Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





b) Hz. Muhammed’e iman 1 страница



27

Kelime-i Ş ehâ det getiren kiş i Hz. Muhammed’e ş ö ylece inanmı ş olur:

O,  Allah’ı n  seç tiğ i  ve  Kur’â n’la  insanlı ğ a  gö nderdiğ i  son  peygamberdir. Peygamberliğ i evrenseldir. Hz. Muhammed insanları Allah’ı n rı zası na gö tü ren bir peygamber ve mü barek hayatı yla en gü zel yaş ayı ş ı ö rneklendiren yegâ ne mü rş iddir. O’na bağ lanmadan, O’nu sevmeden, O’nun izinden gitmeden mut-

lu bir insan ve Allah’a sevimli bir kul olunamaz. O, yalnı z iman hayatı nı n de- ğ il, idarî, iktisadî, iç timaî, hukukî ve ahlâ kî hayatı n da ö nderi, her asrı n ve her zü mrenin değ iş mez rehberidir.

Mü ’min bu imanla Hazreti Muhammed ile ş ö ylece sö zleş me yapmı ş olur: “Ey Allah’ı n Peygamberi! Senin peygamberliğ ine inanı yorum. Tebliğ edip

ö rneklendirerek aç ı kladı ğ ı n Kurâ n ç izgisinde yaş ayacak, yalnı zca seni hayat

ö nderi tanı yacağ ı m. Â hiret saadetimin ancak senin ö nderliğ inle gerç ekleş ece- ğ ine iman ediyorum. Senden baş kası na bağ lanmayacak, senden ilham alma- yanları izlemeyeceğ im. ”

Kelime-i Ş ehâ det’in Hz. Muhammed’e iman bö lü mü İ slâ m Dininin diğ er bü tü n iman esasları na inancı da iç ine alı cı dı r.

Zira Hz. Muhammed’e inanmak, O’nun tebliğ ettiğ i Kur’â n-ı Kerî m’e ve bildirdiğ i bü tü n hakikatlere imanı gerektirir.

Kur’â n-ı  Kerî m  ise  Allah’ı n  meleklerine,  insanlara  gö nderdiğ i  peygam-


 

 

berlere ve mukaddes kitaplara, bü tü n evreni kuş atacak ö lç ü de ilâ hî kadere,

ö lü mden sonra diriliş e, Cennet ve Cehennemin varlı ğ ı ve ebediliğ ine inancı zaruri kı lmaktadı r.

Kelime-i  Ş ehâ det’in  gerç ek  anlamı nı  hutbemizle  aç ı klamağ a  ç alı ş tı k. Mü ’min bu imanı n insanı olarak yaş ar, hayatı nı bu ş uurla tanzim ederse o, imanı n lezzetine ermiş tir. Hayatı nı anlamlandı rmı ş ve amaç landı rmı ş tı r.. Ebe- diyet cennetlerine de o vâ ristir.

Muhterem Mü ’minler!

Kelime-i  Ş ehâ det’in  canlı  ve  inkı lâ bcı  manâ ları na  dö nelim.  Bir  inkı lâ b projesi  olan  Kelime-i  Ş ehâ det’in  gerektirdiklerini  hayatı mı za  tatbik  ederek gerç ekleş tirelim.

Hutbemizi Beyyine Sû resinin yedinci ve sekizinci â yetlerinin anlamları y-

la bitiriyorum:

“İ man eden ve gü zel iş ler, hayı rlı ameller yapanlar (yok mu? ) Gerç ekten onlar

28    yaratı lanları n en hayı rlı sı dı r.

Onları n Rableri katı nda mü kâ fatı altları ndan ı rmaklar akan cennetlerdir. İ ç le­ rinde ebedi kalı cı dı rlar. Allah onlardan razı olmuş tur. Onlar da O’ndan hoş nut ol­ muş lardı r. İ ş te bu saadet Allah’ı n (azabı ndan) korkanlar iç indir. ”


 

 

Namaz İ manı n Belgesidir

 

 

İ slâ m Dini, insan hayatı nı bü tü nü yle kuş atan ve yö nlendiren Allah’ı n Ni-

zamı dı r.

Bu yü ce dinde mü kellef mü minlere yü klenen ilk ve en ö nemli vazife na- mazdı r.

