Хелпикс

Главная

Контакты

Случайная статья





b) Güzel iş sağlam olan iştir



b) Gü zel iş sağ lam olan iş tir

 

İ ş in gü zel olabilmesi iç in meş ru olması gerektiğ i gibi sağ lam olması da ge- rekir.


 

593


 

 

Yü ce Rabbimiz “Yarattı ğ ı her ş eyi sağ lam yapan yaratı cı olarak” kendisini ta-

nı tı yor. Zü lkarneyn’i “aş ı lamayacak ve de delinemeyecek sağ lam bir sed” yapmak-

la ö verek bizleri yö nlendiriyor. 1

Sağ lam iş, toplum bü nyesinde geliş meyi, karş ı lı klı gü veni, kaynaş mayı ve yardı mlaş mayı artı rı r ve de Allah’ı n rı zası na erdirir. Ç ü nkü Peygamberimiz:

“Allah yaptı ğ ı zaman iş ini sağ lam yapan, iş ç i kulunu sever. ”2 buyurmakta-


dı r.


 

 

Muhterem Mü minler!

“... Mü minlere yardı m ü zerimize Hak oldu”3 buyuran Rabbimiz, yardı mı -


 

594


nı ş ü phesiz sevdiğ i mü minlere yapacaktı r. Gerç ek bu olunca iş i sağ lam yapa- rak Allah’ı n sevgisini kazanmak O’nun yardı mı na da hak kazanmaktı r.

Sağ lamlı k iş in karakterine gö re değ iş ir.

a) İ malâ tç ı iç in sağ lamlı k, gerektiğ i kadar ham madde kullanmak ve stan- dartlara uymaktı r.

b) Ö ğ retmen ve vaiz iç in sağ lamlı k konuları ç ok iyi hazı rlayarak sunmaktı r.

c) Fı rı ncı iç in sağ lamlı k, gramajda uygunluk hamuru iyi yoğ urmak ve pi- ş irmektir.

d) İ ş ç i ve memur iç in sağ lamlı k vazifesini bilerek ve zamanı nda yapmaktı r.

e) Hâ kim iç in ise ç ok yö nlü ve iyice dü ş ü nerek â dil karar vermektir.

 

 

c) Gü zel iş etkileyici/hoş gö rü nü mü olan iş tir

 

İ ş in gü zel olabilmesi iç in meş ru ve sağ lam olması gerektiğ i gibi nevine gö -

re gö z zevkini okş ayı cı, estetik heyecanlar duyurucu olması da gerekir.

Ancak aç ı kç a belirtelim ki etkileyici/hoş gö rü nü mlü olmanı n ifade edile- bilir sabit ö lç ü leri yoktur. Ç ü nkü gü zellik duygusu -husû siyle mü minler iç in- sı nı rsı zdı r. Ç ü nkü Allah gü zeldir. Gü zelliğ i sonsuzdur. İ nsanı gü zel bir fı tratta

ve sı nı rsı z gü zellikler kaynağ ı olan yü ce zatı na yö nelik yaş aması iç in yaratmı ş - tı r. İ nsan, ö zellikle de mü ’min iç in gü zelliğ in nihaî noktası yoktur. Ulaş ı lacak her gü zellik daha gü zele ulaş tı racak bir basamaktı r.

 

1  Neml 88; Kehf 97.

2  El­Camius­Sağ î r, 1/75.

3  Rû m, 47.


 

 


Gü zellik yarı ş ı iç in yaratı lan insan, ö zellikle bu gerç eğ e inanan mü min

hilkat (yaratı lı ş ) gayesinin doğ rultusunda daima gü zele yö nelecek, iş ini mü - minlerin gö zü ne dokunmayacak, gö nü l zevkine gö lge dü ş ü rmeyecek ş ekilde yapacaktı r.

Aş ağ ı da sunacağ ı mı z misal, alı cı gö nü llere ne verimli bir ö lç ü vermektedir. Cenaze namazı na iş tirak buyurduğ u bir mü min iç in hazı rlatı lan mezarı

inceleyen Peygamberimiz mezarı n bir kenarı nda bir yarı k gö rü nce dü zeltilme-

sini emir buyurur.

Bu yarı ğ ı n ö lü ye ne zararı var ki Ya Resû lellah? ş eklinde soru yö nelten ki- ş iye de Kı yamet’e dek mü minlerin ö lç ü sü olacak ş u cevabı lü tfeder:

- Ö lü ye bir zararı yok ama ç irkinliğ i dirilerin gö zü ne ve gö nlü ne dokunuyor. 4

Bö ylece gü zel iş in meş ruluk, sağ lamlı k ve etkileyicilik/hoş gö rü nü mlü lü k gibi ü ç ana vasfı na değ inmeye ç alı ş tı k. Ancak bu ü ç temel vasfı muhtevi iş in sö zleş ilen vakitte bitirilmemesi ve reklâ m edilen vası fta ortaya konmaması gibi arı zî sebeplerle ç irkinlikten kurtulamayacağ ı nı, gü zellik vasfı nı kazanamaya- cağ ı nı da vurgulayalı m. Ç ü nkü bu tü r iş ler sö zleş meleri ihlâ l, yalan ve aldatma gibi haramlarla, gü zelleş tirilemeyecek derecede ç irkinleş ebilmektedir.

Saygı değ er Mü minler!

Mü min iç in gü zel iş yapmanı n ve sü rekli kı lmanı n objektif mü essiri iş i ibâ det gö revi bilerek yapmaktı r.

Peygamberimiz:  “Allah  (yapı lacak)  bü tü n iş lerin İ hsan ü zerine yapı lması ­

nı farz kı lmı ş tı r. ”5  buyurmuş, ihsanı da “... Allah’a O’nu gö rü yormuş gibi ibadet etmektir. Sen O’nu gö rmü yorsan da O, seni gö rü yor. ”6  ş eklinde tarif etmiş tir. Bu aç ı klamaya gö re hadî simiz:

“Allah bü tü n iş lerin ibâ det ediliyormuş ç ası na ş uurla ve ö zenle yapı lması -

nı farz kı lmı ş tı r. ” manası ndadı r.

İ bâ det olduğ u ş uuru ile yapı lan iş ler ş ü phesiz daha sağ lam, daha gü zel

ve  daha  verimli  olur.  Bunun  iç indir  ki  Peygamberimiz  ibâ det  olduğ u  inan- cı yla her iş imize Allah’ı n adı nı anarak baş lamamı zı ö ğ ü tlemiş ve ş ö yle buyur- muş tur:

 

 

4  M. Hamidullah, İ slâ m Peygamberi, 1969, İ st. 2/60.

5  Et­Tac, 3/105.

6  a. g. e. 1/25.


 

595


 

 


 

596


“Bismillahirrahmanirrahim  denilerek  baş lanmayan  her  bir  iş  (yapı lması

gereken ş ekline gö re) eksiktir. ”7

Sö zü n ö zü odur ki; ibadet gö revi ş eklinde mü kellef kı lı ndı ğ ı mı z gü zel iş, kiş inin namaz gibi zekâ t gibi iman ayinesidir. Dü nya ve  hiret hayatı nı n saa- det sebebidir.

Yü ce Rabbimden cü mlemizi dü nyada ve  hiret’te gü zelliklere erdirmesini

ve ateş azabı ndan koruması nı diler, hutbemizi bir â yet ma’nâ sı yla bitiririm.

Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“İ man eden ve (emrolundukları gibi) gü zel ameller yapanlar (yok mu? ) Ş ü p­

hesiz biz iş lerini gü zel yapanları n mü kâ fatı nı zayi etmeyeceğ iz. (Yaptı kları nı n da-

ha gü zeli ile de mü kâ fatlandı racağ ı z. ) Onlar iç in altları ndan ı rmaklar akan Adn Cennetleri vardı r. Onlar orada altı n bizliklerle bezenecekler, ince ve kalı n ipekten yapı lan yeş il elbiseler giyecekler ve orada tahtlar ü zerinde kurulacaklardı r. Ne gü ­ zel bir karş ı lı k ve ne gü zel bir konaklama yeri. ”8

 

 

7  El­Camius­Sağ î r, “Kü llü ” Bö lü mü, 2/92.

8  Kehf 30­31.


 

 

Ö rtü nme Kadı nı mı zı n Cihadı dı r

 

 


Bü tü n varlı kları n yaratı cı sı olan Allah’ı n insanlar iç in seç ip razı olduğ u İ s-

lâ m Dini, hayatı adalet ve fazî let ö lç ü leri iç ersinde dü zenleyen ve ö zelde cin- sel ahlâ kı koruyan ve geliş tiren Hak Din’dir.

