Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





lk Şehid Sümeyye



İlk Şehid Sümeyye

 

İşkenceye tabi tutulan Sümeyye(Ümmü Amare radıyallahu anha) ve kocası ve oğluna rastlayan Ebu Cehil elindeki harbeyi Sümeyye'nin vücuduna saplayarak şehit etmişti.

Ebu Bekr El-Sıddıkradıyallahu anh işkence edilen bir çok köleye rastlamış, onları satın almış ve azad etmişlerdi. (Allah ondan razı olsun)

Hz. Ebu Bekir'in azad ettiği kölelerden biri de Hz. Bilâlradıyallahu anh'dır.

Amir bin Fuheyre ve Adi kabilesinden bir Cariye de azad ettiklerinin arasında zikredebiliriz.

Hz. Ömer radıyallahu anh İslâmı kabul etmeden önce adı geçen Cariyeye işkence yapıyordu Ebu Kuhafe (Osman bin Amir) oğlu Ebu Bekre:

"Bir gün güçlü bu kavme rastlar ve onların kölelerini azad etmeye kalkarsan mani olurlar"diyor.

Ebu Bekir radıyallahu anh de "Ben istediğimi yapıyorum"diye cevap veriyordu.

Hz. Bilâlradıyallahu anh ise en şiddetli işkenceler karşısında bile; "Allah birdir, Allah birdir" diyordu.

  Davetin Başlangıcı  
     
  Zuhriderki: İslâmiyet açığa çıkınca kavimlerinden ve aşiretlerinden iman etmiş olanlara bir grup adam geliyor, onları İslâm'dan döndürmek gayesiyle işkencelere maruz bırakarak zindanlara atıyorlardı.   Tirmizi'nin anlatışına göre; Muhammed bin Salih'in Asım bin Amr bin Katade'den, onunda Yezid bin Romandan naklettikleri bir haber: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem davetini Makke'de üç sene gizli olarak yaptı. Dördüncü sene bu daveti açığa vurdu. On sene de açıktan davet etti. İslama davet ederken bazen insanların evlerine gidip İslâmı tebliğ ediyor, bazen Ukkaz Çarşısında bu görevi ifa ediyor, bazen Zilmecaz denilen yerde davet de bulunuyordu. Allah'ın risaletini tebliğ edinceye kadar kendisine fırsat vermelerini söyledi. İstediği şekilde İslâm'a davetini yapabildiği yerlerin bazısında ne kendisini dinleyen ne de yardım edecek hiç bir kimseyi bulamaz. Bu sefer de ilâhi risaletin gereklerini kabile kebile, ev ev dolaşarak tebliğe çalışırdı. Onlara: "La ilâhe İllallah" deyin ki; kurtulasınız, araplara hâkim olasınız, arap olmayanlara da bu gerçekleri kabul ettirip onların bu ilâhi dini yaşamalarını temin etmiş olacaksınız. Öldüğünüzde de Cennet'te üstün mevkiler kazanmış olursunuz" diyordu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu sözleri söylediği bir sırada, Ebu Leheb arkada durmuş ve: "Ona inanmayın, ona itat etmeyin, o yalancı bir Sabii'dir"diyordu. Allah Resûlü'nün bu davetini en çirkin bir şekilde reddettiler ona eziyet etmeye başladılar. Allah Resûlü'ne: "Senin aşiretin sana nedenini daha iyi bildiği için sana uymamıştır"dediler. O da;"Allah'ım eğer sen istersen onlar böyle olmayacak." Allah Resûlü'ne:"Yakın aşiretini korkut"emri gelince; Safa tepesine çıkıp var sesiyle Nida etti. Kureyşin hepsi bu Nida üzerine toplandıklarında Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem; "Eğer ben size şu dağın arkasında hücum etmek isteyen bir orduyu haber versem bana inanırmıydınız" dediler. Hazır olanlar hep birden: "Evet biz şimdiye kadar senden yalan görmedik"dediler. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben, önünüzdeki bir azabdan sizi korkutucu olarak gönderilen Peygamberim"deyince hemen orada bulunanlardan Ebu Lehep: "Yazıklar olsun sana bizi bunun için mi buraya topladın." dedi. Cenab-ı Allah da ona cevaben: "Ebu Leheb'in iki eli kurusun, kurudu da malı ve kazancı kendisine fayda vermedi" buyurarak Ebu Leheb'in akıbetini çizmiş oldu.   İbn-i El-Kayyimrahimehullah; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem üç sene gizli olarak İslama davet etikten sonra Cenab-ı Allah: "Emrolunduğunu açıkla ve müşriklerden yüz çevir" (Hicr: 15/94) emrini inzal etti. (demiştir)  
  İlk Akıtılan Kan  
     