29

Kur’â n-ı  Kerî m’de Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“... Namazı kı lı nı z. Ş ü phesiz namaz mü minler ü zerine vakitleri belirli bir gö ­

rev olmuş tur. ”1

Namazı n nası l kı lı nacağ ı nı bizlere ö ğ reten Peygamberimiz, namazı n dini- mizdeki ö nemini ş ö ylece aç ı klamı ş tı r.

“... Namaza sarı lı n. Aman namaza ö nem verin. ” “Dinde namaz vü cutta baş gibidir. ”

“Kalbini namaz iç in hazı rlayan ve onu ş artları na uyarak kı lan kiş i gerç ek mü mindir. ”2

Kur’an-ı  Kerim’de  defalarca  tekrarlanarak  emredilen  ve  kadı n,  erkek, genç, ihtiyar, zengin, fakir, hattâ Peygamberimiz dahil bü tü n inananlara yü k- lenen namaz farizası, ilticaya muhtaç insanı, Allah’a bağ layan bir ibâ dettir.

Namaz, insan varlı ğ ı nı meydana getiren bedenin fizikî hareketleri, aklı n tefekkü rü, kalbin de haz ve neş ’esi ile eda edilen ve mü ’mini baş tan baş a bir iman ve ş uur â bidesi haline getiren bir ibadettir.

Namaz, İ man’ı n belgesidir.

 

1  Nisa, 103.

2  M. Kenzü l-Ummal Kitabus-Salati.


 

 

İ mandan sonra ö ğ renilmesi ve tatbik edilmesi istenen ilk emirdir.

Namaz; Rabbimizin bir bü tü n halinde yaş anması nı emir buyurduğ u İ slâ m

Dinini yaş ama gü cü nü kazandı ran bir ibâ dettir.

Namaz, Mü slü manlarda yalnı z Allah’ı n emir ve yasakları na gö re yaş ama, yalnı z Hz. Muhammed’i ö nder tanı ma ş uurunu geliş tiren ve hayata disiplin kazandı ran bü yü k bir eğ itim ibadetidir.

Her sabah dü nya yeniden kurulurken mesut edecek nizamı n ancak İ slâ m olduğ unu ilâ n eden ezanlarla ve Hz. Muhammed’in bildirdiğ i ş ekilde Allah’a ibadetle baş layan mü ’min gü nü, her biri taze bir baş langı ç olan beş ana vakte ayrı lmaktadı r. Her bir vakitte Allah’a dö nü ş le baş layı p bitmekte, bö ylece mü - minin hayatı İ slâ mî doğ rultuda disipline edilmektedir.

Namaz mü mine yü celme yolları nı aç an ibâ dettir.

Dü ş ü nü nü z! Gü nde beş defa ş uur, huş u ve ta’zimle Allah’ı n huzuruna ç ı -

30    kan  mü ’min,  inandı ğ ı  ve  yaş amağ a  azmettiğ i  Kur’â n  â yetlerinden  okuyarak Allah’a ibadet ediyor. O Kur’â n â yetleri ki, onlarda: “Zekâ t veriniz, â dil olu- nuz, merhamet ediniz, birlik ve beraberlik iç inde yaş ayı nı z” emirleri vardı r.

O Kur’â n â yetleri ki, onlarda: “Anne ve babaya hü rmet, ilme teş vik, yardı m- laş maya davet, hayı rlara ç ağ rı, cana, mala ve ı rza saygı ” emirleri vardı r.

Namaz, Allah’ı n ve Peygamberinin haram kı ldı kları ndan, bilimin ve ol- gun aklı n yasakları ndan koruyarak hayatı basitlikten, faziletsizlik zemininde sü rü nü ş ten kurtaracak, yü ksek heyecanları n, ö lü msü z hedeflerin â ş ı ğ ı kı lacak tek enerji menbaı dı r.

Namazları nı n her bir rekâ tı nda Fatiha Sû resini okurken: “... Ancak sana ibadet ederiz... ” diyerek haram ve helâ l ö lç ü lerine gö re yaş ayacağ ı na sö z veren mü ’minin Allah’ı n emirlerini ve yasakları m ç iğ nemesi mü mkü n mü dü r?