Bu ö zellikleri sebebiyledir ki O, eş cinselliğ i ve evlilik dı ş ı cinsî iliş ki olan zinayı ve zinaya gö tü rü cü fiilleri yasaklamı ş tı r. Ç ı plaklı k, arzulu bakı ş ma ve â ş ı kdaş lı k gibi cinsî arzuları tahrik edici ve kalpleri ş ehevî heyecanlarla karar- tı cı davranı ş ları haram kı lmı ş tı r.

Bu Cuma Mesajı ’mı zda cinsî, gü ncel ifadeyle cinsel duyguları taş ı ran, ruh gü zelliğ ini gö lgeleyen ve gayr-ı meş ru mü nasebetlere yö nelten bir ilâ hî haram olarak ç ı plaklı ğ ı mevzu edineceğ iz.

Mü minler!

İ slâ m ahlâ k dinidir. Peygamberimizin bildirisine gö re İ slâ m ahlakı nı n ö zü ise Allah’tan, meleklerden ve insanlardan haya etmek bir diğ er anlatı mla utan- maktı r.

Haya, insanda yaradı lı ş tan var olan ve Yü ce Dini’mizin inanı lması gerekli

esasları na imâ nla gü ç lenen ve geliş en bir iç duygusu/utanma hissidir.

Ç ı plaklı k, yaratı lı ş dü zenimize ve de dinimizin dü sturları na gö re aç ı k bir hayâ sı zlı ktı r. Hayvanlara ve hayvanlaş mı ş insanlara has bir aş ağ ı lı ktı r.

Hayayı /utanmayı hayatı n merkezine alan İ slâ m Dini’nin ç ı plaklı k konu- sundaki ö lç ü lerini Peygamberimiz ş ö yle aç ı klamaktadı r.

“(Ç ı plaklı ktan sakı nı n. ) Zira Allah, kendisinden utanı lmaya bü tü n insan- lardan daha lâ yı ktı r.

Aman ç ı plaklı ktan korunun. Ç ü nkü yanı nı zda ancak tuvalete girdiğ iniz


 

597


 

 


 

598


ve bir de cinsel iliş kide bulunduğ unuz zaman sizden ayrı lan melekler vardı r.

Onlara saygı lı ve hayâ lı olunuz (da ç ı plaklı ktan sakı nı nı z)”.

“Sizden biriniz yı kandı ğ ı zaman aç ı kta yı kanması n. Bir ş eyle ö rtü nsü n. ”1

Manaları sunulan hadî slerden anlaş ı lacağ ı ü zere İ slâ m Dini ç ı plaklı ğ ı ya- saklamaktadı r. Yalnı z olduğ umuz zamanlarda dahî Allah’tan ve meleklerden haya etmemiz yani utanmamı z ö ğ ü tlenmektedir.

Ç ı plaklı k tarihi ası rlarda olduğ u gibi asrı mı zda da İ man Medeniyeti’nden yoksulluğ un  belirtisidir.  İ man  Medeniyetinin  dü zeni  olan  İ slâ m’ı n  insanlar arası iliş kilerde yasakladı ğ ı ç ı plaklı k ş ü phesiz vü cudun tamamı nı n aç ı ğ a vu- rulması anlamı ndaki ç ı plaklı k değ ildir.

İ slâ m Dininin diğ er insanları n bakı ş ları ndan korunup ö rtü lmesini istediğ i vü cut organları nı n aç ı ğ a vurulması ç ı plaklı ktı r ve biz mü minlere haramdı r.

a) Erkekler iç in gö bek ve diz kapakları dahil gö bekten diz kapakları na ka- dar olan yerler ö rtü lmesi gereken yerlerdir.

b) Kadı nlar ve buluğ a(ergenliğ e ermiş ) kı zlar iç in ö rtü lmesi gereken yer- ler ise eller ve yü z dı ş ı ndaki bü tü n vü cuttur.

Ş ü phesiz  kadı nları n  ve  kı zları n  eller  ve  yü z  dı ş ı ndaki  bü tü n  vü cutları -

nı ö rtme mecburiyeti yabancı erkeklere karş ı dı r. Yabancı erkekler ise kadı nı n bekâ rken veya dul iken kendisiyle evlenebileceğ i erkeklerdir.

Rabbimiz Kur’â n’ı n Nur Sû resi’nin 31. â yetinde ş ö yle buyurmuş tur:

“Ey Peygamber! Mü min kadı nlara da sö yle: Ş ehevî arzuyla bakması nlar. Cinsel organları nı aç ı ğ a vurmaktan/yasaklı iliş kiye girmekten korusunlar.

Kendiliğ inden gö rü nen (yü z, eller ve ayaklar dı ş ı ndaki saç, boğ az, gerdan, kol, bacak ve kulak gibi) zî netlerini/tabî i gü zelliklerini aç ı ğ a vurması nlar.

Baş ö rtü lerini yakaları nı n ü stü ne koyup boyunları nı ö rtsü nler... ”

Mü minler!

Mü slü man kadı nları n vakarları nı korumaları ve toplum ahlâ kı na katkı da bulunmaları iç in emrolundukları ö rtü nmenin ö nemini vurgulayan hadislerin-

de Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş tur:

 

 

1  Sı rası yla  bak.  İ bn­ü  Mâ ce  Hn.  1920;  C.  Sağ ir  1/116;  Kurtubî  19/248;  İ bn­u  Mâ ce  Hn.

1921; Kurtubî 19/245.


 

 


“... Kadı n â det gö rü p ergenlik ç ağ ı na eriş tikten sonra ondan yü z ve ellerinden

baş ka bir yerin gö rü lmesi Helâ l değ ildir. ”2

Peygamberimiz mevzuumuzla ilgili diğ er bir hadî slerinde de ş ö yle buyur- muş tur.

“Cehennem’e gireceklerden iki sı nı f insan vardı r ki onları henü z gö rme- dim. Onlar, giyinik (olan, fakat giysileri vü cudun iç ini gö sterecek ş ekilde in-

ce olduğ u iç in) ç ı plak (gibi) dirler. Baş ları da (saç ları na yaptı kları iş lemlerden saç ları na verdikleri ş ekillerden dolayı ) deve hö rgü ç leri gibidir.

Onlar (Hak ç izgisinin dı ş ı na) ç ı kı cı ve ç ı karı cı dı rlar. Onlar (tö vbe etme- den veya cezaları nı ç ekmeden) Cennet’e giremezler. Cennet’in kokusunu da alamazlar. Oysaki Cennet’in kokusu ç ok uzak mesafelerden alı nı r. ”3

Dinimizin  Peygamberimizin  etkili  diliyle  pekiş tirdiğ i  ö rtü nme  emrini uygulamı ş  olmaları  iç in  Mü slü man  kadı nları n  ve  kı zları mı zı n  aş ağ ı da  ö zet- lediğ imiz ş ekilde giyinmeleri lâ zı mdı r.

“Eller ve yü zü n dı ş ı ndaki vü cû dun bü tü n organları m ö rten, vü cudun do- ğ al rengini ve ç izgilerini gö stermeyecek ş ekilde kalı n ve bol olan, gayr-ı mü s- lim kadı nları n kendilerine has olan giysilerini andı rmayan, toplum ö rfü ne gö re erkek elbisesine benzemeyen, dikkatleri ç ekecek ş ekilde de sü slü olmayan... ”

Evet, kadı nları mı z ve kı zları mı zı n bö yle bir elbise giymesi lâ zı mdı r.

Bu elbise ç arş af, bol ve uzunca bir manto olabilir.

İ slâ m Dininin emrettiğ i ş ekilde ö rtü nme mü min kadı nları n yegâ ne değ il fakat ana cinsel ahlâ k ö lç ü sü dü r.

Dinimizin  yasaları na  uygun  olarak  ö rtü nmeme  manası nda  ç ı plaklı k  ile

cinsel ahlâ k bü tü nlü ğ ü /kalp temizliğ i arası nda orantı lı alâ kalar vardı r.

Ç ı plaklı k arttı kç a cinsel ahâ kı yansı tan haya/utanma azalı r.

Bu sebepledir ki dü nyamı zı n bü tü n ü lkelerinde İ slâ mî inanç tan ve ahlâ kî değ er yargı ları ndan yoksun kadı nlar kadı nlı k cazibesini artı rmak iç in ç ı plaklı -

ğ a yö nelirler. Etkinliklerini vü cutları nı teş hir ederek oluş tururlar.