  Davetin dördüncü senesiydi, Sad bin Vakkas radıyallahu anh Müşriklerden bir adamı yaraladı. Olayın cereyan şekli şöyle olmuştu; Müslümanlar Şiabta toplu halde Namaz kılıyorlardı. Onları Kureyş'li bir grup kişi gördü. Müslümanlara sövdüler, küfrettiler. Bunun üzerine Sad bin Vakkasradıyallahu anh kâfirlerden bir adamı dövdü. Dövülen adamdan kan akmağa başladı. İşte bu İslâmda ilk kan olmuştur.  
  Müşriklerin İstihzası  
     
  Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem etrafında Amar bin Yasirradıyallahu anhveHabbab bin El -Eret, Suhaybi El RumiveBilâl radıyallahu anhum gibi ashabının bir kısmiyle otururlarken Kureyş'te bir grup onlara uğradı. Onları alaya alarak: "Aramızdan kala kala bunlara mı Allah kendisini bildirdi"dediler. Cenab-ı Hakta : وَكَذَلِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لِّيَقُولواْ أَهَـؤُلاء مَنَّ اللّهُ عَلَيْهِم مِّن بَيْنِنَا أَلَيْسَ اللّهُ بِأَعْلَمَ بِالشَّاكِرِينَ "Allah şükredenleri bilmez mî?"(En'am: 6/53) anlamını taşıyan âyeti indirdi. Ayrıca bunlar hakkında: وَالَّذِينَ هَاجَرُواْ فِي اللّهِ مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُواْ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَلَأَجْرُ الآخِرَةِ أَكْبَرُ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ "Zulme uğradıktan sonra Allah Rızası uğrunda yurtlarını terkederek Hicret edenler yemin olsun ki; biz onlar için dünyada güzel hayat hazırlayacağız. Ahiret hayat'ı daha büyüktür, bilseler"(Nahl: 16/41) buyurur.   Bir gün Ebu Cehil; "Muhammedi namaz kıldığını görsem boynuna basarım" demişti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in namaz kıldığı haberini aldı ve hemen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına vararak; "Ben seni namazdan menetmemiş miydim?" deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Cehli kovdu. Ebu Cehil; "Benim bütün Mekkelilerin en azizi olduğumu bilmiyor musun, nasıl olur beni kovarsın" deyin: Allah-u Teâlâ tarafından; أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى عَبْدًا إِذَا صَلَّى mealindeki "Namaz kıldığı zaman namazdan bir kimseyi men edeni gördün mü?" (Alak: 96/9) Âyet-i Kerime indirildi. Bazı rivayetlerde ise, Ebu Cehil Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e; "Sana namaz kılma demedim mi Vallahi Mekkede benden daha güçlü kimse yoktur"demiştir. Müslim, Ebu Hureyre'den tahricinde; Ebu Cehilin;"Muhammed yine aranızda yüzünü toprağa sürtüyormuş? Lat ve Uzza'ya yemin ederim, eğer bir daha rastlarsam onun boynuna ayağımla basacağım"dediğini ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaz kılarken boynuna basarım zannıyle yanına geldiğini, ancak bir adım atmak istediği anda geriye itiliverip, yüz üstü geri çevrildiğini, iki eliyle sanki bir şeyden korunuyormuşcasına hareket etmeye başladığını ve; "Onunla benim aramda ateşten bir hendek ve kanadlar vardı" dediğini bildirmektedir. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ: كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى "Hayır insan kendini yeterli bulduğu için sapar"mealindeki âyetini indirdi. (Alak: 96/6-7)  
  Habeşistan'a İlk Hicret  
     
