Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





Hicretin Yirminci Yılının Olayları



"Eğer Allah sana zafer verirse onlardan hiç birini sağ bırakma"işte bu sıralardan Hz. Ebu Bekrin kanlı mektubu ortaya getirildi. Mektubunda Hz.Ebu Bekir;

"Eğer Allah sana zafer nasib ederse kılıçtan geçmemiş hiç bir kimseyi diri bırakma"diyordu.

Bu konuda Ensar; "Ebu Bekrin emri seninkinden üstündür Ey Halid"diyerek görüşlerini belirttiler.

Hz. Halid;

"Vallahi ben hayırlı olandan başkasını istemiyorum Ashabın ileri gelenlerinin ve Kur'an ehlinin öldürüldüğünü gördüm. Yanında savaş yapabilecek kimse kalmadığını gördüğüm için sulhu kabul etmek mecburiyetinde kaldım."

Anlaşma tamamlanmıştı. Bu hususa Ebubekre bir mektupla bildirdi.

Mektup Hz. Ebubekre gelince; sulhun yapıldığını öğrenenHz. Ömerradıyallahu anh, Hz. Halid radıyallahu anh hakkında galiz sözler sarfetti. Bunu gören Ebu Bekir Ömer'e:

"Bırak bu sözleri" diyerek Ömeriikaz etti.

Ebu Bekir radıyallahu anh; "Keşke savaşsalardı, onlar bu yalanlarına kıyamete kadar devam edeceklerdir"dedi.

Yemame olayı Hicretin on ikinci senesinin Rebiulevvelin de cereyan etmiştir.

Bir gün Hz. Ömer radıyallahu anh Yemame olayını ve bu olayda şehid edilen müslümanları anlatırken;

"Ashabın ileri gelenlerini üzerine kılıçlar yağmur gibi iniyor, bütün saldırılar onlara yapılıyordu. Müslüman ordusu çok kayıplar verdi. Bundan dolayı İslâmın geleceğinden adeta korkmaya başladık. Eğer Müseylime galip gelseydi İslâm kalesinden açılan deliklerden büyük tahribatlar yapabilirdi. Fakat Cenab-ı Allah ona bu imkânı vermedi. İslâmın düşmanlarını en sonunda imha etti. Allah bu savaşta can veren mücahitlere "Rahmet etsin"diyordu.

Yakup bin Said bin Ubeyd ve Zuhrianlatıyorlar:

Hüneyfe kabilesinden 7000 kişi öldürüldü. Tutuldukları hastalık çok kötü idi. Müslümanlara da büyük felâket getirdi. Sonunda Allah onların kökünü kazıdı.

 

  Beni Süleym Kabilesinin Dinden Dönüşü  
     
  Vakidianlatıyor: Gassan meliklerinden biri Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e misk ve anber ile güzel koku yüklü bir deveyi hediye etmişti. Elçiler bu deveyi getirirken Ben-i Süleym yurduna geldiklerinde Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in vefat ettiği haberi yayıldı. Bu haber üzerine Ben-i Süleymeden dinden dönen bir kabileden başka bir grup ise bana karşı çıktı. Ve: "Eğer Muhammed ölmüş ise, şüphe yokki hiç ölmeyen ve daima Hayy olan Cenab-ı Allah mevcuttur" dediler. Sonunda dinden irtidat edenler deveyi zorla onların elinden aldılar. Ebu Bekir radıyallahu anh hilâfete geçince, Maan bin Hacire bir mektup yazarak, kendisiniBen-i Süleym kabilesinden Müslüman olanların idaresini kendisine verdiğini söylemişti. Maan bu işi üzerine alarak güzel bir idare temin etti.  
  Fuccaa'nın Yakılarak Öldürülüşü  
     
  Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh Halidi dinden dönenlerin üzerine göndermek üzere iken Ben-i Süleymin Valisi bulunan Maan bin Hacire bir mektup yazarak Hz. Halide gelip iltihak etmesini, yerine kardeşi Tureyfe bin Hacirivekil bırakmasını emretmişti. Maan Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'in emrini yerine getirdi. Kardeşini yerine vekil tayin ederek dinden dönenlere karşı yanındaki müslümanlarla beraber savaş yapmalarını emretmişti. Bir gün Hz. Ebu Bekrin yanına ismi İyas bin Abdullah, lakabı Fucaa olan bir adam geldi. Ebu Bekre: "Ben müslümanım, dinden irtidat edenlere karşı savaşmak istiyorum, bu hususta bana yardım edin"dedi. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh bundan memnun oldu. Kendisine 30 deve ile bir çokta islâh vererek yolcu etti. Fucaa yolda müslüman kâfir ayırımı yapmadan herkese taarruz eder, rast geldiklerini öldürerek mallarını almaya başlar. Malını vermek istemeyenler canlarını vermek mecburiyetinde olurlardı. Bu durum Hz. Ebu Bekre bildirildi. Bunun üzerine Ebu Bekir radıyallahu anh Tureyfe bin Hacir'e şöyle bir mektup yazdı: "Rahman ve Rahim olan Allanın adiyle Ebu Bekirden Tureyfeye selâm sana. Bundan sonra... Bana Allah düşmanı Fucaa geldi. Müslüman olduğunu iddia etti. Benden dinden dönenlere karşı yapacağı savaş için yardım istedi. Bende ona silâh ve erzak yardımı yaptım. Şimdi emin bir kaynaktan aldığım habere göre bu Allah düşmanının müslüman, kâfir demeyerek her önüne gelene saldırıyor mallarını alıyor, karşı koyanları da öldürüyormuş. Yanındaki müslümanlarla beraber ona git. İlk hamlede onu öldür, yahut yakalayarak bana getir." Tureyfe mektubu kavmine okudu. Fucaa üzerine gitmek için toplandılar. Tureyfe toplanan askerlerle Fucaa üzerine yürüdü. Birbirlerine saldırıya tutuştular. Fucaa arkadaşlarının bozulduğunu, cephesinde hezimetin baş gösterdiğini görünce Tureyfeye gelerek: "Ey Tureyfe Vallahi ben müslümanım, ikimizde Ebu Bekrin kumandalarıyız. Birimizin diğerinden Ebu Bekrin katında bir üstünlüğü yoktur"dedi. Tureyfe: "Eğer bu söylediklerinde samimi isen silâhını bırak ve Ebu Bekre git, ona durumunu anlat" dedi. Fucaa silâhını bıraktı. Tureyfe hemen yakalayıp bağladı. Fucaa yalvararak: "Bunu bana yapma"diyordu. Tureyfe: "Ebu Bekrin mektubunun gereğini yerine getiriyorum" dedi. Beni Süleymeden yirmi kişiyle bağlı olarak Fucaayı Ebu Bekre gönderdi. Ebu Bekir radıyallahu anh onu Ben-i Ceşm kabilesine? göndererek orada ateşe yaktırdı.  
     
  Ebu Bekr radıyallahu anh'e Ben-i Zırban kabilesinden Kubeysanamında bir kişi gelerek müslüman olduğunu söyledi. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh ona dinden dönenlere karşı savaşma görevini verdi. Kubeysa geri döndü yanında bir çok insanla birlikte dinden dönenlerin peşini takip etmeye başladılar. Dinden dönenleri nerede bulurlarsa öldürüyorlardı. Hakem bin Hümedanın evine gittiklerinde onu evde bulamadılar. Onun komşusu olan bir müftedi buldular ve onu hemen öldürdüler ve malına el koydular. Hümeyda evine geldiğinde komşusunun başına gelenleri haber aldı. Bu durumdan öfkelenen Hümeyda Kubeysa ve onun arkadaşlarını aramaya çıktı. Yolda Kubeysaya ulaştı."Sen ne için komşumu öldürdün" dedi. Kubeysa: "Komşun İslâmdan döndüğü için onu öldürdüm" dedi. Hümeyda: "Bana sığınan bir komşumu öldürmeye nasıl cüret edersin"diyerek Kubeysaya bir ok attı, devesinden yere düşerek can verdi. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh, Halid bin Velid'e yazdığı bir mektupta: "Eğer Allah sana Ben-i Hüneyfeye karşı zafer nasib ederse, orada fazla kalmıyarak Ben-i Süleymiye doğru hareket etmen gerekti. Onlarda icap eden dersi vermiş olmak için gereken baskıyı uygulaman lâzımdır. Sana karşı gelenlere galip gelirsen onları ateşte yakmanda bir bahis görmüyorum. Onları öldürme işinde ciddi ol ki, bu hareketin bir ibret sahnesi olarak meydana çıksın." Ben-i Süleym kabilesi, Halidin kendilerine yönelerek gelmekte olduğunu duyunca Ebu Şecere bin Abduluzzanın önderliğinde mürtedlerden çok kalabalık bir ordu hazırladılar. Hz. Halid sabahın erken saatlerinde onlarla karşılaştı. Ashabına silâhlarını kuşanmalarını emrettikten sonra orduya harb saflarına göre dizdi. Müslümanlar oldukça yorgundular. Hz. Halid radıyallahu anh bizzat kendi kabiliyeti ve sahip olduğu harp tekniği ile karşıyı paniğe uğrattı. Üzerlerine ait bir hücum neticesinde düşman ordusunu hezimete uğrattı. Bir çok esiri ağıllara doldurarak yaktı. Ebu Şecere o gün bir çok müslümam yaraladı. Bir şiirinde bu hususa işaret ediyordu. "Halidin askerinin kanıyle okumu suladım. Umarım ki bundan sonra yaşayayım" diyordu. Daha sonra Ebu Şecere müslüman olmuştur. Yaptığına pişman olmuştur. Yukarıdaki şiirin kendisine ait olduğunu inkâr ediyordu. Hz. Ömer radıyallahu anh Halife iken Medineye geldi. Devesini Ben-i Kurayza yurdunda bıraktıktan sonra Ömere geldi. Ömer o anda fakirlere mal taksim ediyordu. Ebu Şecere; "Ya Ömer, bana da biraz ver, benim de ihtiyacım var"dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh; "sen kimsin?"dedi. O; "Ben Ebu Şecereyim" dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh: "Ey Allahın düşmanı! Okunu Halid'in askerlerinin kanıyla doyurdun. Şiirini okuyan sen değil misin?" deyince hemen oradan kaçtı, ölünceye kadar Ömer'e yaklaşmamıştı. Ömer onu her andığında acıma hissi ile anardı. "Ömerden bu kadar korkan hiç bir adam görmedim"derdi.  
     
