Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





e) Elbisenin güzel/hoş görünümlü olması



 

Bu da İ slâ mî giyimin bir gü zellik ş artı dı r. Bu ş arttan maksat elbisenin vü - cuda uygunluğ u, renkleri arası nda uyumluluğ udur.

Vü cuda oldukç a bü yü k gelecek bir giysi ile renkleri canlı ve birbirine zı t

 

 

3  R. Salihî n, B. Tahrim-i libasil-Hariri.

4  Fethü l­Kadî r, 8/91.

5  M. Mesâ bî h, Hn. 4345; Et­Tac, 3/163.


 

 


olan giysinin dikkatleri olumsuz yö nde ç ekeceğ i, gö ze hoş gö rü nmeyeceğ i, so-

nuç olarak da bakanları n hafife almaları na neden olacağ ı bir gerç ektir.

Bu sebeple giyside vü cuda uygunluk ve renk ahengi de bir gü zellik ş artı - dı r. Bu ş arta da ö nem verilmesi gerekir. Giyinmekten maksat yalnı z ve yalnı z ö rtü nmek soğ uktan ve sı caktan korunmak değ ildir.

Kur’â n’ı n aç ı klaması na gö re giyinmek ö rtü nmek iç in olduğ u kadar gü zel- leş mek iç indir de.

Araf Sû resi  yet 26:

“Ey  demoğ ulları! Size cinsel organları nı zı ö rtecek giysi, sü sleneceğ iniz elbi­

se verdik. (Gü nahlardan koruyacak) İ slâ mî bilgi ve bilinç libası ise, ş ü phesiz o da­

ha hayı rlı dı r…”

Giyimdeki ana gayelerden biri gü zelleş mek olduğ u iç indir ki Rabbimiz mü minlerin kü ltü r ocağ ı ve ibadet mahalli olan camilere giderken gü zel giyin- mesini ş ö ylece emir buyurmuş tur:

“Ey  demoğ ulları!

(İ badet etmek, bilginizi artı rmak ve iliş kilerinizi geliş tirmek iç in)camile-

re gittiğ inizde gü zel elbiselerinizi giyin, yeyin, iç in. Ancak israf etmeyin. Ç ü n-

kü Allah israf edenleri sevmez.. ”6

Elbisenin  beğ enilecek  vası fta  gü zel  olması  lü zumunu  Peygamberimizin

aş ağ ı daki emirlerinden daha aç ı k bir ş ekilde ö ğ reniyoruz:

“(Ey  Mü minler! )  Sizler  mü min  kardeş lerinizin  yanı na  giderek  iliş kiler  ku­ racaksı nı z. Bu sebeple beraberinizde gö tü rdü ğ ü nü z eş yanı n bakı mı ve temizliğ ine ö nem veriniz. Elbiselerinizi uygun hale getirerek gü zelleş tiriniz ki insanlar arası n­

da bir benek gibi (dikkat ç ekenlerden) olunuz. Ş ü phesiz Allah ç irkinliğ i ve ç irkin­

liğ in benimsenmesini sevmez. ”7

Elbisenin gü zel, hoş gö rü nü mlü olması konusunun ö zellikle kadı nları mı z

tarafı ndan yanlı ş değ erlendiril-memesine bilhassa değ inmek isteriz.

Toplumsal iliş kilerini diş ilikleri ü zerinden değ il kiş ilikleri ü zerinden yap- makla yü kü mlü olan kadı nları mı z giyimle ilgili aç ı klanan ş artlardan dinî esas- lara uygunluk ş artı na ö zenle uyacaklar ve hususiyle elbiselerinin bizatihi sü s olma vasfı nı taş ı maması na dikkat gö stereceklerdir. Zira İ slâ mî anlamda elbise-

 

 

6  Araf, 31.

7  R. Salihin, B. Sı fat-ı Tû lil-Kamı sı, Hn. 799


 

575


 

 


 

576


nin gü zellik vasfı nı taş ı ması ile kadı nı n diş iliğ ini belirginleş tirici sü s olma vas-

fı nı taş ı ması ayrı ayrı ş eylerdir.