  Davetin beşinci senesinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ashabına Habesiştana hicret emrini verdi. Çünkü Mekke'de zulüm ve işkence haddi aşmış bulunuyordu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem; "Siz Habesiştana gidiniz, orada zulmü engelleyen bir kimse bulunuyordu" dedi. O sıralarda Habeşistan Kureyşin Ticaret Merkezi durumunda idi. Buraya ilk olarak hicret edenler; 12 erkek 4 kadından ibarettir ve oraya ilk hicret edenler Affan oğlu Osmanile Resûlullah'ın kızı veOsmanın zevcesi Rukiyye idi. (Allah onlardan razı olsun) Zübeyr, Abdurrahman bin Avf, İbn-i Mesud, Ebu Seleme ve Karısı (Allah onlardan razı olsun) gizli olarak hicret için Mekkeden çıktılar, bir ticaret gemisine binerek Habeşe gittiler. Kureyş peşlerine adam taktırdı izlerini denize kadar sürdüler, fakat hiç birine ulaşamadılar. Mekkeden çıkışları Recep ayında vuku bulmuştur. Şaban ve Ramazan aylarını Habeşistan'da geçirdikten sonra Şevval ayında tekrar Mekkeye döndüler.  
  Habeşistan'a İkinci Hicret  
     
  Habeşistana hicret edenler Mekkeye yaklaştıklarında, Mekkelilere haberleri geldi. Bu haber üzerine onlarda Mekkeye girmeyi tehir ettiler. Habeş Muhacirleri daha sonra teker teker bir Kureyşlinin himayesinde Mekkeye girebildiler. Necaşinin kendilerine yaptığı iyi muameleyi bir türlü unutamadılar. Kureyşin gün geçtikçe işkencesi şiddetlendi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ikinci kere Habeşistana hicret izinini verdi. Onlar da bu izin üzerine tekrar yola çıktılar. İkinci Habeşistan hicretinde 83 erkek, 19 kadın bulunuyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Medineye hicret ettiğini duydukları zaman onlardan 33 erkek ve 8 kadın tekrar geri döndü, bu dönenlerden iki kişi Mekkede vefat etti, 7 tanesi de Müşrikler tarafından hapsedildi, 24 erkekte Bedir harbinde şehid edildi.  
  Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ümmü Habibe'yi Aileleğine Kabul Ve Necaşi'ye Gönderdiği Mektup  
     
  Hicretin yedinci senesinin İlkbaharında Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Necaşiyi İslama davet eden bir mektubu Necaşiye gönderdi. Mektubunda Ümmü Habibeyi de kendisine nikâh etmesini yazıyordu. Ümmü Habiberadıyallahu anha, Ebu Süfyanın kızıydı. Kocası Abdullah bin Cahş ile beraber Habeşistana Hicret etmişti. Abdullah orada İslâm dininden ayrılarak Hristiyanlığı kabul etmiş ve Hristiyan olarak ölmüştü. Hz. Resul mektubunda, orada kalan ashabının da kendisine gönderilmesini yazmıştı. Necaşi mektubu okuyunca Müslüman oldu ve "Gidebilecek gücüm olsaydı ona giderdim"dedi. Ümmü Habibeyi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e nikahladı. Mihir olarak 400 dinar ödedi. Geri kalan Ashabını iki gemi ile gönderdi. Hayber'in Fethiyle meşgul iken Hayberde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e iltihak ettiler. Hayber o sıralarda fethedilmişti.  


  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.