  Bahreyn Ehlinin İrtidadı  
     
  İsa bin Talha anlatıyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatından sonra bir çok Arap kabileleri dinden döndüler. Kisra: "Arapların bu işine aklım ermedi. Arkadaşları vefat edince şimdi birbirine düştüler. Eğer Allah onların yaşamalarını Murad buyurmuşsa en faziletlerinin üzerinde icma ederek onu kendilerine başkan seçerler." Hacer ehli de İslâmdan irtidat etti. El-Carud bin El - Mualla onlara; "Ey kavim İslâmdan dönmekle çok kötü bir yol seçmiş oluyorsunuz. Benim daha önce Hıristiyan olduğumu biliyorsunuz. Doğru ve hayırlı olanı istediğim için müslümanlığı kabul ederek size geldim. Allah-u teala Peygamberini gönderdi. Bunun aracılığıyla kendine inanmamızı emretti. Cenab-ı Allah: "Sen öleceksin, onlar da öleceklerdir" diyerek Peygamberin öleceğini haber verdi. Onun ölmesiyle gerçeğin yok olacağını sanmayın. Siz Hz. Musa hakkında ne düşünüyor sunuz? Onlar: "Biz Musanın ve İsanın birer Allah elçileri olduklarını şehadet ediyoruz" dediler. Carud da; "Ben de Hz. Muhammedin Allah Elçisi" olduğuna şehadet ediyorum. Önceki Peygamberler nasıl yaşamış ölmüşlerse, Hz. Muhammed de onlar gibi yaşadı ve öldü. Sizden kim ki bu şekildeki inanca karşı çıkar ve kabul etmezse ben ona savaş açarım"dedi. Abdul Kays kabilesinden hiç bir kimse dinden irtidat etmemiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Alâ bin El - Hadremiyiazad ederek yerine Ebban bin Saidi Bahreny Valisi olarak tayin etmişti. Bunun üzerine Alâ arkadaşlarına; "Bana yardım edin ki Medineye kadar varayım, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in arkadaşlarıyla ömrümün geri kalanını orada geçireyim" dedi. Onlar: "Böyle bir davranışta bulunmadan sonra, savaştan kaçtı diyerek dedi - kodu yaparlar" dediler. Fakat Alâ bu söylentilere kulak vermedi. Üçyüz kişiyle Medineye varmaya muvaffak oldu. Ebu Bekir radıyallahu anh Alâ'yı göründe: "Dinden dönmemiş ve dinini değişmemiş olanlarla kalsaydın olmaz mı idi; deyin Alâ ben Peygamberden sonra herhangi bir kimseye çalışacak değilim"dedi. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh Alâ'yı çağırarak onu onaltı süvariyle birlikte Bahreyne gönderdi gönderirken, yürü, önünde Abdulkays var dedi. Alâ Cüvasa denilen bir kaleye vardı. Maharıkta Muşakkar denilen kaleye inmişti. Bu kale Abdulkaysın en büyük kalesiydi o kaleye yerleşenlerle şiddetli bir savaşa tutuştu. Her iki taraftan büyük kayıplar verildi. Carud bin Mualla hazır bir ordu ile Alâ yardım ederken, beri tarafta Muharık ta Hutam bin Şurayhahaber yollayarak ondan yardım istedi. Hutam da ona yardım gönderdi. HutamveEbcer Cüvasa denilen yerde Alâ'yı muhasara ettiler. Müslümanlardan Abdullah bin Hazey bu muhasarayı şöyle anlattı. Ebu Bekr radıyallahu anh'e ve Medinede olanların hepsine bizden haber götürün. Bize doğru gelecek bir ordunuz yok mu? Biz Cüvasa denilen kalede muhasaraya alınmış bulunuyoruz. Biz Allaha tevekkül etmişiz, tevekkül edenlere Allahın yardım edeceğine inanıyoruz, demişti. Alâve arkadaşları orduda bir kaynaşma ve ses işittiler. Abdullah bin Hazef: "Ben onların adetlerini ve durumlarını iyi bilirim, beni gönderin" dedi. Belinden ip bağlayarak kaleye sarkıttılar. Aşağıya indikten sonra Ebcer ve onun annesine rastladı. Ebcer: "Neye geldin" dedi. Abdullah: "Hastalık ve açlık beni buraya kadar getirdi. Çoluk çocuğuma ulaştırın"dedi. Ebcer: "Bu teklifini yapayım fakat zannederim, boş değilsin gece bir şeyler yapmak istiyorsun" dedi ve önüne düşerek askeri birliklerden uzaklaştırdı. Abdullah Ondan ayrılınca yine ipe tutarak yukarı çıktı. Arkadaşlarına hepsinin sarhoş olduğunu, bunların bu anından yararlanmanın ancak bu gece mümkün olabileceğini söyledi. Bunun üzerine kaleye indiler, hiç biri kurtulmamak şartıyla hepsini öldürdüler daha sonra Alâ Darin şehrine yürüdü oradakilerle de büyük bir savaşa tutuştular onları da büyük bir muhasaraya aldılar Muharik ve beraberindekiler; "Eğer bizi serbest bırakırsanız geldiğimiz yere geri döneriz" dediler. Alâ, arkadaşlarına bunların durumlarını sordu, onlar serbest bırakılmalarını söylediler, salıverildikten sonra ülkelerine döndüler. Alâ Darin halkı ile ellerindeki malların üçte birisini vermek şartıyla anlaşma yaptı. Daha sonra Alâ, hatta vardı sahile indiğinde orada bir hıristiyana rastladı. Hıristiyan ona, sana atınla Darin'e kadar gidebileceğin kolay bir geçit gösterirsen beni de beraberinde ehlime götürülmüşün dedi. Alâ Hristiyanın dediği yoldan giderek ora halkının hepsinin esir aldı denilir ki Deniz onlarla yol vermiş ve daha önce gemilerin yüzdüğü denizden kendileri atlarıyla geçmişlerdir. Alâve Ashabı Allaha şu şekilde dua etmişlerdir: "Ey merhametlilerin en merhametlisi, ey Kerim, Halim, Ehad, Samed, Hayy ve Ey ölüleri dirilten senden başka sığınağımız yoktur. Ey Rabbimiz" diye dua ederek Allahın izniyle Halici geçmişlerdir. Afif bin El - Münzirbu konuda : "Görmedin mi Allah-u teala denizini musahhar kıldı. Kâfirlere büyük bir darbe vurdu. Denizin yarılması için dua ettik, bize daha önceki yarılışından daha büyük olarak yarıldı" demişti. Bahreyn halkından irtidat edenler bunu görünce Hacer halkı gibi onlarda gelip anlaşma yaptılar. Alâ dinden dönen ve ateşe tapanları yendikten ve onları teslim aldıktan sonra Abdulkays kabilesinden bir grup adamı Ebu Bekre radıyallahu anh gönderdi. Talha ve Zübeyri de yanlarına Halife Ebu Bekrin huzuruna girdiler. Onlar: "Ey Allah Resulünün Halifesi, biz müslümanız seni memnun etmek en büyük gayemizdir. Bahr arazisinden bir kısmını ve değirmenleri bize vermeni istiyoruz"dediler. Bu isteklerini TalhaveZübeyirde desteklediler. Ebu Bekir radıyallahu anh isteklerini kabul etti. Bu hususta onlara bir yazı da yazdı onlar da bu mektupla Hz. Ömere gittiler, Hz. Ömer radıyallahu anh mektubu okuyunca yırttı. Bu sırada Talha ve Zübeyir bu olayı Hz. Ebu Bekre naklettiler ve: "Bilmiyoruz sen misin yoksa Ömer mi?"dediler. Hz. Ebu Bekir:"Bu ne demek"dedi. Onlar Hz. Ömerin yaptıklarını haber verdiler. Bunun üzerine Ebu Bekir radıyallahu anh: "Vallahi Ömer bu işi hoş görmedi ise bende onu yapmayacağım"dedi bu arada Hz. Ömer içeri girdi Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh ona: "Bu işin hangi tarafını beğenmedin"deyince; Hz. Ömer radıyallahu anh; "sen bu işde özel muamele yapmışsın herkese dağıtman gerekirken o sadece onlara vermişsin İslâmı kabul edenleri hesaba katmamışsın herkesi düşünmeden sadece bunlara 20 bin dirhem değerinde mal dağıtmışsın." Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh: "Allah seni muvaffak kılsın ve seni ancak hayırla cezalandırsın. Bu görüşün ancak doğrudur" dedi.  
  Ummanın Ezd Ve Deba Şehirlerinin Dinden Dönmeleri  
     