İ nsanları n cinsel zaafları ndan yararlanmak isteyen sö mü rü cü ler de kadı - nı n ç ı plak vü cudunu sermaye edinirler. Sanat, mü zik ve ekonomik faaliyetleri-

ni ç ı plak kadı n vü cudu ü zerinden sü rdü rü rler.

 

 

2  Ebu Davud Libas 34; Et­Tac 3/168.

3  Mü slim Libas 125; Et­Tac, 3/179.


 

599


 

 


 

600


Mü minler!

 

Vü cudun tabiî gü zelliklerini ve cinsî yö nden ç ekici uzuvları nı (organları nı ) aç ı ğ a vurmak kuş kusuz kokuş muş bir toplum geleneğ inin, İ slâ m’la ö rtü ş me- yen bir aile terbiyesinin veya irade zayı flı ğ ı nı n sonucudur.

İ slâ m’la ç atı ş an aç ı k giysilerini kadı nlı k cazibesini artı rmak ve diş i ola- rak ilgi gö rmek amacı yla giymediklerini ileri sü ren kadı nları mı z iddiaları nda doğ ru olabilirler. Eğ er savları nda samimi iseler neden Allahı n rı zası nı kazana- rak Cennet yoluna girmek, biz babaları, kardeş leri ve eş lerini de ı zdı rapdan kurtarmak istememektedirler.

Bizler kabul etsek dahî onları n iyi niyetli olmaları cinsel tacizde bulunma- ları na, ş ehvet dolu bakı ş lara odaklanmaları na ve de cinssel duyguları n tatmin aracı gö rü lmelerine engel olabilir mi?

Toplum ahlâ kı nı n zedelenmesine mani olabilir mi?

 

Onlar, artı k İ slâ mî ö rtü nmenin kadı nı n kadı nlı k manası na aranması bu- lunması ve eriş ilmesi gereken bir enginlik kazandı rdı ğ ı nı, kadı nı n aç ı ldı ğ ı za- man imanı nı za’fa uğ ratmakla beraber kadı nlı k manası nı da kaybettiğ ini an- lamalı dı rlar. Toplumsal iliş kilerini diş ilikleri ü zerinden değ il İ slâ mî kiş ilikleri ü zerinden yapmalı dı rlar.

İ slâ mî ö rtü nme ahlâ kî bir gaye taş ı dı ğ ı iç indir ki karı n, gö ğ ü s, sı rt ve bal- dı rlar  dı ş ı ndaki  vü cut  organları nı n  babalar,  kayı npederler,  amcalar,  dayı lar, kardeş ler,  sü tkardeş ler,  kardeş  ç ocukları,  ö z  veya  ü vey  oğ ullar  ve  erkeklik duygusundan yoksun yaş lı hizmetç iler tarafı ndan gö rü lmesi dinimizde yasak- lanmamı ş tı r.

Mü minler!

 

İ slâ mî ö rtü nme iman alâ metidir. Rû humuz gibi vü cudumuz ü zerinde de Allah’ı n hâ kimiyetini kabul ediş in belgesi olan bir ibâ dettir. Ö rtü mü ze karş ı ç ı kanlar ve onu hakları mı z ve ö zgü rlü klerimizin yasal engeli kı lmaya ç alı ş anlar İ slâ m’a gö re de, demokratik­laik­hukuk dü zenine gö re de zalimlerin ta kendileridir.

Ö rtü nme, ç ağ ı mı zı n zulü m egemenliğ ine karş ı kadı nı mı zı n cihadı, ö rtü de hü r­

riyet bayrağ ı dı r.

 

Mesajı mı zı İ slâ mî hâ yâ yı destanlaş tı ran bir ö rnekle bitiriyorum.


 

 

İ slâ m safları nda savaş ı rken ş ehit dü ş en oğ lu hakkı nda sormak iç in ö rtü -

lerine sı msı kı sarı lmı ş olarak Hz. Peygambere gelen Ü mmü Hallâ d isimli Mü s- lü man kadı na Ashab-ı Kiramdan bir zat ş ö yle der:

- (Ö len) oğ lundan sormak iç in bö yle ö rtü lerine bü rü nmü ş olarak mı gel-

din? (Hayret! )

 

O da kı sa ve Mü slü man’ca ş u cevabı verir:

- Oğ lumu kaybetti isem hâ yâ mı /utancı mı kaybetmedim. ”4

 

 

601

 

 

4  S. Ebû Davud K. Cihâ d B. Fezl­i Kı talir­Rum..., Avnû l­Mabud 11/165.


 

 

Gö zler de Zina Eder

 

 


 

602


Bizlere  gö zler  veren,  binbir  ç eş it  gü zellikleri  gö rme  duygusuyla  nimet-

lendiren  Rabbimiz, diğ er  organları mı z  gibi  gö zlerimiz  ü zerinde  de  Egemen- liğ ini  tanmamı z  iç in  bizlere  uygulamamı z  gereken  emirler  vermiş tir.  O, Nû r Sû resi’nin 30. â yetindede ş ö yle emir buyurur:

“Ey Peygamber! Mü ’min erkeklere sö yle: ş ehevî arzuyla bakması nlar. Cinsel or­ ganları nı aç ı ğ a vurmaktan/yasaklı iliş kiye girmekten korusunlar. Bu onlar iç in daha geliş tirici/nezih bir davranı ş tı r. Hiç ş ü phesiz Allah yaptı kları nı zdan haberdardı r. ”

Dinimiz bu İ lâ hi emirle kalbî duyguları n arı lı ğ ı nı gideren, cinsel zaafları derinleş tiren ve de zina eğ ilimini artı ran arzulu bakı ş ları haram kı lmı ş tı r. Tec- rü belerin tanı klı k ettiğ i ü zere bü tü n ahlâ k dı ş ı mü nasebetler ö nce bakı ş malar-

la baş lar. Gü lü mseme, selamlaş ma ve konuş ma ile geliş ir. Buluş ma ile sonuç - lanı r.

Gerç ekten gö z kalbin ana giriş idir. Kalp de bü tü n organları mı zı n yö netim merkezidir.  Duyu  organları mı zdan,  ö zellikle  gö zden  kalbe  ş ehevî  duyguları uyarı cı ve azgı nlaş tı rı cı mesajlar gelirse insan ahlâ k dı ş ı bir hayatı n ve iliş kile- rin arzulusu olur. Ç ü nkü cinsel arzulu bakı ş lar Peygamberimizin ifadesiyle:

“Ş eytanı n zehirli okları ndan bir oktur... ”1  ve kalbe ekilen ş ehvet tohum- ları dı r. Gö z zinası dı r. Nitekim Peygamberimiz de bu gerç eğ i pekiş tirerek ş ö y-

le buyurmuş tur:

“Gö zler de zina eder. ”

“Gö zlerin zinası (ş ehvetle) bakmaktı r. ”2

 

 

1  Ebu Davud Nikâ h 44; İ. Kesir Nû r 30.

2  Ebu Davud Nikâ h 44.


 

 


Cinsî arzularla bakarak zina eden gö zler insan vü cudunda Cehennem’e

aç ı lan gedikler olabileceğ i iç indir ki aç ı klandı ğ ı ü zere Kur’â n’la gö zlerimizi ko- rumamı z emredilmiş tir.

Alaycı, aş ağ ı layı cı, tehdid edicici bakı ş lar yanı sı ra cinsel arzulu ş ehvetli bakı ş lar da yasaklandı ğ ı iç in mü min erkekler, nikâ hlayabilecekleri kadı nları n yü z ve eller dı ş ı ndaki diğ er uzuvları na(organları na) bakamazlar. Ş ehvetle ba- kı ldı ğ ı takdirde ş ü phesiz yabancı kadı nları n ellerine ve yü zlerine bakmak da haramdı r. 3

Bu mevzuda ana İ slâ m’î dü stur ş udur:

“Dinimizin kadı nlara ö rtü nmesini emrettiğ i vü cut organları na cinsel ar-

zuyla bakmak mü min erkeklere haramdı r. ”

Bakı ş ları sı nı rlandı rı cı ilâ hî ö lç ü ler mü minlerin kalbini arı tı p saflaş tı rmak

ve de utanma duyguları nı kö kleş tirmek iç in konulduğ undan yalnı z kadı nla-

ra bakı lması değ il erkeğ in erkeğ e, kadı nı n kadı na ş ehvetle bakması da haram kı lı nmı ş tı r.