Mü minler!

İ nsan ruh ve bedenden oluş tuğ u iç in İ slâ m’da ruhun yanı sı ra ş ekil de ö nemlidir.

-Salat ve Selam ü zerine olsun-Peygamberimizin ş ekille ilgili bazı hadisle- rini doğ ru anlamalı yı z. Ö rneğ in O, bir sö zlerinde ş ö yle buyurur:

“Ş ü phesiz Allah sizin suretlerinize ve malları nı za bakmaz. O sizin ancak kalplerinize ve amellerinizdeki niyetinize bakar. ”8

Bu gibi hadisler ş eklin mutlak anlamdaki ö nemsizliğ ini değ il kalpteki ni-

yetin/ihlası n ş eklî gö rü ntü ye ü stü nlü ğ ü nü aç ı klamaktadı r.

Sö zü Peygamberimizin yaptı ğ ı ve yapmamı zı ö ğ ü tlediğ i bir duâ ile bağ - layalı m:

Allah’ı m! İ ç imi dı ş ı mdan daha gü zel kı l. Dı ş ı mı da gü zelleş tir.

 

8  C. Sağ î r, 1/74.


 

 

İ slamî  Ö lç ü lere Gö re Gü zel Giyimin Manevi Ş artları

 

 


Gü zel olan Rabbimiz, sö zlerin en gü zeli kı ldı ğ ı Kur’â n’ı n Mü lk sû resinin

ikinci â yetiyle gü zellikler yarı ş ı na ç ı karı ldı ğ ı mı zı ş ö ylece aç ı klamaktadı r:

“Bü tü n yarattı kları ü zerinde egemen olan Allah’ı n ş anı yü cedir. Ç ü nkü O, her ş eye gü cü yetendir. Sizi sı namak ve bö ylece hanginizin daha gü zel iş yaptı ğ ı nı belir­ lemek iç in ö lü mü ve hayatı yaratandı r. ”

Ç ı karı ldı ğ ı mı z gü zellik yarı ş ı nda elbiselerimizi de gü zelleş tirmemiz em- redilmiş tir.

Kur’â n ve Sü nnet dü sturları na gö re gü zelleş tirilebilmesi iç in elbisenin vü - cudu ö rtü cü ve tertemiz olması, batı l din ve ideolojilerin bağ lı ları nı n giysileri-

ni ç ağ rı ş tı rmaması, hoş gö rü nü mlü fakat lü ks olmaması gerekir.

Dinî ö lç ü lerimize gö re giyimde gü zele ulaş ı labilmesi iç in giysilerin değ i- nilen maddî ş artları ihtiva etmesi lü zumu kadar aş ağ ı da sunacağ ı mı z manevî ş artları da ihtiva etmesi zaruridir.

Mü minler!

a) Elbisenin Helâ l yollardan sağ lanan Helâ l kazanç la alı nmı ş olması giysi- lerimiz iç in gö zeteceğ imiz ilk manevî ş arttı r.

Haram kazanç la alı nmı ş elbise dı ş gö rü nü ş ü itibariyle gü zel olsa da ma-

nen pistir/ç irkindir.

Ö ylesine ç irkindir ki maddî pisliklere bulaş mı ş elbise ile Allah katı nda kabul edilir ibadet yapı lamayacağ ı gibi haram kazanç la alı nmı ş elbise ile de yapı lamaz.

-Allah ş anı nı artı rsı n-Peygamberimiz bu gerç eğ i bir hadî slerinde ş ö ylece aç ı klamı ş tı r:


 

577


 

 


 

578


“Ü zerinden ç ı karı ncaya kadar haram kazanç la alı nmı ş elbise giyen kiş inin na­

mazı ve orucunu Allah kabul etmez. ”1

Bu ve benzeri hadî sler aç ı kç a ö ğ retmektedir ki giyimde gü zele ulaş mak iç in elbisenin karanlı ğ ı sembolize eden zü lü m yoluyla edinilmiş kazanç la de-

ğ il helâ l para ile alı nması zarurî dir.

b) İ slâ mî ö lç ü lere gö re giyimde gü zele erebilmemiz iç in uymamı z gereken bir diğ er manevî ş art da elbiseyi benlik duyguları nı tatmin etmek ve insanlara ü stü n olmak maksadı yla almamak veya bö yle bir gaye ile giymemektir.