  Bunlar müslüman olmak için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e gelmişlerdi. Hz. Muhammed onların zekâtlarını toplamak için Hüzeffe bin Mıhsan El-Bariki'yi daha sonra El - Ezdigöndermişti. Bu görevlendirilenler gittikleri yerlerin zenginlerinden zekât alıp oranın fakirlerine vereceklerdi. Hüzeyfe bu görevi yerine getirdi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem vefat edince ora halkı zekât vermeyerek dinden irtidat ettiler. Hüzeyfe bunları ne kadar tövbeye davet etmiş ise de kabule yanaşmadılar. Hüzeyfe bunların durumunu Hz. Ebu Bekre bildirdi bunların durumunu öğrenen Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh çok öfkelendi. Ebu Cehlin oğlu İkrimeye bunlara gönderdi.İkrime 2000 kişilik bir ordu ile üzerlerine yürüdü. İrtidat edenlerin başında Lukayt bin Malik, El - Ezdi bulunuyordu. Kendisine İkrimenin geldiği haberi gelince oda bin kişilik bir kuvvet temin etti. Her iki taraf keşif kolları çıkardı her iki keşif kolu arasında şiddetli bir çatışma çıktı. Onlardan yüz kişi öldürüldü bunu haber alan İkrime süratle keşif birliklerine ulaştı bir saat kadar bir çatışmadan sonra İkrime ordusu karşıyı mağlûp etti. Bu savaşta çok can kaybı olmuştu keşif kollarının sağ kalan kısmı Lukayte İkrime kendilerine doğru geldiğini haber verdiler. İkrime ordusuna Hüzeyfinin de ordusu gelip katıldı ve büyük bir güç haline gelen müslümanlar düşmanı yenerek Depa şehrine girdiler. Şehri bir ay kadar kuşattılar, kuşatmanın kendileri için ağır olduğunu anlayan halk Hüzeyfeye haber yollayarak sulh teklif ettiler. Hüzeyfe hayır aramızda çetin bir savaş horlayıcı bir teslimiyet olmadıkça bunu ben kabul etmeyeceğim dedi onlar çetin savaşın ne olduğunu biliriz ama horlayıcı teslim ne demektir dediklerinde, Hüzeyfe: "Bizim ölülerimizin cennete sizinkiler ise cehenneme sizden aldıklarımızın hepsi bize sizin bizden aldıklarınız ise bize geri vereceğinize sizin yolunuzun yanlış bizim ise doğru olduğunu şehadet etmenizdir" dedi. Daha sonra Hüzeyfenin yanınızda hiç bir silâh almadan kaleden dışarı çıkınız emrine uyarak öyle yaptıkları müslümanlar kaleye girince ileri gelenleri öldürdü çocuklarını ve kadınlarını esir alarak Medineye gönderdi. İkrime Deba da Ebu Bekr radıyallahu anh'in Valisi olarak kaldı. Hüzeyfeesirleri Medineye getirince Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh harbe iştirak eden Murted erkekleri öldürmek için hepsiniHanis kızı Remlenin evine topladı toplananlar; "vallahi biz dinimizden dönmedik, fakat malımızı vermek istemedik" dediler. Ebu Bekir radıyallahu anh bunların bu ifadeleriyle serbest bırakmak istemedi. Hz. Ömer radıyallahu anh bunların esir olarak bırakılmalarına taraftar değildi. Bunlar Hz. Ebu Bekrin ölümüne kadar Remlenin evinde kaldılar. Hz. Ömer radıyallahu anh hilafete geçince onları çağırarak: "İstediğiniz yere gidin, hürsünüz"dedi. Bu emir üzerine Basraya gelip yerleştiler.  
  Hicretin Onikinci Yılı  
     