Gö zlerin  ş ehvetle  bakmaktan  korunması  ve  bakı ş ları n  yö nlendirilmesi hususunda yü ce Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş tur:

“Bir bakı ş tan sonra tekrar bakma. Zira birinci bakı ş (kaç ı nı lması mü mkü n olamayacağ ı ndan) senin iç in Helâ l ise de ikinci bakı ş (iradeyi kullanarak ve ar-

zu duyarak olacağ ı ndan) senin iç in Helâ l değ ildir. ”

İ lk mü minlerden Hz. Cerî r İ bn-ü Abdullah ş ö yle anlatı yor:

- Hz. Peygambere, ansı zı n bakmanı n hü kmü nü sordum. Derhal gö zü mü ç evir­

memi emir buyurdu. 4

Peygamberimiz Veda hacları nda kendisine soru yö nelten genç kadı nla ba- kı ş an amcası oğ lu Fazl’ı n bakı ş ları nı elini siper ederek engellemiş tir. Niç in en- gellediğ ini soran amcası Abbas’a da “Genç bir adamla genç bir kadı nı n bakı ş - tı ğ ı nı gö rdü m. Ş eytanî duygulardan korunabileceklerine de emin olamadı m” buyurarak gerekç esini aç ı klamı ş tı r. 5

 

 

3  Kemâ l ibn­ü Hü mam, Fethü l­Kadir 8/98.

4  Mü sned 5/351.

5  Tirmizi Hn. 885; Tecrî d­i Sarî h Ter. ve Ş erhi 10/436.


 

603


 

 


 

604


Mü minler!

İ slâ m cemiyeti erkekler gibi kadı nları n da gö rü lebileceğ i toplumdur. İ liş - kilerini  diş ilikleri  ü zerinden  değ il  de  kiş ilikleri  ü zerinden  yapma  koş uluyla baş ta cemaat namazları na katı lı m olmak ü zere kadı nları n toplumsal aktivite- lerini engelleyici hiç bir dinî kural yoktur. Toplumsal etkinlikleri olabileceğ i ve gö zlerini de kullabilecekleri iç indir ki cinsel arzuyla bakma yasağ ı kadı nları

da iç ine almaktadı r.

Nur Sû resinin 31. â yetinde mü min kadı nlara ş ö yle emrolunmaktadı r:

“(Ey Peygamber! ) Mü min kadı nlara sö yle, ş ehevî arzuyla bakması nlar. Cinsel organları nı aç ı ğ a vurmaktan /yasaklı iliş kiye girmekten korusunlar…”

Aç ı kç a anlaş ı ldı ğ ı gibi kadı nları n karş ı cinse arzulu bakı ş larla bakmaları

da haramdı r. Bu nedenle mü min kadı nları n gö zlerine hakim olmaları gerekir. Gerektiğ i iç indir ki Peygamberimiz baş ta eş leri olmak ü zere mü ’min kadı nla-

rı bu konuda uyarmı ş tı r. 6

Kur’â n ve Sü nnet emirlerinden aç ı kç a ö ğ renilebilmektedir ki, mü min ka- dı nlar da gö zlerini koruyacaktı r. Zira arzuyla/ş ehvetle bakan kadı na erkeğ in bü tü n vü cudu haramdı r.

Burada ş u ö nemli hususu aç ı klamakta fayda vardı r.

Kadı nları mı z iç in de cinsî duyguları kamç ı layı cı ş artları n hâ kim olduğ u toplumumuzda mü min erkeklerin kadı nları n arzulu bakı ş ları nı ç elecek ş ekil-

de ve ö zellikle de vü cut organları nı belirtecek ş ekilde giyinmeleri ve tavı rlar sergilemeleri de caiz değ ildir. 7

Mü minler!

Kalpleri hanç erleyen, ihlâ s nurunu sö ndü ren ş ehvetli bakı ş lardı r.

Bu sebeple bizler gö zlerimizi, kadı n ve erkek vü cudunda mahrem nokta kabul etmeyen sö zde giysilere bü rü lü diş ilere/erkeklere karş ı korumakla mü - kellef olduğ umuz kadar, duyguları mı zı haram mecralara akı tmayı amaç layan yazı lı ve gö rsel yayı nlardan da korumakla mü kellefiz.

Bu yü kü mlü lü ğ ü mü zü n gereğ ini yapmak giderek de zorlaş maktadı r. Zi-

ra Rabbimizin ö rtü nme emrine itaat etmeyen kadı n ve erkeklerin yanı sı ra ar

 

 

6  Ebu Davud Libas 37.

7  Y. Kardavî İ slâ m’da Helâ l ve Haram Ter. M. Varlı, Ü ç ü ncü Bö lü m.


 

 


duyguları nı ç atlatan, arzuları azgı nlaş tı ran, zinayı ve eş cinselliğ i tabî ileş tiren

sinema  ve  televizyon  filmleri,  tiyatro  eserleri,  resimli  ve  resimsiz  romanlar, hikâ yeler, duvar takvimlerinden her tü rlü ticaret malları na kadar yayı lan mü s- tehcen resimli reklâ mlar ve her gü n milyonlarca bası lan ahlâ k dı ş ı gazete ve mecmualar gö z ve kalp fesadı na sebep teş kil eden ahlâ k karş ı tı vası talar hali-

ne gelmiş tir.

Bunlar arası nda yı kı cı lı ğ ı tarif edilemez boyutlara ulaş an televizyon yayı n- ları ö zel bir yer iş gal etmektedir.

Bitmez tü kenmez, ar-hayâ tanı maz dizi filmleri ve eğ lence programları yla hayatı mı za giren televizyon, İ slâ mî inanç ları mı zı, ahlâ kî değ erlerimizi ve ko- ruyucu geleneklerimizi yakı p eritmektedir.

Bizzat kendisine değ il de devrimizdeki kullanı m tarzı na karş ı ç ı ktı ğ ı mı z televizyona ve ö zellikle inancı mı za ve ahlâ kı mı za zarar verici programları na direnç  gö steremeyen,  gö zlerini  ekrandan  koruyamayan  fertlerin  ve  ailelerin Mü slü manca  bir  hayat  sü rmelerinin  mü mkü n  olmadı ğ ı nı  burada  ü zü lerek aç ı klamak isteriz.

Mü minler!

Gö zlerimizi, eş lerimiz ve ç ocukları mı zı n gö zlerini korumak Rabbimizin

emridir/ibadettir. Ahiret saadetimize sebep olacağ ı iç in de korunma gayretle-

ri iç inde olmalı yı z.

Allah’a ve Ahiret Gü nü ’ne imanı mı zdan gü ç alarak gö stereceğ imiz korun- ma gayretiyle gö zlerimize hâ kim olabiliriz. Ç ü nkü biz ihlâ slı ve gayretli olursak Rabbimiz bizi gü ç lendirir.

Peygamberimiz, genelleş tirebileceğ imiz bir mü jdeli hadî slerinde ş ö yle bu- yurmuş tur:

“Gö zleri bir kadı nı n gü zelliklerine takı lan fakat bakı ş ları nı hemen koruma altı ­

na alan her bir Mü slü man’a Allah tatlı lı ğ ı nı kalbinde duyacağ ı bir iş yaptı rı r. ”8

Ç ok iyi bilmeliyiz ki okuduğ umuz ve okutturduğ umuz ahlâ k dı ş ı gazete- ler ve mecmualarla, sinema ve televizyonda izlediğ imiz ye izlettirdiğ imiz prog- ramlarla haramlara aç tı ğ ı mı z gö zlerimiz Rabbimizin huzurunda nedamet yaş - ları akı tabilir. Ş ehvetle bakarsak, eş lerimiz ve kı z ç ocukları mı zı n ş ehvetli ba-

 

 

8  İ bn­ü Kesî r, Nû r 30­31 (3/282.


 

605


 

 

kı ş lara muhatap olacak giysiler iç inde toplum iç ine ç ı kmaları na razı olursak

azaba da uğ rayabiliriz. Oysaki Cennetler bizi bekliyor.

Konumuzu ilgili bir hadî sle bağ lı yorum:

“(Kı yamet Gü nü ’nde) bü tü n gö zler ağ layacaktı r. Ancak Allah yolunda uyanı k kalan gö zlerle Allah’ı n azabı na uğ ramak korkusuyla sinek baş ı ö rneğ i yaş akı tan gö zler ve bir de Allah’ı n haram kı ldı kları na bakmaktan korunan gö zler ağ lamaya­ caktı r. ”9

 

 

606

 

 

9  a. g. e. 3/282, C. Sağ î r, 1/94.