İ nsanları bü yü klü k duyguları ile kü ç ü ltecek ve fakir mü minlerle temastan alı koyacak bir giyim tarzı elbette ç irkindir. Allah’ı n azabı na uğ ratacak bö ylesi-

ne bir ç irkinliğ e bulaş mamaları iç indir ki Peygamberimiz ilk mü minleri ve on- ları n ş ahsı nda bizleri ö ğ ü tleri ile sü rekli uyarmı ş tı r.

İ lk mü minlerden Ebû Cerî El­Hacimi (r. a. ) Hz. Peygamber’e gelerek ş ö y-

le dediğ ini anlatı yor:

­ Ya Resû lellah! Biz ç ö lde yaş ayan insanları z. Uygulamamı z halinde Al­

lah’ı n bizi faydalandı racağ ı amelleri bize ö ğ retir misiniz?

Allah’ı n Resû lü (s. a. ) ş u ö ğ ü tleri verdi.

- Kovandaki suyu, isteyenin kabı na boş altmak ve mü min kardeş ine gü ler yü zle konuş mak gibi de olsa iyi, gü zel ve doğ ru olan hiç bir sö zü, iş i ve dav- ranı ş ı kü ç ü mseme. Aman bü yü klü k duygusu iç inde giyinme; ö rfü mü zde ya- pı la geldiğ i gibi elbiseni yerlerde sü rü kleyecek ç alı m satmaya kalkma. Zira bu tü r davranı ş kibirdir. Allah bü yü klü k taslama olan kibri sevmez…. ”2

Anlamı nı sunduğ umuz hadisten aç ı kç a anlaş ı ldı ğ ı ü zere diğ er insanlar- dan  farklı  ve  ü stü n  olmak  amacı  ile  giyinmek  kibirdir.  Kibir  ise  Cehenne- m’e  dü ş ü recek  bü yü k  bir  gü nahtı r.  Ancak  farklı  ve  ü stü n  olmak  amacı

ile değ il de temiz ve gü zel olmak gayesiyle giyinmek kibir değ ildir.

Ü lkemizde İ slâ m Dini’ni aslî gü zelliğ i iç ersinde tanı yamamı ş bazı dindar kesimlerde gü zel giyinmek doğ rudan kibir olarak değ erlendirilmektedir.

Bu değ erlendirme hiç ş ü phesiz hatadı r. Zira gü zel giyim kibirle doğ rudan doğ ruya bağ lantı lı değ ildir.

 

1  El­Fı kh Alel­Mezahibil­Erbaa, 2.

2  S. Ebû Davud, K. Libas B. Macâ e Fi Isbalil­İ zar.


 

 


Kibir bir vicdan pisliğ idir. İ nsanları kü ç ü k gö rmek ve hakkı kabul etme-

mektir.

Aş ağ ı da sunacağ ı mı z hadis bu gerç eğ i aç ı klamaktadı r.

“İ lk mü minlerden Hz. Ebu Hü reyre ş ö yle anlatı yor.

Hz. Peygamber bir ö ğ ü tlerinde:

- Kalbinde zerre miktarı kibir olan kiş i (ceza gö rmeksizin) Cennet’e gire- mez, buyurdu.

Hz. Peygamber’in (s. a. ) bu ü rpertici aç ı klaması ü zerine) bir sahâ bi ş ö y-

le soruverdi:

­ Ya Resû lellah! İ nsan elbisesinin beğ enilir, ayakkabı sı nı n gü zel olması nı

sever. (Bu duygu kibir midir? )

- (Hayı r, bu kibir değ ildir. ) Zira Allah gü zeldir, gü zelliğ i sever. Kibir (bü yü k- lü k taslayarak) hakkı /doğ ruyu kabul etmemek ve insanları kü ç ü msemektir. ”3

Mü minler!