  Hz. Halidin Irak'a seferi  
     
  Hz. Ebu Bekrradıyallahu anh'in hilafetinin ikinci yılı girerken -ki hicretin onikinci senesidir- Ebu Bekir radıyallahu anh Hz. Halide yazdığı bir mektupta; "Eğer Yemame işini bitirirsen, hemen arkasından Irak'a yürü. Seni Fars savaşı için görevlendirdim" diyordu. Bu emir üzerine Hz. Halid radıyallahu anh üç bin kişilik bir ordu ile yola çıktı. Sevad ehli ile sulh yaptıktan sonra Ubulle'ye yürüdüler. Fars kiralı Kisra 20.000 kişilik bir ordu ile müslümanlara karşı savaşa girişti. Allah müşrikleri hezimete uğrattı. Hz. Halid radıyallahu anh Kisraya yazdığı mektupta; "müslüman olursanız kurtulursunuz yoksa cizye verin bunu da kabul etmezseniz, hayatı sevdiğiniz kadar ölmeyi seven bir ordu ile üzerinize geliyorum"diyordu. İranlılar anlaşmayı kabul ettiler. Bu sene Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh halka hacc görevini yaptırdıktan sonra Medineye döndü.  
  Hicretin Onüçüncü Yılı Olayları  
     
  Hz. Ebu Bekirradıyallahu anh bu sene Yezid bin Ebu Süfyan, Ebu Ubeyde Amir bin El - Cerrah, Şurahbil bin Hasane ve Amr bin El - As (Allah onlardan razı olsun) kumandanlıkları altında bir orduyu Şam'a gönderdi. Romalılar da o gün yetmiş bin (70.000) kişilik bir ordu ile Filistinin alt kısımlarında karargâh kurmuşlardı... Hz. Halid radıyallahu anh Roma ordusunun sayıca fazlalığını işitince yardım istemek ve durumdan haberdar etmek için Hz. Ebu Bekre bir mektup yazdı. Ebu Bekirradıyallahu anh Hz. Halide Şam ahalisinden kuvvet sağlamasını emir verdi. Irakta müslüman olanların üzerine Müsenna bin Hariseyitayin etti. Ordu Şam'a doğru yola çıktı. Bursa fethedildi bu, fethedilen şehirlerin birincisi idi. Romalılar bir araya toplandılar. Bu savaşta zafer müslümanların oldu.  
  Ebu Bekr El Sıddık'ın Ölümü  
     