Rı zkı verenin, sebepleri yaratanı n, saadeti bahş edecek olanı n Allah oldu- ğ una ve O’nun huzurunda hesap verileceğ ine inanan mü ’minde, fâ ni dü nya nimetleri ve sayı lı ö mü r gü nleri iç in yalan, faiz, karaborsa, rü ş vet, sö mü rü, zu- lü m, riya, ihtiras, samimiyetsizlik bulunamaz. Namazlı bir mü ’min yanı labilir, fakat hatası nda ı srar edeceğ i dü ş ü nü lemez.

Bunun iç indir ki Kur’â n-ı Kerim namazı maddî ve manevî kö tü lü klere ve ahlâ ksı zlı klara karş ı gü ç lü bir koruyucu olarak sunmaktadı r.

Ankebû t Sû resi  yet 45:


 

 

“... Namazı kı l. Ç ü nkü namaz bü tü n ç irkinliklerden ve tü m kö tü lü klerden alı ­

koyar. Allah’ı anmak elbetteki en bü yü k (ibâ det) dir. Allah yaptı kları nı zı bilir. ”

Namaz; fertleri olduğ u gibi cemiyetleri de İ slâ mî ç izgide saflaş tı ran iba- dettir.

Evet, namaz, İ slâ m Dini’ne inanan insanları renk, ı rk ve dil ayı rı mı na yer vermeksizin iman ve gö nü l rabı tası yle birleş tiren, seviş tiren, kaynaş tı ran iç ti- maî bir ibadettir.

Her yaş tan, her kü ltü r seviyesinden, her bö lgeden binlerce insanı Allah iç in birleş tiren, omuz omuza, gö nü l gö nü le verdiren, aynı yü ce ve kudsi duy- gularla hislendiren Cuma, bayram ve vakit namazları nı n mucizevî kuvvetini dü ş ü nü nü z.

Dü nyanı n ç eş itli ü lkelerindeki dilleri, ı rkları, tarih ve kü ltü rleri ayrı mil- yonlarca Mü slü manı n bir namaz iç in tekbir aldı ğ ı nı ve aynı kı bleye yö neldiğ ini dü ş ü nelim. Evet; Endonezya’da, Pakistan’da, Tü rkiye’de, İ ngiltere’de, Alman-

ya’da ve Amerika’da aynı iman, aynı duygu ve aynı ibâ det dili ile kı lı nan ve 14        31

ası rdı r kı lı nmakta olan namazlar ne muhteş em ve ne mucizevî bir tablodur.

Namaz, fertleri ve toplumu Batı l kü ltü r ve ideolojilere karş ı koruyan ibâ - dettir.

Allah’a, Kur’â n’ı n iç timaî, iktisadî, hukukî ve ahlâ kî hü kü mlerini ihtiva eden â yetlerini okuyarak ve Hz. Peygamberin ö ğ rettiğ i gibi namaz kı larak iba- det eden mü minleri hangi gü ç İ slâ mî doğ rultudan saptı rabilir?

Hangi zalim otorite İ slâ m dı ş ı, sistemlere kanalize edebilir?

Hangi istibdad tanrı laş tı rı lmı ş Tağ ut’î gü ç lere boyun eğ direbilir? Yurdumuzda anlayarak namaz kı lı nmadı ğ ı nı n, namazı n ö zü nden ve he-

deflerinden uzak kalı ndı ğ ı nı n en canlı belgesi yı llardı r toplumumuza egemen

olan batı l kü ltü r odakları na karş ı Hakk’ı yaş ama hü rriyet ve ö zleminin yete- rince duyulmamı ş olması dı r.

Mü minler!

Nefislerimizi, emrolunduğ umuz namaza alı ş tı ralı m. Namaz İ slâ m binası - nı n beş temelinden biridir. Namazsı z Mü slü manlı k yaş anamaz.

Bunun iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş lardı r:

“Bizimle  (kalplerine  İ slâ m  inancı  yerleş memiş  olan)  mü nafı klar  arası ndaki ayı rı cı ö lç ü namazdı r.


 

 

Kim farz gö rev olduğ unu inkâ r ederek namazı bı rakı rsa kâ fir olur. ”3

Namazsı zlı k Rabbimizden uzak kalmaktı r. Yalnı zlı ğ a, acizliğ e ve ü mitsiz- liğ e mahkû m olmaktı r. Cehennem azabı na yuvarlanmaktı r.

