Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





Allah, Peygamberimize hayır ihsan etsin artık o kendi kavmine kavuştu, bizi bıraktı.



"iki bin Mekkeli ve Mekke fethine iştirak etmiş onbinlerce ashab ile yola çıktı. Ordunun sayısı 12 bini bulmuştu. Mekke idaresi Attab bin Üseyde verdi."

Huneyn Vadisine doğru giderlerken sabah karanlığında Tıhüme vadilerinden bir vadiye girdiler. Cabir;

"Düşman bizden önce buralara gelmiş ve yerleşmiş durumdadır. Bütün dar boğazları tutmuş bizi kontrol altına almıştır" dedikten sonra bütün askerler birbirine bakmadan geri dönmeye başladı Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Vadinin sağ tarafına dayanmış ve; "Buraya, bana gelin! ben Allah elçisi Abdullahın oğlu Muhammed'im"diyordu.

Muhacirlerden bir grup Resûlullahla kalabilmiş, diğerleri düşmanın ani baskısına dayanamayarak püskürtülmüşlerdi.

Müslüman ordusu sayıca çok, malzemece mükemmeldi. Bundan dolayı; "Biz artık mağlûp edilmeyiz"demişlerdi. İşte bu sözlerinden dolayı da Allah onları büyük bir imtihana tabi kıldı.

 

İbn-i İshak anlatıyor:

Orduda bozgun başlayınca kalbinde hastalığı olanların her biri nahoş sözler sarfetmeye başladılar. Ebu Süfyan;

"Bozgunluk ve hemizetin önüne geçilmez, denize kadar devam eder" diyordu.

Müşrik olan kardeşi Safvan bin Ümeyye:

Ona dönerek; "Allah ağzını eğsin, Vallahi Kureyşten birinin idaresini kabul etmem, Hevazinden birinin idaresine girmemden daha hayırlıdır" dedi.

 

İbn-i İshak'ın Şeybe bin Osmandan nakline göre:

Şeybe;

"Fetih günü Hevazin kabilesine saldırmak üzere Kureyş kabilesi ile gidiyordum. Muhammedin gaflet bir anını yakalayıp vurmak niyetini taşıyordum. Eğer buna muvaffak olabilirsem bütün Kureyşin intikamını almış olacağımı düşünüyordum, ve kendi kendime ona bütün dünya inanıp tabi olsa da ben hiç bir zaman ona uymayacağım"diyordum.

Savaş sırasında her iki taraf birbirine girince Allah Resulü atından indi. Ben ele geçen bu fırsatı değerlendirmek için harekete geçtim. Kılıcımı çekerek yaklaştım. Kılıcımı tam vuracağım sırada yıldırım gibi ateşten korlar beni sardı. Az kaldı beni yakacaktı. Korkumdan gözlerime ellerimi koydum.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana dönerek;

"Ey Şeyb bana yaklaş"diye seslendi.

Resûlullah'a yaklaştığımda göğsümü sıvazladı.

Sonra; "Allahım! onu şeytandan koru"diye dua etti.

O anda Resûlullah bana gözümden kulağımdan, bütün varlığımdan sevimli gelmeye başladı.

Daha sonra o; "Yaklaş ve savaş"dedi.

Bende kılıcımla önüne atıldım. Allah bilir ki onu kendi nefsimden daha fazla korumak ihtiyacını duydum. Eğer o anda Resûlullah'ın yerinde annem ve babam olsaydı onlara kılıcımı sallardım. Bundan sonra onu takip ettim. Atına binip çadırına girince ben de huzuruna vardım. Beni görünce;

"Ey Şeyb Allahın senin için Murad ettiği, senin kendi nefsin için murad ettiğinden daha hayırlıdır"dedi.

 

Abbas radıyallahu anh anlatıyor:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'le beraber bulunuyordum. Gür bir ses ve iri bir vücuda sahiptim. Askerin keşmekeşliğini görünce;

"Ey insanlar bana gelin, ben nebiyim, yalan söylemiyorum. Abdulmuttalibin oğlu Abdullah'ın oğluyum" diyordu.