Gü zel giyinmekle kibir arası nda doğ rudan doğ ruya bir bağ lantı olmadı -

ğ ı muhakkak olmakla beraber, dolaylı bir iliş ki muhtemeldir. Bu ihtimal se- bebiyledir ki Peygamberimiz her yeni elbise giydiğ inde Allah’a ş ö ylece hamd

ve duâ etmiş tir:

“(Allah’ı m! ) Sana hamdolsun. Bana bu elbiseyi giydiren sensin.

(Allah’ı m! ) Senden bu elbisenin (hakkı mda) hayı rlı olması nı diler, yapı lı ş

(ve kullanı lı ş ) gayesinin de hayra dö nü k olması nı isterim.

(Allah’ı m! )  Bu  elbisenin  ş errinden  ve  yapı lı ş  ve  kullanı lı ş  (gayesindeki kibre yö netici) ş errinden de sana sı ğ ı nı rı m. ”4

Peygamberimiz  hamd  ve  duâ  ederek  ö rnek  olmakla  yetinmemiş  ayrı ca bizleri de teş vik etmiş tir.

Ö rnek olarak sunacağ ı mı z bir hadislerinde ş ö yle buyurmuş tur:

“Bir mü min yeni bir elbise giyer ve “yaş adı ğ ı m sü rece vü cudumu/avret mahal­ limi ö rteceğ im ve gü zelleş eceğ im bu elbiseyi bana giydiren Allah’a hamdolsun” di­ yerek hamd eder, sonra da giyip eskittiğ i elbiseyi bir fakire bağ ı ş larsa onun dirisi ve ö lü sü Allah’ı n koruması ve ö rtü sü altı nda olur. ”5

 

 

3  Et­Tac, 5/32.

4  Et­Tac, 3/166­7; Ebu Davud, Libas 1.

5  R. Salihin Hn. 803; Mü sned 3/338.


 

579


 

 


 

580


Mü minler!

Gü zel  giyimle  kibir  arası ndaki  dolaylı  iliş ki  sebebiyle  ş er  doğ abileceğ i iç indir ki Peygamberimiz giyinirken hayı r talep etmiş, ş erden Allah’a sı ğ ı nmı ş - lardı r. Ayrı ca bizleri giyimde alç ak gö nü llü olmaya teş vik buyurmuş, gü zelliğ i sade giyimde gö rerek mü tevazi giyinen mü minleri de ş ö ylece mü jdelemiş tir:

“Bir  kimse  lü ks  elbise  alabilir  durumda  iken  Allah’ı n  sevgisine  ermek maksadı yla tevazu gö sterir de lü ks elbise alı p-giymezse Kı yamet Gü nü ’nde Al- lah o kulunu diğ er insanları n ö nü nde huzuruna ç ağ ı rı r da ona imanlı kullara has elbiseler iç inden dilediğ ini seç ip giymek hakkı nı verir. ”6

Burada mevzuumuzla ilgili bir gerç eğ i daha duyurmak isterim. Giyimde mü tevazi olalı m. Ancak giyimde mü tevazi olalı m derken pejmü rdeliğ e yö nel- mek, Allah’ı n verdiğ i nimetleri ü zerimizde gö stermemek de bü yü k bir hata- dı r. Nitekim ilk mü minlerden Ebul­Ehvas bu hataya dü ş tü ğ ü iç in Peygambe- rimiz tarafı ndan uyarı lmı ş tı r.

“Adı geç en sahabi ş ö yle anlatı yor.

Eski ve kirli bir elbise giyinmiş olarak yanı na geldiğ imde Allah’ı n Resulü

ile aramı zda ş u konuş ma geç ti:

­ (Ya Ebel­Ehvas! ) Senin malı n var mı?

­ Var ya Resû lellah!

- Ne gibi malları n var?

- Allah’ı n bana verdiğ i deve, at, koyun-keç i nevinden malları m var. (Ayrı - ca) esirlerden (hizmetç ilerim) var.