Peygamberimiz ş ö yle buyurur:

“... (Hayı rları ne olursa) olsun namaz kı lmayan mü mine Allah’ı n verilmiş sö zü yoktur. Dilerse onu bağ ı ş lar. Dilerse azablandı rı r. ”4

Hutbemizi namazlı ları mü jdeleyen â yetlerle bitiriyorum:

Namazları nda kalpleri huzurla dolu olan, boş sö z, iş ve davranı ş lardan kaç ı ­ nan, zekâ t vermek iç in ç alı ş an, cinsel organları nı ö rten­zinadan, eş cinsellikten ko­ ruyan… kendilerine bı rakı lan emanetleri koruyup sö zleş melerine bağ lı lı k gö steren

ve bir de namazları na devam eden gerç ek mü ’minler (yok mu? ) Onlar mutlaka felah bulacaktı r. Onlar, iç inde ebedî kalacakları Firdevs (cennetin)e vâ ris olacaklardı r. 5

 

32

 

 

3  Tac, 1/140.

4  Tac, 1/134.

5  Mü minun, 1-11.


 

 

Namaza Muhtacı z

 

 

İ slâ m Dini’nin bü tü n mü ’minleri mü kellef kı ldı ğ ı namaz, bedenimiz ve

ruhumuz ü zerinde Allah’ı n hâ kimiyetini fiilî olarak tasdiktir. İ slâ m Dini’nin ana sü tunudur, ö ğ renilmesi gereken ilk vazifedir.

Namaz,   Allah’a  bağ layan,  O’nun  yasaları nı  ihtiva  eden  Kur’â n’la  rabı ta

33

kurduran,  Allah sevgisi ve korkusu ile yaş atan,  iyiye ve gü zele yö nelten ve eş it-

lik ç izgisinde kaynaş tı ran bir ibâ dettir.

Namaz, bunalan ruhları n, ü mitsizliğ e dü ş en gö nü llerin, huzursuz kalp- lerin yegâ ne sı ğ ı nağ ı dı r. İ ç dü nyası iç in iç in kaynayan, alkol, fuhuş, kumar mü ptelâ sı olan, ç ı lgı nlaş an, aradı ğ ı tatmini maddeci yaş antı da bulamayan ka- ramsar ve kararsı z ruhları n tek tedavi yolu ve biricik mutluluk gı dası namaz- dı r. Bunun iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş tur:

“Kalk, namaz kı l. Namazda ş ifa vardı r. ”1

Kur’anı mı zı n ş u aç ı klaması da ne kadar yü cedir:

“...  Haberiniz  olsun  ki,  kalpler  ancak  Allah’ı n  zikri  ile  huzur  bulur/mutlu olur.. ”2

Aziz Mü ’minler!

Namaz, gusü l ve abdest ile vü cut temizliğ ine, kirli ve pis elbiselerle ve pis yerlerde namaz kı lı namayacağ ı iç in elbise ve mekâ n temizliğ ine ileten ibadettir.

Okuduğ unuzu  dü ş ü nmeksizin  sı hhatli  bir  namaz  kı lı namayacağ ı ndan, fikre daimi bir uyanı klı k kazandı ran namazdı r.

 

1  İ bn-i Mace, Hn. 3458

2  Ra’d, 28.


 

 

Namaz, Allah iç in iş yapma, O’nun rı zası iç in maddî ve manevî fedakâ r-

lı klara katlanma eğ itimini yaptı ran ibâ dettir.

Namaz,  ö lü mü  hatı rlatarak  ihtirasları  dizginleyen,  dü nya  hayatı na  ger- ç ekç i bir gö zle bakmayı ö ğ reten, ö lü mle baş layacak ebedî hayata hazı rlı k ş uu- runu kazandı ran ibâ dettir.

Namaz, hayatı n her anı nda samimî ve ihlâ slı olmanı n vicdanî neş esini du- yuran ibâ dettir.

Namaz, ebedî sağ lı ğ ı mı zı n dü ş manı, manevî hastalı klar olan gü nahlardan koruyan ve ruhumuzu kirlerinden arı ndı ran bir ibâ dettir.