Kargaşaklıktan ve panikten insanların bu sese yönelmediklerini gördüm. Bunun üzerine bana dönerek;

"Ey Abbas, ağaç altında biat edenlere seslen"dedi.

Ben; "Ey ağaç altında biat edenler, Ey Bakara sûresinin ashabı"diye seslenince sesimi işitenler develerini benim sese doğru sürmek istedilerse de kargaşalıktan bir türlü muvaffak olamıyordu. Devesinden inerek silâhını alıyor ve sesin geldiği tarafa yöneliyordu. Böylece yavaş yavaş asker bir noktaya doğru gelmeye başladı ve her taraftan"Lebbeyk"sesleri duyulmaya başladı.

Böylece yüze yakın bir asker birliği Resûlullah'ın etrafında toplanınca düşmana yönelerek savaşa başlandı. Resûlullah ilk daveti Ensara yapılmıştı. Daha sonra Hazrec kabilesi diye isimlendirilerek yapıldı. Ensar harp esnasında belli bir tarafta bulunuyordu. Orduyu panikten kurtarmak için Peygamberimiz önce "Ensar!" diye seslendi. Daha sonra; "Ey Hazrecliler! diye davet"etti.

 

Sahih-i Müslimde rivayet edildiğine göre;

"Allah Resulü eline bir avuç kum alarak düşmanın gözlerine serpti sonra bozguna uğrayınız"dedi onlarda bu dua neticesinde mağlûp oldular.

Düşman ordusu hezimete uğrayınca doğruca Taife vardılar. Beraberlerinde Malik bin Avfte bulunuyordu. Askerin bir kısmı da Evtasa doğru kaçtı. Hz. Muhammed Evtasa kaçan düşman askerlerinin arkasına Ebu Amir El-Aşariyi gönderdi yolda onların bir kısmına kavuştu.

Onlarla savaşa tutuştular. Cenab-ı Allah onları mağlûp etti. Bu savaştaEbu Amir de şehid edildi. Kumandayı Ebu Musa El-Eşariyieline aldı. Ebu Amirin öldürüldüğü haberi Resûlullah'a ulaştığı zaman çok üzüldüler ve onun için;

"Allah'ım Ebu Amire mağfiret et, kıyamet günü makamını yücelt" diye dua etti.

Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem esir ve ganimetlerin toplanmasını emretti 6000 esir, 24.000 deve, 40.000 koyun ve 4000 okka gümüş yığılmıştı.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem malların taksimine başlayarak ilk önce kalbi İslama ısındırılmak istenen kimselere ganimet paylarını verdi. Ebu Süfyana yüz deve ve 40 okka gümüş, bir o kadarını da oğlu Yezid'e verdi. Yine Ebu Süfyanın ikinci oğlu Muaviye'ye de o kadar verdi. Hâkim bin Hüzame yüz deve verdi. Arkasında bir yüz daha istedi onu da verdi.

İbn-i İshak yüz ve elli deve alanları zikreder.

Daha sonra Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ganimet ve insanları sayma işini Zeyd bin Sabitradıyallahu anh'e verdi. Hepsi sayıldıktan sonra insanlara dağıtıldı.

 

İbn-i İshak anlatıyor:

Amr Ebu Seid El - Hudri'den naklettiğine göre;

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ganimeti Kureyş ve diğer kabilelere dağıttı, fakat Ensar'a bundan hiç bir şey vermedi. Ganimetten bir şey alamayan Ensarın arasında dedikodular başladı. Bazıları;

"Allah, Peygamberimize hayır ihsan etsin artık o kendi kavmine kavuştu, bizi bıraktı."

Peygamberimiz bu dedikoduyu Übade oğlu Sâd'ın nakletmesiyle duydu, çok üzüldü.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;

"Ey Sâd sen nasıl düşünüyorsun? deyince Sâd ben kavmim gibi düşünüyorum" dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; Ensarın toplanmasını Sâd'a emretti, bir çadır içinde toplanan Ensar ile konuştu. Allah'a hamdü senadan sonra;



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.