı ile, bü tü n ş ey- tanları ve egemenliklerini kı namak olan ş eytan sembollerini taş laması ile, İ slâ m dı ş ı dü ş ü nce ve duyguları koparı p atmak olan saç kesmesi ile ve din gerç eğ i etrafı nda pervaneleş meyi remzeden Tavafı ile Hac ancak yapı ldı ğ ı ve yaş andı ğ ı zaman kavranacak bir ibâ dettir. Ruhları yü celten, melekleş tiren ve Allah’ı n rı zası na erdiren bir ibadettir. Bunun iç indir ki Peygamberimiz ş artları na riâ yet edilerek ifa edilmesi hâ linde, Haccı n, kul hakkı mü stesna, bü tü n gü nahlardan temizleyeceğ ini ş ö y- le aç ı klamı ş tı r: 47 [“Bir kimse Allah iç in hacceder, (haccı sı rası nda) kö tü sö zlerden ve gü - nah iş lerden uzak kalı rsa o, anası nı n onu doğ urduğ u gü nkü kadar temiz; gü - nahsı z olur. ” “... Kabul olunan Haccı n mü kâ fatı ancak Cennet’tir. ”]3
Muhterem Mü minler!
Diğ er bü tü n ibâ detler gibi Hac ibadeti pek ç ok faydalar ihtiva eden bir ibâ dettir. Hac; Dü nyamı zı n yaş anı lan her bucağ ı ndan yolları Mekke’ye ç ı karan, İ slâ m Turizmini yaygı nlaş tı rı p mecburileş tiren ve bö ylece mü minleri evren- selleş tiren bir ibâ dettir. Akı l ve baliğ olan mü ’min iç in ş artları nı n gerç ekleş tiğ i ilk seneden itiba- ren Hacca gidilmesi zaruri olduğ u iç in pek tabiidir ki Hac yurt iç i ve yurt dı ş ı turizmini geliş tirmekte ve ö rgü tlemektedir. Hac, mü ’minleri husû siyle 14 ası r evveline bağ layan, nû râ nî bir kö prü dü r. Hac, ş anlı Peygamberimizin doğ duğ u, bü yü dü ğ ü, Kur’â n â yetlerinin na- zil olduğ u, İ slâ m’a davetin baş ladı ğ ı, ç ile ve ı zdı rapları n ç ekildiğ i mukaddes
3 Tac, 2/106, 108
topraklarda, İ slâ m inkı lâ bı nı n nası l gerç ekleş tiğ ini, her bucağ ı binlerce kudsî hâ tı raya mü ze olmuş mekâ nları tanı tarak anlatan bir ibâ dettir. Hac; İ slâ m Dini’ne bağ lanarak yaş ayabilmenin kö klü bir î man, sö nmeyen bir aş k, sarsı lmaz bir azim, tü kenmez bir ferâ gatla olabileceğ ini, Ebu Leheble- rin, Ebu Cehillerin her devirde bulunabileceğ ini ve onlara karş ı malı, canı ve câ nâ nı feda ederek mü cadele vermenin lü zumunu, ö ğ reten bir ibadettir. Hac, İ slâ m Dininin fiiliyatta en gü ç sü z devrini yaş arken bile en parlak is- tikbale namzet olduğ unu cihad neş esini mü min ruhuna sindirerek anlatan bir ibâ dettir. Ç ü nkü hac bizatihi cihaddı r. Maddî meş akkati ve malî feragati ihti- va eden Hacc’ı n ihlâ slı mü ’minler iç in faziletli bir cihad olduğ unu Peygambe- rimiz mü jdeliyor. Hac; ç ağ lar ü stü İ slâ m İ nkı lâ bı ’nı n insanlı k camiası na hediye ettiğ i en bü - yü k eş itlik ve birlik mü essesesidir. Zira hac, dü nya mü ’minleri arası nda cihan- ş ü mul bir rabı ta tesis eden, ı rk, renk, dil ve coğ rafya farkları nı potası nda eri- 48 terek mü ’minleri eş itlik ç izgisinde birleş tiren ve Mü slü manlar iç in inanç, gaye ve mekâ n birliğ ini gerç ekleş tiren bir ibâ dettir. Mü ’minlerin, zencisi ile beyazı nı, Faslı sı ile Alman’ı nı, Afganlı ’sı ile İ ngi- liz’ini ve Tü rk’ü ile Acem’ini ruhları nı arı ndı rarak ihramlar iç erisinde birleş ti- ren, kaynaş tı ran ve seviş tiren hac mü essesesinde insanlı k tasavvur bile edeme- yeceğ i gerç ek insanlı k ve eş itliğ in hakikat olduğ unu gö rebilir. Hac; İ slâ m ü lkeleri arası nda siyasî ve iktisadî birliğ in gerç ekleş tirilmesine ve kü ltü r birliğ inin sağ lanması na vasat hazı rlayacak mucizevî bir kurumdur. Hiç ş ü phe edilmemelidir ki Hac vesilesi ile her yı l mukaddes belde Mek- ke’yi İ slâ m ü lkeleri arası fabrikasyon mamulâ tı n teş hir ve mü badele olunabile- ceğ i bir fuar, İ slâ m milletlerinin kaderiyle alâ kalı kararları n alı nabileceğ i siyasî bir merkez, dinî ve tecrü bî ilimlerin her dalı ndaki yeni ç alı ş maları n teati edi- lebileceğ i bir ilim ş ehri haline getiremeyen mü minler, ilâ hî rı zaya erdirecek bir hac yapamazlar. Zira mezkû r faydaları n sağ lanı lması Haccı farz kı lan Allah’ı n gö sterdiğ i hedeftir. Hac Sû resi  yet 28: “(İ nsanlar Hac’ca gelsinler de) kendileri iç in (ç eş it ç eş it) faydaları gö rsü n ler ve Allah’ı n kendilerine rı zı k olarak verdiğ i hayvanları belli gü nlerde kurban edip keserken Allah’ı ansı nlar... )
Mü ’minler!
