Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





İstersen bunlardan beni af edersin.



"İstersen bunlardan beni af edersin."

Hz. Halid radıyallahu anh;"kanını dökmeyeceğim bundan seni af ettim, fakat seni büsbütünde salıverecek değilim" dedi.

Hz. Halid bir gün Müccaaya;

"Arkadaşın Müseylime size ne okuyor ve ne anlatıyordu. Ondan hiç ezberlediğin bir şey var mıdır"dedi.

Müccaa, "evet" ondan bir şiir hatırlıyorum dedi.

Hz. Halid radıyallahu anh:

"Ey müslümanlar Allah düşmanının Kur'ana karşı çıkışlarını dinleyin dedikten sonra Müccaaya dönerek ben seni kavminin en akıllısı ve en efendisi görüyorum. Allahın Kitabını dinle de Allah düşmanı Müseylime nasıl ona nazire yapabilir?"dedi ve:

"Rahman ve Rahim olan Allahın adiyle yaratan ve tesviye eden yüce Rabbinin ismini tesbih et."

Ayetleri okuduktan sonra;"haydi sende o, pis yalancının uydurmalarından bir kısmını anlat" dedi.

O da Müseylimenin bazı şiirlerinden parçalar okudu. Hz. Halid siz, bu saçmaları dinliyor ve tasdik ediyordunuz değil mi?

Müccaa: "Eğer tastik etmemiş olsalardı. Karşınızda onbin kişilik bir eli silâh tutan ordu ile karşılaşmazdınız."

Hz. Halid; "yarın onlarla karşılaşacağız, Allahın izniyle onların hakkından geleceğiz, yalnız ona ibadet edilecek yalnız onun dini teyid edilecektir."

 

Ubeydullah bin Abdullah anlatır:

Hz. Halid radıyallahu anh harekete geçip savaş için yola çıkınca "Akriba" denilen yerde konaklamaya karar verdiler. Hz. Halid oraya gelmek üzere iken önce ileriye bir gözcü ve teftiş grubu gönderdi. Gözcüler yaptıkları gözlem neticesinde Müseylime ve ordusunun sözü edilen "Akriba" denilen yere yerleştikleri haberini Halide bildirdiler. Bu haberi değerlendirmek ve hareket yöntemini tesbit Yemameye geçiş ile Akriba'ya kadar gidip orda karargâh kurmak hususunda Halid Ashabiyle Meşveret etti. Akribaya kadar gidilmesi görüşü üzerinde ittifak ettiler. Hz. Halid ordusu ile oraya yürümeye başladılar. Hareketleri esnasında Müseylimenin propagandacısı Ercal bin UnfuveYide araştırıyorlardı.

İstedikleri yere gelip konaklayan İslâm ordusu hemen savaş düzenine sokuluyordu. Müseylime de kendi ordusunu savaş hazırlığına soktu. Ordu saflarını düzenliyordu. Hz. Halid radıyallahu anh baş kumandanlık sancağını Zeyd bin El - Hattabradıyallahu anh'a, Ensarın sancağını da Sabibin Kaysradıyallahu anh'e verdi ve onu ileri safa aldı.

Sağ tarafına Ebu Huzeyfe bin Utbeyi, sol cenahada Şucaa bin Vehbi aldı. Ordugâhta önce Berra bin Maliki görevlendirdi. Daha sonra onu azledip, yerine Usame bin Zeydi görevlendirdi.

Ben-i Huneyfe, kılıçlarını çekerek İslâm ordusuna doğru harekete geçti. Bunu gören Halid:

"Ey Müslümanlar Allah, düşmanımızın işini bitirmeyi elinize verdi. Korkutmak için uzaktan kılıçlarını kınlarından çıkarılmışlardır" deyince Mücaa;

"hayır öyle değil Ey Ebu Süleyman, korkutmak için böyle yapmış değiller. Kılıçları hindivani çeliğinden korktukları için, güneşte ısınmaları için kınlarından çıkarmışlardır" dedi.

Nitekim İslâm ordusuna yaklaştıklarında Müccaa'nın dediği gibi sert çelikten yapılmış kılıçlarını güneşte ısıtmak için öyle bir harekete baş vurduklarını beyan ettiler.

Her iki ordu şiddetli bir kıtala giriştiler. Her iki taraf bir çok ölü ve yaralı verdi. Uzun bir sabırla savaşa devam ettiler.

Müslümanlar bir çok şehit verdiler. Ku'ran-ı ezbere bilen bir çok hafız şehid edildi. İslâm ordusu ile düşman ordusu bir kaç kere birbirine karıştı, her iki taraftan bozgunlar başladı. Hattab oğlu Zeyd sancağı taşıyor ve durmadan;

"Allahım Müseylimenin dediklerinden seni tenzih eder ve sana sığınırım. Bazı arkadaşlarının savaştan kaçmalarından dolayı affını isterim"sözlerini terennüm ediyordu.