Peygamberimiz ş ö yle buyururlar:

“Sizden birinizin kapı sı ö nü nden coş kunca akan ve iç inde gü nde beş defa yı kan­ dı ğ ı bir nehir olsa, bu nehir onda kirden eser bı rakı r mı? Pek tabii ki, bı rakmaz. Beş vakit namaz da bö yledir. Bü tü n gü nahları temizler. ”3

34                                                                            ***

Namaz,  iç timaî,  iktisadî  ve siyasî  mü nasebetlerimizde kendilerine temsil

ve tasarruf yetkisi verilebilecek gerç ek Mü slü manları diğ erlerinden ayı ran biri- cik ö lç ü dü r. Zira ş uurla, kalbî huzurla ve devamlı olarak namaz kı lmak, ancak gerç ek mü ’minlerin kâ rı dı r. Bunun iç indir ki, Bakara sû resinin 45. â yetinde ş ö yle buyrulmuş tur:

“... Kalpleri ilâ hî sevgi ve korku ile dolu olan kimselerden baş kaları iç in namaz gerç ekten ç ok ağ ı r bir yü ktü r. ”

Namaz,  Allah’ı n  rı zası na  erdirecek  en  bü yü k  ibâ dettir.  Peygamberimiz: “Amellerin Allah’a en sevimli olanı vaktinde namaz kı lmaktı r. ” buyurmuş tur, “Kul namazda oldukç a ilâ hî rahmet ü zerine iner. 4 mü jdesini vermiş lerdir.

Rabbimiz de Peygamberimize hitabla ş ö yle buyurur:

“Ü mmetine beş vakit namazı farz kı ldı m. Beş vakit namazı vaktinde kı lan kulumu cennete koyacağ ı ma da and iç tim. ”5

Mü ’minler!

 

Baygı nlı k ve cinnet halleri mü stesna, mü ’min iç in namaz kı lmama hali

 

3  Tac, 1/134

4  Tac, 1/135-7

5  Tac, 1/134


 

 

dü ş ü nü lemez. Ç ü nkü Peygamberimizin bildirdiğ ine gö re “Namaz imanı n bel-

gesidir. ” Namazsı zlı k da gü nahları n en bü yü ğ ü ve kâ firliğ e dö nü k olanı dı r. Di- nimizdeki bü yü k ö neminden ö tü rü dü r ki, Peygamberimiz devrinde Ashab-ı Kiram yalnı z namazsı zlı ğ ı kâ firlik alâ meti olarak gö rü rlerdi.

Hayat Nizamı ’mı z Kur’â n-ı Kerim, değ il namaz kı lmamayı, namaza tem- bel tembel kalkmayı, mü nafı klı k vasfı olarak aç ı klamaktadı r. Namazı, ş artlan

ve zamanları na ehemmiyet vermeksizin vede insanlara gö steriş iç in kı lanları n cehennemin Veyl azabı na uğ rayacakları nı haber vermektedir.

Maun sû resi Ayet 4-7:

 

“Cehennemin Veyl azabı namazları ndan gaflet eden, gö steriş yaparak kı - lan ve zekâ tı menedenler iç indir. ”

Peygamberimiz  de  Rabbimizin  huzurunda  ilk  olarak  namazdan  hesaba ç ekileceğ imizi bildirerek ş ö yle buyurmuş lardı r:

“..  Namaz kı lmayan mü ’minde hayı r yoktur. ”                                                    35

 

“Aman namazı nı za ö nem verin. ”] Muhterem Mü ’minler!

Namaza Rabbimiz değ il, bizler muhtacı z. Mevlâ mı zdan uzak kalmak gaf- letine, namazlardan kaç mak bedbahtlı ğ ı na uğ ramayalı m.

İ bâ detsiz  hayat  karanlı ktı r.  Namaz  ve  duâ  gö nü llerin  baharı dı r.  Huzur bulmak, gü ç lü olmak, hü r yaş amak, zinde kalmak, hayatı gayelendirmek, tatlı bir ö lü m yü zü gö rmek, Cennet’lere namzet olmak istiyorsak namazları mı zı kı - lalı m. Peygamberimizin emri gereğ ince, yedi yaş ı ndan itibaren ç ocukları mı zı namaza alı ş tı ralı m. On yaş ı ndan itibaren muntazaman namaz kı lmaları m sağ - layalı m. Bu mevzuda hassasiyetimizi ve kontrolü mü zü arttı ralı m. Mü ’min ana- babanı n ç ocukları na karş ı en mü him vazifesi budur. Ç ü nkü Rabbimiz Pey- gamberimizin ş ahsı nda her bir mü ’mine: “Ailene ve ç ocukları na namazı em- ret. ” buyurmuş tur.