­ (Ya Ebel­Ahvas! ) Allah sana mal verdiğ i zaman O’nun verdiğ i nimetin ö rne­

ğ i ve ü stü nlü ğ ü ü zerinde gö rü lsü n. ”

“Ç ü nkü Allah verdiğ i nimetin eserini kulunun ü zerinde gö rmeyi sever. ”7

Bizler  Mü slü manı z.  Dinimizin  koyduğ u  giyimle  ilgili  gü zelliğ e  erdirici, bir diğ er anlatı mla ö rtü nmesi gereken organları mı zı ö rten tertemiz, bolca, gü - zel fakat sade gö rü nü mlü elbiseler giyinmeliyiz. Elbiselerimiz ve aksesuarları - mı z batı l din ve ideoloji bağ lı ları nı da ç ağ rı ş tı rmamalı dı r. benzememelidir.

Ayrı ca elbiselerimizi katı ksı z Helâ l kazanç larla almalı, insanlara ü stü n ol- mak amacı yla da giymemeliyiz,

 

 

6  Et­Tac, 3/162; R. Salihin Hn. 803.

7  R. Salihin Hn. 804.


 

 

Genel ve giyimle ilgili ö zel gü zellik ş artları na uyarsak bedenimizi ve ruhu-

muzu gü zelleş tirmiş, kendimizi halka ve Hakka sevdirmiş oluruz. Cennet’e ve giysilerine de hazı rlanmı ş oluruz.

Sö zü Rabbimizin mü jdeleyici â yetlerine bı rakalı m:

“Allah’ı n emirleri ve yasakları na uyarak hayatları nı gü zelleş tirenler gü venli bir yerde, bahç elerde ve pı nar baş ları nda olacaklardı r. Onlar ince ipekten ve parlak at­ lastan elbiseler giyecekler ve karş ı lı klı olarak oturacaklardı r. ”8

 

581

 

 

8  Duhan 51-53.


 

 

Gü zel Sö z Sö ylemek Gö revimizdir

 

 


 

582


Gü zel olan, gü zellikleri yaratan Rabbimiz genelde hayatı mı zı, ö zelde sö z-

lerimizi gü zelleş tirmemizi emretmektedir.

Sö zlerin en gü zeli kı ldı ğ ı Kur’â n’da, gü zellikler ö rneğ i kı ldı ğ ı Sevgili Pey- gamberimiz aracı lı ğ ı ile bizlere ş ö yle buyurmaktadı r:

“(Ey  Peygamber! )  Sen  Kulları ma  sö yle:  sö zü n  en  gü zelini  sö ylesinler.  Ç ü nkü Ş eytan insanları n araları nı aç maya ç alı ş ı r. Gerç ekten de Ş eytan, insanı n apaç ı k dü ş ­ manı dı r. ”1

Mevlâ mı zı n bu buyruğ u ile dinimiz bizlere gü zel sö z sö ylemeyi bir ibâ det gö revi kı lmı ş tı r.

Gü zel sö z sö ylemekle mü kellef kı lı nan biz mü minler, bu vazifemizi ya- pabilmek iç in hangi sö zlerin gü zellik vasfı nı taş ı dı ğ ı nı bilmek mecburiyetin- deyiz.

Bilmek mecburiyetindeyiz, ç ü nkü gü zel sö z sö ylemek bizi Hakk’a ve Hal-

ka sevdirecek, dü nya ve â hiret hayatı mı zı mutlu kı lacak ç ok mü him bir amel- dir. Gü zellik vasfı nı taş ı mayan sö z sö ylemek de ş ü phesiz bizi sevimsizleş tire- cek ve azaba sü rü kleyecek bü yü k bir gü nahtı r.

Gü zel sö z: doğ ru, faydalı, sevindirici ve muhatabı n seviyesine uygun olan sö zdü r.

Mevzuumuzla alakalı Kur’an ve Sü nnet ö lç ü lerine gö re tesbit ettiğ imiz bu

vası fları ana ç izgileri ile gö stererek “gü zel sö zü ” tanı tmaya ç alı ş alı m.

 

 

1  İ sra 53.


 

 



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.