Düşman tarafından sancak elinden düşürüldü. Zeyd kılıcıyla öldürülünceye kadar vuruştu. Allah rahmet etsin.

Sancağı Ebu Hüzeyfenin kölesi Salimaldı. Bazı müslümanlar biz ileri gitmekten korkuyoruz dediler. Salim;

"Sancağı ben taşıdığıma göre benim önümden sizin savaşa girmenize razı olmam. O takdirde çok kötü bir insan olmuş olurum"dedi.

Ensar, sancağı taşıyan Sabit bin Kayse sancağı dikkat etmesini tenbih için çağrıda bulunuyordu.

Salim ileri atılarak ilerde bir çukur kazdı. Bu çukur bacaklarının yarısını örtecek derinlikte kazılmıştı. Bunu gören Sabit aynı yola baş vurdu. Bu işlemden gayeleri sağa sola itilmemek ve sancakları elden düşürmemek idi.

Askerler paniğe kapılarak her tarafa dağıtılırlarken SalimileSabitöldürülünceye kadar yerlerinde sabit kaldılar.

Vahşi bin Harb anlatıyor:

Çok şiddetli bir savaşa tutuşmuştuk. Kılıçların inip kalkmasından ateş kıvılcımlarını görüyor, zil seslerine benzeyen sesler işitiyordum.

Demure bin Said El - Mazini Ben-i Hüneyfekabilesinin dinden dönme olayını anlatırken;

"Müslümanlar o güne kadar böyle bir harb yapmış değillerdir" diyor.

O gün Sabit bin Kays;

"Ey Ensar Cemaatı! Allahın yardımına sığının, bunlar hoşlanmadığınızı bir işi bize öğrettiler"diyor ve zâfa düşmek üzere olan müslümanlara dönerek:

"Yazıklar olsun size ne yapıyorsunuz" diyordu.

Daha sonra paniğe kapılmış İslâm ordusunu bir araya toplayarak tekrar saldırıya geçti, bu sefer herhangi bir engele rastlamadılar. Mühakkim bin Tufeyl'e kavuştular. Hemen öldürdüler. Sonra Müseylime ordusunun karargâhı olan bahçeye girdiler, orada yine çok şiddetli bir savaşa tutuştular.

Sabitvar sesiyle;

"Ey Bakara sûresinin haklarında indirilen Ashap, gayret ediniz" diyordu.

Ubad bin Bişr yüksek bir yere çıkmış var sesiyle:

"İşte ben Bişr oğlu Ubad'ım. Ey Ensar paniğe kapılmayın, bana doğru gelin"diyordu.

Her taraftan Lebbeyk sedaları yükseliyordu. Nihayet bütün askerler Ubad'ın bulunduğu yere toplandılar. Ubad ;

"Kılıçlarınızın kabzelerini kırmız" dedikten sonra, kendisi ve askerler kılıçlarının kabzelerini kırdılar. Önlerinde Ubade olmak şartıyla Ben-i Hüneyfe kabilesini kovalamağa başladılar. Bahçeye kadar kaçtılar. Bahçeye girdiklerinde arkalarında müslümanlar da girdiler.

 

Ebu Said El - Hudri radıyallahu anh anlatıyor:

Öğle zamanı idi. Bahçeye girdik. Savaş bütün şiddetiyle devam ediyordu. Hz. Halid radıyallahu anh Müezzine ezan okuması için emir verid. Bahçenin duvarı üzerine çıkarak öğle ezanını okur ben savaş devam ediyordu. Harp ikindiye kadar devam etti. Hz. Halid bize öğle ve ikindi namazlarını bir arada kıldırdı.

Daha sonra ölülerin arasında gezinerek yaralılara su dağıtanlarla birlikte ben de çıkmıştım. Amir bir Sabit'e rastladım. Onun yanı başında Ben-i Hüneyfeden birini can çekişmekte olduğunu gördüm. Benden su istedi. Ben hayır su vermeyeceğim, yalnız üzerini örteyim dedim. Bana teşekkür ettikten sonra;

"Seni ilgilendirmeyen bir şeyi sormak istiyorum"dedi.

Ben de; "Olur"dedim.

Bana;"Ebu Temame ne yaptı?"dedi.

Ben; "Vallahi Ebu Temame öldürüldü"dedim.

"O kavminin kaybettiği bir paygemberdi"dedi.

Gerek müslümanlardan gerekse kâfirlerden çok büyük kayıplar verildi. Müslümanlardan öldürülenlerin çoğu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Ashabından idi. Orduya kılıçlarını kınlarına sokmayın, daha harb ateşi sönmüş değildir. Müslümanların geri kalanlarında bir çok yaralılar vardı.

Müccaa geceleyin kavmine gizlice haber yollayarak:



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.