 

 

Bir Arada Yalnı z Kalmak Haramdı r

 

 


İ slâ m Dini’nin yasaları nı koyan, insanı yaratan Allah’tı r. O, en gü zel kı -

vamda fakat zayı f olarak yarattı ğ ı insan iç in kı rı lgan cinsel duyarlı lı ğ ı na uygun emirler ve yasaklar koymuş tur. Ne var ki tek tek fertleri değ il fertlerin bağ lı ol- duğ u cinsleri esas almı ş tı r.

Ö rneklendirirsek Yü ce dinimiz akrabalı k iliş kileri, eğ itim, ç alı ş ma ve ni- ş anlı lı k gibi sebeplerle de olsa birbirlerinin nikâ hı na dü ş ebilecek kadı nla erke- ğ in bir araya gelerek yalnı z kalmaları nı ahlâ kî yö nden sakı ncalı bulmuş ve de yasaklamı ş tı r. Bu mevzudaki haram kı lı cı ö lç ü leri Peygamberimiz ş ö yle aç ı kla- mı ş tı r:

“Sizden biriniz, yanı nda mahremi bulunmayan nikâ hı na dü ş ebilecek bir

kadı nla yalnı zca kalması n. (Zira) ü ç ü ncü leri Ş eytan olur. ”

“... Ş eytan da kan damarları nı zda ş ehvet duyguları ile akar. ”

“Bu sebeple kadı nlarla ancak mahremleri varken bir arada bulunun. ”1

Manâ ları nı sunduğ umuz hadî slerin mü minler iç in koyduğ u ö lç ü ler ş u ve- ya bu ş ekilde yorumlanamayacak derecede aç ı k ve kesindir.

Bundan ö tü rü bu konuda ailevî zaruretler, iç timaî ve iktisadî sebepler ö ne sü rü lerek yorum yapı lamaz, İ slâ m’ı n haram kı ldı ğ ı davranı ş lar Helâ l gö rü le- mez.

Bu konuda iç inde yaş adı ğ ı mı z câ hiliyet hayatı nı n ş artları ndan sö z ede- rek gö rü ş aç ı klamak, Allah korusun insanı kâ firliğ e dü ş ü recek kadar yanı lgı - lara gö tü rebilir.

Mü minler!

 

 

1  Et­tac, 2/329.


 

 

607


 

 


 

608


a) Dinimiz birbirleriyle evlenebilecek bir erkekle bir kadı nı n bir arada yal-

nı z kalmaları nı haram kı lmı ş tı r. Bu yasağ ı n gereğ inde kendileriyle evlilik ya- pı labilir kayı n ve amca ç ocukları gibi akrabaya teş miline ç ok daha fazla ö nem verilmesi gereğ ine de dikkatlerimizi ç ekmiş tir.

Peygamberimizin “Yanı nda babası, kardeş i gibi mahremi bulunmayan ka- dı nları n yanı na girerek bir arada yalnı z kalmaktan sakı nı n. ” ş eklinde ö ğ ü t ver- mesi ü zerine bir sahâ bî ş ö yle sorar:

­ Ya Resû lellah! Kocanı n kardeş i ve amcaoğ ulları gibi akrabaya ne buyu- rursunuz? (Onlar da mı bizim kadı nları mı zla bir arada yalnı z kalamazlar? )

Peygamberimiz de ş u cevabı verir:

-  Sö zü edilen koca akrabası ile bir arada yalnı z kalmak ö lü m  (gibi  aile  ve ahlâ k hayatı nı n ç ö kü ş ü ne sebep) dir. 2

Mü minler!

İ slâ m kü ltü rü almadı ğ ı ndan ö tü rü dinimizin bu husustaki inceliğ ini tam olarak kavrayamayanları mı z iç in ifade edelim ki İ slâ m Dini yasaları nı belir-

li fertler iç in koymamı ş tı r. Muhtemel tehlikelere muhakkak nazarı yla bakmı ş, genel hü kü mler koymuş tur.

Bu konudaki dinî ö lç ü leri benimsemeyen akraba arası nda ensest iliş kile-

re varan nice ı zdı rab verici olayları n cereyan ettiğ i ve etmekte olduğ u bir ger- ç ektir.

b) Birbirleriyle evlenebilecek bir erkekle bir kadı nı n bir arada yalnı z kal- maları yasağ ı eğ itim ve ç alı ş ma alanları nı da iç ine alı r.

Bu sebeple İ slâ m Dini, erginlik ç ağ ı na ermiş genç lerin karma eğ itimini ve kadı n-erkek bir arada ç alı ş ma dü zenine sı cak bakmaz.

Ç ü nkü  bö ylesine  bir  eğ itim  ve  ç alı ş ma  dü zeninde  karş ı lı klı  gö z  zinası, bedenî temas ve bir arada yalnı z kalma gibi dinimizin haram kı ldı ğ ı ü ç yö n-

lü mahzur oluş abilir.

Hutbe sı nı rları nı aş mamak iç in felsefesini yapmaksı zı n bildirelim ki cin- sel bakı mdan duyarlı genç leri ve yetiş kinleri bir arada eğ itmek ve ç alı ş tı rmak ekonomik yararı artı rmaz. Ancak ve ancak flö rt ve zina tü rü nden iliş kileri art- tı rı r. Haya/utanma duyguları nı zaafa uğ ratı r. Aile yaş antı sı nı olumsuz yö nde

 

 

2  a. g. e. 2/329.


 

 


etkiler. Kadı nları erkekleş tirerek, erkekleri kadı nlaş tı rarak yaratı lı ş dü zenleri-

ni bozar.

Bu nedenle İ slâ mî duyarlı lı ğ ı olan aileler, erkek veya kı z ç ocukları iç in karma eğ itim yapan okulları onaylamamalı ve de tercih etmemelidirler. Yö ne- ticilerimiz de bu konudaki ihtiyacı karş ı lamalı dı rlar.

Aynı derecede duyarlı lı k kadı n erkek karma ç alı ş ma dü zeni iç in de gö s- terilmelidir.

Bir diğ er anlatı mla yetiş kin mü ’min erkekler ve kadı nlar mecbur kalma- dı kç a karma ç alı ş ma dü zeni iç inde ç alı ş mamalı dı r. Mü min yö neticiler/iş veren- ler de bö yle bir ç alı ş ma dü zeni kurmamalı dı r. Bu gibi durumlarda bizi inanç - ları mı z yö nlendirmelidir.

c) Birbirleriyle nikâ hlı olmayan ve mahremde bulunmayan bir erkekle bir kadı nı n bir arada yalnı z kalmaları ile alâ kalı İ slâ mî yasak devrimizdeki yay- gı nlaş mı ş ş ekliyle niş anlanmı ş ciltleri de iç ine alı r

Niş anlı lı k, Peygamberimizin diliyle niş anlı lı k sü resince niş anlı lara ö zel- likle de niş anlı kı za talip olunması nı yasaklarsa da niş anlı ç iftlerin birbirlerine yabancı lı ğ ı nı gidermez. Bu sebeple sö zlü veya niş anlı ç iftler yalnı z baş ları na bir araya gelemezler, beraberce gezmeye ç ı kamazlar.

Muhterem Mü minler!

Birbirleriyle evlenebilecek erkekle kadı nı n arada nikâ h bağ ı olmaksı zı n bir arada bulunmaları nı yasaklayan dinimiz bu yasağ ı nı ihlâ le sebep olacak iş - leri de haram kı lmı ş tı r.

Bunun iç indir ki Peygamberimiz ş ö yle buyurmuş tur:

“Allah’a ve  hiret Gü nü ’ne inanan bir kadı nı n yanı nda (eş i veya babası, kar- deş i, ç ocuğ u gibi) bir mahremi bulunmaksı zı n bir gü nlü k yolculuğ a ç ı kması helâ l/ ahlâ kî değ ildir. ”3

Karı sı nı n hacca gitmek kararı nda olduğ unu kendisinin de cihad yapmak iç in orduya yazı ldı ğ ı nı aç ı klayan bir sahâ biye Peygamberimiz izin vermemiş

ve ş ö yle buyurmuş tur:

- Dö n karı nla beraber hac yap; onu yalnı z baş ı na gö nderme. 4

Mü minler!

 

 

3  İ. Mace Hn. 2899.