  Bu senenin cemadil ahirin on yedinci gününe tesadüf eden Salı günü Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh vefat etti. Hilafeti iki sene üç ay ve yirmi iki gün devam etmiştir. Ebu Bekir radıyallahu anh halkın idaresi için yerine Hz. Ömer radıyallahu anh'i bırakmıştır. Bu işi yaparken; "Allahım onlara en hayırlılarını tayin ediyorum. Onların İslahından başka hiç bir şey murad etmiyorum. Bu işi Ömeri kayırdığımdan dolayı yapmış değilim. Onlara sen yardım et. Çünkü onlar senin kullarındır. Onlar sana muhtaçtırlar. Güçleri senin elindedir. Onları ve idarecilerini doğru yola hidayet et. Onu hakkı bulmuş Peygamberinin yoluna tabi olanlardan eyle ve raiyyesini de İslah et" diyerek dua etti. Sonra Hz. Ömerradıyallahu anh'i çağırdı ve; "Ey Ömer! Allahın geceye ait üzerinde bir hakkı var ki onu gündüz kabul etmez. Gündüze ait bir başka hakkı vardır ki onu gece işlesen kabul olunmaz. Farz yerine getirilmediği müddetçe nafile ibadetler kabul olunmaz. Yükü ağır olanların terazisi ağır gelir. Hakka tabi olmakla mizan ağır gelir. Yarın Mizanında haktan başka bir şeyi tartmasın. Benim bu vasiyetimi koruyabilirsen ölümden daha tatlı ve sevimli bir şey bulamazsın. Eğer vasiyetimi koruyamazsan ölüm sana çok acı gelir, halbuki o bir gün gelecektir ve onu geri çeviremeyeceksin" dedi. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh vefat ettikten sonra babası Ebu Kühafe, terikesinin altıda birini miras aldı. Hz. Ömer radıyallahu anh'in Halife olduğunu bildiren Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh'in mektubu askeri kumandan ve emirliklerine ulaşınca hemen gelip Hz. Ömer radıyallahu anh'e biat ettiler. Hz. Halid radıyallahu anh'in başında bulunduğu birlik daha sonra Ürdün toprağında bulunan Fehl'e vardı. Allah, müslümanları galip getirdi. Müşrikler Dimeşka kaçtılar. Bu savaşa Fehl olayı denir. Bu meşhur Fehl savaşında da Allah müslümanlara zafer nasib etti. Müşrikler Dimeşka sığındılar.  
  Hicretin Ondördüncü Yılının Olayları  
     
  Bu tarihte başında Hazreti Halidin bulunduğu İslâm Ordusu Dimeşka kadar gitti. Daha sonra Hz. Halid radıyallahu anh'i azledip yerine Ebu Ubeyde bin El-Cerahıkumandan olarak tayin ettiğini bildiren mektup Hz. Halid radıyallahu anh'e geldi. Yine bu sene Hz. Ömer radıyallahu anh teravih namazını cemaatla kılınma emrini verdi. Cerir bin Abdullah Becileden bir kervanla gelirken Hz. Ömer radıyallahu anh ona Irak'a gitmesini emretti. Cerir, idaresindeki kervanla birlikte Irak'a giderken yolda Müsenna bin Harise kavuştu. Meşhur Buveyd olayı bu senede vuku bulmuştur. Sonra Hz. Ömerradıyallahu anh Saad bin Ebi Vakkası, Irak'a Vali tayin ettiğinde ona bir vasiyette bulunmuştu. Bu vasiyetinde: "Ey Saad bin Vahib, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in dayısı ve ashabı olman seni hiç bir zaman gurura sevketmesin. Çünkü Cenab-ı Allah bir hata sebebi ile diğer bir hatayı mahvetmez. Hatayı bir iyilik sebebiyle mahveder. Allah ile hiç bir kimse arasında itaattan başka bir nisbet yoktur. Allaha yakınlık ancak ona itaatla mümkündür. İnsanların zengin ve fakiri şerefli ve düşkünü Allahın huzurunda müsavidirler. Allah-u Teâlâ onların Rabbi, onlarda Allahın kullarıdırlar. Allahın ahiretteki nimetine ancak ibadetle kavuşulabilir, gönderildiğinden aramızdan ayrılıncaya kadar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in uyguladığı ve yaşadığı hayatına dikkat et"diyordu.  
  Hicretin Onbeşinci Yılının Olayları  
     
  Kadisiye Fethi  
     
  Kış mevsimi girmişti. Saad radıyallahu anh Kadisiye üzerine yürüdü. Kendisine yardım etmesi için Saad, Hz. Ömerradıyallahu anh'e bir mektup yazdı. Hz. Ömer radıyallahu anh Medinede teşekkül eden bir ordunun başında Muğire bir Şubeyi gönderdi. Ayrıca bin kişilik bir ordu ile Saad'a yardım için Ebu Ubeydeye bir mektupta göndermişti. İslâm ordusunun Kadisiye üzerine geldiğini işiten Rüstem bin El-Ferahzad 120.000 kişilik bir ordu ile Kadisiye'ye indi. Her iki ordu arasında Kadisiye köprüsü bulunuyordu. Rüstem ordusunun 300.000 kişiden meydana geldiği orduda 33 filin bulunduğu söylenir. Her taraftan gelen askerlerle İslâm ordusu 30.000 kişiyi bulmuştu. Müslümanların muzaffer, müşriklerin ise hezimete uğradığı meşhur Kadisiye savaşı budur. Allah İranlılara hezimeti tattırınca Hz. Ömer radıyallahu anh Saad bin Ebi Vakkasradıyallahu anh'amüslümanların hicret edecekleri bir yeri hazırlamasını emretti. Bu yer deve ve koyunların yayılabileceği ve barınabileceği bir niteliği taşımalıdır diyordu. Saad, bugün Küfe şehrinin bulunduğu yeri seçmesi ve hazırlaması için Osman bin Hüneyfigönderdi. Daha sonra Saad ordu ile birlikte oraya yerleşti. Hz. Ömer radıyallahu anh oraya üçyüz kişiyle birlikte Utbe bin Gazvanı gönderdi. Hind yurdu Basra ya gelip yerleştiler. Bu yıl Şamda cereyan eden meşhur Yermük olayı vuku bulmuştur. Hz. Ömer radıyallahu anh Şama gelerek Cabiye denilen mevkide konakladı. Daha önce Ebu Ubeyde ile anlaşma yapmak istemeyen Hıristiyanlarla anlaşma yaptı. Anlaşmada üç seneye kadar Rumların Cizye vermeleri şart koşulmuştur. Hz. Ömer radıyallahu anh Medinede dönünce divanı kurdu. Eskisi gibi ganimetleri taksim etti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme hürmeten önce bu verme işini Abbasradıyallahu anh'tan başladı.  
  Hicretin Onaltıncı Yılının Olayları  
     