Bu â yetin indiriliş inden sonra, Peygamberimiz altı ay sü reyle, evli kı zı Hz. Fatı ma’yı sabah namazı na bizzat kaldı rmı ş tı r. 6

 

6  İ. Kesir, Taha, 132.


 

 

Hutbemizi, hakikî mü ’minleri ve erecekleri mü kâ fatı aç ı klayan â yet ma-

nâ ları yla bitirelim:

“Allah anı ldı ğ ı zaman yü rekleri titreyen, Allah’ı n â yetleri huzurları nda oku­ nduğ u zaman imanları nı arttı ran, ancak Rablerine gü venen, namazları nı dosdoğ ru kı lan, kendilerine rı zı k olarak verdiklerimizden Allah iç in harcayan kimseler (yok mu? ) Gerç ek mü ’minler onlardı r. Evet, onlardı r hakiki mü ’minler. Rableri katı nda dereceler, bağ ı ş lanma, bitmez, tü kenmez gü zel (ebediyyet) nimetleri onları ndı r. ”7

 

36

 

 

7  Enfal, 2-4.

Ü ç ü ncü ciltte yer alan namazla ilgili 3. hutbemizle (787), “Cuma Mesajları ” isimli kitabı - mı zda yayı nlanan iki hutbemizin de okunması nı tavsiye deriz.


 

 

Oruç  ve Hikmetleri

 

İ slâ m Dini’nin yü klediğ i ana ibâ det gö revlerinden biri oruç tur.

 

Yü ce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s. a. ) ş ö yle buyurur:

 

“Ş anı yü ce olan Allah Ramazan orucunu size farz kı ldı. Ben de size Rama-

zanı n gece ibâ detini, teravih namazı m ö ğ ü tleyip emrettim. Her kim (orucun         37

Allah’ı n emri olduğ una, teravihin de benim sü nnetim olduğ una) iman ederek ve mü kâ fatı nı alacağ ı na inanarak orucunu tutar, teravih namazları nı kı larsa gü - nahları ndan temizlenmiş, anası ndan doğ duğ u gü nkü gibi pâ k olmuş olur. 1

Oruç Allah’ı n emridir. Bu sebeple mü ’minlere farz kı lı nmı ş ana ibâ detler olan namaz, zekâ t ve hac gibi, oruç ibadeti de yalnı z yü ce Mevlâ mı zı n emri ol- duğ u iç in tutulur.

Allah’ı n bü tü n emirleri ve yasakları, insanlar iç in bir rahmet olduğ undan onları n, bedenî, ruhî, ahlâ kî ve iç timaî faydalan pek ç oktur.

Orucun faydaları nı ş ö ylece hü lâ sa edebiliriz.

 

Oruç, mü ’mine kö klü bir irade terbiyesi veren ve onu İ slâ mî ç izgide yaş a- tacak gü ce erdiren ibâ dettir.

Oruç; ahlâ kî gü zelliklerin ve baş arı nı n kaynağ ı olan sabrı n temrinlerini yaptı rarak ruha tekâ mü l ufukları nı aç an pek feyizli bir ibadettir. Orucun bu mü spet eğ itimi dolayı sı yladı r ki, oruç la sabı r arası ndaki yakı n alâ kaya dikka- timizi ç eken aziz Peygamberimiz “Oruç sabrı n yarı sı dı r. ”2 buyurmuş tur.

 

1  Tac, 2/46.

2  C. Sağ î r, 2/49.


 

 

Oruç, mü ’minlere Allah iç in-iş yapma, menfaat beklemeksizin meş akkat

ve mahrumiyetlere gö ğ ü s germe alı ş tı rmaları nı yaptı ran bir ibâ dettir.

Oruç; aynı bedeni ve ruhî potada eriterek ululuk davası ve ü stü nlü k iddi- ası gü den mü minlere eş itlik eğ itimi uygulayan ibâ dettir.

Oruç; hayatı n yalnı z yeme-iç me, bencil duyguları ve ş ehevî arzuları tat- min etme felsefesine dayanmadı ğ ı nı ö ğ reten ibâ dettir.