4  Et­Tac, 2/ 329; İ. Mace Hn. 2900.


 

609


 

 


 

610


İ slâ m Dini’nin bu ve benzeri ö lç ü lerinin gayesi ahlâ kî olduğ u iç indir ki

mü min kadı nları n yanları nda mahremleri bulunsa bile yabancı erkeklere karş ı

İ slâ mî ö lç ü lere gö re giyinmeleri ve ihtiyatlı davranmaları da vazifeleridir.

İ slâ m Dini aç ı klamaya ç alı ş tı ğ ı mı z kadı n-erkek beraberliğ ini yasaklarken pek tabiidir ki bu beraberliğ in sonucu olabilecek vü cut ve el teması nı da ha- ram kı lmı ş tı r.

Genel olarak dokunma duyusunun insanı etkilediğ i bir gerç ek olduğ u gi-

bi cinsel bakı mdan uyardı ğ ı da bir hakikattir. Bu sebeple iliş ki ç ağ ı nı geç irme- miş olan erkeklerle kadı nları n tokalaş ma dahil cinsel haz amaç lı temasları ha- ramdı r. Ü lkemizdeki bö lgesel oyunlarda ve dı ş kaynaklı dansta gö rü len vü - cut teması da hiç ş ü phesiz haramdı r. Ç ü nkü kadı nlarla tokalaş mayı ö rneklen- dirdiğ ine tanı k olamadı ğ ı mı z Peygamberimiz Hz. Muhammed “Eller de zina eder, ellerin zinası ş ehvetle yapı ş maktı r. ” buyurmuş lardı r. 5

Ö neminden ö tü rü pekiş tirerek ifade edelim: İ slâ m tek tek fertleri değ il farklı eğ ilimli insanları ö lç ü alarak yasalar koymuş tur. Bö ylece ahlâ kî mahzur- ları n doğ up geliş ebileceğ i ortamları n oluş ması na imkâ n vermemiş tir.

Hutbemizi bir â yetle bitiriyorum:

“(Evlenebileceğ iniz kadı nlarla yalnı zca bir arada kalarak) zinâ ’ya yaklaş ­

mayı n. Zira zina yü z kı zartı cı bir ç irkinliktir/azgı nlı ktı r. Pek kö tü bir yoldur. ”6

 

5  Buharî İ sti’zan 12; Ebu Davud, Nikâ h 44.

6  İ sra 32.


 

 

Zina İ lâ hî  Bir Yasaktı r

 


İ slâ m Dini ilâ hî emirler ve yasaklar manzumesidir.

İ slâ mî yasaklar/haramlar dizisi iç ersinde yer alan zina, evlilik bağ ı olmak- sı zı n cinsel iliş kide bulunmaktı r.

Zina, insanı ve cinselliğ ini yaratan Allah’ı n koyduğ u yasaktı r. İ sra sû renin

32. â yetinde Rabbimiz ş ö yle buyurur:

“Zinaya yaklaş mayı n. Hiç ş ü phesiz zina yü z kı zartı cı bir ç irkinlik/azgı nlı ktı r

ve ç ok mu ç ok kö tü bir yoldur. ”

-Allah ş anı nı artı rsı n- Peygamberimiz de zinayı Allah’a ortak koş mak ve haksı z  yere  insan  ö ldü rmenin  ardı ndan  gelen  ü ç ü ncü  bü yü k  gü nah  olarak aç ı klamı ş ü rpertici ifadeleriyle ş ö yle buyurmuş tur:

“Kiş i gerç ek mü min olduğ u halde zina yapamaz... ”1

Mü minler!

Diğ er bü tü n İ slâ mî haramlarda olduğ u gibi zinada da ferdi ve cemiyeti kuş atan imanî, ahlâ kî ve maddî zararlar vardı r.

Zina, vü cut organları nı teş hir, ş ehvetle bakı ş ma ve buluş ma gibi haram- larla baş layan ve ç ok defa yalan, iç ki ve ı rza tecavü z gibi haramlarla bağ lantı lı olarak sonuç lanan î manı eritici haram fiildir.

Zina, toplumun ana kurumları olan aile mü esseselerinin kudsiyetini ze- deleyen, kurulması nı engelleyen, mutluluğ unu sarsan ve sonuç olarak da nes- lin bekası nı tehdid eden bir haramdı r.

Zina, cemiyette kadı n ticaretini baş latı p geliş tiren ve topluma giderek ar-

 

 

1  İ bn-ü Kesî r, İ sra 32.


 

611


 

 


 

612


tan oranda fahiş eler salan bir haramdı r. Yaygı nlaş ması sanatı, edebiyatı, ilmi,

siyaseti, yö netimi ve askerî stratejiyi olumsuz yö nde etkileyen bir haramdı r.

Zina, sebep olduğ u ana-baba ve akraba ş efkatinden yoksun, hı rç ı n nesebi gayr-ı sahih ç ocuklarla toplumun problemlerini artı ran bir haramdı r.

Zina, bir erkek ve bir kadı n tarafı ndan yapı lmı ş olsa da onları n bağ lı bu- lunduğ u aileleri iç in bir namus lekesi olduğ undan ihtilâ flara, kavgalara ve hat-

ta cinayetlere sebep olan bir haramdı r.

Zina, bel soğ ukluğ u, frengi ve aids gibi hastalı kları n kaynağ ı olan bir ha- ramdı r.

Zina, dü zensiz harcamalara, iş gü cü israfı na ve ç ok yö nlü nefsanî liğ e yö - nelterek fakirlik doğ uran bir haramdı r.

Ö zetlersek deriz ki zina faizle birlikte toplumun yı kı m sebebi olan bir ha- ramdı r.

Bu gerç eğ i peygamberimiz ş ö yle aç ı klı yor:

“Bir cemiyette zina ve faiz iş lemleri aç ı kç a yapı lı r olduğ u zaman o cemiyet hal­

kı nı n bizzat kendileri Allah’ı n azabı nı ü zerlerine ç ekmiş olurlar. ”2

Aziz Mü minler!

Ferdî, ailevî ve sosyal hayatı ç ö kerten yı kı cı ve eritici bir fiil olduğ u iç in- dir ki İ slâ m Dini zinayı geç iş tirici ö ğ ü tlerle yasaklamamı ş tı r. Dü nyada ç ekile- cek, Â hirette gö rü lecek cezalar koymuş tur.

İ slâ m Toplumu’nda itiraf veya hamilelik ya da dö rt ş ahidin iliş ki anı na ş a- hitliğ i ile sabit olacak zina fiilinin erkek ve kadı n zinacı ları n her biri iç in uygu- lanacak cezası Kur’â n’ı n Nû r sû resinin ikinci â yetinde ş ö ylece belirlenmiş tir.

”Zina eden kadı n ve erkeğ in her birine yü z değ nek vurun. Eğ er Allah’a ve  hiret Gü nü ’ne inanı yorsanı z, onlara karş ı duyduğ unuz acı ma, sizi Allah’ı n bu yasası nı uygulamaktan alı koyması n ve mü ’minlerden bir topluluk da onları n cezalandı rı l­ maları na ş ahit olsun. ”

Pek tabiî dir ki bu ceza Kur’â n ve Sü nnet yasaları na gö re yö netilen, İ slâ m inancı ve kü ltü rü nü yayan, zinaya gö tü rü cü yolları aç tı rmayan, aç ı k olanla-

rı kapatan, devlet bü tç esinden evlenemeyen bekâ rlar iç in fon ayı ran ve ş art- ları  ç erç evesi  iç inde  birden  fazla  evliliğ e  ruhsat  ç ı karan  İ slâ m  cemiyetinin zinâ kâ rları iç indir.

 

 

2  Ramuzul Ehadis (İ za Zeherez­Zina... ), C. Sağ î r, 1/51.


 

 


Mü minler!