  Bu yıldaHz. Ömer radıyallahu anh tarihi yazmıştır. Bu konuda Ashabiyle müşavere etti. Bir kısmı Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in peygamberliğinin başlangıcını tarih başı, bir kısmı vefatını, bir kısmı da Hicreti tarih başı kabul etmek istemişlerdir. Hz. Ömer radıyallahu anh tarih başlangıcını hicret kabul etmiştir.  
  Hicretin Onyedinci Yılının Olayları  
     
  Bu tarihte doğu ve batıda bir çok fetihler yapılmıştır. Bu sene Danyal (a.s)'in cesedinin bulunduğu Tuster şehri fethedildi. Yine bu tarihte Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e akraba olmak niyetiyle Hz. Ömerradıyallahu anh, Hz. Ali radıyallahu anh'in kızı Ümmü Külsüm radıyallahu anha ile evlenmiştir.  
     
  Hicretin Onsekizinci Yılının Olayları  
     
  Bu yıl insanlar şiddetli bir kıtlığa uğradılar. Açlıktan bir çok insan ve hayvanın öldüğü bu yıla"Remade yılı"denir. Hz. Ömerradıyallahu anh bütün halkı toplayarak yağmur duasına çıktı. Abbas radıyallahu anh'dan yağmur duası istediler. Hz. Abbasradıyallahu anh dua ediyor Ömer radıyallahu anh ve halkta "Amin" diyordu. Dualarının bereketiyle Allah-u teala kıtlığı ortadan kaldırdı. Yine bu yıl Şamın İmvas denilen şehrinde kolera hastalığı zuhur etmişti. Bu hastalıktan 25.000 kişi ölmüştür. Koleradan Ebu Ubeyde Amir bin El - Cerrah, Muaz bin CebelveYezid bin Ebi Süfyan vefat etmişlerdir. (Allah onlardan razı olsun) Bunların ölüm haberini duyan Hz. Ömer radıyallahu anh Şam'a Muaviye bin Ebi Süfyanı Vali tayin etti.  
  Hicretin Ondokuzuncu Yılının Olayları  
     
  Bu yılda Doğu ve Batıda bir çok fetihler yapılmıştır.  
     

Hicretin Yirminci Yılının Olayları

 

Bu yılda Mısır ve İskenderiye fethedilmiştir. Yine bu yıl Hz. Ömer radıyallahu anh Yahudileri hicazdan sürdü.

 

  Hicretin Yirmibirinci Yılının Olayları  
     
  Bu yıl Nehavend fethedildi. Numan bin Mukarrin Nehavend Valisi idi. Aynı yılda Humusta Hz. Halid bin El - Velid radıyallahu anh vefat etti. Amr bin Madi Kerb ve peygamberlik iddiasında bulunan Tüleyha bin Huveylidbu yıl vefat etmişlerdir. Tüleyha peygamberlik iddiasından sonra tevbe etmiş ve iyi bir müslüman olmuştu.  
  Hicretin Yirmiikinci Yılının Olayları  
     
  Bu yıl Ahnef bin Kays Hurasana girerek Fars ülkesinin en son kralı olan Yezdecird ile savaştı. Allah onu mağlûp etti. Hz. Ömer radıyallahu anh bu yıl umre haccını yapmıştır. Mekke Valisi Nafi bin El-Harisle karşılaşınca Hz Ömer radıyallahu anh ona; "Mekkede yerine kimi bıraktın?"dedi. Nafi: "Yerime İbn-i Ebzayı bıraktım." Hz. Ömer radıyallahu anh:"O ad kim?" Nafi: "Bizim kölemizdir aynı zamanda Kur'anı okuyan, Allahın emirlerini bilen bir kimsedir" dedi. Hz. Ömerradıyallahu anh, "ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden işittim: Şöyle diyordu: "Allah-u teala bu Kur'an vasıtasiyle bir kavmi yüceltir, başka bir kavmi de alçaltır."  
  Hicretin Yirmiüçüncü Yılının Olayları  
     