Fi’lî bir fakirlik hali olan Oruç; iç timaî adalet fikri ve arzusunu istidatlı ka- falara ve kalplere nakı ş nakı ş iş leyen bir ibadettir. Ç ü nkü varlı ğ ı olanla maddî gü cü olmayan, aynı bedenî halin iç indedir. Zengin mü ’mini bedenen ve ruhen fakirliğ in sı nı rlan iç ine ç eken oruç bö ylece, hastalı ğ ı, tedaviyi yapabilecek ola-

na teş his ettiren ve yardı mlaş ma duyguları nı geliş tiren ibâ dettir.

Oruç; “Tok olan aç ı n halinden ne anlar” felsefesini yalanlayan, biri yer di- ğ erleri de yokluk iç ersinde bakarsa cemiyet hayatı nda mâ nevi depremin ko- pabileceğ ini ö ğ reten ibâ dettir.

38             Orucun;   vü cudumuzun  deveran,  sinir  ve  sindirim  sistemleri  ü zerinde-

ki dinlendirici ve ş ifa bahş edici tesirleri de pek ç ok olan bir farz gö revimiz- dir. Bunun iç indir ki Aziz Peygamberimiz “Oruç tutunuz ki sı hhat bulası nı z”3 buyurarak Ramazan orucu dı ş ı nda da sı k sı k oruç tutmamı z hususunda biz- leri teş vik etmiş tir.

Oruç; yü ce dinimizin, olgun aklı n ve mü spet ilmin yasakladı kları ndan ko- runup sakı nma duyguları nı geliş tiren bir ibâ dettir. Orucun bu faydası nı orucu farz kı ldı ğ ı Bakara Sû resinin 183. â yetinde Rabbimiz ş ö yle aç ı klamaktadı r.

“Ey î man Edenler! Oruç sizden ö ncekilere farz kı lı ndı ğ ı gibi size de farz kı lı ndı. Umulur ki (oruç la) takvaya erer; İ slâ m dı ş ı hayattan korunursunuz. ”

Mü ’min  bu  ö nemli  faydayı  da  sağ lamak  amacı yla  orucunu  tutacaktı r. Oruç ibadetiyle yerici sö zlerden, kı rı cı davranı ş lardan, yı kı cı ç ekiş melerden, gö z ve kulak gibi vü cut organları yla haramlara bulaş maktan korunacaktı r.

Korunmanı n  gerekliliğ ini  ö ğ retmek  iç indir  ki  Peygamberimizin  diliyle orucun ö zü ü zerinde ö nemle durulmuş tur. Orucun ruhî ve ahlâ kî faydaları nı ihlâ l eden her tü rlü davranı ş yasaklanmı ş tı r. Oruç luya; Allah’ı n rı zası na ve ira-

de terbiyesine dayanan yü ksek hedefler gö sterilmiş tir.

Ş anlı Peygamberimiz ş ö yle buyururlar:

 

 

3  K. Hafa, Hn. 1631.


 

 

[“Kim yalanı, gı ybeti ve sö z taş ı yı cı lı ğ ı ve yalanla iş gö rmeyi bı rakmazsa,

Allah’ı n, onun yemesini, iç mesini terketmesine ihtiyacı yoktur. ”

“Sizden biriniz oruç lu olduğ u gü n, ç irkin sö z sö ylemesin, cahilce iş ler yap- ması n. Kim kendisine sataş ı r; sö ver ya da dö vü ş mek isterse; ona -ben oruç lu- yum, ben oruç luyum- desin. ”

“Birç ok oruç lu vardı r ki, tuttuğ u oruç tan ona, ancak (susuzluğ u ve) aç lı -

ğ ı kalmı ş tı r. ”]4

Peygamberimizin bu mü barek aç ı klamaları orucun, ruhî ve ahlâ kî bir eğ i- tim olduğ unu ne gü zel bir ş ekilde aç ı klamaktadı r.

Oruç eğ itimini daha verimli kı labilmek iç in mü ’min yasaklandı kları ndan korunmanı n yanı sı ra oruç lu iken Kur’â n okuma ve dinlemeye, Allah’ı ç okç a zikretmeye ve duayı artı rmaya da ö zen gö stermelidir.



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.