Zina fiilinin  hiret cezası ise ç ok daha elem vericidir. Rabbimiz de Kur’â n’ı nda ş ö yle buyurmaktadı r:

“(Rahmetiyle bü tü n varlı kları kuş atan Allahı n sevdiğ i kullar) Allah’ı n ya-

nı sı ra asla dü zmece tanrı lara yalvarı p yakarmazlar, hukukî bir gerekç e olma- dı kç a Allah’ı n dokunulmaz kı ldı ğ ı cana kı ymazlar ve zina etmezler. Ç ü nkü bu bunlardan her hangi birini yapan kiş i bü yü k bir gü naha bulaş mı ş olmakla kal- maz Kı yamet Gü nü ç ekeceğ i azap da kat kat artar ve O Gü n aş ağ ı lı k bir du- rumda bı rakı lı r. ”3

İ sra-Mirac gecesinde zinacı ları n kabirlerinde ateş azabı na uğ ratı lacakları -

na tanı k olduğ unu duyuran Peygamberimiz ilgili bir hadislerinde de ş ö yle bu- yurmuş tur:

“Ey Ü mmet­i Muhammed! Zina yapmayı n. Erkek veya kadı n kulunu zina ya­ parken gö rmekten ö tü rü Allah’ı n duyduğ u kı skanç lı ğ ı hiç bir insan duyamaz. Benim bildiğ imi sizler de bilseydiniz pek az gü ler, ç ok ç ok ağ lardı nı z. ”4

Peygamberimiz ferdî ve iç timaî (sosyal) zararları nı dü nya ve â hiret cezala- rı nı  hü lâ sa  olarak  aç ı klamaya  ç alı ş tı ğ ı mı z  zinâ nı n  ü cret  alarak  icra-i  san’at eden fahiş elerle veya tatmin olmak iç in arzusuyla zina eden dul diş ilerle yapı l- mı ş olması onu zina olmaktan ç ı karmaz. Zina zinadı r.

İ slâ mî ö lç ü lere gö re zina, zina olmak bakı mı ndan değ il de ancak doğ ura- cağ ı sorumluluk bakı mı ndan derecelere ayrı lı r.

a) Kendileriyle ebediyyen evlenilemeyecek olan, mahremlerle yapı lan zi- na, sorumluluğ u pek azim olan zinadı r.

Peygamberimiz ş ö yle buyurur:.

“(Kı z kardeş, hala, teyze gibi) mahremleri ile zina eden kiş i (azap gö rmek-

sizin) Cennet’e giremez. ”5

b)  Peygamberimiz  mahremlerle  yapı lan  zinaya  nazaran  ikinci  derecede sorumluluk doğ uran zina tü rü nü de ş ö yle aç ı klamı ş tı r:

 

 

3  Furkan, 68­69.

4  Buharî, Nikah 107.

5  M. Zevaid, 6/269


 

 

 

 

613


 

 


 

614


“Kiş inin komş usunun/ortağ ı nı n karı sı yla zina etmesi, on kadı nla zina etmesin­

den daha ağ ı r bir gü nahdı r. ”6

c) Biricik Peygamberimiz sorumluluğ un farklı olacağ ı bir zina tü rü nü de ş u hadî sleriyle bildirmiş tir:

“Ü ç  sı nı f  insan  vardı r  ki  Allah  Kı yamet  Gü nü ’nde  onları  zatı na  muha- tap tutup konuş maz. Onlara rahmet nazarı yla bakmaz. Onları gü nahları ndan arı ndı rmaz. Onlar iç in elem verici bir azab da vardı r.

Bunlar kibirli fakirler, sı k sı k yalan sö yleyen idareciler ve evli/yaş lı zinâ cı lar­

dı r. ”7

Burada ö nemle belirtmek isteriz ki İ slâ m Dini yalnı z zinayı yasaklama- mı ş tı r. Zinaya gö tü rü cü iş leri ö rneğ in ç ı plaklı ğ ı, kadı n erkek berberliğ ini de yasaklamı ş, olumsuz ortamlara neden olabileceğ i iç in de karma eğ itim ve ç alı ş - ma dü zenine sı cak bakmamı ş tı r.

Ayrı ca cinsel arzuları azgı nlaş tı rı cı mü zik, film, resim, roman ve hikâ ye gi-

bi sanat ve edebiyat tü rlerini; bar, pavyon, gazino ve birleş me evleri gibi yerle- rin kurulması ve iş letilmesini de Fehş a kapsamı iç ine alarak haram kı lmı ş tı r.

Yü ce dinimizin ve olgun aklı n red ettiğ i zina gerç ekten aş ağ ı lı ktı r/azgı n- lı ktı r.

Bunun iç indir ki Hz. Allah Nû r Sû resi’nde namuslu kadı n ve erkeklerin tö vbesiz zinâ cı erkek ve kadı nlarla evlenmelerini haram kı lmı ş tı r. Ç ü nkü on- lar Kur’â n ifadesiyle “pistirler” ve kendileri gibi pislere uygundurlar. 8

Mü minler!

Haramlarda aş ağ ı lı k ve azab vardı r. Bü tü n haramlardan ve Kı yamet Alâ - metleri’nden olan zinadan sakı nalı m. Zira zinadan sakı nmada  hiret saade-

ti vardı r.

Peygamberimiz ş ö yle buyurur:

“Kim bana iki ç enesi arası ndaki dilini ve iki ayağ ı arası ndaki ü reme orga- nı nı haramlardan koruyacağ ı na garanti verebilir ki ben de ona Cennet’e gire- ceğ ine garanti vereyim. ”9

 

 

6  Miş kâ tü l­Mesâ bih, Hadis No: 5109.

7  İ. Kesir, Furkan 68.

8  Nû r 3, 26.

9  Tac 5/183.


 

 

Yü ce  Rabbimden  cü mlemize  zinadan  ve  zinaya  gö tü rü cü  yollardan  ko-

runma ş uuru diler, hutbemi Peygamberimizin sö zü nü ettiğ i garantiyi mü jde- leyici â yetlerle bitiririm:

“Namazları nda iç huzuruna eren, boş ş eylerden uzak duran, zekâ t verici ol­ mak iç in ç alı ş an, cinsel organları nı aç ı ğ a vurmaktan/zina yapmaktan koruyan… kendilerine bı rakı lan emanetleri ve verdikleri sö zleri yerine getiren ve namazları na devam eden mü ’minler gerç ekten kurtuluş a ermiş lerdir. İ ş te onlar Firdevs Cennetine varis olacak ve orada sü rekli olarak kalacaklardı r. ”10

 

615

 

 

10  K. Hafâ, Hn. 1738.


 

 

İ slâ mî  Kurallar İ ç inde Ç alı ş mak İ bâ dettir

 

 


 

616


Ç alı ş mak  dü nya  hayatı nda  varlı ğ ı mı zı  sü rdü rmek  iç in  muhtaç  olduğ u-

muz hayatî bir zarurettir. Ç alı ş mak  hiret mutluluğ unu da kazanma sebebi- dir. Zira insan iç in ancak ç alı ş ması nı n karş ı lı ğ ı olacağ ı gerç eğ i bir ilâ hî kanun- dur.


Rabbimiz bu gerç eğ i Kur’â n’ı mı zda ş ö yle aç ı klar:

“Hiç bir gü nahkâ r baş kası nı n gü nah yü kü nü yü klenmez, insan iç in ancak ç alı ş ması nı n karş ı lı ğ ı vardı r. Ç alı ş ması nı n karş ı lı ğ ı da onun tarafı ndan gö rü le- cektir. ”1

İ lmî, ziraî, ticarî ve sı naî alanlarda ve diğ er muhtelif hizmet dalları nda in- sanları n ihtiyaç ları nı karş ı lamaya yö nelik verimli ç alı ş malar yapmak ibâ dettir. Allah’ı n rı zası nı kazanmaya sebeptir. Â hiret saadetine ermeye vesiledir.

Ancak  ç alı ş manı n  ibâ det  olabilmesi  ve  Allah’ı n  sevgisine  erdirebilmesi iç in ç alı ş manı n

Kur’â n ve Sü nnet’in yasakladı ğ ı ü retim ve tü ketimle ilgili olmaması, haram kı lı nan iş ve hizmet dalları ile bağ lantı lı bulunmaması lâ zı mdı r.

Ayrı ca  ç alı ş manı n  kiş inin  kendisinin,  zevcesi  ve  ç ocukları nı n,  bakı ma muhtaç ana-babası nı n ihtiyaç ları nı karş ı lamak ve de cemiyetin â ciz, yetim, dul

ve iş siz gibi muhtaç kesimine yardı mcı olmak gibi gayelerle yapı lması gerekir.

Kur’â n â yetleri ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hadî sleri bu gerç e-

ğ i aç ı klamaktadı r.

a) Gerç ekten kiş inin nefsinin ve bakı mı ile mü kellef olduğ u aile fertleri-

 

1  Necm, 38­41.


 

 


nin ihtiyaç ları nı karş ı lamak, akrabası ve toplumuna yü k olmamak iç in ç alı ş -

ması ibadettir. Gü nahları n affı na, pek ç ok sevap kazanı lması na sebeptir..