Bilinen sayı lı gü nlerde Allah’ı n anı larak Hac gö revlerinin ifa edilmesin- den ö nce mü ’minlerin kendi menfaatlerine tanı k olmaları gereğ inin bildiril- miş olması, gerç ek Haccı n ancak bu ş ekilde gerç ekleş tirilebileceğ ine ilâ hî bir iş arettir. Bu vesile ile ifade edelim ki, mukaddes Hac iç timainin dü nya milletleri- nin dikkatle izlediğ i bir ibâ det ve dü nyamı zı n siyasî ve iktisadî yapı sı na tesir edebilecek dinî bir sosyal kurum olamayı ş ı, İ slâ m ü lkeleri’nin emperyalist do- ğ u ve batı kü ltü rleri ile kuş atı lmı ş olmaları sebebiyle Haccı değ erlendireme- melerinden kaynaklanmaktadı r. Mü slü manlar iç in ulvî bir ibâ det, canlı bir aş k ve eş itlik panayı rı, bir tâ rih ş uuru ve zevki, iç timaî ve iktisâ di bir kongre ve bir cihâ d olan Hac, İ slâ m Dini’nin tam on dö rt ası rdı r aralı ksı z devam eden ve Kı yamet Gü nü ’ne kadar da devam edecek olan bir mucizesidir. 49 Bu mucizeye kafa ve gö nü l gö zü ile tanı k olmak, tarihi hatı raları n sine- sinde yaş ayarak alacağ ı mı z gü ç le hayatı mı za atı lı m gü cü ve aş kı kazandı rmak iç in farz olan Hacca gitmeyi plâ nlayalı m ve acele de edelim. Zira Peygamberi- miz ş ö yle buyur “Her kim Hacca gitmeyi arzuluyorsa acele etsin. ”
“(Evet) Hac iç in tam anlamı yla acele ediniz. Zira sizden biriniz baş ı na ne ge leceğ ini bilmez. ”4 buyurmuş lardı r.
Mü ’minler! “Kabrimi ziyaret eden sağ lı ğ ı mda beni ziyaret eden gibidir. ”5 buyurarak ası rları n ö tesinden bizlere davet ç ı karan Peygamberimizin davetlisi olduğ u- muzu da unutmayalı m. Bu yı lki Hac mevsiminin, bü tü n â lem-i İ slâ m ve milletimiz hakkı nda mü - barek olması nı, Rabbimden niyaz eder; hutbemizi Hac’da sı k sı k tekrarlanan telbiye duâ sı ile bitiririm:
4 a. g. e. 2/109; İ. Kesir, Ali İ mran, 97. 5 Tac, 2/190.
Lebbeyk Allahumme, lebbeyk… Buyur Allah’ı m! Yasaları na boyun eğ dim. Senin yaratı cı lı ğ ı nda ve yasa koyuculuğ unda… ortağ ı n yoktur. Buyur Allahı m! Bü tü n varlı klar Senindir. Hamdler Sanadı r. Tü m nimetler de Sendendir. Senin … Senin ortağ ı n yoktur Allahı m! 6
50
6 Haccı n derinliğ ine kavranı labilmesi iç in ö zellikle “Hac Yü celiğ e Ç ağ rı dı r” isimli kitabı mı - zı n ve “Cuma Mesajları ” isimli kitabı mı zdaki “Haccı Nası l Anlamalı yı z? ”, isimli mesajı mı - zı n okunması nı tavsiye ederiz.
Kur’â n Nedir?
Yü ce Rabbimiz ş ö yle buyurur: “... İ ndirdiğ imiz Nur’a (Kur’â n’a) inanı n... ” “... ve O’na tâ bi olun... ” 51 “Gerç ekten bu Kur’â n insanları en doğ ru yola iletir. (Bildirdiğ i) hayı rlı amelleri yapan mü ’minlere kendileri iç in pek bü yü k mü kâ fatı n olduğ unu da mü jdeler. ”1 Muhterem Mü ’minler! İ nanmak ve kanunları na gö re yaş amak mecburiyetinde olduğ umuz Kur’â n nedir? Kur’â n; Allah’ı n insanlı ğ a son peygamber/ö nder olarak gö nderdiğ i Hz. Muhammed’in, Cebrail isimli Melek aracı lı ğ ı ile Yü ce Rabbimizden vahiy yo- luyla alı p insanlı ğ a sunduğ u bir hayat nizamı dı r. Kur’â n; kâ inat nizamı nı n son bulacağ ı ana kadar yaş ayacak bü tü n insan- ları n muhtaç olacakları itikadı, iç timaî, iktisadî, hukukî ve ahlâ kî en ü stü n ha- yat kanunları m ihtiva eden bir Hak kitaptı r.
|
|||
|