  Bu yıl Hz. Ömer radıyallahu anh, zilhicce ayının dördüncü gününe rastlayan bir Çarşamba gününün sabah namazında şehid edilmiştir. Muharrem ayının ilk Pazartesi günü ve Hicretin 24. senesinde toprağa verilmiştir. Son Haccından dönerken bir hutbesinde; "Ben bu gece beni iki veya üç defa gagalayan bir horozu rüyamda gördüm. Ecelimin yaklaştığına yorumluyorum"demişti. Hz. Ömer radıyallahu anh sokakta Muğire bin Şubenin Mecusi kölesi Ebulülü ile karşılaşır. Bu adam değirmen yapan iyi bir sanatkârdır. Hz. Ömer'e; "Haracımın azaltılmasını, emir buyurun"dedi. Hz. Ömerradıyallahu anh: "Haracın ne kadardır"dedi. Köle: "Bir dinar"dedi. Hz. Ömerradıyallahu anh: "Sen iyi bir sanatkârsın, senin için bu çok değil"dedi. Köle: "Herkese adaletin ferahlık verirken bana darlık veriyor-"diyerek Ömer radıyallahu anh'i öldürmeyi aklına koydu. Bunun için keskin ve zehirli bir hançer yaptı. Yaptığı bu hançeri Hürmüzana gösterdi; o da; "Bununla kimi vursan hemen öldürürsün"dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh sabah namazına dururkenEbulülü yaptığı kılıçla üç yerinden yaraladı. BuhariveMüslümde Hz. Ömerin şehadetiyle ilgili bahis mevcuttur.   Hz. Ömer radıyallahu anh on sene altı ay ve dört gün hilafette kalmıştır. Onun ölümü ile bugüne kadar devam eden fitne kapısı açılmıştır. Abdullah bin Selambir gün Hz. Ömer'e: "Tevratta senin cehennem kapılarından bir kapı olduğunu görüyorum bunu bana tefsir edin"dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh: "İnsanların girmesine mani cehennem kapılarından birisi sensin. Ben öldüğüm zaman o kapı açılacaktır"dedi. Allah-u Teâlâ onun eliyle kâfir beldelerinden 1036 tanesini fethettirdi. 4000 kilise ve havrayı yıktırdı. 4000 mescid yaptı. Şehirler yaptı. Haracı koydu ve tarihi yazdırdı. Hz. Ömer radıyallahu anh bir çok faziletlere sahiptir. (Ebu Lülü. İslama karşı şiddetli kin besliyen Fars Sesanilerindendir. Çünkü İslâm. Fars devletini bütün gelenekleriyle yıkmış ve ortadan kaldırmıştı. Ebu Lülü bir yolunu bularak Medineye kadar gelip Mâğire bin Şubenin, kölesi olmuştur. O ve onun gibi İslama düşman olan Yahudi ve Farstan bir grup İslâmı yıkmak için gizli bir cemiyet kurdular. Rivayete göre Kaab El-Ahbarda bunlardandır (Allah daha iyi bilir) ilk işleri Fars devletini yıkan Ömer radıyallahu anh'ı öldürmeleri oldu. Çünkü Ömer daha gençti. Çok şeyler yapabilir yaşta idi. Olayları feraseti ile değerlendirebiliyordu. Bundan dolayı onun sağlığında İslama yapmak istedikleri kötülüklere güçleri yetmeyecekti. Bu gizli cemiyet Hz. Osman bin Affanında öldürülmesi işini tezgâhlamıştır. Sıffın savaşını ve Hz. Ali ve çocuklarının öldürülmesini bu teşkilât planlamıştır.)  
  Hicretin Yirmidördüncü Yılının Olayları  
     
  Hz. Osman bin Affan radıyallahu anh bu yıl Hilafete geçti. Muharremin başlarında ve Hz. Ömer radıyallahu anh'in defninden üçgün sonra idi Hz. Osman radıyallahu anh ilk müslüman olanlardandır. Şerefli ve Halim bir kimse idi. İki defa hicret etmiş ve iki kıbleye de namaz kılmıştır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona iki kızını vermiştir. Adem aleyhisselam'dan kıyamete kadar hiç bir kimse bir Peygamberin iki kızını Hz. Osmandan başka kimse nikahlamış değildir. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem daima Osman radıyallahu anh'ın arkasında yürürdü. Ondan utanırdı, ve: "Gökteki meleklerin kendisinden utandığı kimseden ben ne diye utanmayayım?" der idi. Süraka bin Malik, Abbas sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımıUmm-El-Fadıl radıyallahu anha ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Cariyesi Umma Eymen bu yılda vefat ettiler.  
  Hicretin Yirmibeşinci Yılının Olayları  
     
  Müezzin Abdullah bin Ümmü Mektum radıyallahu anh ve Bedir günü müslümanları saklayan Ümeyr bin Vehb bin Halef radıyallahu anh bu yıl vefat etmişlerdir. Urve bin Hazzamda bu yıl vefat etmiştir.  
  Hicretin Yirmialtıncı Yılının Olayları  
     
  Bu yıl Abdullah bin Nafi, Abdullah bin Nafi El-HasınveAbdullah bin El-Zübeyr ile birlikteAbdullah bin Saad bin Ebi SerhAfrika seferine çıkmışlardı. Berberi Meliki Cercis ile karşılaştılar. İkiyüzbin askeri orduya sahip olan Cercisi Abdullah bin El-Zübeyröldürüldü. Allah müslümanlara Fetih nasip etti. Ensarlı Harice bin Zeydbu yıl ölmüştür. Yine bu yıl Hz. Osmanradıyallahu anh umre haccını yapmıştır.  


  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.