Yü ce Peygamberimiz ş ö yle buyurur:

[“İ badet yetmiş nevidir. En faziletli (ibadetlerden biri) de Helâ l rı zı k ka-

zanmak iç in ç alı ş maktı r. ”

“... (Aman) insanlara yü k olmayı nı z. ”

“Allah, kulunu helâ l kazanç iç in ç alı ş ı rken yorgun dü ş mü ş gö rmeyi sever. ”

“İ nsanı n yiyip iç tiklerinin en erdemlisi; en bereketli olanı bizzat ç alı ş ı p

kazanması yla aldı kları dı r. ”]2

Peygamberimiz hadislerinde kiş inin bizzat nefsi, eş i, ç ocukları ve hatta ç alı ş tı rdı ğ ı iş ç iler iç in harcadı kları nı n kendisi iç in bir sadaka; Allah’ı n rı zası -

nı kazandı racak bir ibadet olduğ unu aç ı klarken bir diğ er hadî slerinde de ş ö y-

le buyurmuş tur:

“Bazı gü nahlar vardı r ki onları namaz, zekâ t, oruç ve hac affettiremez. O gü ­

nahları, ancak geç im ç alı ş maları ndaki ç ekilen zahmetler giderir. ”3 .

Zarurî olan ç alı ş maları mı zı ibâ det olarak değ erlendiren Allahı mı za hamd ederiz.

Nefsimizin ve bakmakla yü kü mlü olduğ umuz aile fertlerimizin ihtiyaç la- rı nı karş ı lamak iç in ç alı ş mak ibâ det olunca pek tabiidir ki ç evremize muhtaç duruma dü ş ü ren tembellik de bir ibâ detsizlik olur. Ç ü nkü ”İ nsanlara yü k ol- mayı nı z. ” buyuran Peygamberimizin buyruğ una gö re diğ er insanlara gereksiz yü k olmak haramdı r.

Haram olduğ u iç indir ki Peygamberimiz daima “Allahı m! Tembellikten ve â cizliğ e dü ş mekten sana sı ğ ı nı yorum... ” ş eklinde duâ etmiş lerdir. 4

Peygamberimiz bir hadislerinde de ş ö yle buyurmuş lardı r:

“Kim bana insanlardan bir ş ey istemeyeceğ ine, onlara yü k olmayacağ ı na; ga­

ranti verebilir ki ben de ona Cennet’e gireceğ ine garanti vereyim. ”5

b) Aç ı klandı ğ ı ü zere mü ’minin ibadet olduğ u inancı yla nefsi ve ailesi iç in

 

2  Sı rası yla: Keş fü l­Hafâ Hn. 1699; C. Sağ î r 2/135, 1/75; İ. Mace, Hn. 2137.

3  Ramû zul­Ehadis Hn. 1713.

4  Et­Tac, 5/123.

5  C. Sağ î r, 2/183.


 

617


 

 


 

618


ç alı ş ı p kazanması gibi baş ta akrabası olmak ü zere yardı ma muhtaç insanlara

faydalı olmak gayesi ile ç alı ş ı p kazanması da ibadettir.

Ö neminde ö tü rü bir daha vurgulayalı m: Â ciz, yetim, dul ve iş siz gibi sos- yal yardı m bekleyen insanlar iç in ç alı ş mak, ö zellikle akraba iç indeki fakirle-

re yardı mcı olmak iç in ç ı rpı nmak yü ce dinimizin emri olduğ u iç in bir ibâ det gö revidir.

Bu maksatla ç alı ş an kiş i ibâ det iç indedir. Dinimizin:

“Zekâ t  veriniz.  Ana-babaya,  akrabaya,  komş ulara,  arkadaş lara,  fakirlere

ikram ediniz. Darda kalmı ş lara ö dü nç veriniz. ” ş eklindeki emirlerinin taş ı dı -

ğ ı ası l ma’na ş udur:

“Ç alı ş ı nı z. Size ve ailenize yetecek kadarı ndan fazla kazanı nı z ki, zekâ t

verecek, ç evrenize infak edecek ve ö dü nç verecek duruma geliniz. ”

Nitekim Rabbimiz, Mü minû n sû resinin ilk â yetlerinde “Firdevs Cenneti”ne

girecek bahtiyar mü minlerin vası fları nı bildirirken:

“Onlar zekâ t (verebilecek gü ce ulaş mak) iç in ç alı ş anlardı r. ”6  buyurmakta- dı r. Bö ylece muhtaç toplum fertlerine yardı mcı olmak iç in ç alı ş manı n bir iba- det olduğ unu daha belirgin bir ş ekilde aç ı klamaktadı r.

Konumuzun bu yö nü nü aç ı klayan hadî slerinde ise Peygamberimiz ş ö y-

le buyurmaktadı r.

[“Yardı ma muhtaç dul kadı nlar ve yoksullar iç in ç alı ş ı p kazanan; (kazancı nı n bir kı smı nı onlara ayı ran) kiş i Allah yolunda savaş an kiş i gibidir. Gü ndü zleri nafi­

le oruç tutan, geceleri nafile namaz kı lan kiş i gibi sevaptadı r. ”]7

Toplumun â cizlerine yardı m etmek iç in ç alı ş manı n ibâ det olduğ unu aç ı k- larken insanlara ç alı ş arak nafakaları nı kazanacakları iş imkâ nları sağ lamanı n niyete gö re ibadet niteliğ ine bü rü necek bir amel olduğ unu vurgulamak iste- riz. Ç ü nkü -Allah ş anı nı artı rsı n-Peygamberimizin ifadesiyle “Bir hayra aracı olmak, onu bizzat yapmak gibidir. ”

Bu itibarla İ slâ m Dininin topluma tecâ vü z olarak vası flandı rı p yasakladı -

ğ ı faiz, karaborsa, iç ki-kumar- fuhuş iş letmeciliğ i ve emeğ i sö mü rü gibi haram kazanç yolları na dü ş memek kaydı yla ve İ slâ mi yaş antı dan sapmamak ş artı y-

la insan ç alı ş malı, yatı rı mdan yatı rı ma koş malı dı r. İ slâ m’a bağ lı, ç alı ş kan, yatı - rı mcı insanları da takdir etmelidir.

 

 

6  Mü ’minû n 4.

7  İ bn­i Mace, Hadis No: 2140; S. Tirmizi Hn. 1918.


 

 


Yerilecek insanlar ç alı ş anlar değ il, haramlara bulaş arak, topluma zarar ve-

rerek ç alı ş anlar ve kazananlardı r. Evet, ancak onlardı r aş ağ ı lı k olanlar. Onlar- dı r Cehennemlik olanlar.

Rabbimiz “Gaş iye” sû resinde zarar verici ç alı ş maları n faillerinin “yorgun ve bitkin olarak kı zgı n ateş e gireceklerini” bildirmektedir. Peygamberimiz de ş ö y-

le buyurmaktadı r.

[“Haramla beslenen vü cut (yanmaksı zı n) Cennet’e giremez. ” “... Zira o ateş e layı ktı r. ”]8

İ slâ m Dini mü minlerin nefisleri aileleri ve toplumları iç in yapacakları ç a- lı ş maları  ibadet  olarak  değ erlendirdiğ i  iç indir  ki  Helâ l  ve  haram  ö lç ü lerine bağ lı ç alı ş maya da kazanmaya da sı nı r yoktur.

Ç ü nkü  ü retilecek,  ü zerinde  ç alı ş ma  yapı lacak  ve  yararlanı lacak  bü tü n maddeler Rabbimizin birer nimetidir. Bu nimetlere mü min kulları olarak lâ yı k olan bizleriz.

Ç ok ç alı ş acağ ı z, ç ok kazanacağ ı z. Faydalandı rmak suretiyle de Mevlâ mı za ş ü kredeceğ iz.

 

 

8  M. Mesâ bih, Hn. 2787; K. Hafâ, Hn. 2632.


 

619


 

 

İ slâ m’da Helâ l Ç alı ş ma Alanları

 


 

620


Rabbimizin ve Peygamberimizin emirleri-yasakları doğ rultusunda sö yle-

nen bü tü n sö zler, gö sterilen bü tü n davranı ş lar, yapı lan bü tü n iş ler mü minler iç in ibâ dettir.

Bu  genel  İ slâ mî  prensipten  anlaş ı lacağ ı  gibi  Helâ l  ve  Haram  ö lç ü lerine bağ lı kalı narak yapı lan ilmî, ziraî, ticarî, sı naî bü tü n ç alı ş malar, muhtelif hiz- met dalları yla ilgili tü m faaliyetler ibadettir.

 



  

© helpiks.su При использовании или копировании материалов прямая ссылка на сайт обязательна.